resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Ön Libero
Yaş:42
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 4344
    potansiyel olarak dünyanın en iyi 10 ön liberosundan birisidir..

    ilginç olan oynadığı takımın taraftarının, onun sertliğinden, kart görmesinden, aşırıya kaçan hareketlerinden yakınmasıdır..

    daha da ilginç olan bu taraftarların muhtemelen dünyanın gelmiş geçmiş en iyi ön liberolarının, rakiplerini orta sahada çay-kahve ikram ederek karşıladıklarını düşünmeleridir..

    işte en barışçıl, sevgi dolu, mülayim ön liberolardan bazıları:

    -edgar davids,

    -patrick vieira,

    -roy keane,

    -gennaro gattuso,

    -claude makélélé..

    bu adamlar sahaya çıktıklarında,

    savaş çıkar..

    maçta kemik sesleri duyarsınız..

    rakip oyuncular yanlarına yaklaşmaya çekinirler..

    o yakındığınız kartları mütemadiyen görürler, bağımlılık yapmıştır..

    rakiplerin en nefret ettiği oyunculardır bu adamlar..

    rakibe, kazanması için ödemesi gereken bir 'bedel' olduğunu daima hatırlatırlar!!!

    melo da bu adamlardan biridir.. ve her takımın bir melo'ya ihtiyacı vardır..

    beyler ön libero dediğiniz adam sert olur, gerekirse psikopat olur, kafadan kırık olur..

    yekta'yı, hamit'i ön liberoya koyup şampiyonlar liginde -affedersiniz- ancak babayı alırsınız..!
  • 12028
    adı geçen wanyama’lar rodrigo dourado’lar banegalar fredler, gustavo cuellar(bunun adının sonunda ‘lar’ olması çok hoş oldu) önerilen bir sürü genç oyuncular bilmem josefler kimler...

    kralı da gelse fernando ağzımıza bir parmak bal da çalsa senin gibi orta saha gelmedi gelmeyecek...

    o ikili mücadeleye girdiğin her topçunun ayağından topu alman egosunu zedelemen, defansa gelip bütün hava toplarına bam güm vurman, oyunu ortadan açıp efsane uzun paslar atman... kafan esince çalımları koyup ceza sahasına yaklaşıp direğin yerden yanından giden cılız şutlarını bile özledim.

    hırsını, azmini verdiğin güveni deli-dolu hareketlerini hiç açıp daha fazla duygulanmak istemiyorum zaten.

    hani king robert baretheon lyanna stark için onun boşluğunu yedi krallık bile dolduramadı diyor ya cersei sürtüğüne. senin de boşluğunu; bu kadar güzellemeler dizilen cümle topçuyu tek tek transfer edip her hafta birini oynatıp, anadolu anadolu gezsek senin de boşluğun dolmayacak. canım benim.
  • 4345
    volkan ali sami yen'de lincoln'ü kovalıyor hatta tekmeliyordu, lugano emre'ye kafa atıyordu. baroni daha maç başlamadan arda'ya pislik yapıyordu karıköy'de, bilica kalleşi arkadan yumruğu geçiriyordu. çocuk gibi silkeliyorlardı bizimkileri. rambo yusuf'un bu yüzden kalbimde ayrı bir yeri vardır, deli vedat'ı bu sebepten çok severim, keza grande'yi de. çünkü bu adamlar takımdaki arkadaşlarını sahiplenen adamlardı. rakibin oyuncuları bizim topçulardan herhangi birini çevrelediği an bu saydığım isimler eğer sahadaysa anında orada biterlerdi. işi uzatmaya dallandırmaya kimsenin de götü yemezdi. bu işler sadece taktik, teknik değildir; hele de her tür puştluğun, yavşaklığın döndüğü bizim gibi memleketlerde...
    melo gibi gözü kara adamın varsa senin takımını sindiremezler. melo'ya desen ki gel teke tek kapışalım pilavdan dönenin kaşığını sikeyim der...
    akbabaların gazına gelip melo'yu hedef almayalım. kimsenin gazına gelmesek bile hedef almayalım. desteklemiyorsak da köstek olmayalım.
    melo başlığındaki ilk mesajımda, bak daha ilk mesajımda demişim "bu çocuğu televizyon götoşlarına yedirmeyin" diye. niye? çünkü o çok sevilen, "o konuşsa ben dinlesem" denilen, "karşılıklı rakı-şarap içsek" denilen spor yazanlarını ben de tanıyorum; ağababalarını tanıyorum...

    en fazla bu çocuk için mesaj yazdım, bu çocuğun kaybedilmemesi için yazdım. ne bileyim bir bildiğim var diye yazdım ama... hayırlısı olsun.

