• 7603
    öyle büyüktür ki ülkenin en prestijli ve en zengin ailesinin üyesini alay edilecek konuma düşürür. rakipler bile keşke ülkeyi galatasaray yönetse diyecek duruma gelir. başarısızlığa o kadar tahammülsüzdür ki aksayan her şeyi başkanından teknik heyetine futbolcusundan taraftarına(evet biz de zamanında yanlışlar yaptık ve kendimizi düzelttik) kadar hızla değiştirir. dünya yıldızı futbolcular kendisini kulüpten büyük göremez. görmeyenler zaten burada başarılı olur ve tarihe geçer(hagi, taffarel, sneijder diye gider). başka takımda olsa egodan patlayacak futbolcuların söyledikleri iki çift söz(fener ağlama) gelecek nesillere miras olarak kalır(belhanda ve icardi). kimilerinin uzun yıllardır hayalini kurduğu şampiyonluk kupası galatasaray için aslında asıl hedefine giden bir kısayoldur. birkaç gün sevinilir ve biter.

    galatasaray öyle büyüktür ki rakiplerin akıl sağlığıyla oynar.
  • 7605
    aranızda programcılar ve mühendisler vardır, şema çizeriz bilirsiniz. software developerlar için excalidraw'da da kademeli bir çizim yapmayı düşünüyordum. vazgeçtim rakiplere fazla bilgi ve yol göstermemek için.

    kademeli olarak ele alırsak - stack mantığı - çok farklı seviyelerde keyifli noktaları fark edebiliriz.

    ön tanım:2. altın çağına giren ortak tutkumuz.

    faz 1: takım içi rollerin ve sınırların netliği. eski kaos zamanlarımıza kıyasla, okan buruk'un yardımcı antrenörleri, yardımcılar belli. hepsinin profesyonel alanları da ayrı ayrı.
    futbolcuların reaksiyonlarından, her birinin belli alanlarda futbolcularımızla ilgilendiği net. futbolcuların da kendilerinden memnun olduğu açık.

    faz 2: yönetim - teknik heyet dinamiği. bu rollerde hep karambol abdurrahim albayrak akla gelir. o da ali dürüst ileyken en iyi verimi sağlamıştır. ondan sonra malesef tutturamadı arasını.
    burada aslında yönetim ile aradaki dinamik ilişkiyi transferden de sorumlu erden timur üstlenmiş.
    gene tek başına olarak değil.

    hem okan buruk hem de erden timur sorumluluklarını planlı olarak belirli bir şekilde kendi ekiplerine yaymaya çalıştıkları ve başarılı oldukları için bu takım ortaya çıktı.

    bu sayede erden timur özel transferler ile ilgilenebildi.

    faz 3: yönetim - bu sefer dursun aydın özbek kendisinden beklemediğim kadar profesyonel davrandı. 1. dönemi ne kadar kamikaze abdurrahim albayrak tınısındaysa, bu sefer birşeyler değişmiş.
    erden timur ve okan buruk'un profesyonel ekip hamlesi ve sanırım verdikleri güven rahat hissettirmiş kendini.
    yönetim ciddi meseleler dışında hiç ön plana çıkmadı, metin öztürk dışındaki yönetim kurulunu da çoğumuz bakarak sayabiliriz. bu işlerini gerçekten sessizce, profesyonelce yaptıklarını gösteriyor aslında.

    siyaset gibi düşünebilirsiniz. işler sara sarpa oldukça müşahitlik ve sandık kurulu başkanlığını öğrendik. oy verip geçmek varken değil mi? aynısı burada da geçerli, işler saçmalasa, galatasaray'da kriz, yönetim de istifa manşetleri gelirdi. gelmedi.

    burada bu bağlamda tüm idari, teknik, yardımcı ve lojistik ekibini tebrik etmek gerekiyor.

    futbolculara, özel yetenekleri olan yıldızlar karmasına kafa rahatlığı ve sadece sahaya odaklanabilecekleri bir alan sağladılar.
    mauro icardi ile ilgili bir ton magazin malzemesi oldu. eşinin, eski eşinin, tekrar sevgilisi eşinin dinamikleri bile karambol bir yönetimde takımı karıştırmaya yeterdi. fakat disiplinli bir yönetim ve odaklı bir teknik heyet olunca resmen vız geldi.

    faz 4: devre arası ve gelecek sezon hazırlıkları.
    hazırlıksız geldikleri bir dönemde başta erden timur tüm yöneticiler harika bir iş çıkararak bu kadroya imkan sağladılar. (bankalara verilen şahsi teminatlar dolayısıyla hepsine paye veriyorum. erden timur harici kefil istemişlerdir.)
    şimdiden ekip olarak takımı şampiyonlar ligi'nde çerez değil derbi takımı yapmak için uğraşıyorlar.

    tüm bunlar olurken takımda bir sevgi, kardeşlik, dostluk ve kolej havası oluşturulmuş bile. (band of brothers tarzı) torreira yerde erden timurla kudurur. ıcardi gelir okan'ı alnında öper filan. bunlar aslında güzel doneler.

    özel hayatlarında ve profesyonel hayatlarında düştükleri sıkıntılarda karşılarında sırtlan sürüsü değil bir wolf pack sadakatinde bir aslan ailesi bulduklarını ve hepsinin arkasının kollandığını gösterir.

    torreira için yönetimin tek başarısızlığı devrim özkan ile bir yemek ayarlayamamaktı. isteseler onu da yaparlardı da kompela anmasın diye yapmadılar sanırım*

    sadece faz 2 için aslında saatlerce araştırma yapıp yazası geliyor insanın. resmen ete kemiğe bürünmüş harika bir fm antrenör ve koç ekibi meydana getirilmiş.
    sakızlı white walker'ın yanında doğru dürüst ekip yoktu, sadece ekurisi vardı mesela.

    buraya kadar okumaya üşenenler için tldr:
    1987'den başlayarak oluşturduğu altyapı ile 1996 - 2000 arası altın çağdan sonra sadece 1 sezonluk devasa bir emek ile 2. altın çağına girmek üzere olduğu takımımız, tutkumuzdur.

    ünal aysal'ın büyüyerek, güçlenerek borç ödeme ve siklet atlama hedefi malum sebeplerle yarım kalmıştı. bu sefer florya ve riva projeleri sayesinde bu hedefe çok ama çok yakınız.
    bu projeler bize 1987 - 1996 arası takıma işlenen altyapıyı 1 senede bize kazandırdı.

    dönüşü muhteşem olsun "doc brown"

    not: dikkat ederseniz seçilen futbolcuların insan olarak uyumu ve, meziyetleri derken bunlara hiç parantez açmadım daha. bu tüm fazların verimli geridönüşünün bir sonucu aslında. her 4 parça da server response olarak bunu sağlamış*
  • 7608
    mutluluk demek.

    bugün zaniolo'nun babasının, italya milli takımı antrenörünün açıklamalarını gördüm. onu hiç bu kadar mutlu görmedik diyorlar.

    torreira yönetime tüm teklifleri reddedin, ayrılmak istemiyorum diyor.

    icardi'nin resmi olarak bizimle bir bağı kalmadı ama galatasaray tişörtüyle fotoğraf paylaşıyor.

    mertens bir sene önce geldiğimde böyle bir camiaya geldiğimin farkında değildim, çok mutluyum diyor.

    biz nasıl bir camiayız böyle, parayla satın alınamayacak duyguları futbolcularımıza yaşatıyoruz, hiç kopmayacak bağlar kuruyoruz.

    elbet gidenler olacaktır, gidenin canı sağolsun, bizden büyük takıma giden herkes bunu hak etmiştir ve para kazandırarak gidecektir.

    gidenler gittikleri yerde bizi temsil edecekler, biz de gelenleri mutlu edeceğiz.

    yönetiminden, futbolcusuna, antrenöründen taraftarına galatasaray çok büyük bir camia. türkiye gibi orta doğu ülkesinin en değerli markası galatasaray.
  • 7609
    https://twitter.com/...KAOlB30GC2g&s=19

    sportif faaliyetlerin yanı sıra askere gidenler bilir rdm görevi de üstlenen kulübümüz.

