• 23027
    2019-2020 sezonuna topyekün formsuz başlamış futbol takımı.

    olumsuz entry'ler girmeyi sevmiyor, zaten dönem dönem gergin olan sözlüğümüze bir ateş de ben yakmak istemiyorum. zaten aşağı yukarı herkesin gördüğü, düşündüğü şeyler yazacaklarım yapıcı eleştiri niteliğinde.

    örneğin fatih hoca formsuz, forvetin formsuz, orta sahan formsuz, stoperlerin geçen seneki* formlarını mumla aratıyor. bir tek muslera sanırım zinde başladı 2019-2020 sezonuna.

    4-1-4-1 dizilimi kanser olarak nitelendiriliyor sözlükte. 5-3-2, 3-5-2, 4-4-2 de oynasak formsuz ve yaşlı oyuncularımızdan dolayı belki bu taktikler de işe yaramayacak.

    istatistikler, geri paslar, düşük şut yüzdesi, gol atamama sorunu bunlar görünenler.

    benim takımımızla ilgili tek bir düşüncem var o da şudur; fatih hoca'nın konsanstrasyon ve disiplin motto'su bu takımda ''yok'' arkadaşlar. şu an takımdaki oyuncular inisiyatif alamıyor, ya kendine güvenemiyor ya takım arkadaşına. bir oyuncumuza üç beş metre yakınlıkta iki futbolcu bastığında ya bireysel yetenekle çalım yoluna başvurmak ya da geri dönmek dışında opsiyonumuz yok. o basan iki oyuncu arasından arkaya sarkıp pas alan futbolcu yok. hücum organizasyonları çok cılız. sanki antrenmanlarda çalışılanlar sahaya çıkınca uçup buharlaşıyor.

    konsantrasyon ve disiplin hocam. bu takım en kötü formasyonla bile bundan daha iyi oynayabilir. konsantrasyon ve disiplin. ha bir de forma adaleti lütfen. en kötü halimiz buysa, sadece takımın disiplini ve konsantrasyonu otursa 2019-2020 süper lig cemil usta sezonu şampiyonuyuz açık ara farkla.
  • 23029
    bakiniz vererek meshur olmasina katkida bulunmayacagim ama sosyal medyada her hafta sistematik olarak her bir unsuru kotulenmesine karsin, saha disinda iletisimi iyi yonetemeyen bir sezon geciriyoruz ayni zamanda.

    topun yeni kapilip, rakibin kaleci haric 8 kisi 2 hat halinde sahasinda oldugu 10 saniyelik bir video kesitiyle maci izlemeyen veya izledigini dogru yorumlayamayan taraftarlar oyunculara/hocaya bileniyor.

    takimin yeni yildizinin sakatligiyla ilgili 3 haftalik dedikodu surecine ve rakiplerin her alanda dalga gecmesine karsin dogru duzgun aciklama bir turlu yapilamiyor. 100den fazla takipcisi olan her galatasarayli twitter hesabina gore takimi 2 senedir sampiyon yapan yildizlarin tamami cop.

    isin aci tarafi da sorgulanan ve hakli olarak sorgulanmasi gereken hoca oldugunda, yani isler donup dolasip hocanin kendine gelmesiyle asilacaginda farkediyoruz ki, ikinci bir galatasarayli yokki akli selime davet etsin, hocayi yapici olarak elestirilmesi ve dogruya sevkedilmesi icin kanaat onderi olsun, yangincilari sustursun, gercek taraftarlarin yuregine su serpsin. sorun kendisi degilken bunu yapabilen tek basina faith terim’di. simdi onu taniyanlarin, cozecegine emin oldugu bir durumla ugrasirken bir ikinci buyuk de cikmiyor ki etki alani olusturulup gercek degerler korunsun.

    su ana kadar saha disinda sahadaki puanlardan cok daha fazlasini kaybeden takim.
  • 23031
    ekşi'de yazmıştım, burada da bir benzerini yazıyorum;

    paralı koç trollerinin fazlasıyla mesaisini alan takım. biraz tökezlesin, algıya başlarlar. şu an bakıyorum, zamanı belirli olmayan videolar, oyuncuları ile ilgil yalan haberler üzerinden korkunç bir algı operasyonu yapılıyor. yıllardır öyle bir ezilmiş ki ibneler, gayri resmi her yolu deneyip, rakiplerini alt etmeye çalışıyorlar. çünkü bu takımı aşağı çekmeye ne güçleri , ne de götleri var.