    izleyelim ve ibret alalım.

    http://www.youtube.com/watch?v=vIuOwWDeoDQ
  • 12476
    2 temmuz 2010 hollanda brezilya maçı'nda arjen robben'e faul yaparak kırmızı kart görmesi ve brezilya'nın elenmesine sebep olması kariyerindeki en büyük darbedir. bu olaydan sonra melo'ya milli takım kapıları kapanmış ve juventus'tan gönderilmiştir.

    galatasaray ve fatih terim ile yolları burada kesişti. burada pamuklara sarılıp sarmalanınca galatasaray'ı evi gibi görmeye başladı.

    galatasaray için olağanüstü bir futbolcuydu. kariyerini doğru yönetebilse döneminin en iyi 7-8 futbolcusundan birisi olabilirdi. bir orta saha oyuncusunda olması gereken tüm özelliklere sahipti. bazen maestro gibi oyunu yönetirken, bazen rakibini çiğ çiğ yiyen defanslara dönüşüyordu. kendi kalemizdeki kornerlerin çoğunu uzaklaştıran hep melo'ydu. saha içinde ve dışında rakiplerine karşı psikolojik üstünlük kuruyordu. emre belözoğlu'nu çıldırtıp kırmızı kart yedirdiği an ülkedeki tüm futbol izleyicisinin aklındadır.

    görünen o ki; melo bizi, biz melo'yu hiç unutamayacağız.
  • 12361
    30 ocak 2021 palmeiras santos maçında 90+8'de takımı gol attıktan sonra oyuna girdi ve 2-3 kere topu uzaklaştırdı. takımı rahatlattı ve oyunu soğuttu.

    12 mayıs 2012'de kadıköy'den kupa çıkaran adam için libertadores finali türkiye kupası son 16 turu gibi gelmiştir.

    2.5 ay önce ayağı kırılan adam bugün amerika şampiyonlar ligi şampiyonu.

    winner!
  • 5556
    açılın ben hesaplayan adamım. melo'nun aldığı/alacağı miktar hakkında en ufak bir eleştirim yok. benim için geçen 2 sezonda bizi şampiyonluğa taşıyan 3 önemli adam var; melo-selçuk-muslera. bu adamların aldıkları paralar helal olsun. hesaplayan adamları google, kap bildirim sayfasıyla uğraşmaktan kurtarmak adına toplam maliyetini yazalım:

    2011-2012 sezonu için 1.5 milyon euro kiralama bedeli
    2012-2013 sezonu için 1.75 milyon euro kiralama bedeli
    2013-2016 arası bonservis hakları için 3.75 milyon euro ödenmiş.

    juventus'a 3 yıla yayılmış halde 7 milyon euro ödemişiz. 2011 yazında felipe melo'yu 3 yıllık ödeme planıyla 7 milyon euro karşılığında aldık deselerdi fazla mırın kırın eden olmazdı. gerçi olurdu. hiç bi siki beğenmeyen tayfa gerçeği var.
    gelelim maaş konusuna:

    2011-2012 sezonu için 3.3 milyon euro sabit ücret + (30000*36)= 4.38 milyon euro
    2012-2013 sezonu için 2.9 milyon euro sabit ücret + (25000*35)= 3.775 milyon euro

    önümüzdeki 3 sezon boyunca yıllık 3.1 milyon euro sabit ücret ve 25 bin euro maç başına para alacak. ortalama 30-35 maçlık sezon performansları göstereceğini düşünüyorum. hal böyle olursa yaklaşık olarak (3.85*3=11.55) milyon euro eder. eğer melo galatasaray'da 3 yıllık sözleşmesini tamamlarsa 2011-2016 arasında galatasaray'dan toplamda

    4.38+3.775+11.55=19.7 milyon euro kazanmış olacak.

    not: şimdi biz hesaplıyoruz da neden hesaplıyoruz? kimsenin parasında gözümüz olduğundan değil. zenginin malı züğürdü çenesi meselesi de değil. çünkü biz* yıllar boyunca her sabaha "galatasaray'da mayışlar yine ödenemedi", "gençlerin parasını büyük hakan cebinden ödedi", "yabancılar kaçmasın diye sadece onların paraları yatırılmış, yerliler kazan kaldırmak üzere" haberleriyle uyandık. 100 bin euro yüzünden ribery'nin elimizden kaçışını gördük lan boru mu? kulübün bu yokluk dolu günleri yüzünden hesaplıyoruz biz abi. ünal başkan gelse "bak aslan nihat riva'dan petrol çıktı. artık mancester united'tan daha zengin olduk, gittik ronaldo'yu, messi'yi aldık ama zerre koymadı. kanıtları da bu tablolar. senin depoyu da fullendik" dese bile ben hesaplarım. çünkü biz takımımızı gönülden seviyoruz, gönülden destekliyoruz. canımızı bile veririz! biz aşığız, aşkın da tarifi yoktur.
  • 12065
    galatasaray için ne anlam ifade ettiğini anlamak için küçük bir karşılaştırma yapmanın yeterli olacağı oyuncu.

    galatasaray'daki 4 senesinde 3 kez şampiyon oldu melo. ama biz son şampiyonluğuna, yani takımdan ayrılmadan 3 ay önce kazandığına bakalım.

    galatasaray 4. yıldıza giden 2014/15 sezonunda şu ideal 11 ile mücadele ediyordu :

    muslera-sabri-semih-hakan-telles-melo-selcuk-hamit(umut)-sneijder-yasin-burak

    bu 11'deki 9 oyuncu bir sonraki sene kadrodaydı. üstüne podolski geldi. melo harici giden kişi telles'ti. onun da yerine carole gelmişti. bir önceki sezonu şampiyon hatta ve hatta 3 kupalı tamamlamış takım bir sonraki sezon 6. oldu, 2 sene belini doğrultamadı.

    melo böyle bir adamdı. bir değerli oyuncudan çok fazlasıydı. yerini dolduramama lüksünüz olmayacak kadar değerliydi. melo'nun oynadığı takım en kötü 2. olurdu. bunu yaparken de juve ve real'li gruptan çıkar yine taraftarını mutlu ederdi.

    şu an galatasaray kadrosunda bir melo yok. zaten sürekli sahip olabileceğiniz bir şey değil melo. hadi bunu gönderdik, yenisini alalım diyemezsiniz. melo'yu arayıp bulamazsınız. şanslıysanız denk gelirsiniz.

    olayın taktiksel analizi bir yana, melo = başarı demekti. bir ayrıcalık, sahaya çıkarken bir güven duygusuydu melo.

    bugün 20 eylül 2019. galatasaray spor kulübü kurulalı 114 sene olmuş. bugün itibariyle gelmiş geçmiş en iyi yabancı 6/8 no'dur melo. umarım ondan da iyisini kader bizimle buluşturur.
  • 12269
    çıtayı öyle bir yere çıkarttı ki kimseyi beğenemez oldum. bu pozisyonda ülkeye gelmiş en iyi oyuncu, daha da iyisi gelemez.

    hücumda; dribling yapardı, kafa golü vardı, diyagonal paslarına aşıktım hele ki eboue'ye, ayağı vasatın üstüydü.

    savunmada; duran topları karşılamada ustaydı, kolay kolay adam geçirmezdi, top çalmada ustaydı, pozisyon almayı iyi bilirdi.

    sözün özü melo çok büyük topçuydu, gördüğüm en büyük fırsat transferiydi, daha büyüğünü göremeyiz.
  • 12808
    sağ bacağı torreira kadar topcuydu.
    kendisini torreira ile kıyaslamak, hagi ile morutan kıyaslamasına benziyor.

    melo sahada her şeyi yapabilen futbolcuydu.
    bir on libero düşünün şu özelliklere sahip olsun. başlıyorum.

    top kapma, ikili mücadele kazanma, defanstan topla çıkabilme, diyagonal pas, hava topu kazanma, takım ici liderlik, her an tam konsantrasyon, topa ve rakibe gereken sertlik, skor üretebilme, onemli maçlarda üst düzey performanslar ve dahası.

    bunları yapabilen kaç oyuncu gördük turkiyede?
    felipe melo turkiyede oynamış gelmis geçmiş en iyi oyunculardan biridir.

    azılı galatasaray düşmanlarına saha içi ve dışında her daim hadlerini bildirmiştir.

    italya'da yılın bidonu olarak gelip burada şikecileri turşu bidonuna doldurmuştu.

    duzeltme: söz konusu yazının torreira elestirisi ile alakası yoktur. karşılaştırırken dikkatli olunması gerekir, buna vurgu yapmak için yazdım.
  • 11698
    çok güneylerde bir yerde tatil köyünde 35 derece sıcakta gevşemiş yatarken, birden havuz başından yükselen “nossa nossa...” sesleriyle hiç yokken aklıma düşen pislik öğütücü. hangi pislikleri öğütmedi ki? tek tek yazıp burayı mı kirleteyim? efsaneler unutulmaz. kolay kolay kimsenin askeri olmayacak birisi olarak yazıyorum: felipe melo’nun askerleriyiz

    (bkz: bir gün gitsen bile hatıran yeter)
App Store'dan indirin Google Play'den alın