    nerede kendini yalnız hisseden, ailesinden sevgi görmemiş, takımında dışlanmış, hayatı umut sarıkaya'nın mutsuzluk karikatürlerine konu olmuş, özgüveni tükenmiş, tutunacak bir dal arayan sporcu var; doktor asteğmenden sevkini aldığı gibi floryadaki rdm koğuşunun kapısında beliriyor.
  • 7610
    küçük bir şehrin, kıyıda kalmış küçük bir mahallesinde yaşıyorduk. hayatın zorlukları belimizi büküyordu ama ben küçücük bir çocuktum ve anlamıyordum pek olanı biteni. "galatasaray şampiyon oldu yine." diyordu mahalledeki benden büyük çocuklar. "en büyük galatasaray" diyorlardı devamında da. babama anlatıyordum çocukların söylediklerini. babam da onaylıyordu. o da galatasaray'ı tutuyormuş. ben de galatasaraylıydım o zaman.

    büyükler sokakta top oynarken izliyordum benden büyükleri. küçüğüm diye oynatmazlardı beni. kendi isimlerini değil de farklı isimler söylüyorlardı durmadan. onları izlemek beni çok heyecanlandırsa da anlam da veremiyordum pek. küçücük çocuktum ve anlamıyordum olanı biteni. misafirlerimizin olduğu bir akşam ilk kez televizyonda futbol maçı izledim. sarı-kırmızı parçalı formayı gördüğümde içimde bir heyecan oluştu sanki. sokakta maç yapan abilerimin bağırdığı isimler söyleniyordu. "bizim takım bunlar mı?" diye sordum babama. gözleriyle onayladı beni. içimde bayram sevinci ile hayran hayran bakakaldım ekrana.

    fenerbahçeli dedem, tütün parasını aldıktan sonra pazardan hagi forması almış bana. "fenerli olacaktı çocuk." diye babamla sitemliydi. onların atışmalarının içinde de dünyanın en mutlu çocuğu sokakta artık "hagi! hagi! hagi!" diye bağırmaya başlayacaktı.

    koskoca bir adamım artık. hala sokakta top oynayan çocukları gördüğümde aralarına dalıyorum. onları çalıma dizerken yine "hagi!" diye bağırıyorum. yıllar geçtikçe içimde büyüyen sevgiyi ise anlatacak ne söz ne de zaman bulamam. sevincim, kederim, derdim, sıkıntım, dostum, arkadaşım oldu galatasaray. her gün dilimde bir melodi gibi: çocukluk aşkımsın, sen ilk göz ağrımsın...
  • 7611
    ciddi ciddi mevcut sezonda dünyada popülerliğini arttıran kulübümüzdür. dünyanın her yerinden insanlarla görüşmek durumunda olduğum bir iş yapıyorum. konu bir şekilde futbola geldiğinde hemen hepsi galatasaray'ın kadrosundaki oyuncuların çok dikkat çekici olduğunu söylüyorlar. avrupada başarılı bir süreç geçirilmesi halinde 2000 başlarındaki evrensel popülerliğimize ulaşacağımızı hatta sosyal medya çağı nedeniyle daha ilerisine gidebileceğimizi düşünüyorum. alakasız insanlar benden forma istemeye başladı.

    örneğin dün hollanda merkezli bir şirketin daha önce hiç türkiyeye gelmemiş avukatı ile telefon görüşmesi yaptım. konu futbola geldi, kendisi koyu bir psv taraftarıymış. 2021 yazında bizi 5-1 yendikleri maçtan konuştuk. benden özellikle mertens forması istediğini söyledi.
  • 7614
    (bkz: #3630909)

    buradaki görüslerim bu sekildedir. bana göre resmi ideolojisi ve siyaseti itibariyle türkiye devleti'nin (hükümet demiyorum) bir cemaat ile veya bir baska olusumla iliskisi ne kadarsa galatasaray camiasinin da ondan daha az veya daha fazla degildir. galatasaray camiasi ile her ne kadar hepimizin kendince hayalleri olsa da reeldeki vaziyeti itibariyle türkiye devleti, hükümetlerden bagimsiz olarak çok daha iç içe geçmis iki olusumdur. türkiye'nin adeta özeti olmus "bir varmis, bir yokmus" anlayisi karsisinda bir zorunluluk haline gelen esnekligi galatasaray, zamanin kosullari uyarinca göstermistir ve kurulus ilkelerinden de taviz vermeden derin devlet pozisyonunu her daim korumustur. bu durumda marjinal kalan ise, tamamen kendi tercihleri nedeniyle fenerbahçe camiasi olmustur. "kontrollü muhalefet" argümani misali fenerbahçe de tüm iteklemelere ragmen son on yilda, hatta belki de son otuz yilda "kontrollü ikinci" rolünden öteye gidememistir. bunu da kendileri istemistir. kendileri sanki "sütten çikmis ak kasik" fakat bu yönde bir role bürünerek aslinda kendi kendilerini ötekilestirdiler ve çogu zaman bizim bile ayak uydurmakta zorlandigimiz gündemin sürekli uzaginda kaldilar. galatasaray'in kulüp refleksleri bu gibi konularda hakikaten çok enteresan.
  • 7616
    aldığımız şampiyonluk ve önümüzdeki sezonla ilgili bir, iki şey karalamak istiyorum. umarım okursunuz.

    benim için önümüzdeki sene alacağımız şampiyonluk, bu seneki 100. yıl şampiyonluğumuzdan çok daha önemli.

    fener koca bir sezon ittirilmesine ve resmen absürt kararlarla son dakika puanları verilerek yarışta tutulmasına rağmen sürekli mağduru oynadı. hep galatasaray'ın kayırıldığı, kendilerinin hakemler tarafından her maç doğrandığı, erden timur'un "ligi bitirtmeyiz" dedikten sonra hakemlerin nasıl her kararı galatasaray lehine verdikleri, ofsaytımsı ile maç kazandığı yalanlarını defalarca ve günlerce bıkmadan söyledi. bunun sonucunda da şu anda çoğu anadolu kulübü galatasaray'a bilenmiş, fenere de acıdıkları için sempati duymaya başlamış durumda. fener, o her anadolu deplasmanında küfürlerle karşılanan, nefret edilen eski fener değil. bunlara bir de lige dönen rize'yi ekleyin. bizi zor maçlar, feneri ise lokum gibi deplasmanlar bekliyor demektir. bu sene sadece kendi ligimizde oynadığımızdan ve çok kaliteli bir kadromuz olduğundan topla, tüfekle saldırarak aldık şampiyonluğu. fener ve beşiktaşın aldığı puanlar ortada. ilk haftalarda yaşananlardan sonra biraz sallandık ama düşmedik. yoksa şampiyonluğu hayalimizde görürdük.

    önümüzdeki sezon daha da sert bir şekilde saldıracaklar. bizim ise hem ekstra olarak odağımızı değiştirecek avrupa maçlarımız olacak hem de kadromuz gelenler ve gidenlerle yine bir alışma sürecine girecek. fener ve beşiktaşın ise avrupa umurlarında olmayacak. tek dertleri bizim ikinci şampiyonluğu almamızı engellemek olacak. açıkçası bana göre icardi'nin verdiği gazla şampiyonlar ligine çok odaklandık. tabii ki galatasaray için her zaman öncelik avrupada başarıdır ama en az avrupada başarı kadar ülkemizde de şampiyonluğu devam ettirebilmemiz çok önemli. fener'in hakemleri, federasyonu, lale orta'yı, çoğu anadolu kulübünü arkasına aldığı halde onlara vurduğumuz bu darbe, 96-00 arasındaki hegamonyamızın çok daha büyüğünün habercisi olabilir. eskiden biraz kıpırdandık mı hemen fatih terim'in üzerine oynamaya başlarlar, hocanın sinirini bildikleri için onu bilerek çıldırtarak haftalarca ceza almasını sağlarlardı. artık bu şansları da yok. okan buruk'a oğlu üzerinden saldırmaya kalktılar ama kendisi sakin yapılı birisi olduğu için ve galatasaray taraftarı tarafından benimsensiği için hata yaptıramadılar. başkan zaten o kadar rahat bir adam ki herhalde dünya üzerinde bir şey söyleyerek veya yaparak sinirlendirebilecekleri son kişi kendisi olabilir. erden timur'a saldırmayı denediler. hatırlayın cami muhabbetlerini. neler dediler hakkında. ama galatasaray taraftarı onu öyle bir koruma altına aldı ki, oradan da ekmek yiyemeyeceklerini anladılar. yani şu anda her şey elimizde. yeter ki eskiden yaptığımız gibi, kulüpte hiç bir sorun yokken, her şey dört dörtlük giderken, "fatih terim de kulübün bir elemanıdır" benzeri saçma bir kaos çıkarmayalım. bu üçlüden hiçbirinde öyle bir kaos çıkaracak o saçma egodan yok. eskiden, erden timur'un şu an verdiği katkının yüzde birini verdiği için başkan edasıyla dolaşan yöneticileri hatırlayın. erden timur ise saygıdan başkanın elini öpüyor. bu saygıyı kıçlarını da yırtsalar bozamazlar. keza okan buruk'un da bu ikili ile arası çok iyi.

    o zaman yeniden, sadece bu sene değil her sene şampiyonlar ligi gelirini alan takım olmamız mucize değil. o gelirler ve bu yönetim anlayışıyla, hepsi birleşse de bizi tutamayacaklar. bu sefer "bu galatasaray'ı bir şekilde durdurmamız lazım" toplantılarından elleri boş ayrılacaklar. kısaca, bayern munich'in bundesligaya, city'nin premier lige yaptığını biz neden süper lige yapmayalım?
  • 7622
    cumhuriyet'in 100. yılında, cumhuriyetin başkenti ankara'da, 2023 yılında 23. şampiyonluğunu ilan etmiş kulübümüz, hayatımız, her şeyimiz.

    şampiyonluktan sonra twitter'da gezerken pek çok fenerbahçeli sayfanın dahi "adamlar yine en karizmatik şampiyonluğu kaptı" temalı yazılarını okumuştum. gerçekten de cumhuriyet tarihinin en fiyakalı şampiyonluğunu kazandık sevgili renktaşlar.

    çok zor kazanılmış ve en anlamlı şampiyonluk benim için. fatih terim 4. döneminde ilk sezonda şampiyonluk kazanınca "kazandığım en zor şampiyonluktu" demişti. 23. şampiyonluğumuz benim ahir ömrümde gördüğüm kazanılmış en zor şampiyonluk.

    mehmet akif ersoy istiklal marşını yazdıktan sonra "allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın" demişti. onun dediği gibi "allah bu kulübe bir daha böyle zor şampiyonluk yaşatmasın". bundan sonraki şampiyonluklarımız çok kolay olur inşallah diyorum hiç sanmasam da.
  • 7623
    ekşi sözlükteki başlığında şöyle bir entry debeye girmiş, paylaşmak istedim.

    --- alıntı ---

    türkiye'nin en büyük ve en başarılı kulübüdür. gül baba'dan, ali sami bey'den, tevfik fikret'ten doğmuştur. ali sami beylerin, hasnunların, metinlerin ahvadı, bu ülkede hem sporun, hem irfanın ecdadır.
    bakmayın siz şimdiki 2000 sonrası doğumlulara. şu an terör örgütüyle, yok mhk ile tff ile başarılılar dediklerine. bunlar da tıpkı abileri, babaları gibi gs başarıları görerek büyüdükleri için, e bide sosyal medya zamanı herkes her şeyi yazabiliyor, utanma arlanma bilmedikleri için saldırıyorlar sürekli.

    dedim ya abileri de babaları da böyle büyüdü diye. gidip sorsunlar bakalım büyüklerine gs 96/00 arası nasılmış diye. bugün geçtim gs taraftarını, rakipler bile biliyor ki 2001 senesinde hedef şampiyonlar ligi şampiyonluğuydu. yaşı geçmiş bazı taraftarlar emre-okan ve fatih terim'i bu yüzden pek sevmez mesela. içlerinde hep kanayan yaradır o kadro devam etse cl alırdık diye. ama bunlar mesela "abi haluk ulusoy sayesinde şampiyon oldular" yazarlar. yazsınlar, çocuktur neticede.

    bugünkü fb mali kongresinde ali koç 2006 denizli maçı için çok acayip nasıl olur falan diyor. aklı sıra şimdiki yeniyetmelerin eline koz verip bakın bunlar fbyi bölüyor bana destek olun diyecek. biraz akli melakeleri yerinde olan birisi 05/06 sezonu takım karşılaştırması yapsın baksın. ya da o denizli maçının özetini izlesin. appiah, alex 50 tane gol kaçırırken gs mi suçlu? ama olsu ali koç taraftara yeni oyuncak verdi, 2-3 ay oyalansınlar dedi.

    3 temmuz 2011. bakın davaya girmeyeceğim bile, tutturmuşlar bizim önümüz kesildi. önü kesilen fb 3 temmuzdan 1 ay sonra fransa gol kralına 12 milyon euro verdi sezon başı reyes, forlan ve devre arası shaqiri konuşuluyodu hatırlarsınız. taşak geçiyolardı "çarşıdan aldım shaqiri eve geldim necati" diye. o sezon ligde playoff'la son maç ne tesadüf ki kadıköy'de fb-gs maçıydı. semih kale dibinden muslera'ya nişanlamasa, dia aptal gibi kırmızı görmese süsleyeceklerdi her yeri. fb durdurulmaz, biz çok güçlüyüz diye. e noldu? gs kupayı alınca terör gücü oldu. sahaya girdiler, stadı yaktılar, polis arabası yaktılar, benzinlik yaktılar sonra devlet bize gaz sıktı dediler.

    mehmet ali aydınlar'la, yıldırım demirören'le, nihat özdemir'le kupa kazandı galatasaray. sorsan tff hep bizim sahi noldu haluk ulusoy?

    2016'ya kadar tek bir fenerliden fetö lafı çıkmadı, tek bir fenerli gs fetö sayesinde şampiyonluk kazandı demedi. ne zaman ki devlet tarafından terör örgütü oldukları tescillendi bunlar dedi ki burdan yürüyelim. aziz yıldırım'ın "4.yıldız muhabbeti" saçmalıktır lafı mevcut, 2014 şampiyonlukları sonrası "4.yıldız yükleniyor" tweetleri hala mevcut, ali koç'un "ilk defa şampiyonlukta rakibimizden geriye düştük" lafı mevcut açın izleyin. ama olsun, fb taraftarına oyuncak lazım. oynasınlar.

    biz de oynatıyoruz yıllardır. şirazeleri kaydı. logo değişttirdik koca camiaya.
    geçen sene 13.olan, şampiyonluğunu imkansız gördükleri takım cumhuriyetin 100.yılında şampiyon oldu. bu gurur ve onura sahip olabilecek tek bir takım vardı ve oldu. o takım 2 hafta önce de sami yen'de dansöz niyetine çağırdı feneri. ama akıllanmıyorlar. akıllanmasınlar.

    artık kabullensinler. yok z kuşağını kaybettiler, yeni nesil feneri tutmuyor diyolar ya hani 50+ üstü old fenerliler bile bunların saçmalıklarına dayanamayıp maç falan izlemiyor artık. fb başkanı gs başkan yardımcısına bile eşit değil.

    şunu da bilsinler, hep bahane buldukları, asla başarısızlığı kabullenmedikleri, herkesin düşman olduğunu zannettikleri son 30 yılda, 90larda koyduk avrupa şampiyonu olduk, 2000lerde koyduk 3.yıldızı aldık, 2010larda koyduk 4.yıldızı aldık, 2020lerde de koyup 5.yıldızı alacağız.

    ve bir ihtimal yine avrupa şampiyonluğu alacağız. çünkü hedefimiz o. 118 yıldır değişmeyen ve değiştirilemeyecek armaya yıldız eklemek değil. armayı tüm dünyada gururla taşıtmak, türkiye'nin medar-ı iftiharı olmak. ve hep olduk.

    --- alıntı ---
  • 7625
    https://twitter.com/...da6d7Le5sKw&s=19

    bu videoyu farkli farkli yerlerde paylasan bir cok kisi gordum, cogu yorum olarak, kendilerini galatasaray mi saniyorlar yazmis. hatta 1993 man united macina atifta bulunmus.

    fatih terim'in sozleri daha bir anlam kazaniyor boyle seyleri gorunce; bizimle ayni klansmanda bile degil kendini bizle rakip gorenler. futbol tarihinde yer edinmek boyle bir sey.

    cok buyuksun galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın