resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Ön Libero
Yaş:42
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 12182
    bir hayalim var...

    düşünsenize felipe melo ocak 2020'de geliyormuş,

    lemina - melo tandemi ile ligde seri galibiyetler kazanıyormuşuz, bir anda kadıköy'e giderken fener'le kafa kafaya gelmişiz.

    kadıköy'de normal süre bitmiş, maç 0-0 ve 90+3'te korner kullanıyoruz.

    orta yapılıyor, falcao topa kafa vuruyor, altay topu çeliyor top kale sahası içindeki felipe melo'nun önüne düşüyor...

    ...

    benden bu kadar. yok amk hayalim falan, hayal kuracak enerji mi bıraktınız...
  • 12645
    çüküyle gol atan, penaltı kurtaran, türlü türlü huyu olan tipleri sahadan attıran ve 50 bin tinerciyi sahaya döken aslan parçası eski futbolcumuz. gençler bilmez melo demek psikolojik üstünlük demekti o zamanlar. böyle 3 adamın olsa bayern’i kendi evinde tokatlar, nou camp’ta ayaklarını yıkatır, old trafford’ta köpüklü kahveni içersin o derece.
  • 12934
    oynadığı dönemde galatasaray'a aidiyet duyması ve hala o bağlılığını devam ettirmesi neden oldu zannediyorsunuz. çünkü insanoğlunun yapısı bu, haksızlığa gelemiyor. ne yaşadı ki federasyon başkanının elini sıkmadı. yüzüne bile bakmadı. iyi anlamak lazım. kafadan kontak bir adamdı ama bir malum olay hariç kafasına göre hiç davranmadı. kendini hep tuttu, hep dişini sıktı. sahada galatasaray'ı eksik bırakmamak için. düşmanlarına o fırsatı vermemek için. benim için şov kısmının realiteyle örtüştüğü yer de burası. bu yüzden samimi de bir adam.

    aynı şeyleri yaşamaya devam ediyoruz. büyükekşi denilen fener'in bütün şikelerine ve şımarıklıklarına göz yuman zatın olur da kupalarımızı alırsak takımla birlikte sırıtmasına müsaade edilmemeli. organize de olabilir, dezorganize de gerçekleştirilebilir. o federasyon üyelerini takımla birlikte görmek istemiyorum. tepki artık şart. muslera'nın da dediği gibi allah biliyor bu takımın neler yaşadığını.
  • 8164
    tribünlere oynadığı için eleştirilen futbolcu. geldiğinden beri medyada melo'ya karşı bir karalama kampanyası var. son bir yıldır bir hayli arttı bu eleştirilerin dozu. federasyon başkanı "ben kendi takımımdan kovardım" ve "şikayet etsinler verelim ceza" gibi açıklamalar yaptı kendisi hakkında. twitterda kendisine gelen bir mentionı favladığı için ceza aldı. üstelik bunu yapan ilk futbolcu değilken ve ezeli rakipte aynı hareketi yapan bir futbolcu varken. sadece melo ceza aldı. çok fazla yüklenildi felipe melo'ya. tüm bunlar bende ters tepti, daha fazla sahiplenmeye başladım melo'yu. ancak taraftarlarımızın bazılarını etkilediğini görmek beni bir hayli üzdü.

    seyirciye oynaması kimilerine itici gelebilir ama maç içinde öyle ya da böyle taraftarı oyuna dahil ettiği gerçeği var bu hareketlerin. sikindirik bir türkiye kupası maçında bile hakem tarafından doğranırken seyircinin yaratacağı baskıya her maç ihtiyacımız var. böyle ateşleyici bir futbolcuyu da her taraftar ister kendi takımnda.

    daha önce bahsedildiği gibi melo'yu teknik açıdan eleştiren fenerli ve beşiktaşlı sayısı bile çok az. medyada bile en fazla yüklenilen isim olmasina rağmen teknik açıdan tek eleştiren isim sinan engin. o programı da futbol programı diye izliyorsanız zaten size anlatacak bir lafım yok.

    son olarak; ben derbide faul yaptıktan sonra gidip özür dileyen, emre'nin, caner'in, gökhan'ın kankası olan futbolcuları görmek istemiyorum. son 3 yıldır derbide üstün olmamızın nedeni onlar değil çünkü. ben derbide hakedene, hakettiği gibi davranan futbolcuları izlemek istiyorum. melo da bunların başında geliyor.

    http://i.hizliresim.com/AEz15p.jpg
  • 11061
    yanlış hatırlamıyorsam ilk maçını türk telekom arena da liverpool a karşı oynayan brezilyalı futbolcu. stat da ilk 45 dakikada attığı toplarla ve yerinde müdahalelerle herkesin kafasındaki soru işaretlerini bir çırpıda sildi. had bildirdi, gider yaptı, tahrik etti, tahrip etti, terbiye etti. kaleye geçip penaltı bile kurtardı hala yurt dışında takımımızın reklamını yapıp içerde kuşlara ve tff ayar bile veriyor böyle adamlar kolay kolay gelmiyor...
    üşüyoruz reyiz...
  • 11107
    24 kasım 2012 elazığspor galatasaray maçı'nda kurtardığı penaltıya elazığspor kalesinin arkasındaki tribünde, elazığspor taraftarlarının arasındayken tanıklık ettim. böylesine özel bir anımda başrol oynadığı için bende yeri her zaman ayrıdır.

    aslında o maça bilet bulamadığım için gitmeyecektim ama maça bilet alan kuzenimin işi çıkınca onun yerine maça ben gittim. hayatımda galatasaray'ı stattan izlediğim ilk maç da bu maçtır bu arada. maça dair aklımda penaltı dışında çok da bir şey kalmamış şimdi düşününce. golümüzü yekta'nın attığını hatırlıyorum sadece. zaten melo'nun penaltı kurtarması o maçta yaşanan her şeyi gölgeledi. penaltı olunca etrafımdaki herkes maç berabere bitecek moduna girmişti. yalan yok ben de berabere bitecek diye düşündüm. zaten muslera kırmızı yemiş kaleye de melo geçmişti. o an böyle bir şeyin yaşanacağını düşünmemiştim.

    ama sonra melo penaltıyı kurtardı ve o meşhur sevincini yaptı. etrafımdaki herkes sinirle küfretmeye başladı. bense içten içe deliler gibi seviniyorum ama tabii içten içe.* o sevincimi bir dışa yansıtsam herhalde o kadar kızgın insandan bir araba dayak yerdim. o akşam sevincimi ancak maçtan sonra eve gelince doya doya yaşayabildim.

    benim için güzel bir akşam olmuştu. hem galatasaray'ı ilk defa stattan izlemiştim hem maçı kazanmıştık hem de melo'nun penaltı kurtarması gibi galatasaray tarihi için özel bir olaya canlı tanıklık etmiştim.

    şimdiki oyuncularımıza bakınca ne kadar özel bir futbolcu olduğunu daha iyi anlıyorum.
  • 1073
    yakın çevresine "galatasaray benim kimliğimi tekrar bulduğum, aradığım yer, ben buradan ayrılmam, ayrılamam..." şeklindeki açıklamalarıyla bırak 13 milyon euro'yu 23 milyon euro'yu haketmiştir bonservisine.

    kör olsa bu adamın sahadaki "galatasaraylılığını" görür. ben bu adamı fiorentina'da da izledim, juventus'ta da, brezilya milli takımında da...

    belki futbol aynı, güç, teknik aynı ama suratındaki ifade bambaşka adamın artık.

    fiorentina'da rakiplere takmıştı kafayı, 2 maç oynayıp üçüncü maç birini biçiyordu. seyirciyle de pek hoş muhabbeti yoktu açıkçası.
    juventus'ta hocalara taktı kafayı, kendi hocasına atar yapıyordu oyundan çıkarken, hakemlere kafa atası falan geliyordu. sonra bi de dönüp seyirciye "bi ...ttirin gidin ya" şeklinde savuruyordu.

    brezilya milli takımında ise "takımda tutunup tutunmayacağım belli mi lan acaba" kaygısı gözünden okunuyordu. takım arkadaşlarının hepsiyle didişmekteydi. hiç de çekinmiyordu hani küfür etmekten, tükürmekten falan, evet evet kendi arkadaşlarına...

    şimdi?

    galatasaray'da gördüğü kart sayısı ortada, sertliğinin ayarı, takım adına katkısı istatistiklerde belli.
    dahası hakemlerle işi yok, fatih terimle müthiş bir dialoğu var, kendi gol atmasa bile, gol olduğunda gidip kelini fatih terim'in ceketine falan sürtüyor.

    seyirciyle ilişkisi ile hangi takımda hangi oyuncuda var bilmiyorum. adamı her gördüğünüzde "gel hacum öpüjem" diyesini gelmiyor mu allahınızı severseniz.

    bazen kan tuttu mu tutar, adam o kan uyumunu bulmuş, bu adama boş mukavele yapsanız imza atar şuanda eminim.
    dahası kolundaki aslan dövmesi şu demek:

    -"o dövme öyle sildirmeyle falan kolay kolay çıkacak birşey değil, tıpkı melo'nun kalbinde büyüyen aslan sevgisi, galatasaray sevgisi gibi"

    kal lan melo, eti melo, çokoprens, coco star, süperstar.
    senin gibi 2 adam daha olsa bu takımda, bu takım deli atar...
  • 8021
    http://d1210.hizliresim.com/12/3/dmg5f.gif

    liselilerin ilahidir.

    hakan sukur'un, bulent korkmaz'in, tugay'in, davala'nin, mami'nin, tutuneker'in, suat'in ve daha nicelerinin oldugu yerde melo kim dedirten, tarihe gececek ne basari elde etmis diye sorgulatandir ayrica.

    unutulmayacak bir futbolcu oldugu kesin ama hagi'nin ve metin oktay'in arasina yazacak kadar bokunu cikarmamak lazim.

    edit: prekazi'yi, simovic'i ve tafo'yu da analim. hak gecmesin.
  • 12346
    dunyanin gelmis gecmis en iyi 10 on liberosundan biridir. robben yerine xyz bir adamin bacagina bassaydi dunyanin elit takimlarinda oynamaya devam edecekti.(benzeri icin pepeye bakabilirsiniz, realde devam etti yillarca) cok sukur robbene basti da bize gelmek zorunda kaldi.

    cirkef midir? sonuna kadar. ama akilli adamdir. herkes ona ceza verebilmek icin heyecanla beklerken o akilli futboluyla hem delirtmis hem de retweet cezalari, uydurma tukuruk gibi sacma cezalar disinda kaydadeger bir ceza yemeden bu ligin icinden gecmistir.

    emre belozoglu gibi her tarafindan korumali bir adamin fenerbahce kriyerindeki ilk ve son kirmizi kartini emrenin ayarlariyla oynarak verdirtmistir. emre de fenerbahce de gunden sonra bi daha gun yuzu gormedi.
  • 10884
    ölüsü filan yetmezdi bu lige. formsuz olduğunda (2012-2013 sezonunun ilk yarısı) ve son zamanlarında 9 km koşmaya başladığında hiç de yetmiyordu çünkü. inter'e gittiğinden beri de iyice düşüşe geçmiş vaziyette zaten. çünkü melo fiziğiyle oynayan adamdı. e yaşı geldi 33'e. bu saatten sonra fiziğinin daha iyiye gitmeyeceği de aşikar.

    gidişi son derece acı vericiydi çünkü melo sadece bir futbolcu değildi bizim için. takımın ruhuydu adeta. fakat kalsaydı da kötü mü hatırlasaydık? iki sene önce sneijder için de "ölüsü yeter" deniyordu; şu an ölüsü yetiyor mu? yetmiyor. ve çoğu taraftar homurdanmaya başladı. aynı şey melo'nun da mı başına gelseydi.

    selçuk 2011-2012 sezonu sonu atıyorum tottenham'a gitse "gelmiş geçmiş en efsane 10 galatasaraylı orta saha" futbolcusundan biri olurdu. şu an belki de "gelmiş geçmiş en hayalet galatasaray orta sahası" olur.

    her şeyin bir zamanı vardır. ayrılık da dahil.
  • 7238
    yapı itibariyle rakip takımların nefret edebileceği futbolcu tanımına dahildir.
    aynı zamanda, galatasaray taraftarı'nın içindeki tepkinin vücut bulmuş halidir.
    nasıl?
    ve neden nefret ediliyor başkalarınca?

    çünkü bizim basınımız, yıllarca alıştırdı bizleri lugano kasaplıkllarına,
    nouma ahlaksızlıklarına,
    volkan küfürlerine,
    emre çirkefliklerine...

    uruguay kasabı, arkadan haince kafa ve tekme attığında, emre aşık yerde kalmış, akabinde mağdur olan emre bile kırmızı kartla atılmıştı.
    galatasaray'ın emeği çalınmıştı, üstüne bir de bu tür adilikler yaşanmıştı.

    bir derbinin hemen ilk dakikalarında, baros'un belki de futbol hayatının sonlarına yaklaşmasını sağlayan tekmeyi attı emre.
    ayağını kırdı futbolcumuzun.
    emeği çalınmıştı yine galatasaray'ın, taraftar yine nefretle dolmuştu...

    bir başka derbi daha başlamadan önce, henüz ısınma hareketleri sırasında, baroni denen ve ırkçının aile dostu olduğunu söyleyen siyahi, arda'mızın ayağına basmıştı kasıtlı olarak.
    ısınma hareketleri sırasında ortam gerilmeye yetmişti.
    futboldan çok bu konuşulmalıydı, ipne basın bunu da geçiştirdi.
    galatasaray yine haksızlığa uğramıştı, ama kimse konuşmuyordu.

    bir başka derbide, hasan'ın kafası yarılacak, hoca'nın kaşı kanayacak, hakan'a sopa gelecekti.
    kimse bunlardan dolayı cezalandırılmayacak, aksine, takımımız gerginliğin mimarı ilan edilecekti.

    yine başka bir maçta, meireles laması hakeme tükürüyor, yuvarlak işaretiyapıyordu.
    basında herkes bir anda meireles'i savunur olmuştu.
    yine hakkımız yeniyordu, yine gerim gerim geriliyorduk.

    yahu sonra bir şey oldu.
    felipe melo diye bir adam geldi.
    ilk yıl yeteneğini göstermiş, ancak sözleşme olayları uzayınca, klasik bir brezilyalı davranışı ile tembelliğe yönelmişti.
    çok eleştiri almıştı.

    ama sahaya çıktı, çatır çatır top oynadı.
    yetmedi kaleye geçti, penaltı kurtardı.

    futbol adına inanılmaz işler yapıyor, şampiyonlar ligi maçlarında takımın amigosu olup oyunda kalmamızı sağlıyordu.
    gol atıyordu, gol çıkarıyordu, şutlara blok yaptığında deli gibi seviniyordu.

    bu zaten, başlı başına yürek göstergesiydi ama, melo'nun kalbimize kazınmasının altında başka bir gerçek vardı.

    türk sporunun utancı ve yüz karası, ırkçı çirkef emre belözoğlu'nu oyundan attırıyor, emre defolup giderken o'na dil çıkartıyor, taraftarla birlikte bu işe doyasıya seviniyor,
    "sahadan siktir git" işareti yapıyordu.
    bunu kınayan galatasaraylı siktirsin gitsin, bu yazıyı okumasın.
    melo, kulüp tarihine geçen bir vicdan hesaplaşmasında, galatasaray taraftarını temsil ediyordu.

    twitter'dan her türlü çirkefliğe cevap veriyor, şikecileri sinir harbinde gole boğuyordu.
    ahahahahahahahaha'ları bir çok çubukluya defalarca girip çıkmaya yetmişti.

    ümit özat adlı maganda televizyonda çıldırıyorken, biz de bu görüntüleri kendisi sayesinde sırıtarak izliyorduk.

    psikolojik üstünlük, başlı başına melo'ydu.

    böyle bir futbolcu, hangi takımda olursa olsun, rakip taraftarlarca sevilmezdi.
    fenerbahçe'de oynasa, biz de sevmezdik.

    zaten o nedenle, milliyet'ler,beyaz tv'ler,ntv'ler, olur olmadık her şeyde kendisini hedef göstermeye başlamıştı.
    fenerbahçe başkanı kendisi hakkında konuşuyordu,
    tff başkanlığı makamındaki tüpçü müdürü kendisinin gönderilmesi gerektiğini savunuyordu.

    tff başkanının elini sıkmadı melo, türkiye kupası finalisonrası, kupa töreninde.*
    kardeşim, yok böyle bir taşşak.
    kimse kusura bakmasın.

    nice topçulara adam dedik, bizden dedik, tavır koyması gerekir dedik bir çok şeye.
    belki de hiçbiri, bu kadar adam değildi gözümüzde.

    şimdi sorsanız bana, son yıllarda galatasaray'ı ezdirmeyen futbolculardan örnekler ver diye;
    ilk aklıma gelen, demirören'i ittirerek kupayı kaldıran ayhan akman,
    diğeri de, taşşaklarını el arabasında taşıyan melo...

    klasik olacak ancak, daha iyisi yok bu tanımlama için;
    sen sahadaki biz, biz tribündeki sen!

    bu iğrenç türk futbol camiasında, sen hiç eksik olma.

    ekleme; bir de şöyle bir şey vardı, kısacık; (bkz: #1457483)
  • 4771
    türk olacaksa adı fatih olsun. olmayacaksa da olsun. bu adam zaten türk amk. deli dolu. bazen agresif. bazen mutlu. eşi son 5 yılda 4 doğum yapmış. muhtemelen bu sayı artacak :(. dikkatle izle, net adanalı bu adam. inşallah futbolu burada bırakır. büyükçekmece'ye yerleşir. sayıları 8-9'u bulacak çocukları büyüyüp evlendiklerinde altlı-üstlü bir binada otururlar. binanın alt katında bir penye atolyesi olur. gelinler birbirlerini çekiştirirler. bu adam bunları hakediyor. bonservisini almayacaklarsa da gel burda müteahhitlik yap melo. taşşağını yerim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın