• 1128
    sevgili hocam eylül ayını bekle dediniz ve bekledik. gedson sevdanız malum bitmedi ve bitmeyecek gibi bu nedenle de alternatifsiz bir orta sahayla lige ve avrupa'ya devam edeceğiz belli ki. şimdiden ocak ayını beklemeye başlayalım mı yoksa sezon sonunu mu bekleyelim?

    mustafa muhammed, yedlin, emre akbaba ve emre taşdemir bu oyuncular 3 yıllık planlama sonucunda gönderilen veya gönderilmeye çalışılan isimler mi, yoksa günü birlik alınan kararlarla mı hareket edilen işler oldu. mustafa muhammed ve yedlin'in gitmesine izin verdiniz peki alternatifleri gelecek miydi? açıkçası sanmıyorum. yerli oyuncu ihtiyacı varken 2 yerli ismin sözleşmesini uzatıp gönderdiniz alt yapı oyuncularını az kala rize'ye veriyordunuz. bunlar planlama mı yoksa bir şeyi oldurmaya çalışma mı? merak ediyorum.

    acaba diyorum 4 ayda vazgeçtiğiniz mustafa muhammed, yedlin örneği varken yeni transferlerimiz tutmazsa; cicaldau, morutan, nelsonn, barış alper, boey'den de vazgeçip takımımıza yeni babeller kazandıracak mısınız merak ediyorum.

    herkesin size yeteri kadar tolerans gösterdiğini ve şans verdiğini düşünüyorum. ben bahane üretmem deyip "olimpiyat stadinda oynanan maçta daha maç başlamadan hava rüzgarlı umarım bizi kötü etkilemez tarzı açıklamalarınızı duymak istemiyor. sanki dünyada sadece galatasaray deplasmanlara gidiyor ve haftada 2 maç yapıyormuş gibi "arkadaşlar deplasmana gidiyoruz uçağa biniyoruz bunlar zor işler" tarzı açıklamalarını da duymak istemiyor.

    insanlar bir şeylerin değişmesini ve güzel bir oyun bekliyor hocam. 4 ayda bir 10 oyuncu al 10 oyuncu gönder formülünü istemiyor. çözümün sadece transferde olduğunu görmek istemiyor. sahada bir şeylerin değişmesini istiyor. insanlar transfer gelmediği ve sırf mecbur kaldığınız için taylan'ı veya ozan kabak'ı oynatmanızı istemiyor. babel yerine barış alper, yunus akgün girsin istiyor. değişim bence sizden başlamalı oyuncularının isimlerini değişmesiyle değil.

    sevgiler, saygılar...
  • 1129
    sevgili hocam...

    rahatlıkla 8/10 olarak nitelendirebileceğimiz bir transfer sezonunu geride bırakmış bulunuyoruz. o 2 puanı da yedek kaleci ve gedson fernandes'ten kırdım. bu yüzden başkanımız burak elmas ve yönetimine, scout şefimiz emre utkucan ve ekibine, sana ve teknik ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.

    transfer sezonunu resmen kapattığımız şu saatlerde artık top sende. sonuçları almakta zorlanan bir takım görebileceğimizin farkındayız ve buna hazırlıklıyız. bu yapılanmayı en başta biz istedik. ancak şu saatten sonra eli belinde gezen oyunculardan kurulu bir takım görmeye de tahammülümüz yok. koşan, basan, ısıran ve gerekirse haddinden fazla kart gören bir takım izlemek istiyoruz.

    kolay olmayacak ancak zoru sevdiğini biliyoruz. kolay zamanları bile bir şekilde zora sokup sonra üstesinden gelmeye alışkın bir kulübün taraftarlarıyız.

    artık sendeyiz hocam...

