276
benim zihnimdeki ideal düzen nedir anlatayım.
futbol direktörün 10-20 hatta 30 senelik bir proje için başa gelir. hocalar, oyuncular, malzemeciler değişir, bu adam değişmez. bu adamın maaşı iyi olur, primlerden bu adam da faydalanır. faydalansın, kazansın ki gözü çok canımızı yakan komisyonda olmasın.
bu futbol direktörüyle birlikte birkaç profesyonel takımı başarıya ulaştıracak orta-uzun vadeli projelere sahiptir. bu projelere uygun teknik direktör seçilir. bu teknik direktörle yollar ayrıldığında, çoktan bu projeye uyum sağlayacak yapıda teknik direktörler hazırdır. teknik direktör, sahadaki oyundan sorumlu olan tek kişidir. işine hiçbir şekilde karışılmaz. kendisinden her ay rapor alırsın. devre arasında sorarsın, hoca eksiklerimiz neresi diye. sana atıyorum sağ kanada sol ayaklı, güçlü, süratten ziyade top yapma yeteneği olan birine ihtiyacım var der. burada ne olur?
burada scout ekibi devreye girer. bu ekip iyi çalıştığı ve birileri ayrılmadığı sürece bozulmaz. bu ekip sürekli çalışır. bu ekip çok geniştir. bu ekip asla ofiste oturmaz. bu ekip sürekli izler. bu ekibin de başında bir adet şef gözlemci olur. tüm raporlar onda toplanır. futbol direktörü doğrudan bu şef gözlemci ile konuşur. şef gözlemciye hocanın istediği oyuncu türünü gösterir. şef gözlemci de futbol direktörüne bu profildeki oyuncuların ismini verir. burada futbol direktörü-başkan devreye girer. maliyeti uygun, projeye göre ileride para kazandırabilecek olan oyuncular ayıklanır. elde 3-4 oyuncu mu kaldı? teknik direktör, yardımcı hoca, şef gözlemci, futbol direktörü dilerse hep birlikte bu 3-4 oyuncuyu izleyip, tartışarak bir öncelik sırası belirleyebilir. sonra da bu oyuncuların arasından en uygun ve arzu edilen alınır.
altyapı hocasının da transferde şef scout ile görüşme yapması gerekir ki, bu bambaşka bir konu olduğundan burada değinmeyeceğim.
bence, olması gereken budur.
peki galatasaray'da ne oluyor?
galatasaray scout ekibi, zurnanın son deliği.
buraya onlarca yazı yazdım bir dönem. ödenen garip bonservisler, verilen saçma maaşlar. kaan baysal hepimizin aklında tazedir hala.
bizde şu oluyor. komisyon yedirebiliyorsan yedir.
yediremiyorsan ve hiçbir şekilde cebe para atamıyorsan, sor bakalım scout ekibine.
bu adamların söz söyleme hakkı yok.
bu adamlar belirli bir projenin, sistemin halkası değil.
maalesef.
ek olarak, çok genel anlattım. araya birkaç farklı birim de koyabilirsiniz. mesela spor üzerine de eğitim almış profesyonel bir arabulucu buldunuz? veya böyle bir ilan verdiniz, birileri de size 4 sene içinde gerekli eğitimleri alacağını söyledi. bu adamla 4 sene sonrası için anlaşırsınız. birden elinizde spor üzerine eğitim almış bir arabulucu olur. transfer görüşmelerini bu adam yapar. adam arabulucu. başkan da son imza için devreye girer sadece. scout ekibini ikiye bölebilirsiniz. bir ekip genç oyuncuları tarar, altyapıya transfer yapar. bu adamları da altyapı hocasına bağlayıp, her sene 5 milyon euro bütçe verebilirsiniz. denetlemeyi sağlam yaparsanız, sorun olmaz. arada epey birim olabilir ve iyi bir denetleme ortamı yaratılırsa harika sonuçlar alınabilir. galatasarayı küçümsememek gerek. ama maalesef, dar kafalar yönetiyor. ülkede zaten 2-3 büyük kulüp var, senin de sadece ülkende 20 milyon taraftarın var en az. şu potansiyel berbat ediliyor. maalesef berbat ediliyor.
futbol direktörün 10-20 hatta 30 senelik bir proje için başa gelir. hocalar, oyuncular, malzemeciler değişir, bu adam değişmez. bu adamın maaşı iyi olur, primlerden bu adam da faydalanır. faydalansın, kazansın ki gözü çok canımızı yakan komisyonda olmasın.
bu futbol direktörüyle birlikte birkaç profesyonel takımı başarıya ulaştıracak orta-uzun vadeli projelere sahiptir. bu projelere uygun teknik direktör seçilir. bu teknik direktörle yollar ayrıldığında, çoktan bu projeye uyum sağlayacak yapıda teknik direktörler hazırdır. teknik direktör, sahadaki oyundan sorumlu olan tek kişidir. işine hiçbir şekilde karışılmaz. kendisinden her ay rapor alırsın. devre arasında sorarsın, hoca eksiklerimiz neresi diye. sana atıyorum sağ kanada sol ayaklı, güçlü, süratten ziyade top yapma yeteneği olan birine ihtiyacım var der. burada ne olur?
burada scout ekibi devreye girer. bu ekip iyi çalıştığı ve birileri ayrılmadığı sürece bozulmaz. bu ekip sürekli çalışır. bu ekip çok geniştir. bu ekip asla ofiste oturmaz. bu ekip sürekli izler. bu ekibin de başında bir adet şef gözlemci olur. tüm raporlar onda toplanır. futbol direktörü doğrudan bu şef gözlemci ile konuşur. şef gözlemciye hocanın istediği oyuncu türünü gösterir. şef gözlemci de futbol direktörüne bu profildeki oyuncuların ismini verir. burada futbol direktörü-başkan devreye girer. maliyeti uygun, projeye göre ileride para kazandırabilecek olan oyuncular ayıklanır. elde 3-4 oyuncu mu kaldı? teknik direktör, yardımcı hoca, şef gözlemci, futbol direktörü dilerse hep birlikte bu 3-4 oyuncuyu izleyip, tartışarak bir öncelik sırası belirleyebilir. sonra da bu oyuncuların arasından en uygun ve arzu edilen alınır.
altyapı hocasının da transferde şef scout ile görüşme yapması gerekir ki, bu bambaşka bir konu olduğundan burada değinmeyeceğim.
bence, olması gereken budur.
peki galatasaray'da ne oluyor?
galatasaray scout ekibi, zurnanın son deliği.
buraya onlarca yazı yazdım bir dönem. ödenen garip bonservisler, verilen saçma maaşlar. kaan baysal hepimizin aklında tazedir hala.
bizde şu oluyor. komisyon yedirebiliyorsan yedir.
yediremiyorsan ve hiçbir şekilde cebe para atamıyorsan, sor bakalım scout ekibine.
bu adamların söz söyleme hakkı yok.
bu adamlar belirli bir projenin, sistemin halkası değil.
maalesef.
ek olarak, çok genel anlattım. araya birkaç farklı birim de koyabilirsiniz. mesela spor üzerine de eğitim almış profesyonel bir arabulucu buldunuz? veya böyle bir ilan verdiniz, birileri de size 4 sene içinde gerekli eğitimleri alacağını söyledi. bu adamla 4 sene sonrası için anlaşırsınız. birden elinizde spor üzerine eğitim almış bir arabulucu olur. transfer görüşmelerini bu adam yapar. adam arabulucu. başkan da son imza için devreye girer sadece. scout ekibini ikiye bölebilirsiniz. bir ekip genç oyuncuları tarar, altyapıya transfer yapar. bu adamları da altyapı hocasına bağlayıp, her sene 5 milyon euro bütçe verebilirsiniz. denetlemeyi sağlam yaparsanız, sorun olmaz. arada epey birim olabilir ve iyi bir denetleme ortamı yaratılırsa harika sonuçlar alınabilir. galatasarayı küçümsememek gerek. ama maalesef, dar kafalar yönetiyor. ülkede zaten 2-3 büyük kulüp var, senin de sadece ülkende 20 milyon taraftarın var en az. şu potansiyel berbat ediliyor. maalesef berbat ediliyor.