önbilgi: galatasaray lisesi mezunu değilim.
"
bir tür monarşidir galatasaray"
galatasaray lisesi adı verilen saray ve çevresindeki saray kökenli asiller ile biz sıradan insanların bir araya geldiği ve içinde görece demokratik unsurun yer aldığı bir tür monarşidir galatasaray.
bu tür bir monarşinin asal amacı sıradan insanları saray ve çevresinin oluşturduğu asalet ve kültür ile tanıştırıp onları etkileyerek katılımcı çoğunluğu sağlamanın yanı sıra onlarla bu kültür içerisinde bileşiklik yaratarak hayata ilişkin iyi örnekler üretmeyi amaçlar.
işte, bu monarşinin ön kabulü ile başlayıp, sözü edilen temelde yaşamın her alanına ilişkin doğru duruşlar sergilemeye çalışmanın adına "
galatasaraylılık denir.
şimdiki durum nedir;
temel omurgayı henüz kaybetmemiş olmamıza rağmen ne yazık ki bu özden uzaklaşılmıştır. yeni monarşinin üretilmesi sürecinde yapıya katılan çoğunluk asiller tarafından etkileneceğine büyük oranda bunun tam tersi olmuş ve ne yazık ki kısa vadeli başarılar uğruna asiller avamdan etkilenmiştir.
günümüzde bir galatasaray kongresinde bu yazıda bahsetmek istemeyeceğim ölçekte seviyesiz tribün egemeni insanların kulüp üyesi olarak boyunlarında kaşkolla galatasaray lisesi koridorlarında dolaşırken veya oy kullanırken görülmesi, kulüp üyelerinin ve yöneticilerinin sırf aralarındaki ekipçilik çekişmesi nedeni ile bu insanlarla ne kadar içli dışlı olduklarına şahit olmak, gelinen noktanın en bariz örnekleridir. (benim zavallı galatasarayım)
ben bu yazıyı neden yazdım?..
başka bir başlık altında bu yazıya link vererek kısa vadeli çıkarlar uğruna galatasaray kulübünün nasıl bu hale getirildiğini ve nasıl bu borç girdabının içine düşürüldüğünü yazacağım. onun için bu tarifle başlamam lazımdı.