• 6477
    son zamanlarda kendi düşüncelerime göre mustafa cengiz yönetiminin liseyle ters düşmesi aslında şu andaki durumumuzun sebeplerinden biridir.
    o dönemler ben de destekledim yönetimi, gerek divanla gerek genel kurulla olan atışmalarından. çok da işin içinde değilim, başkanı da seviyoruz.
    malesef bunun kazananı galatasaray olamiyor çünkü ne kadar çoğumuz sevmesek de galatasaray gücünü liseden alıyor. taraftar forma alır, tribüne gelir. ama sponsor, transfer, kredi, devletle alakalı network hepsi lise ve genel kuruldan geliyor. bizde ne ali koç var ne acun ilıcalı var ne saadettin saran ne aziz yıldırım ne abdullah kiğılı ne mehmet ali aydınlar ne nihat özdemir. bakın bunların hepsi ultra lüks ve parasını taraftarı olduğu kulübe harcayan adamlar. bizde kulübe para veren zengin başkan, yönetici yok. zengin olarak kulüp içinde aktif gördüğümüz tek kişi ünal aysal'dı (o da hacizlerle uğraşıyor artık). o da kulübe para hibe ettiğinden değil tabi, ki zamanında aig için verdiği parayı sonra faiziyle almıştı misal.
    bize sponsor olanlara falan bakın, şirket sahibi değil ama şirketin direktörü, yöneticisi vs. işte bunlar hep bu lisenin getirdiği networkten geliyor malesef.
    ve benim kendi tahminim; yönetim lise ile ters düştüğü ki artık neredeyse bütün genel kurulla ters düştü, beri işimiz rast gitmiyor çünkü bu kişiler hiçbir şekilde yardımcı olmuyor. istekleri de tabiki yönetimin gitmesi.
    maalesef bundan galatasaray zarar görüyor. ama burada suçlulardan biri sayın mustafa cengiz. malesef kendisi benim gibi 28 yaşında değil ki belli şeyleri anlamamış, yaşamamış olsun. o kadar yıllık yönetici olan kişinin liseyi kaybetmenin önemini anlaması lazımdı ve kulüp içi bölünmenin zararı olacağını görmesi lazımdı. malesef o dönem taraftar yoluyla bu ateşi başlattı simdi de kendileri yandı o ateşte. hani diyoruz ya "kardeşim devletle yakın olmak zorunda başka nasıl çözülecek bu davalar vs", aynısı lise için de geçerli aslında.
    malesef lisesiz galatasaray ancak satılırsa olur, başka türlü olmaz. bunu kabul etmek lazım.
    neyse, olacak bellidir; başımıza genel kurulu toplayabilecek biri gelecek. bu şekilde tekrar herkes tek çatı altında çalışacak. yoksa böyle yönetimin genel kurula, divana atar yaptığı, bu kişilerin de yönetimin işlerine taş koyduğu/yardım etmediği zamanlarda ancak galatasaray zarar görür.
  • 6478
    10 ocak 2021 tarihi itibariyle mısır takımı zamalek futbolcusu mostafa mohamed ahmed'i fransanın orta sıra takımlarından saint-ettiene'e kaptırmış camiadır.

    bu entryyi aslında türk futbolu başlığına yazacaktım fakat galatasaray'ın açık ara türk futbolunun en büyüğü olması sebebiyle işin vahametinin daha iyi kavranması açısından buraya yazmak istedim.

    o dalga geçilen makas öyle böyle açılmadı gördüğünüz üzere, her şampiyonlar ligi haftasından sonra ağbii shakhtar, lyon gibi saçma sapan örnekler veren bizlere gün itibariyle saint ettiene kulübü tokat gibi yapıştırmıştır. türk futbolunun devleri dediğimiz takımların rakipleri artık 5 büyük lige değinmeye bile gerek yok portekiz, belçika, avusturya, iskoçya, polonya gibi sıradan liglerin orta sıra takımlarıdır. bakın bu liglerdeki takımlar falan değil, bu liglerdeki orta sıra takımlar. porto, benfica, genk, anderlecht, brugge, lech poznan, rangers, celtic, salzburg falan bunların rakibi biz değiliz, ileride olur muyuz zaman gösterir. benim en azından galatasaray özelinde söylüyorum, 5 büyük ligin orta sıra takımları seviyesine tekrar çıkacağımıza, hatta arada bazı devleri üzebileceğimize dair umudum var. galatasaray dışındakilerin ise hiç birinden bu kafayla cacık olmaz, bunlar daha iyi günleri hepsinin.

    edit: mostafa mohamed yılan hikayesine dönen transfer süreci sonunda takımımıza katıldı fakat transferde, zamalek kulübünün saint ettiene ile tartışma yaşayıp kulüp değerlerinin paradan önemli olduğunu beyan etmesiyle oyuncuyu fransız ekibine ısrarla satmaması etkili oldu.
  • 6480
    (bkz: sahipsiz)

    saha içi ve saha dışında fatih terim dışında hakkını savunacak bir tane adamın olmaması beni çok üzüyor. o da ağzını açsa ceza yiyor. zaten o cevap verse canlarına minnet. direk 5 maçtan başlıyor cezası.

    bu iğrenç ithamlarda bulunan adamların hepsi bunun bir karşılığı olmadığını, çıkıp cevap verecek bir yönetimin olmadığını bildiği için galatasarayın üzerine bu itham ve iftirayı atabiliyorlar. futbolcu ayartan da oluyorsun, transfer şikesi yapan da. sizin gibi yönetimin galatasaray sevgisi batsın.

    ulan dursun özbek bu kulübü bu kadar sahipsiz bırakmadı yazıklar olsun.
  • 6482
    koskoca bir çınar; gövdesi kalın, dalları dünyanın her bir yerine uzanan asırlık bir değer...
    yağmur, kar, rüzgar, çiğ gibi pek çok doğal darbelere ve de varlığından rahatsız olanlar tarafından baltalamalara maruz kalan koskoca bir çınar.
    bakıyorsun hala dimdik ayakta, devasa bir yapı ve her yeri kaplayan gölgesi olan kıskanılacak, imrenilecek derecede koskoca bir çınar.
    yukarıda saydığım herşeye göğüs geriyor germesine de, ya içten gelen darbelere ne demeli; görünmüyor ama kurtlar oyuyor içini ve bu koskoca çınarı da en çok bu yoruyor.
    kenetlenip, birleşip dış etkenlere karşı çözüm üretmemiz gerekirken biz de gövdesini içten içe kemiriyoruz. hiç acımıyoruz. biri diyor dalları keselim yerine yeni aşılama yapalım, biri diyor aşılama yaptıracak gücümüz yok mevcut dalları ilaçlayalım. başka birileri de hem ilaçlamak isteyeni hem aşılamak isteyeni kötülüyor da kötülüyor.
    canıııımm çınarım sözde kendisine iyilik yapmak isteyenler yüzünden, dış etkenlerle de başa çıkamaz hale geldi. ilaçlayan, aşılayan zamanında bu çınarı hep beraber büyüttük bu hallere getirdik, verilen hizmetlerden dolayı teşekkür ettik minnet duyduk ama artık bu asırlık çınarı yormayın.

    kökün toprağın derinliklerinde,
    kuvvet almak için sarmalamışsın.
    gözlerin göğün maviliklerinde,
    dallarını bulutlara salmışsın.

    nice zorluklara göğüs germişsin,
    bir set gibi durmuşsun önlerinde,
    heybetinle bu günlere ermişsin,
    ne hatıralar saklı geçmişinde.

    ah!.. acılar depreşir yüreğimde,
    seni garip ve mahzun gördüğümde,
    bir mezarcık yerin var mı ey çınar!
    sırlarım bohçalanıp geldiğimde?
    (bkz: ahmet alptekin)
  • 6485
    yönetimi, hocası ve taraftarı birbirine girmiş kulüp.
    hocası; sezon sonu bırakacağını ima ediyor. haklı olarak transfer istiyor fakat oralı olan yok. en kötüsü ise yalnızım diyor adam yahu. kulübün efsanesi yalnızım diyor. bu çok büyük bir söz ve asıl sıkıntı, problemin asıl kaynağı da bu.
    yönetim; önümüzdeki seçimlerde aday olacak mı olmayacak mı belli değil. bir allahın kulu çıkıp transferler ile ilgili bilgi vermiyor ki daha kulübümüzün resmi transfer stratejisini bile bilmiyoruz. üzülerek söylüyorum ki bugün itibariyle öyle bir planlamamız da yok gibi duruyor. tamamiyle rüzgar nerden eserse o şekilde transfer yapılabilirse yapılacak.
    taraftarsa; kendi arasında bölünmüş durumda ki bence kulübümüzün en büyük ve birleştirici gücü.
    abi çıldıracağım yemin ediyorum aklımı oynatacağım 10dk da nerden nereye geldik. *
    şu an içinde bulunduğumuz durumun görece en iyi yanı ise futbolcular hocanın yanında ve kenetlenmiş vaziyette öyle ya da böyle sahada mücadele etmeye çalışıyorlar. ama bu kadar bölünmüşlükte bunu ne kadar daha başarabilecekleri ise açıkçası büyük bir soru işareti.
    bir an önce orta yolun bulunup çözüme ulaşılması dileğiyle.
    kenetlenin başka galatasaray yok !
  • 6487
    çaylaklığımın son entrysi "adanmışlık" tanımı olacak.
    adanmışlık; bireylerin kendini bir topluluğa ait hissetmesi, kişiliğini tanımlaması ve toplumda var olma çabasının en geçerli yollarından biridir.

    galatasaray'ın kuruluş mottosu: "maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek." bizim adanmışlık tanımımız. bu tanımı üç parça halinde ele alalım.

    "ingilizler gibi toplu bir halde oynamak" formülün ilk kısmı. çağdaş oyun anlayışını uygulamak, kulüp ruhunun amacı yapılmış ve futbolun beşiği olan kültür, "muasır medeniyet seviyesi" olarak belirlenmiş. "toplu halde oynamak", bugün de geçerli olan oyun sistemi, futbolda bir devrimdir. galatasaray bu devrimi amaç edinirken, kendisini de türk futbolunun devrimci ruhu haline getirmiş.

    ikinci kısım, "bir renge ve isme malik olmak". isim ve renkler, amacı uygulayacak kültür simgesini oluşturuyor. maliklerinin devrimle oluşturduğu kimlik, isim ve renklerle cisimleştirilmiş.
    parola: galatasaray, işareti: sarı kırmızı!

    üçüncü ve son kısım "türk olmayan takımları yenmek". bugün galatasaray'ı, oyun anlayışı, ismi ve renkleriyle dünya çapında bir simge haline getiren amaç ilk günden belirlenmiş. kurucularımız, tarihimizi taçlandıran başarıları kulübün ruhuna işlemiş.

    sonuç olarak "adanmışlık" tanımımız, benim, bizim hayatımızı belirleyen tek gerçeği gösteriyor: galatasaray!
  • 6488
    türkiye’nin futbolunda mihenk taşı olan yurt içinin en başarılı , dört yıldızı takan ilk ve tek kulübü. ayrıca ülkenin avrupada da kupa kaldıran tek futbol kulübüdür. taraftarları ekseriyetle diğer takım taraftarlarının aksine, kuruluş amacı olan türk olmayan takımları yenmek fikrini benimser. ama ne yazık ki yıllardır kendi iç çekişmelerinden, liseli lisesiz ayrımcılığından, kulübe galatasaray için değil, galatasaray üzerinden tanınabilirliklerini artırmak için yöneticilik yapan kişiler yüzünden hep bir beceriksizlik, gerilim ve kaos ortamı bulunan canım kulübümdür.

    abartısız söylüyorum 2000 yılından sonra doğru yapılandırma hamleleri yapabilecek vizyonlu, profesyonel ve kabiliyetli yönetimler çıkarsaydı, bugün avrupada karşılaşılması istenilmeyen bir kulüp olurdu. geçenlerde transfer komitesi ile ilgili şu entryde (bkz: transfer komitesi/#3054929) düşüncelerimi yazmıştım. her sene aynı konuları tartışmaktan, aynı mevzular yüzünden kaos ortamında sürüklenerek huzursuz ve gerginlikle dolu günler geçirmekten bir galatasaray taraftarı olarak sıkıldım. inanılır gibi değil, belli bir süre zarfında aynı şeyleri tekrar tekrar yaşama döngüsünden bir türlü kurtulamıyoruz.

    bunları yaşamamanın bir yolu olmalı. kulüp içinde kimse ya arkadaş 7-8 yılda bir niye aynı durumları yaşıyoruz demiyor mu.? adnan polat gitti diye seviniriz, ünal aysal bir çuval inciri berbat eder. dursun özbek nereden geldi deriz, mustafa cengiz dursun’a rahmet okutacak durumlara gelir.

