• 3954
    herkesce dile getirilen bir iki şey yazdıktan sonra mevzuyu başka yere bağlamak istiyorum...

    eleştirmek için transfer dönemi bitene kadar bekledim. zira bir planları vardır diye düşündüm. yani normal şartlarda galatasaray gibi bir takımın yönetimiysen kadronu güçlendirmek için her transfer sezonunda bir planının olması şarttır. tutar veya tutmaz... ama elindeki melo, telles, bruma ve amrabat gibi sana her daim puan kazandırabilecek oyuncuları gönderip yerine son saniyeye bıraktığın großkreutz transferinde de çuvallıyorsan ben yanılmışım demektir.

    bir defa 14/15 sezonunda yasin bir şans oldu galatasaray'a. ligin ikinci yarısının tartışmasız en iyi ismiydi süper lig'de. zaten kısıtlı olan paranı, bu adamı yedeğe çekecek podolski transferi için harcamak benim anlamadığım bir iş. şimdi oyunculardan biri yasin, diğeri podolski. tabi ki podolski'den verim almaya mecbursun. ama o zaman suriyeli sığınmacılar gibi yasin'i oradan oraya atıp takım içerisinde, çoğu zaman da yedekte oturtursan oyuncuyu kaybedersin. ilginç ki ne zaman galatasaray maçı izlesem yasin sahada yok, podolski de acaip şekilde sağ açıkta oynatılmaya çalışılıyor... neyse bunun detayı hamza hoca eleştirisi olur... ancak transferdeki plansızlık buradan belli.

    benim açımdan teknik direktör istedi bir noktaya kadar bahanedir. galatasaray gibi bir kulübün futbol aklı olmaya mecbur. bu takımda sezon bittiğinde ortalama futbol bilgisi olan her insanın gördüğü aksaklıklar vardı. orta sahanın melo'ya rağmen yumuşak ve temposuz olması. sağ bek mevkiinin ciddi şekilde aksaması, sağ açıkda umut bulut'un galatasaraylıların akıl sağlığını tehdit etmesi ve forvette burak yılmaz'ın sahaya koymaya çalıştığımız oyun karakterine uymayan futbol yapısı. şimdi spor aklı olan bir kulüp, ki bence yönetimlerin görevlerinden biri galatasaray'a devamlılığı olan spor aklını yerleştirmektir... bu eksikleri kapamadan ne podolski'yi alır, ne de melo-bruma-telles-amrabat'ı gönderirdi. bilal ve jem karacan transferlerini transferden saymıyorum. onların ücreti getiren kimse bizzat hesabına kesilmeli. großkreutz transferinde yaşanan rezaletten ise bahsetmiyorum bile. akkuyu'ya nükleer santral kurup, patladıktan sonra da bahane üretip suçsuzuz demeye benziyor sahnelenen tek perdelik tiyatro...

    işte bu transfer beceriksizliği malesef buz dağının görünen yüzü. korkunç olanı bu işleri yapan yönetimin galatasaray'ın tüm mal varlıklarını değerlendirme yetkisini ellerinde bulundurması.

    korkunç olan dursun özbek'in seçildikten sonra kısa sürede kadroda yaşanan erezyona paralel bir bakkal sahibine dönüşmesi ve kulübü kardeşimdir, yönetir diyerek aşağlaması. işte bu durum galatsaray örf ve adetlerine yapılmış inanılmaz bir saldırıdır. tarihte örneği olmayan bir şeydir.

    sokarım sportif başarısına. yarın süleyman hurma gibi becerikli bir adam çıkar 6-7 tane uygun maliyetli, kaliteli adam alır; bir anda sneijder, muslera gibi yıldızların kendini göstermeye, rakipleri ürkütmeye, güzel galibiyetler getirmeye başlar. ancak dursun özbek'in yaptığı kanuni sultan süleyman zamanında yeniçeri ocağının yapısını bizzat padişah eliyle bozacak ufak tefek ama ilk olan davranışların sergilenmesidir. koca bir imparatorluğun çökülü bu şekilde başladı zira. sevgiline en zor ilk seferinde bağırırsın. en zor ilk seferinde kırarsın. bunu yaptıktan bir müddet sonra bir bakarsın artık iki kişi birbirini kırarken, birbirine bağırırken düşünmez olmuş. o yüzden o ilkleri hiç bir zaman sergilememekte fayda var. işte dursun özbek malesef kardeşine verdiği yetkilerle hem de ağır biçimde bu ilkleri sergiledi. dolayısıyla aynen adnan polat gibi, aynen fatih terim gibi aşağlanarak gönderilmeyi hakediyor.
  • 3956
    hiç bir zaman adamdan çok adamcı olmadık, bilinçli bir taraftar olarak her zaman renklere ve futbola gönül verdik. bunun yanında tek isteğimiz vardı o da etkili bir yönetim ve bunun yanında geleceğe hitap edecek bir anlayış.
    ama ne yazık ki en başarılı olduğumuz dönemden bugüne kadar böyle bir yapı gelmedi.
    teknik direktörlük gibi kulübü yönetenler de sürekli değişiyorsa eğer bazen başarısızlığı bulmak için en dibe değilde en üstte bakmak gerek.
  • 3960
    1 eylül 2015 tarihli haberlere göre;(kötü gidişatla ilgili rapor istenmiş hamza hamzaoğlundan) bu aklıevveller akıllarınca bir aksiyon alıp taraftara biz buradayız mesajı vermeye çalışıyorlar, burada yönetimin planladığı başakşehir maçında alıncak kötü sonuç ve sonra tt arena'da çıkılacak ilk maçın faturasını hamza hocaya kesip biletini kesmek.

    aklı selim galatasaray taraftarı bu oyunları yemez, böyle bir tavırla ancak kendilerini kandırırlar. beceriksizliklerini ört pas etmeye uğraşacaklarına adam gibi takımı idare etselerdi bütün bunlar zaten yaşanmazdı. hamza hamzaoğluysa bundan sonra başına gelecek her türlü tavır ve üslubu peşinen kabullendiği için fakir edebiyatı yapmaya dahi hakkı yoktur kendisine şimdiden geçmiş olsun der meslek hayatında başarılar dilerim.
  • 3962
    hadi diyelim hamza hamzaoğlu'nu kovaladılar, bu sözlükte dursun özbek gibi iş bilmez birinin hamza hamzaoğlu yerine düzgün birini getirebileceğine inanan var mı? ünal başkan giderdi türlü türlü dalaverelerle klopp'u kapar getirirdi mesela.

    ayrıca bu başarısızlıkta yarı yarıya pay sahibi dursun özbek'in ta kendisidir. üstüne gidip üstü kapalı bir biçimde hamza hamzaoğlu'nu kıstırıyor. rapor istemeler falan. akıllı ya arkadaş...
  • 3963
    akillari sira 4 ay boyunca yaptiklari butun hatalarin, basiretsizliklerin ustune gelinen noktayi gecde olsa gordukten sonra ustune mum diker gibi daha da asagilik bir hamleyle yaz boyunca transfer olaylarinda hocanin bize verdigi rapor bu yonde diyerek sucu attiklari hamza hocayi basin onune bu sekilde atmakdir bu yapilan. bence arenadaki ilk macta asil taraftarin yonetimden rapor istemesi gerekmektedir. hamza hamzaoglu gider gitmez ki dunku rezaletten sonra kalacak gibi degil fakat ilk gitmesi gereken o degil yonetimdir. sonra yeni gelen yonetimin karari olmasi gerekmektedir kalip kalmayacagi. bir zamanlar pastanin ustune cilek bakiyorduk. simdi tabak bile bulamaz olduk amk.
  • 3965
    hesapta tasarruf yapan yönetim. evet giderlerimizi azaltmamız lazım. kalktın bir çok futbolcunu gönderdin. 5-10 milyon euro kıstın. iyi güzel de şampiyonlar ligi'ne katıldığında özellikle de tek takımla katıldıysa ülken aşağı yukarı 30 milyon euro gelir kazanıyorsun. ve bu miktar gruptan sıfır çekersen geliyor. daha galibiyetler, beraberliklerle falan kazandığın paralar var. bu kadar küçülüp miniminnacık olduğunda şampiyonlar ligi'ne gidemeyeceğiz. o zaman senede hiç yoktan 30 milyondan vazgeçmiş olmuyor musun? bu nasıl tasarruf oluyor?
  • 3967
    normalde daha önce galatasaray yönetimlerinde görev almamış insanlar başkanlık yapmazdı galatasaray'da. bu gelenek nedense ünal aysal'dan beri bozuldu. ki bence bu çok yanlış. dursun özbek yönetimi bu durumun eksikliğini çok yaşadı, yaşıyor.

    hadi ünal aysal için yönetim kurulu zaten oluşturulmuştu. 2 tane çok tecrübeli adam yönetime, bir tane de sahaya kondu. bu durum bir zorluk yaratmasın diye. yarsuvat'ı da konuşmamız gerek ama adam senelerdir camia'nın içinde divan kurulu başkanlığı yapmış. o yüzden teğet geçiriyorum.

    peki dursun özbek yönetiminde gerektiğinde insanları yönlendirecek kendi deneyimini ortaya koyacak kim var. illa vardır birileri ama bunun bana göre en önemli noktası dışarıya akseden kim. hmm... kimse. gelenekler önemlidir. geleneklere çakılı kalmadan, geleneklerin ışığında ilerleyebilmek marifet olan.
  • 3969
    beşiktaş'ın bedavaya kiraladığı mario gomez'i 9 milyon euro sanıp almayan,
    en azından fernandao gibi bir forveti bile alamayıp bizi umut bulut'a mahkum eden,
    (umut, yazarken bile elim titriyor)
    rakipler üçer beşer kaliteli yabancı alırken bizi türk futbolcumsulara mahkum eden
    göğüs reklamı bulacağız, anlaşmak üzereyiz diyip hala takıma göğüs sponsoru bulamayan,
    son dakika melo ve telles'i gönderip bir de bunu transfer başarısı gibi gösterip taraftarlarla taşak geçen
    sabri'yle mükemmel bir sözleşme yapan ve sağ bek transferi yapmayan,
    transfer yapmaya çalışıp onu da son anda yüzüne gözüne bulaştırıp yapamayan ve bir futbolcuyu yarım sezon futbol oynamamaya mahkum eden,

    bir çırpıda aklıma gelen bunlar. muhtemelen düşünsem en az 5 tane daha gelir.

    26 yıllık hayatımda gördüğüm en basiretsiz galatasaray yönetimidir.
  • 3971
    şu anki dursun özbek yönetiminin olayları biraz kendi lehlerine çevirmek için abarttığını düşünüyorum. uefa ile ilişkilerimiz bence o kadar da kritik düzeyde değil fakat beceriksizlikleri ve tecrübesizliklerini kötü bir tablo çizerek kapatmaya çalışıyorlar. borcumuz var mı? var. çok mu? evet. kritik bir düzeyde mi? sanmıyorum. hala çıkıp 40 kişiden 26 kişiye düşürdük çok büyük başarı diyorlar. evet arkadaşlar klübü yönetenler bunu bir yöneticilik başarısı sanıyorlar. ulan 6-7 tanesinin kontratı bitti zaten. kaldı ki 40 kişiyi mecbursun zaten düşürmeye bunu nasıl her fırsatta söyleyip övünebiliyorsun? klüb ilk defa kardaymış uzun yıllardır. adam almazsan karda olur tabi böyle bir mantık var mı? 3-4 tane sağlam adam alırsın ama hala kardayız dersin, hem kadromuzu güçlendirdik hem de kara geçtik dersin anlarım. 40'tan 25'e düşmüş. ulan dzemaili'nin kiralıkkenki parasını bile sen veriyosun 25'e düşsen ne olacak. dzemaili'yi kazanmaya bile çalışmayıp direk yollamaya çalışırsan alıcı bulamazsın tabi. adamı satmadan jem karacan ve bilal kısa'yı alıp o bölgeyi şişirmen müthiş transfer başarısı ama. geçen seneden daha iyii bir kadromuz olduğunu düşünen 1 tane arkadaş yoktur eminim. insanın gözünün içine bakarak dalga geçmeyin bari. kemer sıkma politikası böyle olmaz.
  • 3972
    mevcut yönetimin uyguladığı strateji ve plan bir seçenek değil bir mecburiyettir.

    ''bence'' diyerek ilişki veya mali durumu olduğundan iyi göstermek olsa olsa karnından konuşmaktır. yönetimin verdiği mali rakamlar çok üzülerek söylüyorum ki malesef doğrudur.

    bir şeyler yazmadan özellikle mali konular gibi kesin ve net görüşe pek açık olmayan şeyler hakkında yorum yaparken ''bence'' veya ''bana göre'' ''öyle gelmiyor gibi'' şeyler yazmaktan kaçının çünkü tekrar yazıyorum. mali konular kesin şeylerdir ortada bir sayı vardır, kurallar vardır ve sonuç bellidir.

    yönetimi eleştirecekseniz eğer neden kontratsız oyuncuları kaçırdınız diyebilirsiniz ki ben de diyorum. bu da bakkal zihniyetinin sonucudur. yani kontratsız bir bek, barcelona'nın satmak için debelendiği bir alex song, kontratsız bir santrafor ve kanat (benim aklımdakiler guidetti ve ayew veya konoplyanka) alınsa hem transferler yapılmış hem de büyük bir maliyet olmazdı.

    ancak bunların hepsini not edin ve yapılanları da biliyorsunuz. tüm bu bakkal zihniyetli tasarrufa rağmen -90 milyonu -70 milyona ancak çekebildin. hala men yeme tehlikesi ile burun burunasın.

    işte durumun o kadar kötü ki o kadar kötü işte anla.

    dilendiğiniz(m) ali dürüst veya abdürrahim albayrak salak mı? göremediler mi bu tabloyu? tabi ki gördüler bu kadar kötü bir tablo da transfer yapamayacakken ali dürüst veya abdürrahim'in olması neyi değiştirecekti? işte zaten onlar da bunu gördükleri için girmediler seçime.

    bir önceki yönetimi de, bu kadar parayı günlük harcamalara harvurup harmansavurduğu için eleştirirken ''sana adnan polat müstahak'' ''galatasaray düşmanı'' gibi çok yaftalamalar ile karşı karşıya kaldım. şimdi hepsi götüm götüm kaçıyor.
  • 3973
    neyi mecburiyetten neyi keyfi yaptıklarını bilmiyorum ama bildiğim, tanıdığım, takip ettiğim tüm isimler galatasaray'ın mevcut yapısıyla seneye uefa organizasyonlarına katılmasının mucize olduğunu belirtiyorlar...

    burada şu soruyu sormak gerekiyor aslında:

    1- madem kurtarılamayacak kadar, uefa'ya katılamayacak kadar kötü mali durumumuz var, e daha ne kasıyoruz o zaman, şampiyonluk için harca dur?

    2- madem kurtarılabilecek kadar iyi durumdayız, e kurtar o zaman? millete neden kabir azabı çektiriyorsun?

    bilançolar açık seçik ortada, galatasaray'ı zorlayanın bilanço olmadığı aşikar, galatasaray'ı asıl zorlayan geçmiş 2 senede oluşan zarar tutarının sınırları, limiti aşmış olması... bu sene sonunda söz konusu zararın futbol gelirlerine oranı limiti tutturamazsa avrupa'dan men ediliyoruz...

    durumun bilançoyla alakalı olmadığını göstermek üzere mayıs 2015 bilanço rakamlarını karşılaştırmalı olarak görebilmeniz amacıyla aşağıda yer alan galatasaray mayıs 2015 bilançosu ve fenerbahçe mayıs 2015 bilançosu rakamlarını paylaşıyorum, buyrunuz:

    http://tr.investing.com/...portif-balance-sheet

    http://tr.investing.com/...portif-balance-sheet

    rakamlar analiz edildiğinde galatasaray'ın rasyolarının fenerbahçe'ye oranla kat be kat iyi durumda olduğu görülmekte...
App Store'dan indirin Google Play'den alın