resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Juventus
Yaş:47
Uyruk:Hırvatistan
  • 3752
    ikinci yarılardaki düşüşe bir çözüm getirmesi gereken td. 'pis' oynayan takımlara karşı sıkıntıya düşebiliriz. herkes kasımpaşa gibi pozitif futbol oynamıyor bu ligde.

    gazcı taraftarı bırak. onlar rijkaard döneminde de ikinci yarılardaki düşüşleri söylediğimizde dalga geçiyordu şimdi de geçiyor. bize dengeli takım lazım. büyük ve kritik maçlar böyle kazanılıyor çünkü.

    ha derseniz ki rijkaard dönemindeki kadroyla şimdiki bir mi diye ben de size şimdiki anadolu takımlarıyla o dönemki anadolu takımları bir mi diye sorarım. artık hücumda ersen martin'i, gökhan ünal'ı oynatan takımlar yok. eto'o'yu, kone'yi, adebayor'u oynatan takımlar var.
  • 3754
    iki, üç, dört farkla öne geçtiğimiz maçlarda b planı olmadığı için fazlasıyla zorlanıyoruz. kayserispor maçında 3-0 ve 4-0'dan sonra rakibin üzerimize gelmesine engel olamadı halbuki kenarda b planı olan bir teknik adam dursaydı oyunun kötü gidişine karşı planını devreye sokar ve skoru lehimize çevirirdi. osmanlıspor deplasmanında da keza aynı şekilde, b planı olmadığı için üçten fazla gol atamadık. bu hafta da skor iki sıfıra gelince b planını devreye sokması gerekirdi ama b planı olmadığı için maçı iki sıfır tamamladık.

    oysa b planı olsa böyle mi olurdu? 2-0'dan sonra oyuncularının popucuklarına birer turbo takar maçı 7-0'a getirirdi ancak o kadar beceriksiz ve kötü bir teknik direktör ki bunu yapamadı. üstüne gitti tolga yerine selçuk'u almak varken feghouli'yi aldı. hatta hatta kaliteli bir teknik direktörümüz olsa selçuk inan'ı ilk on birin değişmezi yapardı ama bizim beceriksiz tudor gitti yedek kulübesine hapsetti adamı.

    bu arada 16 eylül 2017 galatasaray kasımpaşa maçında giydiği gömlek de berbat ötesiydi. sırf bu bile kötü teknik direktör olduğunu yeterince gösteriyor.

    çok zekice bir önerim var, tudor'u kovup yerine formda okan buruk'u veya üç kupalımız hamza hamzaoğlu'nu getirelim.
    o zaman görün bakalım bu kalteli kadronun anası nasıl seviliyor.

    ha unutmadan, https://youtu.be/me0_3LNSTWI?t=9s
  • 3756
    kendisinin oynatmaya çalıştığı pres futbolunda bazen orta saha ve defansta çok büyük boşluklar veriyoruz, özellikle 2. ve 3. bölgede yaptığımız top kayıplarında. antalya maçında kapanıp pozisyon vermedik ama diğer lig maçlarında rakiplerin basit pas hataları nedeniyle kalemizde kontra ataklardan tehlike görmekten kurtulduk. biraz daha becerikli olsa rakipler bu konuda, sıkıntıya girmemiz işten bile değildi. öncelikli çözmen gereken konu budur hocam, antalya maçı dışındaki tüm maçlarda aynı hataları gördük zira.
  • 3757
    dünyanın en büyük takımlarına baktığımız zaman çoğunlukla topu sürekli ayağında tutup rakip karşısında öne geçiyorlar, sonrasında kontratak futbolunu da bir o kadar iyi oynuyorlar. yani formülüm türkçesi yetenek + kondüsyon. son zamanların manchester city, real madrid, bayer münih gibi takımlarına baktığınızda tıpkı şuan galatasaray'ın oynadığı gibi maçı çok hızlı bir şekilde geriden ileriye, ileriden geriye, sol geriden sağ ileriye, kale önünden rakip defans arkasına sürekli topu koşturarak ve rakibi yorarak oynuyorlar. barcelona bile tiki taka ile bu oyun karşısında başarılı olamıyor.

    işte tudor'un kondüsyon soslu hızlı ve teknik oyunu dünyanın bütün büyük takımlarının şu an oynatmaya çalıştığı oyundur.

    bunu ne kadar sürdürürüz, başarılı oluruz veya olmayız bilemem ama modern futbol böyle oynanılıyor. tudor eğer ki sistemi içselleştirirse derwall gibi türkiye'de dönüm yaratan hoca olabilir.
  • 3758
    en çok "b planı" olmadığı için eleştirilen hoca. ben böyle düşünmüyorum, özellikle öne geçtiğimiz maçlar için bir "b planı" var hocanın, lakin elinde rotasyon oyuncusu yok. bence selçuk'u önceki maçlarda oyuna almasının sebebi bu. biz selçuk inan ı iyi oynadığı zamanlardan nasıl biliriz: pas oyunun merkezi olabilen, ayağında top tutabilen, poposunu rakibe yaslayıp faul alabilen iyi bir merkez orta saha. işte takım öndeyken, artık oldukça da yorulmuşken tam ihtiyacımız olan oyuncu tipi. ama selçuk girdiği maçlarda ne verdi; sıfır bile diyemiyorum kocaman bir eksi. dediğim gibi hocanın bir "b planı" var ama malzeme bu kadar.
    he, koray günter ve atalay babacan bu rotasyonun içine sokulabilir mi; bilemiyorum. ama sanki formayı hak edecek eylemlerde bulunsalar hoca gözü kapalı verirmiş gibime geliyor.
  • 3759
    bana göre hala çok eksiği olan fakat gün geçtikçe de gelişim kaydeden hocamızdır.

    16 eylül 2017 galatasaray kasımpaşa maçının 53. dakikasında rakip üstümüze gelmeye başlarken "değişiklik yapacak mı? , baskıyı kırabilecek mi ?" diye yazmıştım, nitekim önce tolga-feghouli değişikliği, sonrasında gelen gol ile rahatladık.

    selçuk'u almaması da iyi haber. sol tarafı , sahayı enlemesine de genişletmek için solak iasmin'e emanet etmesi mantıklıydı. çünkü hem linnes hem de tolda içeri katettiğinden dar alana sıkışıp kalabiliyorduk.

    fakat ileride ve ortasahada yapılan baskıdan kurtulan rakip çok geniş boşluklar bulabiliyor, burada da bana göre defansın gereğinden fazla gömülmesi ve arkaya kaçan adama yetişemeyecek olması gibi durumlar var.

    ayrıca şu haliyle düşen ortasahada belhanda'ya 90 dakika tahammül edilmez. feghouli'nin 11'e yerleşmesi ile fernando-tolga-ndiaye üçlüsü istenilen pres düzeyini 1 tık ileriye taşıyabilir. fakat pozisyona girmede ne gibi dezavantajları olur görmek gerek
  • 3762
    oyuncu değişiklikleri ile eleştrilen teknik direktör. kasımpaşa maçında sinan'ı ve antalya maçında selçuk'u oyuna almasının sebebi maçı kurtarmak çevirmek ya da oyunu daha iyi oynamak falan sananlar var. asıl sebebi rekabet ortamı yaratmak. ilk 11'in ne kadar iyi olursa olsun bu ortamı yaratman gerekir. kimse 11'deki yerinin garanti olduğunu düşünmemeli. yoksa tudor görmüyor mu selçuk, sinan ve yasin gibilerin formsuzluğunu. kulübede bunlardan daha iyileri var da o mu tercih etmiyor. ayrıca bu oyuncuları alarak kendilerini gösterme fırsatı da tanımak zorunda. yarın fernando sakatlansa yerine selçuk girecek. kendisi bütün sezonun hesabını yapmak zorunda ve bence öyle de yapıyor. takım daha çok yeni, tudor ile beraber bütün oyunculara zaman tanımalıyız.
    bu adamların mesleği bu, bizim 5 dakika düşünüp yaptığımız yorumlardaki konuları bu adamlar bütün gün düşünüp üzerinde çalışıyorlar. sabırlı olmamız gerekir.
  • 3763
    bu adami sevmeyeni gercekten anlamiyorum. yaratmak istedigi takim profili ortada. takimin kondisyonu ve uyumu mukemmel. disiplinine ve hirsina laf soylemek ayiptir. taktik bilgisi meselesinden yuklenilmeye calisiyor ki bu adam tolga cigerci'den surpriz golcu yaratacak kadar ilginc hamleler yapti ki butun bir spor basini tolga cigerci tam olarak nerede oynuyoru konustu gectigimiz haftalarda. bu adam juventus'ta ve hirvatistan milli takimi'nda yillarca top oynamis bir adam. gercekten taktikten anlamadigini falan dusunuyorsaniz bu aslinda "igor tudor cok embesil biri yillarca en ust duzeyde futbol oynayip hala taktikten falan haberi yok" demek oluyor aslinda ki kendisinin tam tersine cok zeki ve ustune ustluk cok da cesur bir insan oldugunu hepimiz goruyoruz. ne istiyor bu adami sevmeyenler cidden anlamis degilim. karizmasiyla, futbolculuk kariyeri ve hatta tecrube kazanarak yukselen hocalik kariyeriyle bu adam bizim icin bicilmis kaftan.

