aynı isimdeki diğer başlıklar:
resim
Harold Kewell
Görev:Teknik Direktör
Takım:Ha Noi FC
Yaş:47
Uyruk:Avustralya
  • 1927
    varlığında;

    hem ligte süpsüperdik,
    hem avrupa'da haphaykikaydık,
    hem de kupa ipiyiydik.

    yokluğunda;

    ligte bombokuz
    avrupa da yopyokuz
    kupada epelenmişiz.

    daha ne diyeyim büyücü? senin sihirli fuck off'ların, gülüşlerin, golden sonra çalan dady cool falan..
    sen olmayınca sıçmamız yetmiyormuş gibi, bir de sıvadık.
    özledik seni be. kavuşalım artık.
  • 1930
    bazı arkadaşlar sevgili kewell'ın yokluğundan sonra içine düşülen durumu ortaya koyarak varlığıyla bütün sorunların çözüleceğini ima ediyorlar. yazık ki tuhaf olan şu ki kewell hep böyleydi. son 7 yılda bile oynadığı tüm sezonların tamamında oynayabilmiş mi ki? hayır hayır hayır. kewell böyle. böyle olsaydı, şöyle olsaydı demenin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. sezonun ortasında kimler gönderilecek kimler gönderilmeyecek geyikleri yapılırken kewell'ın bir gülüşüne veresi gelenlerin nedense sesi çıkmıyor. kewell, kendisine güvenilip kadroda bulundurulacak; hele hele yabancı sınırlamasının olduğu bir ligde sürekli biçimde düşünülecek bir adam değildir. sağlıklı olsa iyi olurdu, başımızın üstünde yeri vardı ama öyle değil.
  • 1933
    basın galatasarayı yıpratmak için kullansa da kullanmasa da tüm sezonun ikinci yarısında hiç oynamamış ve sapasağlam bir adam olan nonda'nın gitmesine yol açmıştır. buna da en büyük sebep duyguları aklının önüne geçmiş galatasaray taraftarı. tamam duygularımızla galatasaraylıyız, irrasyonel taraflarımızla tutkuyla galatasaray'a bağlıyız ama galatasarayın aleyhine ve lehine olacak durumları da aklımızla, mantığımızla, rasyonel taraflarımızla değerlendirmek, analiz etmek mükellefiyeti altındayız. nonda'yı ağır olduğu, gerekli koşuları yapamadığı, yırtıcı olmadığı için de pek tutmazdım ama hiç olmayan bir kewell'a tercih ederdim.
  • 1935
    sağlık kurulu "oynayacak durumda" raporu verdiği halde kendisini riske etmemek için oynamamazlık etseydi adı ne olursa olsun yönetim büyük ceza verirdi zaten. demek ki hala sakatlığı sürüyor. ki resmi sitede bile tedavisine devam edildi diyor yani. basın sa sağlam atmış kıçından ha.

    ha bana sorarsanız beklenenin dışında gelişmeye başladı olaylar ve özellikle bu zor döneme denk geldiği için biraz surat ekşitici açıkçası. "böyle olacağını bilseydik keşke şunu şunu yapsaydık" falan diyeceğim ama bazen insan herşeyi doğru hesaplayamıyor belki de.

    profesyonel veya duygusal olarak verilmiş bir karardı belki bilmiyorum ama taktiksel ve iş işten geçtikten sonra mantıklı olarak bakarsak olaya kalması yanlıştı denilebilir. ha böyle düşünmemiştik tabi ama böyle oldu işte. bütün gelişmelerin böyle olacağını bilsek nonda ile beraber yollardık filan filan...
  • 1936
    geçen sene lincoln'ün maçlara çıkmamak için kırmızı kartlar görüp sakatlık numarası yaptığına inananların, bu sene hakkında yapılan "dünya kupasına katılmak için kendini şimdiden riske atmıyor" haberlerine de inandığı futbolcumuz. canımız, ciğerimiz demekle olmuyor bu iş. biraz olsun bu adamın karakterini bilen, stoper oynadığı maçları unutmayan, yaptığı fedakarlıkları ve takımda üstlendiği rolü unutmayan insanların hakkında çıkan haberlere sadece ve sadece gülüp geçmesi lazımdır.

    neyi tartışıyorsunuz siz? orduspor maçına, sırf takımını yanlız bırakmamak için sakat sakat çıkan, eşinin; "galatasaray'da oynamaya bayılıyor.." dediği bu adam!

    harry kewell.. bu kadar adi bir insan mıdır?

    bir zahmet susun artık..
  • 1938
    hakkında girilen entrylere bakılırsa gözden uzak olan gönülden de uzak olurmuş lafının cuk oturduğu futbolcumuzdur.

    tamam bende işkillenmedim değil ama ameliyat sonrası gerçekten riskliyse oynamaması daha hayırlı olur diyorum. bunun da 2 sebebi var eğer sözleşmesini uzatırsa gelecek sezon için sakatlığının kronikleşme olasılığı ortadan kalkar yok uzatmazsa bile seviyorum arkadaş ben bu adamı dünya kupasında lionel messi den başka izleyemekten keyif alacağım futbolculardan olacak kendisi.

    olumlu düşünmeme neden olan bir başka etken ise bu haberleri türk basınının uydurmasıdır.
  • 1940
    gönülden ırak iran falan olmamış futbolcumuz. ki zira öyle olsaydı şu an sol frame nin en hit başlığı olmazdı kendisi. halihazırda galatasaray'da oynayan arda turan, milan baros gibi futbolcularımızın dahi hakkında her gün entry girilmezken, kendisinin hakkında günde en az 2-3 entry girilmektedir. -açsınlar baksınlar-

    seviyoruz seni, dön bize geri, ouv herri herii.. yeeaaaa!
  • 1941
    zarar veriyomuş takıma vermiş yani. nonda gitmeseymiş, kewell gitseymiş sezon ortasında çok farklı olurmuş -mış,-müş...
    türk spor basını embesilmiş -mış,-muş.
    takımın ruhudur derim belki abartı gelebilir ama sakat olduğu halde onun gibi canını dişine takan kaç kişi varmış -müş,-müş ;şu an en çok golümüzü kim atmış takımda kalanlardan..
  • 1945
    bu sezonun kalan maçlarında da takıma bizim istediğimiz gibi dönemeyeceği artık bir gerçektir. bu hafta da iyileşmediğini hesaba katarsak geriye kalıyor 4 hafta, o 4 haftada da randıman alamayacağımız gün gibi ortadadır. şimdi geriye kalan kewell'ın sözleşme uzatıp seneye takımda olmasıdır. tecrübesiyle, karizmasıyla, takım içindeki varlığıyla ve yabancı transferindeki etkisi ile seneye bizimle olmalıdır. kewell için nonda'yı yollamayı göze alan yönetim tahmin ediyorum ki sözleşmesini de uzatacaktır. istediği 2 yıllık sözleşme ise kulübün şartları da göz önüne alınarak imzalar atılmalıdır. kewell aslantepe çimlerine ayak basmalı...
  • 1946
    biz kewell'ı neden sevdik;
    - istediğimiz galatasaraylı duruşuna sahip olduğu için
    - karakteri, konuşması, saha içindeki duruşu istenilen galatasaraylı futbolu profiline uyduğu için
    - takımının ona ihtiyacı olduğunda heryerde olduğu için
    vs. vs. vs.
    dip not: bu özellikleri karşılayan sıfat takım kaptanı olmasına rağmen kaptan sıfatını karşılayamayan genç yetenekten kaptan yapmaya çalışan onu da kewell'ı da kaybeden bi klüp oldu işte galatasaray ve bu benim canımı gerçekten sıkıyor.
  • 1947
    25 nisan'da sahalara dönmesi beklendiği konuşulan futbolcumuz. zaten kaldı 5 maçımız; bursa maçında 75'ten sonra girse -ki o bile zor görünüyor- sanırım hepi topu gençlerbirliği maçında ikinci 45 dakikada oyuna girebilir. çok yazık oldu be güzel gülüşlü asil adam. böyle olmamalıydı dediğim kaçıncı futbolcusun bu takımda forma giymiş? muhtemelen yollayacaklar seni sezon sonu, kronik sakat diyecekler, sürekliliği yok diyecekler. şu taraftarın kalbinden geçenler ezilip geçilecek. herkes "mantıklı olalım" la başlayan cümleler kuracak. ve bir kez daha kalbin akla yenilişine şahit olacağız. ah yalan dünya.. ne olur yanılt beni.
  • 1949
    ust uste 90 dakika oynayamasa bile oynadigi 60 dakika bile yetiyor. futbol zekasi ust duzey. saha icinde diger futbolculari pozisyonlarda uyarip yardimci oluyor. yedek olmayi sorun etmiyor. forvet, sol kanat, forvet arkasi, sag kanat oynadi. takimi zor durumda diye stoper bile oynadi. oynamam, yapamam demedi.
    kaptanlik yapacak ozellikleri var. sakin, guleryuzlu, iyi bir aile babasi.

    simdi kewell gitse onu takimina katmak isteyen bir cok kulup vardir. cunki o bir profesyonel. isini ciddiye aliyor. calismaktan usenmiyor. sahada herseyini veriyor. kewell gibi futbolculari her zaman takimda gormek istersin. ilk 11de oynatmazsan bile oyuna sonradan girip isleri degistirebilir.

    rijkaard kewell icin "o sol kanatin uzmani " demisti. bizim icin cok onemli demisti.

    bence yonetim rijkaardin transfer kararlarina karismazsa kewell kalir.

    kalmasida gerekiyor. isterse 45 dakika oynasin. takima verdigi katki ortada*. nerede durmasini, nereye pas atmasini cok iyi biliyor. takimi taniyor, istedigimiz galatasaray ruhuda var adamda. bizde mutlu ee daha ne olsun? *

    **
  • 1950
    harold "harry" kewell 22 eylül 1978'de sydney'de dünyaya geldi. ilkokulu smithfield public school'da, ortaokulu ise st johns park high school'da okuduktan sonra liseyi okumak için westfield sports high school'a yazıldı.

    buraya parantez açmak istiyorum; avustralya'da bizdeki endüstri meslek lisesi, ticaret meslek lisesi gibi spor liseleri var. yani spor ile ilgilenen, bu konuda yetenekli gençler sayısal-sözel derslerle önce bir silkelenip sonrasında ancak üniversitede spor okumak yerine henüz lise çağında bu alana yönelebiliyor. yani harry kewell lise yıllarından beri spor ile iç içe, profesyonelce yetişmiş, futbolu derslerden arta kalan zamanda antrenmanlarda geliştirmek yerine doğrudan futbolu okumuş biri. avustralya milli futbol takımındaki birçok futbolcu spor liselerinden yetişmiştir.

    neyse efendim; lisede bu işi yerinde öğrenirken marconi stallions futbol kulübüne katılır genç harry. burada u13 ve u15 takımlarında yerel gençler liginde oynar. önceleri stoper olarak oynar* fakat sonra yeteneğinden dolayı sol kanada geçer. henüz 14 yaşında tayland, ingiltere ve italya'da turnuvalara katılma fırsatı elde eder. ingiltere'ye gittiği zaman premier lig maçlarını izleme fırsatı bulur. böylece avrupa futbolu ile tanışmış olur. o yaştaki bir çocuk için inanılmaz tecrübelerdir bunlar.

    15 yaşına geldiğinde "big brother movement" adlı değişim programı yardımıyla brett emerton ile beraber leeds united takımında 4 hafta geçirme ve denenme fırsatı bulur. iyi bir performans göstermesine ek olarak babasının aynı zamanda ingiliz pasaportu taşımasından dolayı kısa sürede leeds united'a transfer edilir. böylece profesyonel futbol hayatına başlamış olur.

    leeds united'da geçirdiği ilk sezon olan 1995/1996'da 2 premier lig maçında oynar. 1996'nın nisanında ilk milli maçına çıkar. sonraki sezon olan 1996/1997'de ise ligde ancak 1 maçta forma giyme fırsatı olmasına rağmen aynı sezon milli takımın banko oyuncularından biri haline gelmiş ve 1998 dünya kupası elemelerinde oynamıştır. buna ek olarak o yaz düzenlenen 1997 konfederasyon kupası'nda avustralya milli futbol takımı ile ikincilik yaşar.

    1997/1998 sezonuna gelindiğinde harry kewell, leeds united ilk onbirinin düzenli isimlerinden biri olmuştur. bu sezonda 4-5-1 sisteminde sol çizgide oynamıştır. orta sahadaki david hopkin ve lee bowyer gibi savaşçı ve dirençli isimler genç harry'nin orta saha sorumluluğunu azaltmış ve yeteneklerini rahatça ortaya koyabilmesini sağlamıştır. o dönemde jimmy floyd hasselbaink tek forvet olarak oynamakta ve takımın gol yükünü çekmekte idi. 29 lig maçında 5, 6 kupa maçında da 3 gol atar o sezon harry.

    1998/1999 sezonunda takıma yapılan takviyelerden dolayı 4-4-2'ye döner leeds. orta sahanın solunda yine harry, ortada önceki sezonku gibi lee bowyer - david hopkin ikilisi, sağda ise stephen mcphail oynamaktadır. forvette ise alan smith ile jimmy floyd hasselbaink vardır. lakin bu sezon leeds united takımı tek bir taktiğe bağlı olarak oynamaz ve birçok maçta sol kanada ek olarak ofansif orta saha olarak oynama fırsatı bulur harry. sezon boyunca ligde 38 maçta 6, kupada 7 maçta 3 gol atar, avrupa'da ise 4 maça çıkar.

    1999/2000 sezonu harry için yepyeni bir başlangıç olacaktır. çünkü sağ kanat eirik bakke, sol kanat ise jason wilcox tarafından parsellenmiştir. orta sahanın değişilmez ismi lee bowyer'in partneri ise bazen david hopkin, bazen david batty idi. o sezon boyunca alan smith'in arkasında serbest adam olarak oynar. kendisine güvenen ve her zaman saygı ile andığı david o'leary'nin güvenini boşa çıkarmaz. 36 lig maçında 10, 5 kupa maçında 2 ve 12 avrupa maçında 5 gol atar. o sezon bilindiği üzere uefa kupasında yarı finalde bize karşı elenirler. düzenli olarak forma giyme şansı bulduğu ilk üç sezonda 4-5-1 ve 4-4-2'nin sol kanadına ek olarak üzere "10 numara" pozisyonunda da oynama şansını bulur. artık harry kewell yeteneğinden ötürü "the wizard of oz", yani "oz büyücüsü" olarak anılmaya başlanmıştır.

    2000/2001'de geçirdiği sakatlık yüzünden toplamda ancak bir devre kadar maç oynama fırsatı bulur. leeds bu dönemde alan smith'in yanına mark viduka ve devre arasında robbie keane'nin katılmasından dolayı 4-4-2'nin dışında kimi maçlarda 4-3-3 oynar. orta sahada lee bowyer ve olivier dacourt, kimi zaman da david batty, sağ kanatta eirik bakke, solda ise kewell sakatlandıktan sonra jason wilcox oynar. kewell'in eksikliği böylece çok hissedilmez. kulüp o sezon şampiyonlar liginde yarı finale yükselir. 17 lig maçında 2 gol atar ve avrupa'da 9 maçta forma giyer harry o sezon.

    2001/2002'de sahalara eski performansı ile geri döner fakat yine sakatlık yüzünden birkaç maç kaçırır. orta sahada harry kewell, o olmadığı zamansa jason wilcox, david batty, lee bowyer ve eirik bakke dörtlüsü sezonu götürür. forvette ise taktiğe bağlı olarak mark viduka, robbie keane, alan smith ve robbie fowler dönüşümlü olarak oynar. bu sezonda da 4-4-2 ve 4-3-3 taktikleri ile oynar leeds. 27 lig maçında 8, 1 kupa maçında 1 ve 7 avrupa maçında 2 gol ile tamamlar sezonu.

    leeds united ile son sezonu olan 2002/2003'te düzenli olarak oynar ve iyi bir sezon geçirir. sezon boyunca yine aynı dörtlü orta sahayı, mark viduka ve alan smith'de forveti parseller. genel olarak 4-4-2 ile oynar leeds o sezon. nick barmby, paul okon, james milner, robbie fowler, robbie keane gibi isimler bir türlü ilk onbirin düzenli isimlerinden olamazlar. son sezonunda 31 lig maçında 14, 5 kupa maçında 1 ve yine 5 avrupa maçında 1 gol atar.

    2003'te liverpool'a 9 milyon sterlin karşılığında biraz da olaylı bir şekilde transfer olur. ilk sezonu olan 2003/2004'te düzenli olarak forma giyer. o dönemde liverpool öncelikle 4-3-3 ve 4-5-1 karışımı bir taktik ile oynuyordu. orta sahanın ortasında steven gerrard ve danny murphy başta, bu isimlere ek olarark dietmar hamann ve igor biscan oynuyordu. ofansif orta saha vladimir smicer, forvet ise michael owen idi. sol kanatta john arne riise* ve emile heskey'e karşılık sağ kanatta kimse olmadığı için daha çok yönlü bir oyuncu olan kewell bu tarafa kaymak zorunda kaldı. her ne kadar solda daha özgür olsa da uyum sağlamakta zorlanmadı ve iyi bir sezon geçirdi. 26 lig maçında 7, 5 kupa maçında 1 ve 8 avrupa maçında 3 gol attı. o yaz 2004 okyanusya uluslar kupası'nı kazanan milli takımının önemli bir parçası idi. mark viduka ile beraber forvet olarak oynamıştır.

    2004/2005 sezonunda sakatlıklar yüzünden ilk devre düzenli olarak forma giymez ve toplamda yine ancak bir devre kadar maça çıkabilir. sağ kanada sezonun formda isimlerinden olacak luis garcia geçer, kewell sakat olduğu zaman sol beke djimi traore geçer ve john arne riise sol kanada kayar. orta sahanın ortasında gerrard'ın yanına xabi alonso gelir. real madrid'e giden owen'in yerini milan baros ve djibril cisse alır. sezon genelinde 4-4-2 ve 4-5-1 varyasyonları ile oynar liverpool. kewell bu sezonda sol kanatta oynar, bunun dışında şampiyonlar ligi finali başta olmak üzere birçok maça forvetlerin formsuzluğu yüzünden(u: baros 26 maç 9 gol, cisse 16 maç 4 gol, morientes 13 maç 3 gol, sinama-pongolle 16 maç 2 gol) ileri uçta second striker olarak başlar. final maçında henüz 23. dakikada başının belası sağ kasığından sakatlanıp çıkmasına rağmen 2005 yılında liverpool ile şampiyonlar ligi şampiyonluğu yaşar. 18 lig maçında 1 gol atar, kupada 1, avrupa'da 12 maça çıkar.

    2005/2006 sezonunda sakatlıklar yüzünden birkaç maç kaçırsa da yüne düzenli olarak oynar. bu sezon liverpool'da düzenli olarak oynadığı son sezondur. takımı genelde 4-4-2 oynar ve sağda luis garcia, ortada gerrard ve xabi alonso ile oynar. forvette ise djibril cisse ve peter crouch vardır. 27 lig maçında 3 gol atar, 7 kupa, 6 da avrupa maçına çıkar. o yaz düzenlenen 2006 dünya kupası'nda takımının en önemli isimlerinden olur ve attığı golle milli takım tarihinin ilk dünya kupası ikinci turunu ülkesine hediye eder.

    bundan sonraki iki sezon sağ kasığındaki kronik sakatlık yüzünden kewell için tam bir kabus şeklinde geçer. 2006/2007 sezonunda ligde 2, avrupa da ise 1 maç oynar. ligde penaltıdan bir gol kaydeder. bu sezon sol kanatta mark gonzalez forma giyer.

    2007/2008 sezonunda ise çoğu oyuna sonradan dahil olmak üzere 10 lig, 2 kupa ve 3 avrupa maçında forma giyer. bu sezon sol kanatta düzenli olarak ryan babel oynar. bu sezon sonunda liverpool ile sözleşmesi biter ve kulübünce yenilenmez.

    sonraki sezon olan 2008/2009'un başında bedelsiz olarak takımımız galatasaray'a transfer olur. ilk sezonunda arda turan ile birlikte kanatlarda dönüşümlü olarak oynarlar. sağ kanatta oynamaya önceden alışkın olduğu için sıkıntı çekmez ve kısa sürede hem bir oyuncu olarak, hem de bir figür olarak takımın vazgeçilmezlerinden biri olur. hatta hamburg maçlarında ihtiyaçtan dolayı büyük bir sorumluluk alarak ilk mevkisi olan stopere döner ve elenmemize rağmen iki başarılı maç çıkarır. hatta penaltıdan da olsa bir gol kaydeder. sağ kasığından yaşadığı ufak bir sakatlık sebebiyle kış zamanı yine birkaç maç kaçırır. toplamda ligde 26 maçta 8, kupada 2 maçta 1 ve avrupa'da 9 maçta 4 gol atar.

    içinde bulunduğumuz sezon olan 2009/2010'a yine takımımızda başlar, cassio lincoln'ün gidişi ile boşta kalan mevkiye arda turan'ın gelmesinden dolayı düzenli olarak sol kanatta oynamaya başlar kewell. lakin baros'un sakatlanması ve nonda'nın formsuzluğundan dolayı milli takımda düzenli olarak oynadığı mevki olan forvete geçer, başarılı maçlar çıkarır. kış mevsimi geldiğinde sağ kasığından yine sakatlanır kewell. (bkz: #292653)* şimdilik ligde 16 maçta 9, hali hazırda elenmiş olduğumuz kupada 2 maçta 1 ve avrupa'da 9 maçta 4 golü vardır.

    sol kanat ve forvet olarak oynadığı avustralya milli futbol takımı ile toplamda 45 maça çıkıp 13 gol atmıştır. attığı goller ve detayları şuradan görülebilir; (bkz: #305523) milli takımı ile 1997 konfederasyon kupası, 2004 okyanusya uluslar kupası, 2006 dünya kupası ve 2007 asya kupası'na katılmıştır. bir aksilik olmadığı takdirde 2010 dünya kupası'na katılacaktır.

    buradan varılacak sonuç şudur ki harry kewell futbol kültürü ile profesyonel bir şekilde iç içe büyümüş, profesyonellerin tecrübeleri ile kendi yeteneklerini harmanlamış, orta saha çizgisinin önündeki tüm mevkilerde; sağ kanat, sol kanat, hücuma dönük orta saha-oyun kurucu, ikinci forvet ve forvet; rahatlıkla oynayabilen ve kariyeri boyunca farklı pozisyonlarda, görevlerde üst düzey olarak oynayıp başarılı maçlar çıkarmış, şampiyonluklar yaşamış ve bir ülkenin yetiştirmiş olduğu en büyük ve en başarılı futbolcudur. yetenekli, çok yönlü ve önemli bir oyuncu olmasının yanı sıra karakteri ile takımı motive, taraftarı mutlu eden bir figürdür. ayrıca takımımızda gördüğü sevgi ve asıl mevkisine dönüşü ile şanssız yılların ardından bir bakıma yeniden doğmuş, futbol kamuoyunun dikkatini çekmiş ve dünyada adından tekrar söz ettirmeye başlamıştır.

    rahatlıkla söylenebilir ki sakatlıkları dışında top oynadığı her an uyumlu ve yüksek performans gösteren bir imaj çizmiştir. top oynayabilecek kondisyon, arzu ve mecale sahip olduğu müddetçe hem bir karakter hem de bir marka olarak kesinlikle takımda bulunması gereken bir isimdir harry kewell.
App Store'dan indirin Google Play'den alın