    türkiye’de ilklerin takımı olan galatasaray kulübüne yönetici olmak bu kadar kolay olmamalı.hepiniz iş adamlarısınız. koca şirketleri yönetiyorsunuz. kendi işinizi böyle mi idare ediyorsunuz. tarftarın tepkisini almak hoşunuza mı gidiyor. iletişim çağında telefonumu açmadı diye hocayı antrenmada iken kovan yönetim mi olur. yada transfer sürecini taraftar grubunun üzerinden dizayn etmekte ne oluyor. galatasaray’ı başarıdan başarıya koşturucam diye yönetime gelip, yapamayacağını anlayınca tümden kolu kanadı kırmakta neyin nesi. galatasaray’a yakışan hareketler mi bunlar.

    eminim ki hepiniz iyi insanlarsanız. galatasaray’ın başarısı için uğraşıyorsunuz. ama lütfen bu kısır döngü son bulsun artık. tüzük mü değiştirilir. tüm kodaman üyeler bir araya gelir, tarih yazacak reformlar mı yaparsınız onu bilemem. ama galatasaray adını kullanarak bir yerlere gelmeye çalışanlar gelemesin artık. profesyonel olamayan, vizyonsuz, futbolun ve sporun gerektirdiklerinden bi haber, egosuna sahip çıkamayıp her şeyi bir anda alt üst eden yönetimler ve yöneticiler son bulsun artık.
  • 6489
    futbol takımının şampiyonluğa bu kadar ihtiyaç duyduğu, defans dışında her bölgenin takviye diye bağırdı, futbol dışındaki branşların küme düşmeme savaşı verdiği, federasyon tahkim derken ortada şamar oğlanı olmuş bir durumdayken camianın merak edip kitlendiği konu :

    başkan fatih terimi kovacak mı kovmayacak mı ?

    (bkz: mustafa cengiz yönetimi)
  • 6491
    türkiye'de futbol galatasaray'dır. diğer herkes camia bunun ezikliğini yaşar.
    bunun ezikliğini yaşadığı için, misafirperverlikle ağırlandığı takımı, ev sahibi olarak ağırlamayı bilemez.
    bunun ezikliğini yaşadığı için 1 sezon şampiyon yapan hocayı efsaneleştirir.
    bunun ezikliğini yaşadığı için, çocukluk hayali galatasaray'da oynamak olan futbolcuları transfer etmeyi meziyet bilir.
    bunun ezikliğini yaşadığı için, ölmüş bir babanın, "galatasaray'da futbol oyna" vasiyetini yerine getirtmemeyi kendine görev bilir.
    bunun ezikliğini yaşadığı için, arabistan'a ittirilen futbolcuları kiralar.
    türkiye'de futbolun standartlarını galatasaray belirler. diğer camialar o standart içerisinde oynar.
  • 6492
    kulüp bir kaosun içindeyken kulüp başkanı mustafa cengiz çeşitli ajanslardan gelen gazetecilerin her türlü sorularına bugün canlı yayında cevap verdi. dursun özbek ile mustafa cengiz'in seçim döneminde de iki aday gs tv'de canlı yayına çıkıp projelerini anlatmıştı. halbu ki suyun karşı tarafında yalı bebesi ve aziz yıldırım yarışırken fb tv sadece aziz yıldırım ve destekçilerinin konuşmalarını yayınlıyor muhalefetten kimseyi konuşturmuyorlardı. diyeceğim o ki, galatasaray türkiye'de şeffaflığın ve demokrasinin en iyi yaşandığı güzide kurumların başında geliyor. kıymetini bilelim.
  • 6494
    hazır ismi konu olmuşken benim de uzun zamandır aklımda olan birşeyler var.

    ismiyle bile avrupalı olan kulüptür. isminde türkçe alfabesine has herhangi bir harf bulundurmamaktadır ve bu yüzden yabancılar için telafuzu kolay bir isme sahiptir.

    avrupalılar beşiktaş'a genelde besiktas, beshiktas, besiktash - fenerbahçe'ye ise fenerbatshe, fenerbache, fenerbahze derler.
    ne kadar ingilizlerin gealatassıroay demesine bayılsam da normalde avrupalılar galatasaray diyorlar çok kolaylıkla.
  • 6495
    her derbi öncesi konsantre olabilmek için açar eski maç görüntülerine, taraftarın tezahüratlarına bakarım. ilk defa göğsüme öküz oturmuş gibi hissettim. tribünde omuz omuza olduğumuz maçlar, hep bir ağızdan söylediğimiz marşlar, rakibi baskı altına almak için çıkarttığımız o efsane ıslık sesi, kadro seslendirme, war chant, atkı şovu, golden sonra hiç tanımadığın insanlara sarılma hali, yine golden sonra herkesin sesinin sınırlarını zorlayarak golü atan futbolcuyu söylemesi, devre arası az önce gol atılınca sarıldığın kişiyle maçı yorumlama, maç sonu hep beraber stattan çıkma... liste uzar gider. 1 yıldır içinde bulunduğumuz durum sinir uçlarımıza dokunur oldu. birçoğumuz bunalıma girdi, hareketsiz kaldı. çoğumuz aylarını evden çıkmadan geçirdi ve bu dönemde birçok şeyin özlemini çekti. belli ki bir süre daha ayrı kalacağız.

    özledim, özledik, özlüyoruz. sana kavuşmayı dört gözle bekliyorum çocukluk aşkım. sana kavuşmadan önceki son birkaç derbi olmasını umuyorum.

    şimdilik; konsantrasyon

    (bkz: hedef23)

    (bkz: 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 6496
    fatih terim'in egosu ile yönetimin insanı tiksindiren beceriksizliği arasında perişan olmuş spor kulübü.

    çok merak ediyorum 20 maçta etebo'nun sahaya adım attığı hangi maçtan takım puan alabilmişiz de derbiye ilk 11 çıkıyor. yaz transfer dönemini orta sahasız kapatıp ara transfer dönemi başlayalı 15 gün geçmesine rağmen transfer açıklayamayan yönetime de söyleyecek sözüm yok benim. aynada kendi suratlarına bakabiliyorsa o twitter fenomeni kılıklı heriflere ne mutlu.

    yazın 18 transfer yapmış fenerbahçe de ara transfer döneminde şimdiye kadar 3 oyuncu açıkladı. biz kısmetse önümüzdeki hafta sponsor falan açıklarız :)

    (bkz: 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 6499
    hepimiz biliyoruz ki (hatta bunu en azılı fenerlisi de, beşiktaşlısı da kabul eder) ülkemizin gerek ülkemiz sınırları içinde, gerekse de dünya genelinde en populer ve en çok taraftarı / sempatizanı olan kulübüdür.
    bu ne kadar gerçekse, hiç bir zaman bu gücü, bu potansiyeli ne yayıncı kuruluşa, ne hükümete, ne tff'ye, ne mhk'ye hissettirmemiz de bir o kadar gerçek maalesef.
    öyle ki, yeri geldiğinde trabzonspor, hatta zaman zaman diğer anadolu kulüpleri bile kendi çapları nispetinde bir etki hissettirebilirken bizi resmen .ikine takan yok.
    sen öyle bir birlik beraberlik sağlarsın ki, hükümet galatasaray kelimesini ağzına almadan besmele çekmek zorunda kalır,
    yalı çocuğu daha "gala.." demeden aile büyükleri "napıyosun lan sen" der, ama nerdee..
  • 6500
    30 milyon taraftarı olmayan spor kulübü. bu da türkiye'deki diğer istatistikler gibi şişirme bir istatistik. nüfus kağıdında müslüman yazıyor diye ülkenin %99'unu müslüman sanmakla benzer bir durum. ayrıca sık sık karşılaşılan bir başka isyan da taraftara açık olmaması ve bunun başarısını negatif anlamda tetiklediği görüşü. taraftara açık fenerbahçe ve beşiktaş'ı da görüyoruz. birisi yıldırım demirören ve fikret orman tarafından vurgun yedi, diğeri 20 sene boyunca aynı adam tarafından yönetilip battı da koçların eline düştü. sanki taraftara açılsa çok başarılı olacakmış gibi bir algı var ama bu algı nereden geliyor anlamıyorum. taraftara açılsa kulübü denetleyebilecek misiniz? taraftardan istediği üyeleri yığıp oy almaktan kolay ne var? taraftara açılınca başkan bakkal ertem mi olacak? yine iş adamı vs. olacak? sen sadece adayları seçebileceksin ki bu seferde denetleme organizasyonun bozulacak. şu taraftara açılsın goygoyu bir bitmedi yıllardır. başarılı bir girişim olacağını bilsem destek olacağım ama olmayacağı o kadar açık ki. anlatınca hain oluyoruz. türkiye'de şu an geniş çerçevelerce seçim yapılan ve doğru işleyen kaç tane yapı var da galatasaray bunlardan farklı olarak başarılı olacak? benim elimde buna dair hiçbir done yok, olan varsa açıklasın lütfen.
App Store'dan indirin Google Play'den alın