    ben igor tudor'u gercekten cok seviyorum. insan olarak da hoca olarak da takimin basina cok yakisiyor. umarim cok uzun yillar beraber cok guzel gunler gorecegiz.
  • 3764
    https://twitter.com/...s/909393324821409794

    şuradaki çakallığı ile bana roberto mancini'yi hatırlatmıştır. yabancı olup da bu kadar gözü açık adam az bulunur. zaten değil hırvatlar balkanlardaki tüm milletlerin geneli böyle ama yine de her zaman karşımıza çıkmıyor.

    mesela prandelli bildiğin süzmeydi, riekerink naifti, mustafa denizli kurttu ama yaşlanmıştı, hamzaoğlu kendi gözlerini kör edecek kadar yerli yanlısıydı... tudor'un bu açıdan haydut gibi olması imajı açısından bir artı.

    edit: https://youtu.be/mdNJVJbtAyY?t=130

    mesela şurada elini masaya vururken yüzünde oluşan "kaçın kurrasıyız olum" gülüşü ve hemen sonrasında ilgili şahsı parmağıyla işaret ederkenki "sen kimi kandırıyorsun yarraam?" bakışı parayla temin edilebilecek şeyler değil. bunun bir üstünü de ancak fatih terim falan yapar. aha da şöyle;

    https://www.youtube.com/watch?v=sxozRRc_-6Y

    "hangi gazete sizin?"

    :(

    (bkz: fatih terim'e soru sormaya çalışan kişi)
  • 3765
    galatasaray'ı kafasında bitirmiş selçuk, yasin, sinan gibi oyuncularla uğraşmayı bırakıp eren, emrah, koray, linnes (lato 11'de artık) ve gençleri kazanmaya yönelik adımlar atması gereken teknik direktör. bir de oyuncu değişikliklerinde geç kalmaması lazım. küfür eder gibi 88'de eren'i alırsan olmaz. bu işi şenol güneş çok iyi yapıyor. yedekteki oyuncuları küstürmüyor.
  • 3766
    oysa hiçbir katkısı yoktu tudorlardan igor'un, galatasaray'ın mükemmel futboluna. oyuncu grubu o kadar kaliteliydi ki takım kendiliğinden oynuyordu sahada. fernando tamamen hissiyattan maicon ile serdar'ın arasında konumlanıyor, ndiaye tamamen tesadüfi şekilde kapanan takımlara karşı belhanda'ya yakın, açık oynayan takımlara karşı fernando'ya yakın oynuyordu. rodrigues'in 50-60 metre deparla geriye gelip top çalmasıysa korkunun getirdiği bir durum olup takım arkadaşlarının onu ''çok koşmazsan seni soyunma odasında çarmıha gereriz'' tehditlerinden kaynaklanıyordu.

    hatta bazı rivayelerde de gomis'in devasa bir sopasının olduğu ve kötü oynayan arkadaşlarını bu sopayla dövdüğü geçiyordu. yani bir bakıma korku imparatorluğu sayesinde güçlüydü yeni galatasaray. asırlardan beri özgürlükten, medeniyetten yana tavır takınan kulüp beklediği gelişimi göremeyince barbar metotlara başvurmaya karar verdi iki sene önce. dursun aydın özbek başkanlığındaki yönetim ilk iş olarak florya'nın sır gibi saklanan bölmelerine gaz odaları yaptırarak işe soyunmuştu. ardındansa futbolculara ibret olması için tesisteki soyunma odasına kötü oynadığı için ''boğdurulan'' nigel de jong'un cansız bedeni asıldı.(neden oynatılmıyor veya başka takıma satılmıyor sanıyorsunuz) yeni transferler de bu yeni yapılanmaya uygun şekilde yapıldı. uysal olan mariano, linnes, rodrigues, tolga gibi isimleri iyi oynatması için sert yapılarıyla tanınan ve adları geçmişte cinayetlere karışmış maicon, fernando, ndiaye, gomis gibi isimler transfer edildi. işte bu muazzam kadro yapılanması+ florya'da girilen yeni dönemin ardından da başarı kaçınılmaz oldu.

    durun durun, bu igor tudor'a kin besleyenlerin teorisi. gerçekler sahada...

    geçtiğimiz sezon yani 2016-2017 futbol sezonundaki ilk maçımız olan galatasaray karabükspor maçına gidelim. o maçta galatasaray futbolcularının sadece üçü ortalama pozisyon olarak sağ bölümümüzde. altı futbolcumuzsa sahanın sol kısmında daha fazla konumlanmış durumda. https://i.hizliresim.com/o62VDk.png
    bunun sonucu olarak da pas akışımız ya sağ yöne düz ya alttan yukarı ya da kuzeydoğu yönünde oluyor. sahaya tek taraf ağırlıklı konumlanıp paslarımızı da sola doğru yaptığımızdan rakip karabükspor maç içinde sağ yarılarına bir oyuncuyu kaydırarak takımımız kilitlemeyi başarıyor. işin kötüsü takımımızsa bu asimetrik oyun anlayışından doğan sıfır üretkenliğe çare bulamayarak hatta sorunu dahi fark etmeyerek maçın 90 dakika böyle gitmesine neden oluyor. bakın dikkat ederseniz, igor tudor'un takımı da maç içinde sağda(yani bizim sol tarafımıza denk geliyor) bir adam fazla gözüküyor.(https://i.hizliresim.com/EybmqB.png:maçın ortalama pozisyonları) ama acaba bu bilinçli bir durum mu yoksa tesadüfi mi?

    igor tudorlu karabükspor'un ertesi hafta oynadığı rizespor maçının ortalama pozisyonlarına bakalım şimdi de: https://i.hizliresim.com/2Ey6NL.png ta ta ta tam! muazzam bir dağılış öyle değil mi? galatasaray maçındaki asimetriden, sağ ağırlıklı oyundan eser yok. görüldüğü üzere tudor, galatasaray maçına özel olarak bu stratejiyi kullanıyor ki ardındaki hafta neredeyse kusursuza yakın simetride bir dağılım göstererek de saha parselizasyonu dersi veriyorlar ek olarak. yani tesadüfi bir durum değil, her maç o şekilde bir parselizasyon kullanmıyor. soldan oynadığnıı gördüğü galatasaray'a karşı önlem olarak bu taktik hamlede bulunuyor. taktik bilmeyen tudor!

    neyse efenim, o dönemin galatasaray'ı sezon içindeki hemen her maçını sol ağırlıklı oynuyor aynı şekilde. yanılmıyorsam üçüncü haftada bir kayserispor maçı var deplasmanda, bildiğiniz tüm takımın sahanın sol yarısında konumlandığı, tüm ataklarımızın oradan yapılmaya çalışıldığı haliyle de çok fena gümlediğimiz bir maç. bizim teknik direktörümüz de bu olayı bu zaafiyeti göremiyor baya baya. riekerink sonrası tudor bizim takıma geçiyor ve takımla çıktığı ilk maçtan itibaren de bu sol ağırlıklı oyun şeklimizi düzeltip daha dengeli bir hale büründürüyor. taktik bilmeyen tudor!

    bu sezona bakalım tekrardan.

    top rakipteyken:

    savunmamız dörtlü, yay şeklinde bir pozisyon alıyor. fernando- ndiaye bu dörtlünün önlerinde dururken tolga sol iç, rodrigues sağ iç, belhanda da bu ikilinin ortasında yer alıyor. yani 4-2-3-1 dizilimine dönüyoruz. bunu yaparken beş tane ağırlıklı press bölgemiz var. 1) top bize göre sol çizgi- sol iç arasındayken sol bek- serdar- tolga-fernando- ndiaye ve bazen gomis presse katılan isimler oluyor. 2) yine bize göre sağ çizgi- sağ iç bölgesinde de mariano- maicon- ndiaye- rodrigues(arkadan basan isim)- fernando- bazen gomis bazen belhanda pressi uygulayanlar. bu iki bölgede genellikle rakibi sahanın bize yakın kısmında çizgiden biraz içte rakibin etrafını kapatıp, rakibi kıstırıp topu kapıyoruz. genel mantık bu. 3) gomis- belhanda- rodrigues- tolga ile rakip savunmaya yapılan baskı. 4) savunma önümüz ile orta sahamız arasındaki bölgede aniden serdar-maicon- fernando rakibe basarak alan kapatıyor ve topu alıyoruz. 5) merkez orta sahadaki düzensiz baskı bölgeleri ve baskılar.

    top takımımızdayken:

    maicon sağ bek, serdar sol bek ve fernando bu oyuncuların çok az önünde ve ortasında konumlanıyor. savunmadaki pozisyonlarımızdan alakasız bir şekilde. fernando oyunu kurarken gomis - belhanda ikili gibi önde, rodrigues-ndiaye-tolga ise gezinir durumda. buradaki temel metodumuzsa topu sürekli aynı kanada taşıyıp ters kanada bekleri veya açıkları sarkıtarak rakibi hazırlıksız yakalamak. mesela bunu rodrigues'le çok iyi yapıyoruz. top belli aralıklarla 5 dakikaya kadar bizde kalıyor ve sürekli bilinçli olarak sağdan atak yapıyoruz. sonra tak diye rodrigues'in içeri çevirdiği bir topla solda kendini unutturmuş tolga gol atıyor, yine bunun sol taraf versiyonunu da uyguluyoruz maç içinde. mariano ile linnes ve lato da bu tarz çokça pozisyona girebiliyor.

    oyun içinde bu temel uygulamaların haricinde çok önemli taktiksel varyasyonlarımız da var.

    a) maicon'un sağ çizgiden sol köşe gönderi civarına gönderdiği çapraz uzun paslarla hem rakip savunmanın dağılışı değiştiriliyor hem de seken toplarla pozisyona girme şansımız oluyor.

    b) muslera'nın da içine dahil olduğu savunma- orta saha arası pas futboluyla rakip takımların enerjisi epeyce düşürülüyor. bunu genellikle en az iki farkla önde olduğumuzda santranın hemen ardındaki süreçte uyguluyoruz.

    c) hücum esnasında mariano ve lato-linnes çizginin en ucunda yer alırken rodrigues ve tolga'ysa bizim kaleye yakın ve daha merkezde bekleyip rakibin dengesini bozuyor. (normalde açık oyuncuları daha önde olur, bekler geriden takviyeye gelir.)

    d) bu sezon oynadığımız her maçta ikinci yarı belirli süre aralıkları içinde kasti olarak kapanarak kontrataklara çıktık. ve yine her maçta da bu türde tehlikeler yaratıp ondan fazla gol pozisyonuna girdik. gol de geldi zannersem kontradan.

    e) tudor'un serdar tercihi ile beraber oyunu rakip sahaya yaymışken gelen seken topların neredeyse tümünü kazanarak hem atağın devamlılığını hem de topun daha fazla takımımızda kalmasını sağlıyoruz. başka bir stoper tercihinde bu durum söz konusu olmayacaktır. yani yine tudor'un taktiksel bir tercihi söz konusu.

    bunların hepsini yapan, taktik bilmeyen tudor!

    hadi hepsini geçtim, daha sezon başı adam katıldığı bir programda tüm taraftarlara bu sene oynadığımız futbolu hedef olarak belirledi, daha 4 ay öncesinden geleceği görüyormuşçasına iddialı ve ne istediğini bilen bir şekilde rotamızı gösterdi. hala daha tudor'un payı yok deniyor. yahu adam sana takımının şu an oynadığı futbolu daha dört ayn önceden vaat ediyor, anlatıyor, tarif ediyor. bu oyun şeklini isteyen bu adam, tüm transferleri kafasındaki kurguya göre tercih eden bu adam, savunmanın üçlü mü dörtlü mü olacağını, hangi formasyonla sahaya çıkacağımızı haziranda belirleyen bu adam. ahanda: (bkz: ne dediler/#2184565)

    mesela sabri'nin semih'in bu takıma fayda sağlayamayacağını görmek de taktiksel bir olay.

    selçuk inan'la baskılı futbol oynanmayacağını görmek de taktiksel bir olay.

    çalım yeteneği olmayan yasin öztekin'le bu sezonki hücum varyasyonlarımızı uygulayamayacağımızı görmek de taktiksel bir olay.

    hala dank etmediyse: https://i.hizliresim.com/d7oL9p.png
  • 3767
    hafiften başarılı olmaya başladıkça demirören medyasının dikkatini çekmeye başlamış teknik adam.
    daha doğrusu şöyle diyebiliriz;

    - bir galatasaraylı'nın başarılı bir çizgi yakalayıp yakalamadığını demirören medyasının tavrından anlayabilirsiniz.

    son habere göre kontratını uzatmak için zam bekliyormuş,

    http://www.fanatik.com.tr/...trat-istiyor-1319669

    lan amk çomarı, 5 hafta öncesine kadar österunds mağlubu - lucescu da gelse çalışırım diye diye yolluyordunuz adamı ne ara zam isteyen teknik direktöre dönüştü?
  • 3768
    kendisine karşı inanılmaz karmaşık duygular içerisinde oldum. östersunds maçından sonra ise çıldırdım. iyi niyetinden hiç şüphe etmesem de aklımda hep bir acaba sorusu vardı.

    fakat bunu öyle kısa zamanda öyle müthiş bir şekilde sildi ki inanamıyorum. adam resmen aylar öncesinden bu günleri tarif etti.

    müthiş!

    başarılı olmasını çok istedim her zaman, bazen ümidimi yitirdim ama isteğim hep aynıydı.

    haydi hocam, sana çok güveniyorum ve her zaman da arkandayım.
  • 3769
    kendisine karşı garip duygular içerisinde olduğum teknik direktör.
    östersunds rezaleti bendeki kredisini sıfıra indirmişti. şu an iyi bir grafik çiziyor. ama takımın başarısı bizi yanıltmamalı. tudor iyi bir takıma iyi bir futbol oynatmaya çalışıyor ve bunu iyi oranda başarıyor. burası tamam.

    ama soru işareti, onu tam da büyük teknik direktör yapacak olan, zor karar anlarında neler yapacağıdır. lig uzun bir maraton ve bu şekilde gitmeyecektir. allah korusun sakatlıklar olacak, beklemediğin anda gol yiyip geri düşeceksin, derbi maçları vs vs. böyle anlarda ne yapacağı belli değil.

    antalya maçında yine çok kötü bir sinyal verdi. antalya'nın baskı yaptığı dakikalarda selçuğu oyuna alarak maçın fişini çekti. kusura bakmasın ama kaybedilen iki puan onun sorumluluğudur. teşhis yanlış. tolgayı oyundan alıp bir hücumcu daha ekleyip tekrar yüklenmesi gerekiyordu.

    ama en başından dediğim gibi, bu adam daha çok genç ve bu hataları yapacak. ben şu an oturduğum yerden "sen nasıl bu hatayı yaparsın" diyemiyorum adama. en fazla "sen bu hatayı yaptın" diyebiliyorum. çünkü ve çünkü adam daha öğreniyor. şirkete junior pozisyonunda aldığın çalışanının hatalar yapacağını kabul etmek zorundasın. bu böyledir.

    anlayacağınız yönetim yine yeni yeniden bombayı kucağımıza bıraktı. inşallah patlamaz.
  • 3770
    özellikle yapılan transferlerdeki etkisi ve kadro mühendisliği sebebiyle bir tebriği hak ediyor. alınan her oyuncu şu ana kadar sistemin bir parçası oldu ve geçen sezon performansı tartışılan tolga ciğerci, rodrigues, linnes gibi oyuncuların performansı arttı. sürekli sakat olduğu için eleştirilen serdar aziz savunmanın bel kemiği oldu. sabri ve semih'i yolladı, selçuk ve yasin'e kolay kolay süre bile vermiyor.

    sneijder konusunda ben hala yanlış karar verdiği görüşündeyim ama oynanan oyun ve gelen sonuçlar kendisini haklı çıkarıyor. eğer sneijder'le konuşup yeni oyun planında yalnızca hamle oyuncusu olarak düşünüldüğünü kendisine söylese ve maçlarda 2.yarılarda sneijder'i kullansa çok daha güçlü olmaz mıydık diye düşünmekten kendimi alamıyorum. selçuk inan'ın yapmasını istediği şeyi gözü kapalı yapardı sneijder ve dahası tek pasıyla bir şutuyla maçı getirebilecek oyun zekasını anlatmaya gerek olmayan bir oyuncu.

    neyse bu konuyu fazla kurcalamak istemiyorum, can sıkıcı ama sonuçta kazanan her zaman haklıdır. kaybettiğinde de bunları deşecek değilim, benim derdim galatasaray, galatasaray'ın iyi olması.

    kendisinin şu ana kadar gösterdiği performans ise yeni bir teknik direktörün galatasaray'la başladığı en iyi sezon başlangıçlarından biri. yalnızca puan olarak değil bu durum oyun olarak özellikle.

    en son 23 ekim 2013 galatasaray fc kopenhag maçında bu sezon yaptığımız presli oyuna benzer bir maç çıkarmıştık. o maçta bile 1 devre oynamıştık o şekilde. zaten o kadronun yaş ortalaması vs 90 dk için prese uygun değildi.

    bu sebeple kendisinin yaptığı iş, ilk onbirin neredeyse tamamı yeni bir takımda bunu yaptığı da düşünülünce büyük iş. tabii ki eksikleri var, hatta çok eksiği var ama dilerim tecrübe ede ede kendisini de geliştirir, bu süreçte iş kazaları da olacak, kötü oynadığımız da, hatta beklenmedik sonuçlar da alacaktır, rakipleri şenol güneş, ersun yanal, aykut kocaman(!) gibi ligde şampiyonluk yaşamış, kupalar kazanmış hocalar, abdullah avcı gibi yıllardır aynı kulüpte görev alan hocalar. kendisinin hocalık kariyerinin zirvesi burası, buradan sonra ya geriye doğru gidecek ve türkiye ve avrupa'da alt/orta düzey takımlarda görev alacak ya da burada kazanacağı başarılarla, futbolculuk döneminden gelen markasıyla da avrupa'nın iyi kulüplerinde görev alacak.

    çok büyük bir şans yakaladı, dilerim bu şansı iyi kullanır ve birlikte yükseliriz. östersunds faciasından sonra o akşam gönderilmesi taraftarıydım ama şimdi geldiği noktada 2 hafta kaybetse bile kendisini ayağa kaldırmaya çalışan tarafta olacağım. yeter ki korkmadan, yapması gerekeni yapsın, galatasaray'ın gücünün farkında olsun, taraftar zaten bu takımı sahiplendi.

    bize düşen pusuda bekleyip ilk tökezlediğinde yerden yere vurmak değil, elinden tutup doğrulmasını sağlamaktır...
  • 3772
    yapılan transferlerde cenk ergün'ün açıklamasına göre tudor hangi mevkilere transfer istediğini söylemiş. ardından scout ekibi çalışma yapmış ve bir liste hazırlamış. listeden maliyetler de göz önüne alınarak tudor ile bir öncelikli liste hazırlanmış. ardından transfer çalışmaları başlamış. transferlerde ahmet bulut'un payı yok mudur kesin vardır. ama tudor'un hiç bir katkısı yok demek saygısızlık. uğur karakulukçu da yapılan tüm transferleri birebir tudor'un istediğini doğruladı. bunu transfer ile ilgili güvenilir bilgi veren herkes tekrarladı. ayrıca bahsettiğim cenk ergün açıklamaları transferin son günü a spor'a bağlanıp yaptığı açıklamalardır. youtube'da isteyen bulup izleyebilir. ben öyle yaptım ve bu bilgiler ışığında bu entryi girdim.
  • 3773
    hala transferlerde hiç payı yokmuş, bütün transferleri cenk ergün ve ahmet bulut yapmış, şeklinde yorumlar yapılan teknik direktörümüz.

    transferi tabi cenk ergün yapacak. ama tudor'un oynatmak istediği pres futboluna uygun, tudor'un belirttiği oyuncu profillerine göre yapılmış transferler.

    yani öyle bir yazıyorsunuz ki tudor'un transferle hiç alakası yok, sadece bana orta saha alın, kanat alın demiş. ama tesadüfe bak ki alınan tüm oyuncular aynı sisteme müthiş uyum sağlamış. bu yüzden tudor'a değil cenk ergün'e teşekkür etmeliyiz heralde. yeter be kardeşim.
  • 3774
    hamza hamzaoğlu'nda, umut'ta, olcan'da sabri'de ve daha nice yerlide haksız çıkıp yenilgiye uğradıkları hissini yaşayanların, "igor tudor'da haklı çıktık bakıııın" demeye çalıştıkları stajyer teknik direktör.

    igor tudor'u ya da bir futbolcuyu eleştirirken galatasaray'a fayda/zarar kriterinden başka amacı olmayanların yapılan eleştiriler üzerinden bazı ergenlerin deyimi ile g.t edilmeye çalışılması çocukluktan başka bir şey değil.

    eleştiri mantıklı ve gerekçeli olursa karşı taraf için de fayda sağlar. gerekçesi ve argümanı olmayanların sırf duygularıyla hareket etmesi boş lakırtıdan ibarettir.

    igor tudor büyük hatalar yapmış ve halen de yapmaya devam etmektedir. bunun alınan sonuçlarla ilgisi yoktur. resmin tamamı ortaya çıkmadan karar vermek yanlıştır. önce güçlü takımlar karşısında görelim tudor'u, sonra da lig bittikten sonra bakalım resmin tamamına. eğer yanlışlarında inat etmeyip kendisini geliştirirse aferin devam deriz. aksi halde yol veririz.

    unutmayın, rekabet ve eleştiri olmadan gelişme, yükselme ve başarı gelmez. nasıl ki bir ülkede eleştirel basın olmadıkça o ülkenin geri kalması kaçınılmazdır; futbolda da, sinemada da, eğitimde de durum aynen böyledir. yani igor tudor'u eleştirmek, yetersiz olduğunu, değişiklikleri geç ve isabetsiz yaptığını, oyunu okuyamadığını, yıldızları idare edemediğini söylemek aslında ona ayna tutmaktır. kendisini geliştirmesine, hatalarını görüp bir daha tekrarlamamasına yardım etmektir. zaten bizim yaptığımız eleştirilere saygı duyduğunu kendisi de ifade etmiştir ki aklı başında hiç kimse seviyeli eleştirilerden rahatsız olmaz.

    yani kısacası, igor tudor ile galatasarayımız cl şampiyonu olsa bile onu eleştirenler g.t olmaz. aksine eleştirleriyle katkı vermekten gurur duyarlar merak etmeyin.
  • 3775
    transfer sürecinde kendisi scout ekibi ve yönetime istediği mevkileri söylemiş, scout ekibi ve yönetim de bu mevkilere alınabilecek oyuncuları liste olarak tudor'a sunmuştur. tudor ve cenk ergün ikilisi de maddi olanakları da değerlendirip bu listeden bir sıralama, eksiltme yapmışlardır ve cenk ergün harekete geçip transferleri bitirmiştir. bu olayı cenk ergün a spor'da canlı kanlı açıkladı.

    ayrıca şunu da belirteyim, sözlükte oylama yapılsa 1000 kere tudor'a tercih edilecek bielsa da geçenlerde yaptığı açıklamada scout ekibinin kendisine verdiği listeden oyuncu seçmek için yaklaşık 60 oyuncunun 15'er maçlarını izleyip karar verdim demiştir. yani bana messiyi getirin dememiş. kimler gelebilir demiş ve onlardan istediği oyuncuları geri bildirmiş. bu iş böyle oluyor arkadaşlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın