resim
Hayrettin Demirbaş
Görev:Kaleci Antrenörü
Takım:-
Yaş:62
Uyruk:Türkiye
  • 135
    galatasaray'da kaleci antrenorlugu yapmayi, aktif futbol hayatinda yedek kaleciligini yapmis nezihi bologlu'dan cok daha fazla hakkeden kisidir. herkes; yedigi ve kabul etmek gerekir ki bedeli agir olan hatali goller ile hatirlar kendisini ama en nihayetinde milli takim kaleciligi de yapmis, donemin iyi kalecilerindendir. yedigi hatali golleri ise mental veya taktiksel noksanliklardan degil, garip gureba hatalardan yemistir zaten.
  • 122
    http://bandieras.blogspot.com/...0_05_01_archive.html

    --- alıntı ---
    saygı duruşlarımıza tam gaz devam ediyoruz. bu seferki konuğumuz, galatasaray ve milli takımımızın eski kalecisi hayrettin demirbaş.

    ayvalık'ın küçük beldesi küçükköyspor'da kaleyi korumaya başladığında, yazları para kazanmak için izmir fuarı'nda penaltı kurtarmaya çalışan o genç ve yağız delikanlı, acaba o anlarda, bir gün ülkenin ulusal takımının kalesine geçeceğini hayal edebilmekte miydi ?

    her zamanki gibi gelin, hayro'ya televole kültürüyle bakanların onun hakkındaki fikirlerine bir göz atalım ;

    * tam bir delidir. bir fenerbahçe maçında rıdvan'ın üzerine uçmuş, adeta öldürmeye teşebbüs etmiştir. yani çok da akıllı bir adam değildir (!)
    * ali şen'in de dediği gibi, fenerbahçe, o kalede olduğu zamanlar maça hep 1-0 önde başlamıştır. hep balık goller yemiştir bu maçlarda (!)
    * kupa galipleri kupası'nda psg maçında yediği 2 hatalı gol, zaten onun kalitesini ortaya koyar. çok yakmıştır cim bom'un başını, çok (!)
    * 1997 yılında gençlerbirliği ile oynanan kupa maçında 17 penaltının hiçbirini kurtaramamıştır. ağaç diksen birini çıkarırdı be kardeşim (!)
    * her hocayla sorunlar yaşamıştır. bu sebepten kiralık gönderilmiştir bir kaç kez. uyumusuz ve huysuzdur yani (!)
    * 3 yıl zoran simoviç'in arkasında beklemesine rağmen ondan hiçbir şey almamıştır (!)
    * 51 yaşında futbola dönmek de nedir yahu ? (!)

    gördüğünüz üzere, salt eleştirmeye, yermeye yönelik olan spor basınımızın yarattığı hayrettin demirbaş profili bu şekildedir. ancak biz, her zamanki gibi, bu efsanenin hakkını, gene kendi kariyerini anlatarak verelim.

    * 1986-1996 yılları arasında galatasaray kadrosunda bulunmayı haketmiş bir oyuncudur.

    * 7 sezon galatasaray'ın 1. kalecisi olarak görev yapmıştır. bu başarısı onu ulusal takımın da kalesine geçirmiştir. toplamda milli formayı tam 18 kez gururla terletmiştir.

    * 90 sezonunda oynanan banik ostrava maçındaki akıl almaz kurtarışlar sayesinde 'ostrava panteri' adını almıştır.

    * sanılanın aksine, şovenist bir insan değildir. hakkında yapılan o kadar aşağalayıcı haberlere rağmen, hiçbir zaman çıkıp, bu açıklamalara cevap vermemiştir. bir kaç ekipte hocalık yapmıştır, bunun dışında kendi halinde, mütevazi bir hayat yaşamaktadır.

    * 51 yaşında, eski bir hocasını kıramayarak futbola dönmüştür. olay tam olarak şu şekilde gelişmiştir. hayro'nun çok değer verdiği bir hocasının niğdespor'a kaleci arayışı sırasında, kendisinden yardım istemiştir. hayro da izmir'de kaleci arayışına girmiştir anca içine sinen kimseyi bulamamıştır. hocası da hayrettin'i acun ilıcalı'nın organize ettiği 'devler ligi' programında seyretmiş, ve kendisinin kaleye geçmesini teklif etmiştir. o da hocasına bir vefa örneği göstererek, kendisini kıramamıştır. yani onun için vefa, bir semt adı olmaktan ibaret değildir.

    insanların anlamadığı durum, hayrettin'in bu kadar uzun süre üst düzey futbol oynadığıdır, ve bu düzeyde futbol oynayan bir kalecinin, kötü bir kaleci olması imkansızdır. hayro'nun tek hatası belki de profesyonel olamamasıdır. bu sebepten, forma aşkının ağır bastığı anlarda kritik hatalar yapmıştır. ancak büyük kalecilerin kariyerlerine baktığınızda, bu tarz hataları görmediğiniz bir an olmuş mudur acaba ?

    yazarın konu ile ilgili kınaması: four four two dergisinin türkiye baskısının 2010 mayıs sayısında, hayrettin demirbaş'a büyük bir saygısızlık yapılmıştır. derginin ' 6 pas' bölümünde, 19. sayfada 10 leo franco vakası köşesinde, hayrettin ile ilgili şu cümleler sarfedilmiştir:

    'her maçı ayrı bir leo franco vakası, istanbul'daki psg faciasıysa şahikasıydı! zaten en büyük hatası kaleci olmasıydı ! '

    tahminimce bu köşeyi 16 yaşında bir lise öğrencisi yazmakta. zira milli formayı terletmiş, galatasaray formasıyla 10 yıl boyunca türk futboluna hizmet vermiş bir sporcu hakkında bu kadar saygisizca bir yorum yapmak, ahmaklıktır, daha ötesi terbiyesizliktir..

    yazardan özel saygı duruşu: yıl 1992. yer: bursa büyük atlas oteli lobisi. bursaspor maçından önce galatasaray otelde kamp yapıyor. lobi ana-baba günü. bell-boy'lar lobidekileri dışarıya çıkarmak için uyarırlar. takım elbiseli baba ile 11 numaralı kırmızı galatasaray formalı çocuk, bell boy'lardan birine yaklaşır. baba'nın ağzından şu kelimeler dökülür :

    - ben hayrettin'in ayvalık'tan ağabeyi sayılırım. kendisine adımı söylerseniz, eminim bizle görüşecektir.

    bu diyalogtan sadece 5 dakika sonra, ayağında terlikleriyle koşarak gelen dev bir adam görür küçük çocuk. (çok şükür ki ibrahim üzülmez oralarda değilmiş) babasına öldürecekmiş gibi sarılan bu adama uzun uzun bakar. tanımıştır onu, odasındaki posterinde, yeşil kaleci kazağıyla duran adamdır o; hayrettin'dir ! babasına sarıldıktan sonra, çocuğa döner koca hayro;

    - gel bakalım aslan parçası !

    der ona. çocuğu kucağına alır, 512 numaralı odasına götürür baba-oğulu. çocuk heyecanlıdır, odaya girdiğinde kalbi adeta boğazında atıyordu. kapıyı, hamza hamzaoğlu açar, yanında da roman kosecki ve ibrahim (dönemin az forma şansı bulan oyuncusu) vardır. çocuk, bunun bir rüya olabileceğini düşünüyordur.

    hayro, bu iki misafirini yaklaşık bir buçuk saat ağırladı. çocuk bu bir buçuk saat içerisinde kah hayro'yla güreşti, kah hamza'nın kucağında sohbetler etti. daha sonra takım olarak masaj servisine gitmeleri gerektiğini öğrenen hayro, mahcup bir şekilde müsaade ister. o bir buçuk saat su gibi geçmiştir çocuk için, ancak bir kez daha şükretmiştir galatasaray'lı olduğuna..

    o çocuk büyüdü, bazı şeyleri daha iyi anladı, hayro'ya bir kez daha teşekkür etti kendi kendine, onu gerçek bir spor sever, gerçek bir galatasaraylı yaptığı için.

    yazarın tek isteği, inşallah hayro, bir şekilde bu yazıya -kendiliğinden- okur, ona saygı gösterenleri de görür, futbola başladığı güne bir kez daha şükran duyar...
    --- alıntı ---

    http://bandieras.blogspot.com/...0_05_01_archive.html
  • 158
    https://www.youtube.com/watch?v=CqF9KUWaBNY
    bir galatasaray'da 10 sene oynayan hayrettin'in mütevaziliğine bakın bir de galatasaray kariyerinde 12 maça çıkan eray işcan'ın antreman sahasına porsche ile girecek özgüvenine(!) bakın. türk futbolunun geldiği nokta işte budur. yeteneği olmayan milyonlar kazanan bu kazandığı parayı da harcamayı bilmeyenlerle doldu ligimiz. tabi hayrettin'in afyon'un suyunu içip yemeğini yemesinin etkisi unutulmamalı.*
  • 129
    ne zaman bir muhabir hayrettin ile röportaj yaparken eskiden yediği hatalı gollere atıfta bulunduğunda, net bir şekilde muhabire sövüyorum. garibim hayro da kendini savunmaya çalışıyor sürekli. yahu savunma kendini, biz seni böyle sevdik hayro. tamam rıdvan'ı bitiremedin diye biraz kızgınız sana ama bir daha biri yediğin golleri sorarsa "sanane yarram" de geç. yükseltme seviyeni.
  • 100
    şu haliyle gelsin, aykut tan daha iyi maçlar çıkarır.. ayrıca maç içerisinde sinirlendiğinde bilica ya şaplak atar, ne bilim emre ye el ense çeker.. tam aranan ruh şuan aslında kendisi.. özledim seni be hayro, sen yokken sahanın buzlu olması, topun fizik kurallarını alt üst eden bir şekilde ilerlemesi, sahaya sis inmesi falan ilgilendirmiyor beni.. bunlar senle güzelmiş onu anladım.. ayrıca hep seni bu kötü anılarla hatırlamıyorum hayro.. 90 a giden toplara karşı yaptığın planjonlarını da hatırlıyorum senin.. sözün özü iyi insandın hayro'm.. en önemlisi adamdın...
  • 193
    bu abi çok enteresandı. "aha yedik golü" dediğin anda inanılmaz bir kurtarış yapar, "oh tamam kalecide" dediğin anda ise bir bakmışsın yumurtlamış. penaltıya zaten atlamazdı çoğu zaman*. öyle sahanın orda takılırken refleks olarak topu 1-2 kere tutmuş, "gel kanka seni kaleci yapalım" demişler, abi de işsizmiş zaten kabul etmiş. the rest is history gibi.
  • 165
    doğup büyüdüğüm köyümün insanı, hemşehrim olan eski kalecimiz.

    rahmetli dedem hayrettin'in küçükköyspor'da futbola başladığı yıllarda küçükköyspor'un başkanıydı. anlatırdı, babası hayrettin'inin futbol oynamasına izin vermezmiş inek çobanı olmasını istermiş, dedem de köyün sayılı aydınlarından olduğu için babasına diller dökmüş ve hayrettin'i futbola başlatmış. velhasıl yaşadığımız köyün insanlarında kendilerine özel saf delilik vardır, yaşım pek yetmez ama internetten ve anlatılanlardan gördüğüm kadarıyla hayrettin'de de bu özellik hayli mevcutmuş.

    yalnız söylemeden geçemeyeceğim, rahmetli dedem hayrettin'in şöhret olunca ve parayı bulunca anne babasını bile evinden kovacak kadar vefasız bir insan olduğundan da sıklıkla bahsederdi. ama her şeye rağmen köyümüzde top koşturan gençlere hayrettin olmuş, ben de olabilirim inancı sağlayan kişidir hayrettin, severiz sayarız.
  • 170
    çocukluğumda en güzel duyguların katiliydi.

    94 yılında çeklerle milli maç yapmıştık. kalede hayrettin. ertuğrul atmıştı yanlış hatırlamıyorsam penaltıdan 1-0 öndeyiz. sonra 4 tane attı çekler. ilk yarıda kornerden bi gol yedik saha kenarındaki mikrofonlardan konuşmalar geliyordu. olayın kahramanları hayrettinle recep çetin

    hayrettin recebi ön direğe koydu
    hayrettin : reco geç recooo

    adamlar korneri kullandı ön direğe attılar
    hayrettin : reco çekil recoooo

    recep çekildi adamlar attı golü
    hayrettin : reco naaaptın recooo

    olsun be hayrettin biz seni yeşil ve bol kaleci kazağınla sevdik. yediğin saçma goller unutulmaz ama rıdvana haddini bildirişini de unutmaz hiçbir galatasaraylı.
  • 171
    ne yazik ki cogu kisi bariz hatalar yaptigi ve maglubiyete sebep oldugu maclar ile hatirlar. ozellikle fenerbahce maclarinda yaptigi hatalar, 17 penaltilik gencler maci ve topu bir dakika icinde iki kere iceri aldigi psg maci yuzunden kotu kaleci damgasiyla futbola veda etmistir.

    ancak efsanevi performanslar da gostermistir.
    92-93 sezonu aslinda formunun zirvesinde oldugu sezondur ki sampiyonlukta buyuk payi vardir.
    milli takima yukselmis, hatta degismez 1 numara olmustur.

    4 kasım 1992 galatasaray eintracht frankfurt maçı'ni ve resmen uzayarak cikardigi topu yasi tutanlar hatirlar.
    buyuk machester zaferi ve ilk sampiyonlar ligi tecrubesinde katkisi herkesten fazladir benim gozumde.
  • 34
    küçükken evde kaleye geçip kendisi gibi kurtarışlar yapardım. özellikle elimi yere paralel şekilde uzatıp, direk dibinden topu aldığımı göstermek istercesine poz verirdim.
    kendisi için yazılanlara bakıyorum da haksızlık ediyoruz sanki. galatasaray onunla şampiyonluklar da yaşadı üstelik. sonuç olarak, benim için her zaman galatasaray' ın önemli kalecilerinden biri olacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın