resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Juventus
Yaş:47
Uyruk:Hırvatistan
  • 3701
    geçen yıl kadron yetersizdi ve rize maçını ellerinle hikmet karaman'a verdin. adamların götü kalktı küme düştüler. peki sayın hoca; antalyaspor maçında böyle bir kadroyu bu sıcak havada savunma oynatarak ve top peşinde koşturmak neyin taktiğidir. üstüne üstlük bitik selçuk ile iyice saçmalamak da cabası. umarım aklını başına toplar ve doğru kararlar verirsin.
  • 3702
    bu adamın başarılı olmasını gerçekten çok istiyorum. en başta en ufak bir puan kaybında fatih terim çığırtkanlığı yapan ergenlerin susmaları için istiyorum. ulan bir beraberlik geliyor, herif hemen fatih terim başlığında dileniyor. balık hafızalı ve adam harcamaya meraklı çok tip var aramızda. tudor sezon başında hepimizin aklında soru işaretleri oluşturdu, doğru, sneijder hamlesi canımızı sıktı, bu da doğru ama şu anda takımın belirli bir düzeni ve planı var. ben inanıyorum, istikrarlı bir oyun yapısına kavuşacağız. lütfen biraz susun ve kebabçı basan kabadayıların peşinden gitmeyin.
  • 3705
    teknik direktörler arada böyle saçmalayabilirler. *
    önemli olan bunu sürekli hale getirmemek.
    sene başındaki o rezil topla avrupa liginden elendiğimizde elimizde artı olarak geçecek şeyler kalması lazım veya bu tip maçlardan çıkarılacak dersler sezonu kurtarabilir.
    ama iyi futbol oynandığında oyuncular sağ olsun, kötü oynandığında tudor yüzünden derseniz gerçekten haksızlık olur. 60.dakikaya kadar aynı takım vardı sonuçta.
    10. haftaya kadar eleştirelim ama gömmeyelim. kuşlar bunu bekliyor çünkü tırstılar. bunu biz yapmayalım. kayıplar sonra da olacaktır kesinlikle. biraz daha sağ duyulu olalım tudor ve oyuncular hakkında. (selçuk yasin hariç, onlar s*ktirsin gitsin)
  • 3706
    9 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçından sonra hiç sözlüğe girmedim ve üç maç sonunda onu göklere çıkaran taraftar ilk puan kaybından sonra muhtemelen tüm nefretiyle saldırmıştır.

    bunu yapan tüm taraftarları tebrik ediyorum çünkü ilk 3 hafta sonunda takımımızı imrenerek izleyen rakip takım taraftarları da tudor'dan hiçbir bok olmaz demeye başladı. yok şöyle yapmış da şunu oynatmış da...

    bu maçın bu şekilde oynanmasının tek sorumlusu tudor değildi. hava şartları, zemin ve özellikle de milli maç arası çok ama çok etki etti.

    maçın oynandığı günden bir gün öncesine kadar seminer için alanya'daydım ve ben nemden nefes alamıyordum. seminer dışında tüm gün kendimi klimaya bağladım.bu adamların böyle bir havada ceylanı görmüş aslan gibi koşmasını bekliyordunuz değil mi? maçı izlediğiniz yer nasıldı gençler? konforunuz rahatınız yerinde miydi?

    takımımızın en önemli iki dinamosu tolga ve ndiaye neden koşmadı? ndiaye sanki motoru patlamış gibiydi. meşhur bodoslama girişini bile göremedik. oyun sistemimizdeki en önemli halkalardan birisi olan önde presin öncüsü gomis neden pres yapamadı? yardır yardır giden mariano neden sürekli dribling yerine uzun oynamaya çalıştı? birazcık vicdan yahu.

    zemin zaten allah'a emanetti. bizim takım gibi teknik ve prese dayalı oyun oynayan tüm takımlara ciddi sorunlar çıkaracak bir zemin vardı arkadaşlar. top sürekli ayaktan aşılıyordu, driblinge çıkan neredeyse hiç kimseyi göremedik.

    milli maç arası da siz kabul edin ya da etmeyin takımlara ciddi zarar verebiliyor. ee diğer takımlara neden olmuyor da bize oluyor. çünkü biz ilk 11'in tamamı değişmiş ve beraber hazırlık kampı bile yapmamış yepyeni bir takımız. mesela sürekli içeri kateden ve top rakipteyken göbeği destekleyen tolga'yı sahada gören var mıydı? o tolga aynı tolgaydı ama sol kanada yapışıp kaldı neredeyse. rodrigues kanada her indiğinde top sahada kalamıyordu bile. bu yorgunluktur arkadaşlar.

    yahu tamam da bunlar rakip takımı etkilemedi mi? o havada sürekli oynayan ve alışkın takıma bizimki kadar tabi ki etmez ama illa ki onları etkilemiştir. ki ilk yarıda onların da bir bok oynadığı söylenemez. ikinci yarıda bizden daha atak ve diri görünmelerinin sebebi ise tudor'un öne geçmişken skoru korumak istemeye yönelik hamleleriydi.

    gelelim tudor'a. evet takımı yasladı çünkü maçın başından itibaren iki dinamo tolga ve ndiaye'nin götünden dumanlar çıktığını gördü. rodrigues'in kondisyon anlamında bitik durumda olduğunu gördü ve futbolcuların enerjilerini tasarruflu kullanmayı seçti. golü de bulduktan sonra maçı kazanmak için eline ciddi bir koz geçmişken bunu kullanmak istedi. ister kabul edin ister etmeyin ama bu kesinlikle yapması gereken şeydi. yahu o taktik maktik öğrendiğiniz fm'de bile hava şartları maça etki ediyor.

    zamanında yardır yardır giden 2012 takımı da kayserispor'a oynadığı bir maçta hiç hücum bile edemiyordu ve eboue'nin attığı bir golle öne geçmiş ve devamında tüm maç boyunca kayseri tek kale oynamıştı. bu durum ara sıra şartlar doğrultusunda olabilecek bir şey.

    ee efendim selçuk'u neden oynattı? bizim ortasahada yedek var da benim mi haberim yok? şu ana kadar oynanan maçlarda selçuk genelde oyunu yavaşlatmak ve tutmak için oyuna girerdi. bu tudor'un zaten kafasındaki düşüncelerden biriydi ve selçuk da görev aldığı dakikalarda genelde bunu yapardı. bu maç özelinde yapamadığını gören tudor zaten gerekeni yapacaktır. daha düne kadar selçuk'u hiçbir güç kesemez diyordunuz. tudor onu bir güzel kesti ve bu maçtan sonra da gerekeni yapacaktır.

    ben hala takımın çehresini değiştiren bu adama güveniyorum. siz nefret kusmaya devam edin. nasılsa iki maç sonra tekrar methiyelere başlayacaksınız.
  • 3707
    teknik direktörlük vasıfları bir tarafa, sırf basın toplantılarında saçma veya mantıklı, gerekli ya da gereksiz her soruyu cevaplamaya çalışan bir teknik adam. sırf bu yüzden bile saygı hak ediyor. fucking turkish mentality erbabı, aptal aptal sorular sormaya bayılan gerizekalı türk basın ordusunun sorularına bile dayanabiliyor. aykut veya şenor'a böyle şeyler sorulmuyor, sorulsa bile ya siktir çekiyorlar, ya da vardar maçı sonrası aykut'un yaptığı gibi soru kabul etmiyorum diyebiliyorlar.

    işte bu yüzden adamdır. ama o arda'nın içini boşalttığı tanım olan adamlık değil. delikanlı gibi çıkıyor, ne yaptıysa tıkır tıkır anlatıyor. saçma, yanlış veya olmaması gereken bir şeyse bile çıkıp anlatıyor. gidip de bu saatte maç mı olur, yok su molası mı olur demiyor, soru kabul etmiyorum diyerek pişkin pişkin işin içinden sıyrılıp gitmiyor.

    başarılar hoca. kararların doğru çıksın.
  • 3709
    östersunds ve sneijder konularından sonra bende kendisine karşı güven kalmamıştı, kredisi de benim için sıfıra yakındı. birçok taraftar için de bu böyle. üstelik de bu adamın karabük'te koyduğu oyun karakteri ve saha içi duruşuyla bu takımın başına geçmesini isteyenlerden birisi olarak. en büyük hayalim kendisinin gelişimiyle birlikte galatasaray'ın da özlenilen günlerine kavuşması idi.

    yaşattığı sorunlar vs derken bu adama ben demediğimi bırakmadım yakın zamanda hatta, gitmesi gerektiğini savunup, kendisine ve yönetime karşı küfürsüz konuşamayacağım bir günde de kendi tercihimle de bir süre sözlükten ayrı kalma kararı aldım, o günlerde ciddi bir travma atlattık taraftar olarak. sneijder'i istemeyip, saygısızca gönderilmesine sebep olması, ek olarak sneijder'i gönderirken selçuk'u tutması falan hep eksi yazdı.

    neyse sonra transferlere baktık, hep iyi isimler ve doğru noktalara, takımın eksiklerini iyi analiz etmiş. cenk ergün ve scout ekibiyle birlikte doğru bir transfer dönemi geçirilmesini sağladı. vasatlığa müsaade etmemesiyle takdirimi kazandı. gerçekten de boş oyuncu yok. belki performansı şimdilik vasat olanlar(belhanda) vardır ama hepsi özenle seçilmiş.

    35 yaşındayım gördüğüm en akılcı transfer sezonunu yaşadım. bunun için teşekkür ederim.

    kendisine gelirsek, geldiği günden beri bir futbol oynatmaya çalışıyor. yasin'i sağ bekte denedi, kapandık 30 metrede savunma yapmaya, kaptığımız topla çıkmaya çalıştık, 1-0'ı bulunca kapanan, çok koşan vs bir sürü deneme yanılma yaptı ve olmadı takımın iyi bir seriyle şampiyon olma ihtimali varken fenerbahçe'ye de geçilip 4. olmasına sebep oldu. bence başarısızdı ama elindeki oyuncu grubu kendi seçtiği isimler değildi. o malzemeyle uçurmasını beklemek hayalcilikti ama elindeki kadroya göre oynaması gerektiğini görecek tecrübeye sahip değildi. bunu anlayana kadar sezon bitti.

    derken bu yazı yaşadık işte yukarıda özeti var. sezona tüm bu kötü havayı dağıtacak şekilde girdik. ısıran, pres yapan, dalga dalga rakip kaleye giden kaptığı her topu dikine oynayan bir takım. yıllardır hasretini çektiğimiz, hayalini kurduğumuz galatasaray'a yakın bir oyun.

    sezonu çok önce açan takımının lige diğer takımlardan, en azından kondisyon olarak daha önde gireceği malumunuz ama transferlerin hepsi de temmuz başında yapılmadı. sonuçta yeni bir takımla yeni ve karakterli iyi bir oyuncu grubuyla beklentilerin üzerinde başladık.

    fikstürümüz de bence idealdi. yeni bir takım için evinde yeni bir hocayla ilk maçına çıkan orta/alt sıra bir takımla(kayseri) başlamak, sonra henüz takım olamamış eskinin zor sezon başı olması nedeniyle kolay deplasmanı (osmanlı) ve yine içeride lige yeni çıkan ligin gediklisi orta/alt sıra takımı(sivas).

    3 maçta da rakiplerine karşı her alanda net bir üstünlük kuran ama 3. maçta(sivas) oyun planı biraz daha çözülen ve gole kadar zorlanan bir takımdık.

    sonra milli maç arası vs derken kaosun hakim olduğu iyi transferler yapmış ama sezona kötü başlamış güçlü antalya deplasmanı. sıcak, nemli bir hava, kötü bir zemin ve yorgun futbolcular.

    sonuç kaleyi bulan tek şut ve alınan 1 puan.

    bu maç bu sezon teknik direktörlük adına en önemli sınavı oldu. tabii ki takıma bizden daha hakimdir ama bazı şeyleri de herkes görüyor.

    yorgun ndiaye > güçlü selçuk ---- belhanda çok mu diriydi o dakikalarda?

    87. dakikada bozuk zeminde kurtarıcı rolünde yeni sakatlıktan çıkmış feghouli mi? yoksa çift forvetle eren'i alıp artık oyunu rakip ceza sahsına yıkmaya çalışmak mı?

    yani fm oynamıyoruz. akan oyunda pozisyon vermiyorduk o kornerde bir an konsantrasyon kaybı olmasa, selçuk frikiklerden birini gol yapsa bunlar konuşulmazdı, selçuk üzerinde bu baskı da oluşmazdı ama vardır bir hayır, herkes bir silkelendi, o g.tlerimiz bir yere indi iyi oldu.

    ahımız var hocam bayraktarıyım ama lig başlamadan önce milli takım arası geldiğinde acilen tudor>terim değişikliği gelmesi taraftarıydım. analitik bakınca benim terim'e olan öfkem ve kırgınlığım galatasaray'ın son kurşununu sıktığı yerde geride kalır, önemsizdir. fakat şu gün alınan 10 puandan bağımsız olarak, sahada karakter koyan bir takım görmeye başlamamla düşüncem değişti.

    yani ne olursa olsun hocanın devam etmesi ve sinerjinin bozulmaması gerektiği görüşündeyim, en azından şimdilik. bu yeni takım, kendi seçtiği kendi istediği oyunculardan kurulu ve kendi oyununu oynatmaya çalışıyor, taraftarın ne istediğini galatasaray'ın nasıl oynaması gerektiğini falan anladığını umuyorum.

    evet gerçekten de taktik bilgisi, oyuncu değişikliği gibi konularda ciddi eksikleri var ama biraz daha izlenmesi ve destek olunması taraftarıyım. 1996-1997 sezonu'nda eğer şimdiki sosyal medya ortamı olsaydı inanın şu an fatih terim gibi bir isim galatasaray tarihinde yalnızca eski bir oyuncu olarak geçiyor olurdu.

    inşallah takımımıza iyi futbol oynatır ve iyi sonuçlar aldırır çünkü ben sürekli hoca konuşmaktan bıktım. kendisinin başarılı olmasını ve uzun süreli burada olmasını, tüm o yanlış hareketlerine rağmen hayal ediyorum, diliyorum.

    hocaya özel not: biraz cesur ol, burası galatasaray. herkesi yolladın ama selçuk'u yollamadın, tanımadın. gözünü açmazsan daha önce çok hocaya yaptığını sana da yapacak dikkatli ol.
  • 3710
    aklı başında hareket edip en azından bir kaç maçlığına selçuk'u sahaya sürmemesi gerekiyor. zaten elzem de değil. şimdi ultraslan'ın da malum açıklamasından sonra artık belli ki bu adam(!) sahaya çıkar çıkmaz, refleksle de olsa ıslıklanacak. zaten bağımsız taraftar istemiyordu, sucukçu ultraslan da gerekli komutu aldığına göre bu kaçınılmaz. hadi kendini tuttu insanlar diyelim, bu sefer ilk top kaybında, geri pasında yıkılır orası. ki selçuk bu. illa geri pas yapacak, top kaybedecek.

    her ne kadar bu muameleyi selçuk'un hak ettiğini düşünsem de, geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi sahada biri ıslıklanınca, tüm takım düşüyor oyundan. bu da kötü sonuçlar almamıza sebep olabilir ve bu lüzumsuz arkadaş yüzünden ilk üç haftada yakaladığımız havayı kaybedip puan kayıpları yaşayabiliriz. sonra "selçuk iyi giden havayı tek başına bozdu" olur. her ne kadar haklı da olsa bu düşünce, benim için ilk sorumlu bu sonuçları kestiremeyen teknik direktör olur.

    eğer bu öngörüde bulunamayıp bunu önümüzdeki maçta selçuk'u sahaya sürerse çok ağır laflar edeceğim kendisine. ama sanmam tabi, kimse bunu düşünemeyecek kadar gerzek olamaz.
  • 3712
    oynatmama tamam ama oynama konusunda takıma hiçbir katkısını göremedik bugüne kadar. top bizdeyken hızlı gitmenin yanına bir şeyler de koymalı. maç içinde topu set oyununda ilerde tutmamız lazım zaman zaman.

    özellikle ndiaye'nin pas konusunda dikkatli olması lazım. boş alandan ziyade dar alanda da etkili olmalı. yetenekli oyuncu.

    belhanda, ndiaye ve fernando gibi 3 oyuncuyla set oynayabiliriz. feghouli de geliyor. 90 dakika tempo yapamayız.
  • 3713
    kendisine yapılan en belirgin eleştiri 'deplasmanlarda korkak futbol oynatıyor' eleştirisi. bu muhabbet 10 eylül 2017 antalyaspor deplasmanında da dillendirildi. ben buna katılmıyorum.

    2017-2018 sezonu osmanlıspor deplasmanının tamamını tekrar izledim emin olmak adına. bu maçtan bir örnek vermek istiyorum.

    dakika 65 civarı, golü yemişiz skor 1-3. normalde korkak futbol oynatan bir teknik direktörün oyuncuları o andan itibaren skoru korumak amacıyla kaleye otobüs çekmesi gerekirdi. biz n'aptık? rakibi çıkarmamak amacıyla 8 oyuncuyla karşı sahada baskı kurduk, hataya zorladık. gücümüz yettiği kadar tabii. oldu, olmadı ama en azından denedik bunu.

    antalya deplasmanında ise hiç basmadık. 10-15 dakika pres yapsaydık derdim ki 'pres yapacak gücümüz var ama korkak oynadık'... yok öyle birşey. bu maça, olumsuz durumlara (hava şartları, milli ara, yorgun oyuncular) özel ne gerekiyorsa onu yapmaya çalıştık.

    bundan sonraki deplasmanlar böyle olmayacaktır.
  • 3716
    kararlı, güçlü ve planlı bir hoca olduğunu düşünüyorum. birileri gibi işine gelmeyinde basın toplantılarından topuklamıyor. birileri gibi 'açıklayacağım bombastik şeyler var, konuşursam yer yerinden oynar ' muhabbetleriyle taraftarı aptal yerine koyup günü kurtarma çabasına da girmiyor. en önemlisi asla sinsi olduğunu düşünmüyorum. ve hem bizim için hem kendisi için bizimle birlikte mücadele verdiğini burada başarılı olmayı bizim kadar önemsediğini düşünüyorum.

    kendisi yerine teknik direktörümüz olması muhtemel hocalar ve muadillerine baktığımda hepsinin benim öncelik verdiğim bu konularda eksikleri ve yanlışları olduğunu görüyorum.

    fatih terim olsa önce, sanki bizi hiç yarı yolda bırakmamışcasına galatasaraylılık ve yuva kavramıyla ilgili replikler dizecek işler iyi gitse egosunu da alıp yol alacak, kötü gitse 'bildiklerimi açıklarsam var yaa oo' triplerine girip asla hatasını kabul etmeyecek hep başka etkenleri öne sürerek gerçeği hasır altı edecekti.

    hamzaoğlu, kocaman ve benzeri bir yerli hoca gelse yeterli karizmaya, vizyona, güce ve özgüvene sahip olmadıkları için futbolcuların kuklası olacak, basın toplantılarından kaçacak küçüldükçe küçüleceklerdi.

    advocat, lucescu, denizli tarzı 'yaşlı kurt' statüsünde bir hoca gelse hem duruş olarak bizi tatmin etmeyecek, hem futbolcularla aralarındaki kuşak farkından dolayı anlaşmazlıklar yaşanacak hem de işler zora girdiğinde 'boşver zaten yakında ölücem' deyip topuklayacaktı.

    tudor, yönetim desteğiyle ya da değil sonuçta sabri'ye yol verdi, selçuk'u kesti takıma herkesin hoşuna giden bir oyun tarzı kazandırdı.

    evet, hatalı oyuncu değişiklileri yapıyor. oyun okumasının çok eksik olduğunun da farkındayım ama ben bu adama inanıyorum ve güveniyorum.
  • 3717
    hala eksileri artılarından fazla olan teknik direktör. ana planını geliştirmesi lazım ilk olarak. bunun yanında mutlak suretle bir b planı oluşturmalı. oyuncu değişikliklerinde yaptığı hataları iyi etüt edip aynı hataları tekrarlamamalı.

    toparlamak gerekirse 2017-2018 sezonunda maçlara ana plan olarak fena başlamıyor. ama ne zaman oyun veya oyuncu değişikliği yapması gerekiyor, o anlarda şu ana kadar doğrusu yok. bunun üstünde hakikaten durması lazım.
  • 3718
    ne yapsam da güvenemediğim hocamız. beyler yönetimi, teknik kadroyu, futbolcuları -iyi günde kötü günde- eleştirmek art niyet değildir. hele takım çok iyi giderken takımın aksayan yönlerini, önemsiz gibi gözüken detayları yakalayıp bu neden böyle demek karamsarlık hiç değildir. farklı kazandığımız maçlardan sonra aslan, kaplan, boynuma dola, iki kilo billur güzellemeleri havada uçuşurken "iyi de arkadaş şurada şu yapılmalıydı" diyen adamların yazılarını okumak daha keyif veriyor. o yüzden takıma yapılan olumsuz yorumları ananıza sövülmüş gibi algılamayın. hepimizin tek isteği galatasaray'ın en iyiye ulaşıp onun da ötesine geçmesi.

    her ne kadar tudor'a güvenmesem de 9 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçında bir şey fark ettim. eminim ki benden önce çok kişi aynı şeyi yazmıştır. tudor'un selçuk'u oyuna alması bana göre onu taraftar ve medyanın önüne atmaktı. selçuk'u niye oynatmıyor eleştirilerine "alın bakın o çok övdüğünüz selçuk bu işte" demek için onu oyuna aldı sanki. selçuk'un oyunu zaten değiştiremeyeceğini bildiği için erken dakikalarda aldı. e majesteleri de sağolsun tudor'u yanlıtmadı. bu, belki 2 puanımıza mâl oldu ama belki de huzurumuzu getirdi. çünkü lordumuz artık kolay kolay beni niye oyuna almıyorsun diyemeyecek. tudor iyi yaptı diyemem elbette ama oldu olacak olan.

    kıymetli dostlarım ( sedat peker gibi giriş olacak ama olsun)

    bizim gördüğümüz aksaklıkları, yanlışları, art niyetleri, gayretleri, ihanetleri, hinlikleri, cinlikleri yönetim ve teknik heyet görmüyor mu sanıyorsunuz? herkes her şeyin farkında elbette. sadece her şeyin bir sırası var. ocak ayında olmasa da mayısta yasin, selçuk, sinan gibi hizipçilerden kurtulmuş olacağız. buna eminim. haa son olarak #yönetimistifa
  • 3719
    ilk 3 mac sonunda mourinho, antalya maci sonrasi mesut bakkal muamelesi goren td. millet olarak herseyi uclarda yasamayi seviyoruz. altyapimiz messi kaynarken, oguzhanlar 150 mio euro len oluyor sonra.

    ben hala isinamadim tudora. ama olumsuz konusmam icin en az 3 4 mac daha gormeliyim. tek macla yargilamak hatasina dusmeyelim. olur olmaz orasi ayri mesele. ama overken de yererken de ölçüyü kacirmamak lazim.
  • 3721
    takıma bir b, c, d ve hatta e planı üretmesi gerektiğini düşündüğüm hoca. oyunu sadece yoğun presle ve rodrigues'in sağ kanattan gomis'e bıraktığı toplarla açamayacağımız maçlar da olacak ve buna hazırlıklı olmamız gerek. feghouli'nin gelişinin de hocanın elindeki oyun alternatiflerini arttıracağını düşünmekle beraber, kendisi hakkındaki görüşümü biraz takımdaki oyun alternatifleri biraz da büyük maçlar belirleyecek. allah yardımcın olsun hocam, sezonun sonu şampiyonluk olsun.
  • 3722
    sadece prese dayalı olan ve yedek kulübesinden katkı almadan oynattığı sezon başındaki 3 maçı, 34 haftaya yayması imkansız. yayarsa zaten mucize falan olur. inşallah aklında bu takımı ligin kritik noktalarında kopuş yaşamasını önleyecek planlar vardır. yoksa fener, bjk, başakşehir maçlarından 7 puan alamaz ise, daha ilk yarıdan kopar bizim takım yarıştan. ligin ilk devresini 2 puan geride kapatsa dahi kabulumdur. çünkü yedek kulübesine, maçın gidişatına etki edecek bir golcü ve orta saha transferi yapılacaktır diye düşünüyorum. maçın 60. dakikasında kulübeye baktığında yasin, sinan ve selçuk'u gören bir antrenöre , oyuna niye müdahale etmedin diye serzenişte bulunmak pek haklı değil. bu konu dışında prese dayalı futbolun yanına, başka bir oyun planı daha ekler ise, ligin son 5 haftasına kafa kafaya gireriz. yok eklenmezse de 8. haftadaki fener maçında takımın başında terim'i görürüz. başkan dursun bile olsa, yapılan bu kadar harcamanın karşılığı gelmezse gidilecek yer bellidir. inşallah bu duruma dusmeyiz ama pek de ışık göremiyorum tudoru'un geleceği hakkında...
  • 3723
    kurosawa'nın "7 samurai" filmindeki "rikichi"dir. aynı onun gibi düzene isyan ederek "we will kill them all" diye haykırmıştır.

    önce elindeki köy halkıyla bunu yapmayı düşündüyse de "biz köylüyük ne anlarız savaştan" diyen köy halkı ile birlikte dursun "old man" özbek'e danışmışlar o da samurai'ları kiralama fikrini ortaya atmıştır. bunu üzerine "rikichi" tudor, "yohei" cenk ergün ve "mosuke" emre utkucan ile samuraileri aramaya başlamışlardır. yani öyle samurai'ler "canımız sıkıldı hadi toplaşıp bir köyü kurtarmaya gidelim" demediler.

    hangi samurai, hangi transferimiz siz eşleştirin ama benim için gomis "kikuchiyo"dur, fernando ise "kyuzo".

    kurosawa'nın "7 samurai"ni seyretmedik demeyin!

    lan seyretmediniz mi????
App Store'dan indirin Google Play'den alın