    #hedef23

    allah utandırmasın!
  • 1130
    akbaba'n gitti babel'inle mutluluklar dilerim hocam. 2-0'dan maç vermeyi en büyük hobisi yapan hocam. hangi maçta babel'i aldın da istediğini aldın hocam. maçı baştan kaybedelim olsun bitsin hocam, sayende en büyük fobimiz 2-0 öne geçmek oldu.
    ne oyun içi müdahalelerin ne de değişikliklerin bize fayda sağlıyor hocam. tüm yaptıklarınla hem maç içi hem de sezon için momentumu rakiplere veriyor.
    tüm kariyerine inat hamlelerin çok üzüyor hocam.
  • 1131
    sn. hocam;

    artık istifa etmelisiniz. sizin yapmaya çalıştığınız neyse futbolcular onu yapmıyor. yapamıyorlar ya da istemiyorlar. sonuçta ortada bir netice yok. böyle futbol oynanmaz. ne koşuyorlar ne pas yapıyorlar. ne orta saha var ne defans. her şey saçma sapan. iyi oynayan kenara geliyor. her maç aynı olaylar.

    emeklilik sizin de hakkınız.

    sağlıcakla...
  • 1132
    hocam istifa mistifa hak getire.senden tek bir isteğim var. 12 eylül 2021 trabzonspor galatasaray maçı nda hadi aytaç-emre değişikliği zorunluydu.ancak morutan-babel değişikliğini bir zahmet izah et hocam. artık beşikteki çocuk biliyor oyuna girdiğinde babelin sol kenarda saklanıp gelen topu ayağında geveleyip takımın hızını keseceğini takımın pas kanallarının kapanmasında rakibe yardımcı olacağını.herkes biliyor görüyor bir tek sen göremiyorsun hocam.cica ve morutanla xavi-iniesta benzeri bir katkı alabilecekken neden babelden ronaldo performansı bekliyorsun hocam.olmayacak duaya amin demekten vazgeç hocam.ya da emeklilik çok güzel inan ki.
  • 1133
    hocam,
    genç ve geleceği olan bir takım kurdun, benim gözümde en azından bir sezona ihtiyacın var.
    buraya kadar hiç sıkıntı yok ama inatla anlamadığın bir durum var.
    eğer bir yapılanma yapıyorsan ve süre istiyorsan bazı şeyleri gözden çıkartacaksın.
    misal 19 eylül 2021 galatasaray alanyaspor maçında yedlin’i çıkartıyorsan yerine van aanholt’u çekmek yerine ışık kaan’ı atacaksın.
    babel yerine oğulcan’a süre vereceksin.
    atalay babacan’ı en azından kadroya alacaksın, farklı bir skor olursa oyuna sokmak için.
    3 nisan 2021 hatayspor galatasaray maçına elinde stoper varken oraya gedson’u çekerek başladın ve 3-0 kaybettik.
    ozornwafor oynasa belki 4-0 kaybederdik. dünkü maçta ışık kaan’ı almadın ama yine kaybettik.
    yani artık kaybedeceksek tamamen gençlerle kaybedelim.
    2019-2020 sezonunda taylan, 2020-2021 sezonunda kerem oynasın diye çok söylendi bu taraftar.
    geldiğimiz noktayı görünce haksız da sayılmadığımızı görüyorum.
    tamam hiç birimiz teknik direktör değiliz ama sahada mücadele eden futbolcuyu ayırt edebilecek kadar gözlerimiz görüyor çok şükür.
    gel hocam bazı futbolculardan vazgeç, bak her şey çok daha güzel olacak.
  • 1134
    hocam,

    3 yıllık sabır istediğiniz yapılanmaya en çok sen ikna olmamışsın gibi duruyor. sürekli yaşlıların tecrübesiyle gençleri harmanlama peşindesin. sürekli bir yaşlının oyuna girmesi için veya oyundan çıkmaması için, takımdaki herkesin yeri değiştiriliyor ama asla orjinal mevkisinde bir genç altyapı oyuncusu düşünülmüyor. hocam van annholt kötüyse altyapıdan süleyman'ı alalım kadroya, arada süre alsın. ömer bayram sol bek değil orta iç oyuncusu, kapandı artık o defter. sacha boey yoksa ve yedlin çok kötüyse ışık kaan oynasın yada bir başkası. yedlin'e mecbur muyuz biz? kerem - morutan yorulduysa babel'e gelene kadar oğulcan, barış alper, emre kılınç var. halil'i çekersin kanada muhammed'i öne atarsın. bunları neden denemiyoruz?

    3 yıllık sabır istediğin şey ve babel tam tamına ters şeyleri temsil ediyor. 3 milyon euro alan babel her maç yürürken ve her oyuna girdğinde biz kaybederken 4'te biri kazanan berkan her maç 12 km koşuyor. yarın öbür gün bu homurdanma sadece tribünde mi kalacak sanıyorsun? garip inatların yüzünden takımla tribün arasındaki tüm pozitif enerji eriyip gidiyor. babel bir zamanlar beğendiğin bir oyuncu olabilir ama artık zarar verdiğini görmüyor musun? rakip takımda bu süreleri alsa oyuncu analiz ekibin transferine onay verir mi sence?
  • 1136
    sevgili hocam,

    seni inan çok seviyorum. gerçekten çok güzel şeyler yaşattın bize. ama taraftarla inatlaşman, hatta kendinle inatlaşman yüzünden sürekli geriye gidiyoruz. kendi adıma sen bu takımın başında kaldığın sürece maça gitmeyi falan düşünmüyorum. bir üst akıl olarak futbolumuzun içinde kalsan ama oyunu oynatmayı başkasına bıraksan keşke.
  • 1142
    hocam öyle şeyler yaşattın ki biraz dinlenip yurtdışında futbol izlemek senin de hakkın. italyada fiorentina maçlarına git dostlarınla takıl. milan kötü giderse onun maçlarına gidip boy göster sen seversin bu tarz şeyleri.
    burak elmas yönetimi varken istifa edip gitmesinde bir beis görmüyorum. aldığı maaşla çağa uygun futbol oynatan, oyun planı olan taktik varyasyonlar duran top çalıştıran, futbolun doğruları ile inatlaşmayan çıkış arayan bir alman hoca bulunur.
  • 1146
    kendimi bildim biledi, futbolu sevdim seveli, çıkardığı 11'ler, maç içi yaptığı değişiklikler kafamdakiyle seninki kadar benzeyen bir hoca görmedim. benim futbol görüşüm inancım neyse onu gs'ye uygulayan bir adam olarak senin bizim hocamız olman kadar güzel bir şey yok benim için. belki de bahsettiğim futbol görüşünü oluşturan adam sensindir, ben senden gördüklerimi futbolun doğruları sanıyorumdur. benim için en büyük hoca hep sensin. ama yıllardır bu takıma 100 futbolcu girdi çıktı gs'nin oyunu hala yok hala yok. sanırım miad doldu hocam. bunu ''sen bunadın, teknik direktörlüğün bitti, eskisi gibi değilsin'' demek için söylemiyorum. artık senin galatasaray'ı iyi bir yere taşıyacağına inanmıyorum çünkü hamleler tükendi. bu dakikadan sonra bu takıma verebilecek bir şeyin kaldığını düşünmüyorum. ikimizin de tuttuğu takım hakkında hayırlısı...
  • 1149
    sayın hocam;

    sezon sonuna kadar kalırsan yine bu takımı üst sıralarda tutarsın buna inanıyorum. ancak biz iyi futbol istiyoruz. çok koşan, hızlı paslaşan, taktik pozisyonlar ile goller bulan enerjik bir takım istiyoruz. işte bu enerji artık sende yok. bu nedenle yerini daha enerjik bir genç td’e bırak. bu hem senin için hem de galatasaray için daha hayırlı olur.

    tekrar ediyorum; puan cetvelinde üst sıraları değil iyi futbol oynayan, çok koşan şut atan takım istiyoruz. kornerden duran toplardan taktik goller bulan takım istiyoruz.

    saygılarımla.
  • 1150
    hocam,

    bırak veya bırakma demek benim işim değil, benim işim galatasaray’ı sonsuz ve sonsuza kadar sevmek. bu yazı da bunun için yazıldı hocam. sonsuz ve sonsuza kadar sevmek işini metin oktay’dan bizatihi öğrendiğin için yazıyorum, bilahare de ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ diyen de kendisidir. bu satıları yazan da üzgün bir galatasaraylıdır…

    hocam,

    şu performans başka bir hocanın hanesine yazsaydı yüz bin kere seni çağırıyor olurduk. bu performansa yüz bin keredir tahammül etmemiz de sen olduğun içindir. ama hocam.. ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ asılıdır her galatasaraylının odasında, çerçevelidir ve aslı suretiyle her sabah yüzümüze bakar, sana da bakmıyor mu hocam?

    fatih hocam,

    galatasaray 14 sene şampiyon olmamış, ben yaşamadım, sen yaşadın ama, ben de babamdan dinledim ki bir an bile 14 saniye bile tereddüt etmemiş kimse… taaaa eskişehir maçına kadar.. prekazi’nin o serbest vuruşuna kadar… ben küçüktüm, prekazi o golü attığında babam beni sırtına almıştı. bir de monoca’ya otuz beş metreden o füzeyi otuz beş numaralı ayaklarıyla çaktığında… bekleriz hocam, galatasaraylı beklemeden gelir. görür ki, bilir ki, inanır ki bir sonraki durak mutluluktur, zaferdir, başarıdır. galatasaraylı en çok seninle bilir, galatasaraylı senli ya da sensiz fark etmez, bekler hocam..

    galatasaraylı fatih,

    bu takım 90’larda da bir çok kez yenildi, düştü, kalkamaz denildi, ama… hep bir bildiğimiz vardı hocam. bu takım şimdi böyle ama iki sene üst üste -ki bazen dört sene ve avrupa’nın kralı olmak da cabası- şampiyon oluruz buradan kalkar yürürüz derdik. bu takım chelsea’dan 5 yedi hocam. en kral senesinde.. ama biliyorduk ki kalkarız, yürürüz. yürüdük mü de; dostu düşmanı bilirdi ki galatasaray iki seneyi kapatırdı, avrupa’da da başarı sağlardı. galatasaray en güzel düştükten sonra yürürdü!

    galatasaraylı fatih hocam;

    bu ikibinli ve hatta ikibin onlu senelerde de böyleydi, hepsini bizatihi bilirsin. uzatmayacağım, galatasaraylı fatih olarak bir bak.. teknik direktör fatih terim olarak değil.. bir bak canım hocam.. bir insanın nasıl ki bir karakteri bir tavrı bir duruşu varsa galatasaray’ın da vardı, vardır da! hocam, iki gözüm, galatasaray’ımızın karakteri, tavrı, duruşu değişiyor, büsbütün başka biri oluyor galatasaray. galatasaray başka birine dönüşüyor hocam!

    fatih hocam;

    roller değişiyor, ve açık konuşalım biz giderek fenerbahçelileşmekteyiz. gözümüzün önünde, senin, benim, galatasaraylı fatih’in gözlerinin önünde, milyonlarca galatasaraylının gözlerinin önünde, galatasaraylı fatih’in elleriyle ve gözlerimizin önünde büsbüstün başka biri oluyor galatasaray. ki çoğunu sen yaptın, sen yarattın hocam. ama iyi bak, bu senin bildiğin galatasaray mı? bu galatasaray o galatasaray mı?

    galatasaraylı fatih,

    demeye dilim varmıyor ama bizim karakterimizi başka birisi alıyor. biz, o başkası oluyoruz. o, zaten hep aynı.. hocam, yeniliriz, yeneriz, on sene, on dört sene ya da iki sene üç sene beş sene şampiyon olmayız.. inan bana dert değil.. çünkü biz bilirdik ki hep ayağa kalkarız, hep yürürüz, ardına da iki sene, üç sene, dört sene şampiyon oluruz… fakat hocam… karakterimiz değişiyor.. tavrımız başka oluyor..duruşumuz hiç bize benzemiyor.. aynadaki kim hocam?

    galatasaraylı fatih,

    ‘bizi sevenleri üzmeyelim’ diyen metin’in el ettiği, omuz verdiği, kucak açtığı, abilik/babalık ettiği yerden geliyorsun. adana’dan seni buraya getiren o büyük ve efsanevi imzanın altında esasen bunlar yazıyordu… sen bunları okudun. sonra kalemince kararınca yazdın: galatasaray karakteri…
    hocam, üç puan, şampiyonluk, mağlubiyet, hezimet neyse o, orasında değilim..
    karakterimiz büsbütün değişti.
    duruşumuz yamuldu.
    tavrımız cıvık gıcık.
    galatasaraylı üzgün.
    umutsuz…
    mutsuz…
    ne sahada ne de tribünde bir türlü o duruşu sergileyememizin sebebi de o: sahadaki karaktersiz oyun…
    neresinden çeksek üstümüze oturmuyor hocam. galatasaray’ımıza ya bir beden büyük ya da bir beden küçük geliyor. hocam, peki, neden?

    galatasaraylı fatih,

    son diyeceğim, en başta dediğimdir:
    ‘bizi sevenleri üzmeyelim…’

App Store'dan indirin Google Play'den alın