    oğlum valla yazık size lan, bu kadar eziklik bünyeye zarar, valla bak. merak etme sen, galatasaray'ın hiç bir zaman uzun süre başarısız olduğu bir dönem olamaz, gene palazlanır, tepenize çıkar, sizleri öper. mayıs ayı geldiğinde tff, mhk diye ağlarlar gene.

    buradan da hoca ve futbolculara açık çağrı. kendinize gelin lütfen, sahada bu algıcı köpeklere en güzel cevabı vermesi gerekenler sizlersiniz. yüzümüzü eğmeyin.
  • 23034
    normal bir sezonda geçen sezonki galatasaray'ın şampiyon olamaması gerekiyordu. lig tarihinde 34 maçlık periyotta 69 puan toplayarak şampiyon olan bir tane takım bile yoktu, ilki biz olduk. bu da bizi tıpkı 2015 yazındaki gibi saçma sapan bir rehavete sürükledi.

    rizespor maçını* yakan mariano büyük oyuncu sanıldı, belhanda üç ay adam gibi top oynadı (şubat-mayıs) diye gelen teklifler reddedildi. şampiyonluk romantizmiyle nagatomo'nun temposuzluğu ve hücum yetersizliği göz ardı edildi ve alternatif alınmadı. daha da kötüsü falcao gibi babel gibi temposuz ve yüksek maaşlı isimler şampiyonlar ligi başarısı getirecek umuduyla üç senelik kontratlar bağlanarak transfer edildi. sonuç olarak muslera olmasa, yedek takımla on maç yapsa ancak bir tanesini kazanabilecek bir as kadro kurgulandı. http://lineupbuilder.com/?sk=v05l http://lineupbuilder.com/?sk=v05k

    ancak madalyonun öbür yüzüne bakarsak, son yıllardaki en iyi yedek kulübelerinden birine sahibiz. fatih hoca değişim için yine ocak ayını işaret etse de mevcut kadronun bu kadar kötü oynaması kabul edilebilir bir durum değil. kadroda herkesin alternatifi var, hocanın denemediği kombinasyonları deneyerek kış transferine kadar minimum kayıpla gemiyi limana yanaştırması gerektiği inancındayım. üstü çizilen isimleri geçen sezon serdar aziz ve eren'e yaptığımız gibi son maça kadar oynatmak zorunda değiliz.

    çünkü takımda eksik olan şey kalite değil, dinamizm.
  • 23035
    kendimi bileli, yaklaşık yirmi üç senedir neredeyse tüm resmi müsabakalarını izlediğim takımım, tutkum.

    gözümü açtığımda imparator vardı takımın başında. rakibe sahayı dar eden oyun anlayışıyla, o dönem tüm oyuncular mükemmel işleyen bir makinanın parçaları gibiydi.

    takvimler değişti; parçalının içindeki yüzler, sırtındaki numaranın üzerinde yazan isimler değişti. 96'-00' dönemi kadar sahadaki tüm oyuncuları efsane olan kadrolar olmasa da her dönem belli isimler ekran başında veya tribünde müptelası etti bizleri. her dönemde iz bırakan oyuncular oldu. kişisel olarak, kiminin gol vuruşlarındaki ustalığı*, kiminin azmi ve gollerden sonra tribüne koşuşu*, kiminin şık golleri**, kiminin defanstaki lider duruşu**, kiminin ampul gibi astığı frikikleri(u: :()*, kiminin soldan soldan yardırışı**, kiminin rakibi sırtına alıp giderken ali sami yen eski açıkta at yarışı izliyormuş hissiyle uğultularla izlediğimiz deparları*, kiminin sahadaki yüksek tansiyonlu, rakibi ısıran tatlı sert müdahaleleri*, kiminin füzeleri ve kadife gibi ayağı*, hatrıma geldikçe izlediğim her dönemden saydığım bu aslanların gönüllerde taht kurmalarının şahidi olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. kısacası her dönemde takımı sırtlayan bir iki kişi, elini taşın altına sokup ölü toprağını atan, diğerlerine isyan ruhu aşılayan bir iki kişi hep oldu bu takımda.

    yakın dönemde ise muslera haricinde bu listeye yazılabilecek malesef bir kişi bile yok, gönül ister ki buffon gibi bizimle 40'larını yaşasın. ancak kendisi de kaleci olduğu için her an oyunun içinde değil. selçuk desek, eski formunda olmadığı için artık taraftarın zihnen kendisini benimsediğini düşünmüyorum. bugün onbirde ismini gördüğümüzde malesef futbol kendi formuna dikkat etmediği ve futbol onu erken bıraktığı için kabus görür gibi oluyoruz, çok üzücü bir durum. belki faal futbolculuk kariyerini bitirip gerekli eğitim ve lisanslarını tamamlayıp teknik kadroda ileride kendisine yer bulur, kim bilir.

    şu geçtiğimiz zor zaman düşünüldüğünde, gönül istiyor ki bu kadrodan da bir iki kişi ilerleyen senelerde üstte saydıklarımız gibi takımını sırtlayan oyuncular olarak anılabilsin. malesef teknik-taktik-form konuşurken atladığımız konulardan biri de sahada isyan eden oyuncu yok, biraz ömer bayram kıpırdandı, taraftar olarak dedik ki "işte galatasaray futbolcusu sahada bu duruşu yansıtmalı".

    tüm takımın sahada ruh yansıtmasını, mücadeleyle ve presle rakibi bezdirmelerini, ne sonuç alınırsa alınsın her şeylerini verdiklerini taraftara hissettirmelerini görmek, hafta sonlarını iple çekmek istiyorum, "haydi göreyim benim aslanlarımı" demek istiyorum.
  • 23036
    gerçekten performansında sisteme bağlı olmaksızın da sıkıntı olan oyuncularımız var (belhanda, mariano, nagatomo vs.). ama artık belli bir orta saha kurgusuna ulaşmamız gerekiyor. bence nzonzi, lemina, seri üçlüsünde ısrar edilmeli. çift forvete de dönmeliyiz. aralara gençleri de serpiştirmeliyiz ki her maç karşımızdaki takımdan daha az koşmayalım (taylan, emre, süleyman luş). en önemlisi de sistem. öyle veya böyle bir sistemimiz olmalı.
    bir konu daha; şu dansözlü eğlence olayı. arkadaş sanki bütün futbolcular maçlardan sonra kös kös oturuyor evinde. siz hiç işte hata yaptığınız bir günde arkadaşlarınızla buluşmaya, eğlenmeye kafa dağıtmak için gitmediniz mi? ne bekliyoruz abi maçtan sonra eyüp sultan'a mı gideceklerdi, ki bunlar yabancı futbolcu. ya evlerine ya da dışarıya çıkacaklar. sonuçta günlük yaşantıları devam ediyor. maalesef sosyal medyanın gazına gelip zaten kötü giden işleri daha da zora sokuyoruz. galip gelseydik bunun esamesi bile okunmazdı. yaptığımız maçlara bakarsak ayır 1-2 kişiyi kimsenin eğlenmeye hakkı olmaz. takım halinde kötüyüz ve bu futbolcuya bağlı bir sorun değil. ben inanıyorum şöyle sistemli ne yaptığını bilen bir takım olsak gerisi çorap söküğü gibi gelecek.
  • 23037
    hakkında (bkz: #2788799) girdisini tam 12 gün önce girdiğim ve üzücü tarafı sistemi hala değişmemiş futbol takımımız. burada yazılan kadrolarda ufak farklar olsa da, taktiksel olarak neredeyse bütün sözlük aynı noktalardayız. demek ki bu işin doğrusunu anlamak bu kadar da zor değil.

    ben hocamızın da aslında durumun farkında olduğunu, ama içeride daha büyük sorunların da var olduğundan şüpheleniyorum. ocak ayını hocanın kaytarma cümlesi olarak görmek yerinde isteksiz veya sorunlu oyunculara yol verileceği tarih olarak gördüğünü düşünmek istiyorum. umarım fazla polyanna değilimdir.*
  • 23040
    ben hiç bir zaman, ki 20 yıldan fazladır düzenli olarak takımı izlerim; takım çok pas yaptığında, rakibe top vermediğinde, hatta abartıyorum tiki taka vari paslaşmalar yaptığında coşan bir galatasaray taraftarı görmedim. bizim genlerimizde baskı var, pres var, rakibi bozmak ve yerden, havadan, uzaktan, yakından direkt rakip kaleye inmek var. ne zaman bu tarzımıza döneriz o zaman takım hem tribünleri tekrar kazanır hem de sahada hakkıyla 3 puanı.
  • 23043
    artık heyecan vermeyen takımdır.
    mariano, nagatomo, belhanda, selçuk, marcao’yu görünce kanım donuyor.

    seri ve lemina da transfer yapılırken ismin o kadar da önem teşkil etmediğini acı şekilde gösterdiler.

    emre akbaba desen iyileşse bile anca alanyaspor maçlarında şov yapar. sağlıklıyken hiçbir etki göstermediği maçları bilirim.

    yunus akgün başı kesik tavuk gibi oynuyor. normalde genç oyuncu oynadığında heyecanlanırım da bu arkadaşta ruhum daralıyor.

    babel beklentiyi karşılamayan isimlerden. onyekuru etkisi beklemesem de ümitliydim yine ama şu ana kadar ııh.

    falcao top alamıyor diyoruz ama ne bileyim top geldiğinde de öyle gomis gibi beklentiye giremiyorsun.

    feghouli bir var bir yok. tam ümidi kesiyorum enfes oynuyor. tam işte böyle oyna aslanım diyorum çuvallıyor.

    belhanda’yı anlatırken küfretmeden bir şeyler yazmak çok zor. zoru başarıp susuyorum. seni hiç sevmedim süt oğlan.
  • 23045
    2019-2020 sezonu şampiyonluğun en güçlü adayı olan takım, galatasaray hiçbir zaman vazgeçenlerin takımı olmamıştır, tek bir tweetle takımı şaha kaldıran taraftarı bütünleştiren bir efsaneye sahiptir, yine şahlanacaktır. yeter ki desteğimizi sinerjimiz dualarımızı eksik etmeyelim, her kulvarda başarı isteğimiz şampiyonluk isteğimiz başlı başına bu takımın nasıl bir anlayışa sahip olduğunu gösterir.
    gün birlik olma günüdür.
    inan edin şampiyon olacağız yine yeniden, hem de "benzersiz" bir şampiyonluk.
  • 23046
    futbola küsmüş takımdır.

    karşısında biraz oynayan hiçbir takım bize kaybetmez. kaybetmesi için ekstra işler lazım.

    bu akşam * mesela 2 yoktan golle 2-0 önde kapattık ilk yarıyı ama oyun yine sıfır yine sıfır. ikinci yarı 2-2 olmaz diyemez hiç kimse.

    neyse ocak’ı bekleyelim. tüm sıkıntı ahmet’te mehmet’te çünkü. teknik direktörün teknik ekibin hiç suçu yok.

    edit: maçtaki ilk pozisyonunu emre morla 82. dakikada buldu.*
  • 23049
    bana fazladan 24 çarpı 90: 2160 dakika hediye eden canım takımım.
    (bkz: 1 kasım 2019 galatasaray çaykur rizespor maçı)
    bu leş maç ve bu leş futbol sonrası fikstüre baktım. 24 hafta daha var çekilmesi gereken çile gibi. ben normalde haftaiçinden işimi gücümü galatasaray’ın maçına göre ayarlarım ve illaki o maçı seyrederim haftasonu. ama artık akıllandım yok vallahi bu çekilecek kahır değil. iğrenç bir futbol oynuyoruz. bu futbol karşılığı 3 dakikalık özet görüntüleri izlemek bile zaman kaybı.
    ayrıca ben bu yıla dair futbolun iyileşeceğine dair inancımı kaybettim.
    zaman kazanımı açısından türkiye kupası maçlarını da seyretmeyerek kazancımı artırabilirim. süper lig seviyesinde böyle oynayan bir futbol takımı sanırım kupa mücadelesinde sahanın orta yerinde emekleyen futbolcular falan izletebilir bizlere.
    ailemle vakit geçiririm, eşimin gönlünü yaparım, çocuğumla çıkar basket falan oynarım, playstation oynarım, beraber ailecek scrabble falan oynarım. bu kepazelikle vakit kaybedecek kadar aklımı yitirmedim henüz çok şükür.
  • 23050
    övgüsü de yergisi de abartılı taraftarlara sahip takımdır. evet 1 kasım 2019 galatasaray çaykur rizespor maçında çok çok iyi bir oyun görmedik. ama kötü bir oyun da yoktu sahada. takım neredeyse 2 maç üst üste aynı 11'le çıkmadı. yeni oyuncularımız bir uyum yakalayamadı. adaletsiz forma dağıtımı takımın düzenini bozdu.

    ama böyle sürekli yermenin bir anlamı yok. evet ben de sahadaki oyundan çok memnun değilim. ancak bir şekilde oyuncuların moral bulması açısından bu maç oldukça iyi oldu. umarım bundan sonra herkes yerli yerinde oynatılır ve biz de daha iyi sonuçlar alırız devre arasına kadar. artık iyi oyun beklentim yok. devre arası onyekuru gelirse biraz daha hareketleniriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın