• 7878
    içinde kendisine çok fazla anlam yükleyen bir grup bulunan taraftar. sırf maçlar öncesi inanç taşıdı diye taraftar övülecekse beşiktaş, fenerbahçe, trabzonspor; hatta ligdeki diğer takımların taraftarı da aynı övgülere mazhar olur. emin olun her maç öncesi her takımın taraftarı takımına aynı inancı gösteriyor. absürt bir örnek vereyim; rizespor'u barcelona ile oynatsak birçok rizespor taraftarının aklının bir köşesinde "acaba yener miyiz" inancı taşır. taraftarlığın olayı budur zaten, inanmak.

    gelelim fark yaratan parametrelere;

    - takımının hakkını ne ölçüde savundun? adaletsizliklere ne ölçüde tepki verdin?
    - kötü geçen maçların sonunda ne reaksiyon verdin? oyuncularının ve teknik heyetinin arkasında ne ölçüde durdun?
    - oyuncularınla iletişimin nasıldı? mesela onların sosyal medya hesaplarına neler yazdın?
    - kulübe ne kadar maddi destek sağladın? mesela store'lardan ne kadar ürün aldın?

    daha birçok parametre eklenebilir ama şimdilik aklıma gelen bunlar. ve maalesef galatasaray taraftarı bu sezon bu 4 parametrede de sınıfta kaldı.

    1- takımının hakkını savunma konusunu "benim ne gibi bir etkim olabilir ki, ben ne desem bu düzen değişmeyecek" diye salladı. hadi bunu geçtim, takımının hakkını zerre ölçüde savunmayan yönetime bile kitlesel tepki vermekten aciz kaldı. ve hatta utanarak söylüyorum; hocasına verilen gayri hukuki cezalarda hocasını suçlayanlar oldu.

    2- kötü geçen maçların sonunda ortalığı diğer takımların verdiğinin 10 katı yangın yerine verdi. teknik direktörü fatih terim'e ve ekibine de, en iyisinden en kötüsüne oyuncularına da hiçbir şekilde güvenmedi. bu grubun arkasında hiçbir şekilde durmadı. bunu adını "bizde eleştiri kültürü var" koyarak yaptı ama eleştirilerini yaparken çoğunlukla itidalden, bazen de akıl ve mantıktan tamamen uzaklaşarak yaptı. örnek; (bkz: #3053829). kötü oyunu geçtim, takımın gayet iyi oynayıp puan kaybettiği, hatta ve hatta gayet iyi oynayıp kazandığı maçlarda bile durmaksızın olumsuz eleştiri yaptı, sürekli olumsuzluk pompaladı.

    3- oyuncularla iletişim konusu zaten felaketti. instagram tayfanın formsuz oyunculara yazdıklarından tut, belhanda'ya "bedevi" diye hakaret eden yk üyesine haddinin bildirilmemesine kadar oyuncularla hiçbir şekilde güzel iletişim kurulmadı. her zamanki gibi formsuz oyunculara "çöp" muamelesi yapıldı, birçok oyuncu için futbolu bilmedikleri iddia edildi. hatta mustafa cengiz'in oyunculara hakaretine bile kitlesel bir tepki verilmedi. hatta çok üzülüyorum ki mustafa cengiz'i o konuda haklı bulanlar bile oldu.

    4- maddi destek zaten bizim taraftarın işi değil pek. mobil uygulamayı aldık belki ama haklı bahanelerle store alışverişlerimizin miktarı yine çok düşüktü tahminimce. bu konuda hiçbir zaman bir fenerbahçe taraftarı olamadık zaten.

    galatasaray taraftarının sezon özeti budur; ne eksik, ne fazla. taraftarımızın yakın dönemde fark yarattığını düşündüğüm tek konu takım şampiyonluk yoluna girdiğinde oluşturduğu tribün atmosferiydi. bu alanda ülkenin en iyi taraftarı biziz. o faktör de ortadan kalkınca taraftar olarak pek bir artımız olmadı.

    gelelim esas kırılma noktasına. kendisine fazla anlam yüklediğini düşündüğüm taraftarımız galatasaray taraftarının en önemli gücünün eleştiri kültürüne sahip olması olduğunu düşünüyor. buna kesinlikle katılmıyorum. çünkü bu eleştiri kültürünün takıma ve/veya hocaya sağladığı hiçbir katma değer göremiyorum. prandelli, mancini, terim, denizli, hamzaoğlu, skibbe, kalli, hagi, rijkaard... hiçbir teknik direktörümüz sırf taraftar tercihlerini eleştirdi, hatalı buldu diye tercih değiştirmiyor. bu sezonda da ne kerem'in ilk 11'e girişi, ne oğulcan'ın ilk yarının ortalarında ilk 11'e girişi, ne taylan'ın 6 numaraya çekilip ilk 11'de kullanılışı, ne de diğer olumlu değişikler... hiçbiri taraftar bu konulara dikkat çektiği için gerçekleşmedi.

    bu konuyu geçmişten bir örnek çok güzel açıklıyor aslında. 9 nisan 2018 gençlerbirliği galatasaray maçı sonrasında "şampiyonluk gitti" yangını yapıp silme eleştiride bulunanlar mı, yoksa takımı ve hocayı havalimanında ve otobüste yalnız bırakmayanlar mı şampiyonluğa katma değer sağladı. tartışmasız 2. gruptakiler. birinci grubunu yaptığı eleştiriler, eleştirilerin muhatabı olan kişilerin (teknik ekip ve oyuncular) kulağına bile gitmedi. ama o gün verilen destek herkesi ciddi ölçüde motive etti bu motivasyon o zorlu fikstürde 6'da 6 yapmamızda az ya da çok pay sahibi oldu.

    aslında bu sezondan da bağımsız, son dönemki galatasaray taraftarı profiline bakacak olursak başarılarla şımarmış bir taraftar profiline sahibiz. taraftar ne eski dönem taraftarımız gibi takımın cefasında yanında oluyor, ne de avrupalı taraftar modeli gibi "kazanamazsak da çok önemli değil, bu benim için bir eğlence zaten" diyebiliyor.

    motto "hiçbir şey vermeyeyim, her şeye sahip olayım"a dönüştü iyice. bizim taraftar ne kulübün hakkını savunur, ne de kulübe maddi-manevi bir yardımı dokunur ama takımdan hep en iyisini bekler.

    oldukça rahatsız edici olan bir nokta da taraftarımızın önemli bir kısmının saha içinde gördüklerini yorumlama becerisi ve bu beceriyle paralel olmayan anlamsız özgüveni,

    bizim taraftarın önemli bir kısmı futboldan çok iyi anladığını zanneder ama;

    - sahada topsuz oyun konusunda kurabileceği tek cümle "abi bizde topu veren duruyor, bir verkaç falan yok" olur.

    - geçiş oyunu ağırlıklı bir kurguyla çıkmış takımın pas oyunu oynadığını iddia eder, pas oyunu ağırlıklı bir kurguyla çıkmış takımın geçiş oyunu oynadığını iddia eder.

    - bildiği tek pres çeşidi rakip 1. bölgede yapılan agresif prestir, 2. bölge presi nedir bilmez.

    - işin savunma kısmına dair ancak bol pozisyon verdiğimiz maçlardan sonra olumsuz yorum yapabilir, o da ya oyuncuların bireysel performansları hakkında olur ya da "abi bunlar savunma yapmayı bilmiyor ya" şeklinde olur. pandemi sonrası 8 maçlık dönem hariç 3 sezondur ligin belirgin bir şekilde en iyi savunma takımı olan galatasaray'ın takım savunmasını nasıl geliştirdiğine dair yapabileceği değerli bir analiz yoktur.

    - hücumdan savunmaya geçişlere dair pek bir fikri yoktur. hücumdan savunmaya geçişler hakkında "tüm dönen topları toplayalım, hiç savunmaya geçmeyelim" tarzı absürt bir düşünceleri vardır.

    - savunmadan oyun kurulumuna dair pek bir fikri yoktur. dünyada proaktif futbol oynayan tüm takımların ana planı olan "savunmadan pasla oyun kurma" planını beğenmez. "önde baskıyı görünce topu ileri dikelim" gibi modern futbolda ancak ikincil plan olabilecek bir düşünceyi ana plan olarak kullanmamızı ister.

    - bazı iddiaları verilerle tamamen çelişir. mesela süper lig 2020-2021 sezonu'nda;

    1- yakaladığı net gol pozisyonu sayısı 109 olan beşiktaş'ın 126 olan galatasaray'dan çok daha üretken olduğunu iddia eder.

    2- maç başına ortalama %60 topla oynama oranına sahip olup maç başına 455 isabetli pas yapan beşiktaş'ın %57 topla oynama oranına sahip olup maç başına 415 pas yapan galatasaray'dan çok daha direkt bir oyunu tercih ettiğini iddia eder.

    3- ligi ilk 4'te bitiren takımlar arasında uzun topu en fazla kullanan takım olan galatasaray'ın hep kısa pas yaptığını iddia eder.

    4- sezon boyunca merkez forvetinde süre almış 6 oyuncusundan merkez forvette yer aldıkları maçlarda 30 gol 6 asistlik (tam doğru hatırlamıyor olabilirim ama yaklaşık sayılar bunlardı) katkı almış galatasaray futbol takımı'nın forvetlerini hiç besleyemediğini iddia eder.

    5- sezonu puan beklentisi olarak zirvede tamamlamış takımın (bkz: #3172564) (bu parametrede farklı kaynaklarda farklı sonuçlar çıkabiliyor ama çoğunda bizim önde olduğumuzu düşünüyorum, opta'da da xg'de öndeydik mesela mart ayında bile) hiç top oynamadığını ve şampiyonluğu hiçbir şekilde hak etmediğini iddia eder.

    not: ilk 3 maddede kaynak sofascore. diğer kaynaklarda farklı veriler var ama sıralamalar pek değişmiyor.

    eder de eder. sorun bilmediği şeyleri bilmemesi değil, futbol konusunda bu kadar bilgisizken bu kadar rahat ahkam kesebilmesidir. hatta ahkam keserken istatistiklerle tamamen çelişip kendini rezil etmesidir.

    entry biraz dağıldı ama entry'nin tamamında ana fikir değişmiyor. galatasaray taraftarı ciddi manada kötü bir taraftara evrilmiş durumda. gerçekten olumlu anlamda ne konuda fark yaratıyoruz diye düşünüyorum da, tribün atmosferi dışında bir şey gelmiyor aklıma. olumsuzluklar ise çok fazla.

    renktaşlarımın bir kısmı bence şapkayı önüne koyup düşünmeli, tembelliğinden ve sürekli memnuniyetsizlikten sıyrılmalı artık. çünkü gelinen tablo hiç de galatasaray taraftarının her şeyin en iyisini hak ettiğini göstermiyor. gelinen tablo maalesef galatasaray taraftarının iyice ekşi sözlük'teki genel yazar profiline benzediğini gösteriyor.

    dost acı söyler...
  • 7879
    bence dün maçın ilk 5 dakikasında maçı televizyondan izleyen her galatasaraylı ''ah bütün sezon taraftar olsaydı, ah'' demiştir. galatasaray dinamiklerini zerre bilmeyen, geleli 6 ay olmayan gedson fernandes'in o topa koşmasını sağlayan güçtür. takımına en çok etkisi olan taraftardır. sosyal medya tarafında ise bazılarıyla saatlerce konuşmak, futbol tartışmak istersin, bazısı da canından bezdirir adamı. ama hepsinde bir özellik vardır. şampiyonluğun kaybedildiği sabah, gelecek sezon nasıl planlama yapmalıyız, ne etmeliyiz diye tartışacak kadar vizyonludur.
  • 7880
    11 mayıs 2021 denizlispor galatasaray maçı bitiş düdüğü ile girdiğim heyecan dolu günler ve son gün, san maç travması olarak ilk defa averaj ile şampiyonluk kaçıran bir taraftar olarak hezeyanım fazla. ancak biz şampiyon tamamlasaydık bile maç biter bitmez gelecek sezonu planlamaya başlayacaktık. işte bizim diğer kulüp taraftarı ile uzaktan yakından alakamızın olmadığının küçük bir örneği. onlar zafer sarhoşu biz gelecek planlayıcı. avrupa fatihi olmak kolay değil sonuçta. 15 mayıs 2021 galatasaray malatyaspor maçı öncesi bile ulan şampiyon olursak belki hakan çalhanoğlu' nu kandırabiliriz diye düşünüyordum kendi adıma. nasip değilmiş bunu da görmek kaderde varmış. bizler gelecek için galatasaray adına daha çok konuşmalı ve fikir beyan etmeliyiz ki ulaşmak istediğimiz hedefleri görebilelim.
  • 7881
    yakın dönemdeki başkanlarımız arasında hangi başkanımız daha iyi tartışmasına giremeyen, hatta aksine hangi başkanın en kötüsü olduğunu tartışan taraftar. işin kötü yanı yakın dönemdeki tüm başkanların en kötü olduğunu savunmamız için elimizde çok güçlü argümanlar var. çekilecek çilemiz varmış demek ki.

    ben de şöyle bir anket bırakayım bakalım, anlık düşünceler neler görelim: https://anketinho.com/2946
  • 7882
    *bunu doğrudur veya yanlıştır şeklinde söylemiyorum. sadece kişisel gözlemimdir.

    muhtemelen önümüzdeki seçimde burak elmas ve metin öztürk dışında gelecek bir yönetime yöneticilik, fatih terim dışında gelecek herhangi bir teknik adam teknik direktörlük yaptırmayacak taraftar gurubudur.

    demokles'in kılıcı gibi her an bu insanların tepesinde sallanacaktır. ve geçmişte sırf bu baskı, nefret ve köstek olma kültüründen dolayı birçok galatasaray başkanı, yöneticisi ve teknik direktörü başarılı olacağı varsa da olamadan kulüpten el çektirildi.

    yapılamayan her transfer, takımda herhangi bir mevkide eksik olması, yapılan veya yapılmayan her açıklama, kaybedilen her puan öfke, nefret ve linç olarak o koltuklarda oturanlara geri dönecek.

    hee ben zaten galatasaray'dan nemalanmaya geldim, reklamımı yapıp cebimi doldurup gideceğim diyen adamlar zaten bu duruma aldırış etmez, dayanabildiği kadar dayanır, türkiye'de 30 milyon taraftarı olan bir camia için nefret figürü haline gelir, kendisi için maksimum faydayı sağlayıp gider, ama gerçekten hizmet etme gayesiyle gelenler için bu durum hakikaten büyük dezavantaj.

    umarım bu handikabı göz önüne alarak yola çıkmıştır mevcut isimler.
  • 7883
    benim gözlemlerime göre galatasaray taraftarının eleştirilen kısmındaki büyük çoğunluk altyapı oyuncularımızın her şeyden önce galatasaray'da forma bulmasını istiyor. fakat gerek türkiye gerçekleri nedeniyle, gerekse fatih terim'in son yıllarda gençlere pek güvenmemesi nedeniyle bunun gerçekleşmeyeceğini biliyor.
    işte o "kaçıp kurtarsın kendini" tavrı bundan sonraki tavır. yani başı gözden kaçırılan o cümle aslında şu: "galatasaray'da rotasyon oyuncusu olarak bile düşünülmeyecekse kaçıp kurtarsın kendini, zaten ülkenin hali ortada."

    bu cümleyi ortadan bölüp sadece o kısmına odaklanırsanız sanki galatasaray taraftarı galatasaray'ın menfaatlerini istemiyor gibi gözükür tabii, ama durumun öyle olmadığı defalarca yazıldı. bartuğ galatasaray'da iyi giden maçların son 10 dakikasında bile oynayamacak durumda mı? o zaman zaten kadroda tutulmasının da bir mantığı yok.

    aynı taraftar 2020-2021 sezonun başından itibaren kerem'in neden oynatılmadığını sorguladığında da "siz hocadan iyi mi biliyorsunuz?" tepkisi aldı. biz hocadan iyi bilmiyoruz tabii ama hoca galatasaray'ın bugününü düşünüyorsa biz gelecek 5-10 yılını da düşünüyoruz. mademki altyapı oyuncularımız a takımda forma giymeye layık görülmüyor, o zaman gitsinler abi.

    ek olarak, bu tür meseleler üzerinden kimin daha vefalı galatasaray taraftarı olduğunu tartışmaya açmak da kimseye bir şey kazandırmaz.
  • 7885
    burak elmas mazbatayı aldığı dakikadan itibaren sayacı başlatan taraftarlar var.
    yani aslında derdim burak elmas’ı filan da savunmak değil.
    çok acayip kafalar yaşanıyor ve her seferinde ben çok şaşırıyorum.
    arkadaşlar merak etmeyin transferler gelecek ama 4 gün önce mazbatayı alan adamdan 4 günde 5 transfer açıklamasını beklemeyin.
    bence biraz salın, bu kadar takıntı yapmayın.
  • 7886
    yaşı 22'den küçük olan taraftarının sabır diye bir kavramdan haber değildir malesef.

    not: burada salt 22 yaş baz almayalım. teknolojinin gelişmesiyle birlikte iletişimin çok hızlandığı bu devirde büyüyen genç nesli düşünelim. ve de istisnalar kaideyi bozmaz :)

    olay mustafa cengiz yönetiminin transferde umulmadık bariyerlere takılıp kalması da değil. olay mazbatasını bir hafta önce alan burak elmas'ın ve yönetiminin mustafa cengiz gibi bariyerlere çarpma korkusu biraz.

    ama en büyük pay yeni iletişim çağıyla birlikte her şeyin çok çabuk tüketilmesi. eski diye tabir edebildiğimiz taraftarda pek göremezsiniz transfer arzusu. onlar için asıl önemli olan galatasaray. transfer çok alt sıralarda.

    iletişim çağında büyüyen 22 yaşından küçükler ve nispeten büyük olan 25 yaşından büyükler artık çok çabuk tüketici. uzun filmler izlenmez, 2 saatlik diziler izlenmez. +40 yaşındakiler hala devam ettiriyor bu etkinlikleri.

    kısa videolar, 10 dakikalık youtube videoları, 6 saniyelik vine, kısa instagram videoları ya da tiktok sırf bu yüzden çok revaçta. çünkü 120 dakikada bir içerik tüketmek yerine çok daha fazla içerik tüketmek insanlara daha çekici geliyor.

    yine eskiden gazetelerin spor köşelerinin sağ üstünde gecenin golü kırmızı şekilde çizildiği zamanlarda bu kadar kısa haber alınamıyordu. oysa şimdi transfer durumları o kadar hızlı yayılıyor ki takip edilmesi çok güç.

    bu bilgiler neticesinde yeni iletişim çağı gençleri sürekli tüketim isteği içerisinde. bunun ucu yok.. bilgi tüketimi, eğlence, video, transfer.. istediğiniz kadar uzatın.

    yeni yönetimin işi sırf bu yüzden bile çok zor. çünkü sosyal medyayı en etkili kullananlar bu iletişim çağında büyüyenler.

    buraya kadar okumaya zahmet eden herkese teşekkürler.

    çok yaşa galatasaray!
  • 7889
    sosyal ve tv medyasının gazına gelip ortalığı yangın yerine çevireni çok olan güruh.

    galatasaray yönetimi futbolcu ücretlerini kamuoyuna açıklamayarak fahiş fiyatlarla sözleşme imzalamanın önünü açmadı. futbolculara ödenen bonservis ve aldıkları yıllık ücretleriyle medyanın önüne atılmasını ve akabinde kendini taraftar olarak adlandıran kişiler tarafından futbolcuların ve yakınlarının sosyal medya hesaplarına ahlaksız yorumlar yapılmasının önüne geçmiştir.

    hepimiz şeffaf olsun isteriz, kim ne alıyor ne verilmiş bilelim isteriz fakat burası türkiye renkdaşlar. burada oyun sadece saha içinde değil. rakiplerin de eğer bu şekilde yönetilerek en azından futbolcusunu ve yönetim kadrosunu olası tepkilerden ya da linçten koruyorsa sen de aynı yöntemi uygulamalısın.

    aynı zamanda gözünü açması gereken taraftardır. bakın düne kadar futbolcularımızı aldıkları ücret üzerinden hedef gösteren medya ve troll hesaplar bugün siz misiniz gizleyen diye kaynağı olmayan haberler pompalayıp yine taraftarı dolduruyor. taraftar da buna destek oluyor. her twiti gerçek kabul edip bela, haram zıkkım diye başlıyor vurmaya.

    biraz sakin olun renkdaşlar. yeni bir yönetim geldi. oyunu biraz da onların oynamak istediği gibi oynayalım. sene sonunda alınan başarı ve mali duruma göre eleştirmesini yaparız. daha şimdiden hem kulübü hem teknik kadroyu hem de oyuncuları topa tutmaya başlarsak trollerin ekmeğine yağı sürdük demektir.

    inanın haberi pompalayanlar arkalarına yaslanıp yarattıkları etkilerle orgazm oluyorlar. bu fırsatı verip vermemek de taraftarın elinde.
  • 7893
    sosyal medya gazına geldiği için eleştirilen taraftar. evet eleştiri doğru ama dar. galatasaray taraftarı değil, türk insanı bu gaza gelmekte. ıfsa kültürü oluşmuş durumda. x bir şey söyler, bunu duyan kitlenin yarısı söylenene inanır ve bunu fikir arak değil bilgi olarak yayar, savunur, ya da yerden yere vurur. araştırmaz, mantık süzgecinden geçirmez. benim için bunun adı artık aptallık ve bana göre aptal olmakta bir nevi kötülüktür.
  • 7894
    genç oyuncu fetişiyle bıkıp usandırmıştır. artık iş o raddeye geldi ki 27-30 yaş arasındaki adamların adı geçtiğinde dahi laf çarpıtmakta, istemeyiz şımarıklığına bürünmekte, hatta fatih terim'in eski sözlerine kendince atıfta bulunup kafa bulmaktadır.

    ne yapılsın yani dostlar bütün takım 18-24 yaş arasından mı kurulsun, tecrübeli futbolcu kavramını literatürden mi silelim, takımında en az 3-5 tane +29 yaş üstü futbolcu olmadan hangi kulüp veya milli takım başarı yakalamış bugüne kadar. takımının yarısını hatta yarsından fazlasını +27-28 yaş üstü futbolculardan kuran city, united, barcelona, real madrid, atalanta, bayern, paris, sevilla gibi avrupanın bütün üst-orta ölçekli takımları geri zekalı sanırım. bizim taraftarın akıl ettiğini edemiyor.

    bugün bu futbol romantiklerinin sevgilisi ajax dahi yakın tarihte 28 yaşındaki davy ve haller'e toplam 30 küsür milyon euro bonservis ödedi.

    tamam bizim bu kulüpler gibi bir ekonomimiz yok ama bizim de ekonomimizin yettiği bu tür oyuncuları gidip alırken de hani nerede gençler diye karalamasın kimse bir zahmet. geçen sene takımında o genç oyunculardan bir yerine 33 yaşındaki fernando olsaydı bugün psv ile ön elemeyi değil şampiyonlar ligi gruplarını düşünüyordun, kasana da havadan 40 milyon euro gelmişti.

    ama bugün gidip takıma faydalı olunacağı düşünülen 33 yaşında bir futbolcu bulunup alınsa vay fatih terim'in vay yönetimin haline.

    (capslk açık) bir takımın tamamı genç oyunculardan kurulamaz.(capslk kapalı)
  • 7895
    yarışmacı kulüp vs. fm oyunu arasında kafasını çok yoran taraftardır. keşke biraz arada bir oyundan kafalarını kaldırsalar da, yarışmacı kulüp ne demek onu hatırlasalar. bugün genç oyuncu oynatmaya başlasak idealde muhtemelen 5 sene sonra falan şampiyon olmayı bekleriz. ve bir kısım galatasaray taraftarına göre bu uygundur.

    ama idealde.

    çünkü hepimiz bi fm rüyasından uyanırsak, biliyoruz ki o genç oyuncu grubu ligin 10. haftasında 5 mağlubiyet falan aldığında taraftar ayaklanacak, ortada ne takım, ne hoca, ne başkan kalacak.

    that's real life.
  • 7896
    feghouli, babel, belhanda, falcao tarzı tecrübeli (!) futbolculardan yorulmuş, ömrü çekilmiş cefakar taraftardır.

    dakika 70'de 2-0 maglum durumda iken eli belinde, topu bir sağa bir sola geveleyip, açtığı ortayı uzay boşluğuna yollayan geberik futbolcular yerine, tekmeye kafa atan, futbol aşkı bitmemiş dinamik futbolcu arayışında olan taraftardır.
  • 7897
    genç futbolcu isteyen taraftar romantiklikten uzak gerçeklerin farkında olan taraftardır.
    bugün 28 yaşında bonservis vererek aldığınız oyuncu 2 sezon sonra 30 yaşına girmiş olacak. 30 yaşında bir adamı kolay kolay elden çıkaramazsınız.
    benim söylediklerim stanciu için değil. stanciu'nun gelmesini de isterim. ancak hem stanciu, hem ghezzal, hem de moreno gibi isimler konuşuluyorsa bir durup düşünmek lazım.
    hiç öyle avrupa kulüplerinden örnek vermeye gerek yok. birçoğunun 250 milyon euro üzerinde geliri var. ajax sadece de jong ve de ligt'ten 170 milyon euro kazandı. bunlar 30 yaşında kaliteli bir oyuncuya bonservis ödeyebilirler.
    mesela atalanta'da ilk 11'in çoğu 29-30 yaşında oyuncular. burada yaş değil kalite önemli.
    ancak bizim durumumuz farklı. kimse farkında değil ama iki sene sonra bankalar birliği anlaşması başlayacak.
    bizim kulüplerin yıllık geliri 100 milyon euro bile değil. taş çatlasın 70 milyon euro. bunun yarısına da bankalar birliği borçlara karşılık el koyacak. sana 35 milyon euro kalacak. bununla hem oyuncu maaşlarını ödeyip, hem de transfer yapacaksın. elinde satabileceğin oyuncu varsa şanslısın. çünkü satacağın fazla oyuncun yoksa geçtiğimiz 3 sezonda çektiğimiz rezilliğin çok daha büyüğünü çekeceksin. çünkü bankalar birliği anlaşması 9 yıl bu şartlarda sürecek.
    ayrıca bonservis ödeyerek oyuncu transfer etmek istediğinde bankalar birliği bu transferi veto edebilecek. hatırlayanlar olacaktır galatasaray aig ile ortak olduğunda benzer sorunları yaşamıştı. aig onaylamadan transfer bile yapamıyordu.
    yani demem o ki biz genç, gelecek vadeden, gelecekte satıp sıcak paraya çevireceğimiz oyuncular almazsak çok değil 3 sene sonra altyapı oyuncuları ile sahaya çıkmak zorunda kalabiliriz.
    peki borçları ödeyemezsen ne olur, önce kayyum'a oradan da yandaş bir holdinge satılacaksın. birçok şey gibi kulüplerin de özelleştirilmesi isteniyor zaten. artık limak holding mi alır cengiz holding mi bilemem.
  • 7898
    bir futbolcuyla alakalı üç tane youtube videosu izleyip yorum yapanları vardır. nereden mi biliyorum? açıkça beyan ediliyor zaten. kimsenin her konu hakkında fikir beyan etme zorunluluğu yok arkadaşlar. "sana ne arkadaşım, senden izin mi alacağız?" diyorsan, estağfurullah tabi ki benden izin almayacaksın ama en azından şu platformun kalitesinin içine sıçmaya da gerek yok.
  • 7899
    keyif veren bir futbola özlem duyan taraftar grubudur.

    öyle bir ekonomik sıkıntı söz konusu ki ister istemez taraftarlar hesap kitap yapıyor. gelecek futbolcunun para kazandırıp kazandırmayacağını hatta kaç sene para kazandıracağını hesaplıyor. belli bir yaşın üstündeki futbolcuları bu şekilde değerlendiriyor. o yüzden genç, potansiyeli olan ve para kazandırma ihtimali olan futbolcular istiyor.

    asıl problem taraftarın böyle düşünmesi değil. türkiye'de futbolu bu hale getiren ve muhasebeci taraftarları yaratan futbol yöneticileridir.
  • 7900
    scout ekibinin koca sezon izlediği adamı 3 dakikalık youtube videoları izleyip eleştireni mi dersin,

    bütün takım muslera hariç 18 20 yaşında olsun, ha bi de hepsi yıldız olsun ama sakın hiç birine €2 milyon euro bonservis falan verilmesin, hepsi kontratı bitmiş adam olsun, hemde imza parası istemesin bileşenlerinin bir yada bir kaçını bir arada kullananı mı dersin,

    futbolcuların karısının instagram hesabı altına defolun gidin diyeni mi dersin,

    avrupaya türkiyeden daha ucuza giden her adam için, aha bak millet buluyor biz bulamıyoruz, oturmuşuz menejer kucağına diyeni mi dersin,

    yeminle allah yardımcımız olsun.

    o kadar transfere ihtiyacımız var ama o işler bile yönetimi sizin kadar yormuyordur eminim arkadaşlar...
App Store'dan indirin Google Play'den alın