• 10476
    şimdi şu andan itibaren saçma sapan işleri bırakması, kendisine gelmesi gereken taraftardır.
    evet 21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçındaki oyuna kızdık ama yeter.
    iki kulvarda namağlup giderken kaos yaratıp, futbolcuları küstürmenin zamanı değil.
    şimdi tam da şu andan itibaren kendimize gelmenin zamanı.
    biz sezon sonunda ligde şampiyon olacağız ve uefa da da finali zorlamış bir takım olacağız. ama bunun yolu birlik olmaktan geçer.
    kendinize gelin.
    şimdi her zamankinden daha fazla:
    konsantrasyon
    sen sampiyon olacaksin
  • 10477
    ben artık dayanamıyorum insanların bu iki yüzlü, umarsız, gözünü hırs bürümüş, kendini taraftar zanneden hallerini izlemeye.

    kamuoyunun gazına gelip "biz galatasaray'lıyız. eleştiririz" diye ortalarda dolanıp, sonrasında yaptığı şeyi eleştiri sananlardan bıktım. kimseler gelip bana anlatmasın bu saatten sonra "biz şöyleyiz biz böyleyiz" diye. biz de aynı diğer takım taraftarlarının bir yansımasından ibaretiz. bu takımın oyuncularının her biri değerli. işini tam yapar ya da eksik yapar ama bu takıma 14 yılını vermiş, zamanında "beton yetmez" nidaları ile ortada dolananların şimdi top ayağına geldiğinde ıslıklaması benim için artık bardağı taşıran son damla oldu.
  • 10479
    stadyumda bulunanlar açısından söylüyorum; tribün atmosferi oluşturmaktan uzak tiyatro seyircileridir. bayern münih maçı dışında tepetaklak beşiktaş’ın tribünleri kadar bile baskı oluşturamıyorlar.

    üzerine bir de şımarık şımarık muslera’yı, barış alper’i ıslıklıyorlar. oyuncuları eleştirebilirsiniz. maç sonu isterseniz ıslıklayadabilirsiniz.

    ama ligde lider, avrupa’da beklediği konumda olmasa da devam eden namağlup takımın oyuncularını maç oynanırken ıslıklayamazsınız.
  • 10480
    sahada gördüğü insanları 1 ve 0 rakamlarından oluştuğunu sanmaktadır. her takım ve futbolcunun kötü günleri olur. ilk fırsatta maç devam ederlen ıslıklayan alıkların takımın beş kuruş faydasını istediğini sanmıyorum.

    herkes kişisel hayatında üstüne binen stresin acısını sahada üstünde tahakkümü olduğunu sandığı futbolcular ve teknik ekipten çıkartmanın ve bu sayede “bak olum bizde başarısızlığa yer yok, herkesi ıslıklarız kovarız” diyerek ego tatmini yapmanın derdinde. 31.
  • 10481
    aklı selim olanlarının ortak bir isteği var:
    oyuncuların kötü de olsalar pozisyonlarında oynaması.
    kaan ayhan sağ bek değil ve ameliyat olması konuşuluyor haziran’da. adam resmen sahaya sakat sakat sürülüyor, öylece durmak ve yer tutmak için çıkıyor. bunu milyonlar da görüyor. evet jelert yetersiz ama en azından koşması, atletizmi ve son vuruşları var. kaan gibi sıfır istatistikle oynamayacaktır. bunu söyleyen taraftar hazımsız, şımarık falan değil, dürüst ve gördüğünü söyleyen insanlardır.
  • 10483
    %90 türkiye'de yaşayan taraftar grubu.

    bu %90'ın da yarısından fazlası ya da çoğu asgari ücretle geçiniyor. bunca geçim sıkıntısı içinde belki de 2 haftalık eğlence, geçim harcamasını bırakarak maça geliyor. bu insanlara 3-1'den verilen maçta son 1.5 senedir formsuz efsanemiz muslera'ya tepki gösterdiler diye denmeyen kalmıyor.

    devrecilik esasına taraftarlık kıyas edeceksek divan toplatısında konuşan üyelerimiz hepimizden kat kat galatasaraylı.

    sahadaki futbolcular elbet bizim canımız ciğerimiz ama esasında hepsi sen ben gibi çalışan.

    çalıştığınız iş yerlerinde 10 sene çok iyi çalışın 1.5 sene düşüş gösterin hatta ve hatta zarara uğratın neler olacak görelim.

    hem maçlara git,kombine al,forma al , ürün al hem de sonuca bakılmaksızın sürekli pozitif destek ol. dilediğiniz taraftar profili ülke şartlarında maalesef çok zor.

    peşinen söyleyeyim hakaret edenler, küfür edenler tamamen konu dışıdır.
  • 10484
    21 ocak 2025 galatasaray dinamo kiev maçında saçma sapan işler yapmıştır. defalarca yazdım, yazmaya çalıştım. bizim takım son dönemde bu kadar tüketimci, hazırcı kafaya rahatça ulaşınca geçmişi unuttu, burnu kaf dağını buldu. icardiler, osimhenler, mertensler, zahalar vs. gibi üst üste yapılan yıldız transferleri, her mevkiye milyon euroluk transferler vs. ufak rütuşlarla türk rotasyonuna ihtiyaç olmayacak duruma gelmemiz vs. bu liste uzar gider. daha bu yaz yıldız transferi diye yapılan transferleri üzerine para verip gönderirsen ya da kadrodayken yüzüne bakmayacak konfora gelirsen haliyle taraftara her şeyi basit gösterirsin. kafasına göre her şeyi ister. sonunda bir maçla durduk yere emektar efsane kalecini de ıslıklar, genç yaşında tırnağıyla kazıya kazıya her maç canını dişine takıp oynayan adamı da ıslıklar. geçmiş başarılarını küçümser, takımının buraya nasıl geldiğini, ne şartlardan geçtiğini unutur. büyük efsanelerine ayar vermeye çalışır. bu böyle gider.

    normal hayatta da bu böyledir. önüne anneden babadan beleş gelirse şımarırsın iyice. hayatı basite alırsın. bizim taraftarın içinde bulunduğu durum tam olarak budur. sonunda da bütün işin içine ettiler. bana göre takımın psikolojisini, isteğini, hevesini, sinerjisini dün akşam itibariyle bitirdiler. işin korkutucu tarafı bu. şimdi her şeyi düzelttiler işte(!). ha ama yarın 2 3 transfer yapar her şeyi yine çözeriz(!). taraftarın ağzına bir parmak bal çalar, aynı döngüde devam ederiz. tabi yarınları düşünmeyiz. kimin umrunda yarınlar. ben onu bunu bilmem bir camiayı bir şekilde taraftar ıslıklarla, şımarıklıklarla yönetecek duruma gelmişse işin sonunu pek iyi görmem ben.
  • 10485
    eğer futbolcular ıslıklandı diye küsüyorsa bende futbolcu olabilseydim keşke. tabi ki geçirilen kötü günleri unutmadık ama güzel günler var diye susmakta doğru değil.

    mesela muslera'ya kaç kere yan topları çık al, ön libero baskı yerken pas verme, kötü maçlar sonra sorumluluk al dedik? sonuç hala aynı. şimdi herkes işler iyi diye gerçekleri konuşmadı ama bu kadar sene muslera maaş zamlarında hiç aman almayayım vs demedi. bu yaşta ve performansta dünya üzerinde 2.5milyon euro verecek başka kulüp yok. birde trip attı. bakın ıslık doğru yanlışı konuşmuyorum

    mesela icardi geçen senede istenileni vermedi. dünyada 6m alıp bu kadar sevgi göreceği ve bu kadar rahat başka bir yer yok. insanlar kerem'i ıslıkladı diye trip attı taraftara. kerem girdi araya yine. eğer bu takımın lideri olduğunu düşünüyorsa gelir takıma liderlik eder. geçen seneden beri yok wanda, yok yeni sevgili, yok iğneyle oynadı kalıpları. böyle sakatlık geçiren adam fıldır fıldır gezmez. gelir takımın yanında olur eğer liderse. yoksa bu muameleye gerek yok.

    özellikle ikisi iyi günde en önde, kötü günde yoklar ortada. icardi de süper kupa maçından sonra seramoniye çıkmadı birde üstüne adam tepki gösterdi mağlubiyetine dendi. diğer adamalar salak mı çıkıyorlar seramoniye? bu kadar hırslıysa şampiyonluk maçında da süper kupa'da da canını dişine taksaydı. fenerbahçe maçında yürüdü icardi.

    ayrıca bu taraftar sabırlıdır. o kadar şeyin üstüne sadece dün ıslıklama oldu. ziyech mesela nerede kimse umursamıyor. küfür edip geçiyor. çünkü beklenti yok. saygı da sevgi de görmüyor doğal olarak. siz kaptansınız kusura bakmayın gemiyi idare edecek sizsiniz. 30 yaşında adamlardan biri kadın peşinde, sosyal medya fenomeni gibi takılıyor diğeri her gün geri gitmesine rağmen ilk ıslıkta trip atıyor.

    sorun taraftar değil. kendini takıma adamayan futbolcular, kadroyu eksik bırakan yönetim hadi bir de değişiklik yapmada sıkıntıları ve bazı isimler forma adaleti yüzünden okan hoca diyelim.

    taraftardan vefa bekleyen yüreğini koysun ortaya. yoksa taraftar vefalı, oyuncu profesyonel olunca çok iyi sonuçlar olmuyor.

    son olarak maç devam ederken oyuncu ıslıklamak bence de doğru değil. hatta kerem gibi örnek hala hafızamızda ama dünyada ilk ıslıklanan kaptan muslera değil son da olmayacak. olan oldu bundan sonra kim yüreğini ortaya koyarsa baş üstünde yeri var. taraftarlık vefasızlık yeri değil evet ama futbolculuk iki katı değil.
  • 10486
    biraz daha zorlarsa osimhen'in devre arası manchester united'a transfer olmasına sebep olabilecek oluşum.

    sosyal medyada 1-2 haftadır süregelen bir osimhen eleştirme furyası almış başını gidiyor. ortalık iyice karışmış, takım çuvallamış ve transfer tahtası açıkken böyle ahmaklık yapılmaz. yapılmamalı.

    transfer komitesi şanlıurfaspor yöneticilerinden oluşan şımarık taraftarımızla hep beraber kına yakarız bu da gerçekleşirse.
  • 10489
    transfer dönemlerinde aynı oltalara gelmeye doymayan taraftar. skriniar ismi kesin anlaşıldı diye karşı taraftan 1 ay önceden ortaya atılıyor. ortada kesin bir şey olmamasına rağmen. sonra vay efendim çalım yedik. 150 senedir aynı tiyatroyu oynuyorlar başarısızlıklarını transfer çalımı ile örtmek için. her seferinde de bu tongaya düşüyor gs tayfa.

    ha birde 2 ayrı başlıkta belirtmiştim ama yine yazacağım. sosyal medyada galatasaraylı görünümlü koç troller cirit atıyor. sene başında okan buruk'u yemeye çalıştılar olmadı. şimdilerde osimhen ve yunus - barış ikilisi hedefte. samimiyetsiz yalandan yangınlar ve sözde eleştiriler yapan mavi tikli ya da tiksiz anonim hesaplar operasyon hesaplarıdır. oltaya gelmeyin lütfen.
  • 10490
    galatasaray kulübü geleceğini bugünkü fenerbahçe durumuna götürüyorlar. oysa 2010-11 sezonunda galatasaray taraftarı kulüp efsanesi hagi'ye saygısından, takımın en önemli transferi misimovic'i sebepsiz kadro dışı bırakmasına ve alınan kötü sonuçlara rağmen istifa diye bağırmadı. bugünkü taraftar profili olsa tribünde 50 bin kişi hagi'ye inat misimovic diye tempo tutardı.

    o dönemlerde galatasaray taraftarı şımarık değil fenerbahçe taraftarı şımarıktı ve bugün gelinen yer ortada. 2010 yılında galatasaray lige havlu attıktan sonra futbolcu ayırt etmeden takım protesto edildi. aynı sezon fenerbahçe taraftarı şampiyonluk yarışındayken guiza'yı hedef belirleyerek protesto ettiler.

    muslera galataray tarihinde en çok maça çıkan, en çok kupa kazanan isimlerden biri ve yabancı olmasına rağmen bunları yaptı. bugün florya suyu denilen yabancı oyuncuların aidiyet olayını sağlayan isimlerden biride muslera'dır.
  • 10492
    sinirini yine yanlış yere yönlendiren, heryere saldırmaya bahane aramaya başlayan taraftar.

    evet kabul son derece vasat 2 takıma * karşı üstün başlayıp, skoru koparacakken maça ortak ettiği ve puan kaybettiği için eleştirilmesi haklı. ama takımın iskeleti sayılacak herkese bir laf sokma, asmalar kesmeler.. gerçekten anlamak çok zor.

    dünyada hangi takım sürekli ama sürekli kazanabilmiş. ya da dünya üzerinde hangi meslek dalında full motivasyon, eksiksiz konsantrasyon sağlanabilmiş veya kusursuz bir efor gösterilerek mükemmel uzun sürelerde aynı eforla mücadele edilebilmiş.

    bazen bu adamların da insan olduğunu, 3 kulvarda dar bi kadroyla mücadele ettiğimizi ve herkesin full eforla bitkin düşebileceğini kabullenmek lazım. yedek kadronun yetersizliğini söylemeye gerek bile yok. o yüzden as kadro bu kadar düşüyor 2. yarılarda.

    hayır bir de çarpıştığımız tek cephe de futbol sahası değil. alisiydi velisiydi tffsiydi, mhksıydı, transferiydi psikolojisiydi herşeyiyle saldırıyorlar kuduz köpek gibi.

    takımı bir de taraftar olarak biz strese sokmamalıyız. adamlar zaten namağlup ilerliyor. puan kaybı yaşadığımız maçlarda bile aslında puan almışız.

    taraftar olarak esas stresi yönetim üzerinde kurmalıyız. şurda 10 gün kalmış, aldık diye haber saldıkları şov yapacakları adamı ellerinden kaçırıyorlar*. lazımdı veya değildi, ama sen alacağız bitti diye haber servis edersen, şov peşinde koşarken, sana avucunu böyle yalatırlar. zaten son 2 maçta herkes düşmüş moral motivasyon olarak bir de sen yönetim olarak iyice psikolojik darbeyi vur.

    burda tek sorumlu yönetimdir. bu kadroyu bu kadar alternatifsiz bırakan, transfer beceremeyen, elini yüzüne bulaştırıp bu hale getiren de bu işlerin tek sorumlusu da yönetimdir. okan hocaya dahi kızamıyorum neden sessiz kalıyo diye, kızanlara da bazen anlam veremiyorum çünkü sanki hergün işlerinde patrona posta koyabilen insanlar.

    öfkeyi doğru yere yönlendirmek gerek. doğru adrese.
  • 10493
    özellikle sosyal medyadaki toksik, ergen etkileşim müptelası olan kısmının etkilerinin sandığımızdan maalesef daha fazla olduğunu gördüğümüz grup.

    henüz net bir başarısızlık olmadığı halde, takım hala namağlup ve 6 puan farkla liderken bile hem tribündeki hem sosyal medyadaki yangını görüyoruz. belli ki ilk gerçek başarısızlıkta bu şımarık topluluk ne oyuncu bırakacak ne de hoca bırakacak takımda. "bizim bu eleştirilerimiz sayesinde gs bu kadar başarılı" safsatasıyla gazlanan ve yapılanları bir marifet sanan bu güruh aldığı kellelerle iyice gaza gelip her geleni yemeye başlayacak.

    oyun olarak eleştirilecek çok şey ve eleştirilecek çok oyuncu var bu doğru ancak "başarısız olan gider burası galatasaray" kafası alenen kelle istiyor ve maalesef virüs gibi tribünü zehirliyor bu durum. işin kötüsü bu kişiler gerçek başarısızlığı görünce ortadan kaybolacak, tribünde yine biz yalnız başımıza en azından huzurlu bir şekilde başarısız da olsa takımı desteklemeye devam edeceğiz. maalesef bu senaryo bana göre çok uzak görünmüyor. umarım hoca ve takım kusursuza yakın gidebilir de şu kişilere fırsat verilmeden başarılı oluruz.

    son olarak tweeti bulamadım, bulursam eklerim ama ana konusu "şu camiaya fb şampiyonluğu lazım da insan o 11 yıla kıyamıyor" temalı tweetin alnı olsa da öpsem.
  • 10494
    yangın yapıldığına katılmakla beraber kötü giden şeyleri çok çabuk sezen bir taraftar kitlemiz var.
    herkesin hemfikir olduğu net konu var ki bu da takımın acilen transfere ihtiyacı olduğudur. 6 puan fark 2 maça bakar ve bu iki maç canımızı yakmak için ölümüne oynatılacak kulüpler mevcut. sahada ne kadar güçlü olursan o kadar iyi düsturu ile iş yapıyoruz. çünkü saha dışındaki etmenler aleyhimize işler yapıyor.
    basını, futbol kamuoyunu manipüle eden bir rakip ile sadece sahada güçlü durarak yarışabiliyoruz. 2 senedir bunun örneklerini gördük. her galatasaray'lının korkusu adaleti sağlamayan taraf tutan hakem ve tff. hakemi de yenmek deyimi buradan geliyor işte. çok uzağa gitmeden hatay maçındaki gibi 2 maçımız daha olduğu an düşeceğiz.
    olay katiyen beraberlikler değil, takımın gidişatının erken görülmesinden kaynaklı serzenişlerdir.
    muslera ıslıklanmış. ee ne olmuş? çok sevdiğim, efsane dediğim, heykelinin dikilmesinden bahsettiğim adam ıslıklandı diye taraftara höst mü diyeceğiz?
    bu gün ıslıklanır, yarın üçlü çektirir. başarı baskısı sadece futbolcularda yok. biz taraftarda daha çok var. neden? çünkü olaylara müdahil olamıyoruz ve herkes kutuplaştı. dışarıda bir futbolcu mağlup olduğu günün sabahına yüzüne yere eğmez. ancak bizler sokağa dahi çıkmak istemiyoruz.
    taraftar para verip desteklemekten başka bir şey yapamaz. bütün iş kulüp yöneticilerinin ve çalışanlarınındır. bu çalışanlar ve yöneticiler taraftar tepkisini öngörüp ona göre hareket etmelidirler.
  • 10495
    taraftar takımı destekleyemiyor.

    avrupadaki maclarda karaborsa sistemi yüzünden maça gidemiyor.

    içerideki maçlarda ultraslan tarafından ambele edilmiş on binler sadece acı içinde maçı izler halde.

    ultraslan'ın tribünler ile bir bağı yok. sadece tribünlerin kontrol altında tutulması vazifesini görüyor. kimler bunu istiyor? sayıca az ama gücü elinde tutanlar.
  • 10496
    takımı izlemek için değil destek vermek için tribüne gidene verilen ünvandır.

    parası karşılığında hizmet bekleyenlerin galatasaray tribününde işi yok, galatasaray'ın kendilerinin parasına da ihtiyacı yok. ego tatmininiz için paranız karşılığında daha çok zevk alabileceğiniz hizmetlere yönelebilirsiniz. galatasaray sizin oyuncağınız değil. ya adam akıllı destek verin takıma ya da gelip huzur bozmayın.
  • 10498
    acelemiz var. nereye gittiğimizi bilmememiz sorun değil, çabuk gitmeliyiz. oyalanamayız, durup dinlenemeyiz. shorts izleriz biz, günde izlediğimiz storyleri arka arkaya koysan ortalamadan daha uzun film yapar ama 15 dakikalık video sıkar bizi. acelemiz var, açız ama öyle mükellef bir sofraya da vaktimiz yok. en fast foodundan bir şeyler hazırlayıverin. açlığımızı yatıştırırken birbiriyle yarışan haber bombardımanlarını da şöyle aşağıya doğru kaydırıveririz. her şeyden haberimiz olmalı, her şeyi bilmeli, her gelişme dünyamızda üç saniyelik yer etmeli, iki cümlelik basmakalıp bir fikir beyanıyla karşılık bulmalı. fazlası olmaz ama orada bi anlaşalım, dört saniye olursa bir sonraki haberi kaçırır, atılacak tiviti başkasına kaptırırız. üçüncü cümleyi zaten kim düşünüp bulacak. acelemiz var, oyalanmak yasak. bekleme yapmıyor hiçbir şey içimizde. duygular, fikirler, haberler… köprü gibiyiz, hepsi uğruyor hiçbiri durmuyor. aceleyle, hiç oyalanmadan öfkemizi kusarken aceleciliğimiz öfkemizi bile bastırmış oluyor. caka satma duygusu sırada beklerken bu sevgiye ne oluyor da köşeye kurulmuş, kalıcı olmayı hayal ediyor? biz sadece bu çılgın tekrarsızlığı tekrar ederiz kardeşim. hadi ikile, yenisi gelsin.

    acelemiz var kardeşim, burası gaassaray. adı konulunca samimiyeti bozulan bir sürü mottomuz da var: burası gaassaray, kimse gaassaray’dan daha büyük değildir. gaassaray vasata tahammül etmez. hadi kardeşim hadi, shorts izleriz biz, diziyi filmi geçtim, 15 dakikalık videoları izlerken 3 kere twitter’a dalıp çıkıyoruz. fast food cinsinden hazırlayın yemeğimizi, 10’a alalım, 25’e satalım. bazen zarar da olur tabii ama durmak yok, bir sonraki story’e kaydırıvereceğiz ekranı. hızlı olmalıyız, durup dinlenemeyiz. kulüple alakalı her şeyden haberimiz vardır. eh, her habere bir yorumumuz da olmasın mı? olsun tabii ama köprü gibiyiz biraz da. üstümüzden haberler, duygular ve fikirler geçiyor. “allah belanızı versin beceriksiz herifler, istifa edin siktirin gidin” noktasıyla “çok iyi adam be 20 m euro sıkılırrr” noktası arası nereden baksan üç saniye. dördüncü saniyeye vaktimiz yok, hadi kardeşim bekleme yapma. bekleme yaparsan yangın yaparız aw. biz yakarsak hiçbiriniz söndüremezsiniz alimallah.

    tamam tamam, ben de yoruldum maskeyi taşımaktan indiriyorum.

    demokrasiye inanmıyorum. ekseriyet hüsrandadır. büyük kitleler genellikle aptalca hareket eder. hem dışarıdan çok kolay manipüle edilebilirler hem de düşünülmemiş tartılmamış heyecanlarını, öfkelerini birbirlerinin üzerine çok kolay bindirebilirler. kitleleri, kitlelerden daha akıllı, daha aklıselim sahibi kimseler idare etmeli. ve o kimseler kitlelerin heyecanla köpürdüğü yerlerde, eğer gerekiyorsa sinir bozucu bir sükunetle; korkudan yerinden kıpırdayamadığı yerlerde ise, yine eğer gerekiyorsa, çılgın bir cesaretle hareket edebilmeli.

    geldim geldim, sadede geldim: başarıdan sıkıldınız, belanızı arıyorsunuz. en azından aynı isimlerle gelen başarıdan sıkıldınız, bir sonraki storye kaydırmak istiyorsunuz ekranı. sezonun ortasında, hakkında yapılacak bir şey var mı yok mu diye düşünmeden her meseleye homur homur homurdanmanızı, “bugünler de geçer be gaassarayım” arabeskine bile dalarak reçeteler dayatmanızı başka türlü anlamlandıramıyorum. derin galatasaray miti bir zamanlar nasıl çok tatlıyken pelerinliler stadyuma gitmeye başladıktan sonra tadı ve samimiyeti kaçtıysa “gaassaray vasata tahammül etmezzz!!” sloganınız da o, gerektiğinde bütünün selameti için parçayı düşünmeden kesip atan galatasaray aklının samimiyetini kaçırıyor ufaktan ufaktan. ha, galatasaray’a inşallah –en azından bir müddet daha- hiçbir şey olmaz allah’ın izniyle. ama ben sizin için üzülüyorum. tarihte ikinci kez yaşanan (inşallah) ve bir sonrakini görmeye bazılarımızın ömrünün yetmeyeceği bir dominasyonun tadını çıkarmak, dibine kadar hissetmek yerine tuhaf tuhaf gelgitlere talip oluyorsunuz. iki beraberlik geldiğinde büründüğünüz hal öyle şehvetli bir hal ki insan dışarıdan bakınca bir hüzünden çok bir iştah görüyor. açlığını çektiğiniz kaos ortamı uzun süre doğmayınca, farkında bile olmadan ortamı kaosa çeviriyorsunuz. üstüne olan doğruları sizin laflarınıza itaat edilmesine bağlayıp “biz böyle yapmasak…” diye zafer rütbelerini de omuzlarınıza iliştiriyorsunuz. bir sonraki transfer döneminde, bir sonraki kaos fırsatında omzunuzdaki rütbelerle dayanıyorsunuz galatasaray’ın kapısına. istediğiniz şeylerin galatasaray’a maliyeti nedir umrunuzda değil, bugüne kadar istediğiniz her şey yapılsaydı ne halde olurduk umrunuzda değil, bugüne kadarki yanılgılarınızın sorumluluğu zaten yok. allah’tan türkiye’de taraftarının toplu histerik hallerine en az kulak asan kulüp galatasaray. bence türkiye’nin en başarılı kulübü olmasının en önemli sebeplerinden birisi de bu zaten.

    neyse çok sıkmayın canınızı, allah’ın izniyle fener maçına kadar kayıpsız devam eder fener’i arena’ya gömüp ulusal yarışmayı bitiririz. o zaman canınız bol bol sıkılır zaten, yaza topçu falan bakarsınız. allah muhafaza kayıp falan yaşayıp sezonu nisan'a mayıs'a taşırsak da haklılık pozları kesersiniz.

    çok tuttum kardeşim, kaydır alttaki storye. devam, çok acelemiz var.
  • 10499
    eleştirisi sanki bugünün sonucuymuş gibi aksettirilen taraftar. çoğu kişinin eleştirdiği nokta, bazı sonuçların göz göre göre gelmesi. muslera'nın yedeklenmesi gerektiğinden tutun, transfer komitesinin iş bilmezliğine aylar öncesi yazılan konuların nasıl hala düzelmediğini ve bugün başımızı ağrıtmaya devam ettiğini görebilirsiniz. sonuçlar bazen bunları örter, ancak ört(e)mediğinde bunları dile getirmekten doğal bir şey de yoktur. örneğin bir takım ligde ve avrupa'da her maç gol yeme alışkanlığı ediniyorsa buna dur denmesi, mevcuttaki bir şeyleri değiştirmek açısından bakış açıları getirilmesi gerekir. diğer türlü daha geriye gitme durumu, olayları kanıksayıcı tutum kaçınılmazdır. özetle taraftarın hala değişmeyen, değişmesi teklif edilemez gibi görülen ancak sonuçları baş ağrıtmaya devam eden bazı konularda verdiği tepkiler son derece haklıdır. bir kaliteden bahsetmek istiyorsak, bir standart oluşturmak zorundayız. kalite ne kadar yüksekse ölçütler, ve yerine getirilmediğinde verilen tepki o denli büyük olur. bu büyük markaların ve takımların işleyiş mekanizmalarının temel prensibidir. evet, biz her anlamda daha fazla gelişmek ve ileriye gitmek için çabalamalıyız. beklentiyi düşürür, sorunlu noktaları yok sayar, problemleri "kendi haline bırakırsak" o problemler içinde debelenen, kendi halinde bir kulübe dönüşürüz.
  • 10500
    birçok taraftarımız üzerinden 5 buçuk yıl geçti diye unuttu sanırım, halbuki fatih hoca "unutmamak, unutturmamak lazım yapılanları" demişti...

    ben sosyal medyada tanınan bir galatasaray fenomeni falan değilim. hatta sözlükte bile çok "sözü dinlenen" bir yazar da sayılmam. ama bu entryi okuyan galatasaraylılara müsaadenizle birkaç kelam etmek istiyorum:

    arkadaşlar siz bugün okan hocaya, nando'ya, icardi'ye, yunus'a, barış alper'e vs. çatarsanız kaybeden galatasaray olur. tabiki eleştirin, eleştiri gelişimi beraberinde getirir.

    suyun karşı tarafı biat kültürünün kölesi olduğu için burunları boktan çıkmıyor zaten kuruldukları günden bu yana. *

    dolayısıyla eleştirin. hatta gerektiği vakit sert eleştirin. ama değersizleştirmeyin...

    rekor kıran okan buruk'a "büyük takım hocası değil", kulüp efsanesi fernando muslera'ya "yeşil kova", sezonun en iyi, en faydalı oyuncularından biri olan yunus akgün'e "götü kalktı", bir diğeri barış alper yılmaz'a "beyinsiz" demeye devam ederseniz şımarık ve fütursuz şahıs ve siyah tişörtlü şovmen kankasının ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey yapmış olmazsınız, benden söylemesi.

    tam olarak ihtiyacımız olan şey zihinsel bütünleşme.

    karşı tarafın amacı bizim konstantrasyonumuzu bozmak, galatasaray'ı kaosa sürüklemek.

    "galatasaray kaostan beslenir" demeyin, kulüp içindeki kaos ile dış faktörler nedeniyle ortaya çıkan kaos bir olmaz.

    organize ve profesyonel kötülük vitesi artırarak devam ediyor şerefsizliklerine. ahmed kutucu transferinde "içeriden bilgi" veren yağız delikanlıların amacı galatasaray taraftarını transfer gelişmelerinden haberdar tutmak mı sanıyorsunuz siz?

    rica ederim kendinize gelin.

    galatasaray futbol takımı 24/25 sezonunu okan buruk yönetiminde şampiyon olarak tamamlayacak.

    sakin olun, takıma güvenin.

    https://gss.gs/h6i.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın