resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Shabab
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 12151
    bin kere de galatasaray'ı satması aklanmaya çalışılsa da satmış olması değişmeyecek teknik adam.

    nisan ayında kapalı kapılar arkadasında federasyon başkanıyla görüşmeye başlayıp, milli takım çalıştırma isteği ayyuka çıkıncaya kadar "gel sözleşme imzala, sürümcemede kalmasın bu konu" denildiğinde "ben kimseyi mutlu etmek için sözleşme imzalamam" deyip telefonlara cevap vermeyen, kendisine yol verildikten sonra şike aklayıcı tüpçüyle sözleşme imzalarken tüpçünün alenen galatasaray'la taşak geçmesine gülümseyen, hali hazırda galatasaray iyi giderken basın toplantısı düzenleyip ortalığı karıştıracak açıklamalar yapan adam satmıştır.

    sen inkar etsen de, etmesen de.

    https://www.youtube.com/watch?v=8EkesOyWvwI

    edit: şimdi bazı arkadaşlar yaşı yetmediği için bilmeyebilir ama bu terim'in galatasaray'ı ilk satışı da değildir. uefa şampiyonluğunun hemen ardından takımda kalacak mı spekülasyonları üretip, bunlara muallak cevaplar veren yine kendisidir. ülkedeki futbol ikliminde bile* egosuyla marka olmuş biridir terim. bizimle olan son dönemi mercek altına alınırsa, sorunların başlangıcı 2011-2012 şampiyonluğunun kupa töreninde oluşmuştur. platforma başkanın da çağırılması ve çıkması terim'in egosuna ters gelmiştir. bunu sorun etmiştir. hatta 2012-2013 şampiyonluğunda ünal aysal'ın durduğu yer de bundandır. hatırlamayan arkadaşlar için özet bu.

    2011-2012 sezonundan önce adnan polat döneminde kulübün kapısından geçmeyen terim, aysal'ın altına koşa koşa gelmiştir. zira "terim'in şampiyonluğuyla özgüven geldi" denilen aysal seneler önceden beri hazırlanan ve beklenen başkandı. gerek mali durumu, gerek kulübe karşı öncesinde yaptığı işlerle ağırlığı bütün genel kurulca bilinirdi. ondandır bu adnan öztürklerin ali dürüstlerin yönetimine girmesi. genel kurulun üst akılı olan inan kıraç'ın da son derece güvendiği kişiydi ünal aysal. tüm bunların haricinde bir başkan ile bir teknik direktörü bir tutmak, bunlar arasında kıyas yapmak, güç savaşına sokup ağırlık ölçmek abestir. biri yönetendir, diğeri yönetilen. hele aysal özelinde bakarsak konuya, türkiye'de onun kalibresinde insanları zor bulursunuz. avrupalı bir yöneticidir zaten, tarzından anlarsınız bunu. arda ve şeytan rıdvanın arkadaş çevresiyle lobi oluşturup neredeyse başını yiyebileceği biriyle aysal'ı bir tutamazsınız.

    konuyu dağıtmadan, terim'in o meşhur egosunun patlayacağı bir nokta vardı. o noktaya kadar bir şekilde gelindi. bu dönemde ali dürüst ve abdurrahim albayrak çift taraflı denge politikasındaydı. ama şampiyonluk kutlamalarıyla süreç patladı. dürüst ve albayrak dengeden vazgeçip süreci yürütmeme kararı alınca iş çıkmaza girmeye başladı. aysal'ın niyeti kişiden bağımsız profesyonelce yönetilen ve yürütülen bir galatasaray'dı. şu meşhur uçak benzetmesini bu açıdan bakarsanız daha net anlaşılır. kararların istenildiği gibi alındığını görmeyen aysal yönetimi değiştirme kararı aldı. ben bu noktada aysal'ın yönetimi değiştirmekte doğru ancak yerlerine getirdiği isimlerde hata yaptığını düşünüyorum. hatta candan erçetin kararı tam bir faciadır. ama onun penceresinden bakarak, kulübün marka değerini bir şekilde öne çıkarmak adına bir sanatçıyı yönetime dahil etmek istediğini düşünüyorum. ama bu karar için çok erkendi bana kalırsa.

    velhasıl olaylar bu düzlemde geliştikçe çatışma ortamı oluştu. terim'in rahatsız olduğunu belirten tavırlarından sinmeyen aysal demeçleriyle amiyane tabirle "kimin patron olduğunu" gösterdi. diğer taraftan terim de türk futbolundaki varolan ağırlığı ve bağlantılarıyla aysal'a aba altından sopa gösterdi. karşılıklı açıklamalar ve kararlarla nisan'a gelindi. terim hep kalbinde yatan milli takım çalıştırma tutkusunu tüpçüyle daha doğrusu tüpçünün üzerinden siyasi iktidarla söz kesmeye çalışınca ipler tamamen koptu. aysal kabul etmeyeceğini bilerek sözleşme teklifinde bulundu ki terim'in ne yapmaya çalıştığı kamuoyu tarafından da görülsün diye. bu teklifi "kimseyi mutlu etmek için imzalamam" diyen terim aslında elini belli etti. sürümcemede kalan sürenin kendisine yarayacağını düşündü. adalet pozları keserken, şikenin ağa babasına kader ortağı oldu.

    "galatasaray kendi göbeğini kendi keser" açıklaması bundandır. aysal emek verdiği, marka değerini yükselttiği galatasaray'ın kimsenin ikinci tercihi, garanti kapısı olmaması gerektiğini düşünüp terim'den kurtulmak istedi. adanalı terim ile brükselli aysal'ın savaşı budur. biri orta doğu delikanlılığını yaparken diğer avrupalı profesyonelliğini yaptı.

    şimdi konu haklı tarafsa, gerçekten "aslolan galatasaray" düşüncesindeki haklıdır benim için.

    terim kendini ve geleceğini düşünebilir bu normaldir. kimse galatasaray'a yürekten bağlanmak durumunda değil, profesyonel bir iş sonuçta teknik direktörlük. sözleşme feshine kadar yaptıkları sindirilebilir. ama sözleşme feshinden sonra yaptıkları, öç alma çabaları, galatasaray'ın kendisi için amaç değil araç olması benim nazarımda kendisini yerin dibine sokmuştur. dahası konu aysal'dan çıkıp riekerink'e geldiğinde de "dönelim bakarız" açıklaması zaten niyetini ortaya koymuştur.

    ha yarın bir gün getirir özbek ya da başkası yine terim'i. her yapılanı unutacak hatta çoktan unutmuş bir kitle var. yarın yine "fatih terim allah kerim" modunda yazılar yazarlar buralara. ama ben unutmayacağım. kabul de etmeyeceğim. o şike aklamak için birileri tarafından getirilen adamın "imzayı da gösterelim de herkes görsün" derken yanında umursamazca gülümsemeyi unutmayacağım. göz göre göre galatasaray'ı araç gibi kullanıp, yüzünüze karşı yalan söyleyenleri kabul etmeyeceğim.
  • 12152
    algıda manipülasyon yapmayalım lütfen, süreci ve olayları oluş sırasına göre dizmek, ona göre yorumlamak lazım. sürece gelmeden evvel bir not vereceğim:

    * dip dönemde terim göreve gelmiş ve üst üste yaşanılan 2 şampiyonluğun ardından camiayı düzlüğe çıkardığını düşünerekten görevi bırakma kararı almıştı. hatta olaylı mersin maçından sonra da ''bırakacaktım ama birilerine inat devam edeceğim'' açıklamasını yaptı terim. ayrıca bu 2 sene içinde tüm ülke-medya olarak terim maksimum derecede yıpratılmıştı, bundandır ki yorgunluğa bağlı olarak devam etmek istemiyordu.

    şimdi olaylar silsilesine gelelim,

    1) takımın ilk sene kanırta kanırta şampiyon olmasıyla tüm camiaya, terim'e ve en çok da çiçeği burnunda başkan aysal'a özgüven geldi.

    2) sneijder ve drogba transferleriyle galatasaray, marka değerini yükseltti ki bu da aysal vizyonuna dahildir.

    3) sneijder'in alınış sürecinde ünal aysal şöyle bir açıklama yaptı kameralara: ''sneijder'i de alırım, onu oynatacak hocayı da!'' (bu açıklamanın yapılmadığına dair bir mesaj aldım o yüzden buraya kesin değil diye ekleyim videoyu bulursam editlerim tekrar)

    4) ardından takımın hocası olan terim ile en ufak iletişim kurmadan drogba'yla prim pazarlığı yapıldı. terim bozuldu.

    5) bir maçın devre arasında sneijder ve terim tartıştı. sneijder herkesin içinde başkanı arayarak ''ya terim ya ben'' dedi.

    6) bu olay da bir şekilde yumuşatıldı ki terim hiçbir şekilde bunları basına belli edecek davranışlarda bulunmadı çok büyük krizler olmasına rağmen. ünal aysal da etliye sütlüye bulaşmadı.

    7) olaylı mersin maçından sonra ünal aysal terim için, ''bizim takıma yakışmıyor, göreceksin abdurrahim seneye öyle bir kadro kuracağım ki teknik direktöre bile gerek kalmayacak'' dedi. (ki o maç terim bizim camiamız için tek başına kan ter içinde savaşmıştı.)

    8) bunlar terim'in kulağına gitti ve cepheleşme başladı. florya'da aysal hakkında ünal efendi denmeye başlandı bu hiç hoş değil.

    9) şampiyonluğun ardından hocayı kovamayacağını bilen ünal aysal, terim'e ''git'' mesajını vermek adına yönetimi değiştirip albayrak- dürüst ikilisini yolladı.

    10) terim mesajı aldı ve sözleşme bitiminde kesin olarak ayrılma kararını aldı.

    11) milli takım gündemi oluştu. uzun şahıs falan devreye girdi. ve bir gün terim- aysal kahvaltı yaparken demirören aysal'ı aradı. ''başkanım, fatih hoca'yı 4 maçlığına bize verir misiniz'' dedi. aysal'ın cevabı kan donduracak kadar ilginç oldu: ''hay hay, isterseniz komple de verebiliriz.''

    12) yetmedi, ünal aysal gitti basına ''terim lise hocası, bize üniversite okutacak hoca lazım'' dedi.

    13) kendisine söylenenleri egosuna yediremeyen fatih terim de fevri hareket ederek (demirören ile verdiği poz ve mesajlara cevap vermemesi) ani bir imza attı demirören ile.

    14) terim sene sonuna kadar kesinlikle kalacaktı. ünal aysal terim'i antrenmandayken kovdu ve terim için yapacak bir şey kalmadı.

    yani ortada iki taraflı bir saygısızlık olmasına rağmen burada ilk kıvılcımları çakan tabiri caizse kaşınan ünal başkan'dır. hiç evirip çevirmeye gerek yok. terim sattı mevzusuna gülüyorum sadece. gittiği yer türk milli takımı. tekrar ediyorum türk milli takımı! paragöz diyenler oluyor, aziz yıldırım- açık çek- 1999- red kelimelerini içeren bir cümle kurduğunuzda susuyorlar falan. tamam elbette herkesin görüşü farklı olabilir ama hiç değilse somut verileri çarpıtmayalım arkadaşlar. olay dizisi yukarıda verdiğim şekilde varsa eksik gedik uyarınız da ekleyim. benim hatrımda kalanlar bunlar. tüm bu olayları kabul edip, iki taraf da yanlışlar yapmıştır deyip bir taraf seçerseniz eyvallah. ama bana kalırsa günahın büyüğü ünal başkan'dadır. herkesin fikrine saygı duyarım tabi nefrete dayandırmamak şartıyla.

    ek: ''birileri sevinsin diye imza atmam'' demişti. oradaki birileri direkt ünal aysal'dır galatasaray değil. ki ünal aysal'ın gel sözleşme imzala demesi tamamiyle blöftü. bunu az biraz bilgi sahibi olan kime sorsanız söyler.
  • 12153
    her fırsatta galatasaray düşmanlığı yapan, kimler tarafından niçin atandığı malum tüpçünün kahvaltı masasındangalatasaray başkanını* arayarak milli takımı da çalıştırmak istediğini iletmiştir. zaten kahvaltı yapmışsın tüpçüyle neyi soruyorsun? kahvaltı yapacak kadar kanka olmuşsun zaten adamla. kimse bunak değil. kaldı ki burada terim'i eleştirenler ünal aysal fanatiği de değil. ünal aysal'ın hataları da illa ki oldu. terim de cehennem çukuruna düşmedi. çıkar basın toplantısı yapar, ünal aysal'dan, taraftardan, hatta riekering'den özür diler taraftar da onu affeder.

    ama dediğim gibi;

    yaptığı yanlışlara yenilerini ekledi. riekering takımın başındayken, yaz döneminde hakkında dedikodu çıktığında lucescu'ya gösterdiği saygıyı göstermedi "takımın başında hoca var" diyemedi.

    terim'in değerini kimse inkar edemez. şahsen milli takımı da teşvikle değil tehditle kabul ettiğini düşünüyorum.

    sonuç olarak kovuldu. tüpçü ile kahvaltı masasından başkanı arayarak, başkanın telefonlarına çıkmayarak, real'den 6 yiyerek kovulmayı da haketti.

    bunları hatırlamayan insanların da samimiyetlerinden şüphe duyarım.

    zamanlaması da ayrıca dikkat çekici. hayırdır? tff sıkıntıya mı girdi? milli takım ceza mı alacak? terim galatasaray'ın başına dönebilmek için tüpçüden izin alabildi de mi takımın başında 1 haftadır hocalık yapan adam dururken efsane mefsane diye durup dururken her gece yarısı trolleme algı yaratılmaya başlandı? varsa bir bildiğiniz duyumunuz paylaşın bilelim.

    zorunlu edit: real'den her takım 5 de yer 10 da yer. kovulmasının tek başına sebep olamaz. ancak gönderilmesinde sportif etkenler, sneijder'ı oynatmam oynatırsın muhabbetleri de vardı.
  • 12155
    galatasaray'ı satmıştır. satmamış olsa bile dönmesini istemezdim. her başarısızlıkta kötü gidişte terim terim diye ortalıkta dolancaksak kulübün adını terimspor yapalım anahtarlarınıda fatih terim'e verelim olsun bitsin. bu adam yarın öbür gün mesleği bırakınca ne yapacaksınız ? galatasaray kimseye muhtaç değildir. galatasaray terim için bir tercih hiç değildir. ancak terim galatasaray için tercih olur. biz büyük bir camiayız öylede kalacağız. bizle olan bizle büyür bizi büyütmez. fazla romantizme gerek yok yani.
    son olarak söylemişmiydim "fatih terim galatasaray'ı satmıştır".
  • 12156
    bu sitede garip bi tayfa var. bunların yaş aralığı tahminimce liseli. heyecanlı, hararetli gençler bunlar. burada ''fatih terim galatasaray'ı sattı.'' yazarlar, yolda görseler boynuna atlayıp imza isterler. bu lafım o tayfaya;

    o tarihte yaşananları hepimiz biliyoruz. ünal aysal tarafından antrenmanda kovulmamış da durup dururken istifa etmiş ve ''galatasaray benim için bitmiştir, yaşasın demirören'' diyip milli takıma gitmiş gibi algı yaratılmaya çalışılan galatasaray kulübünün yaşayan efsanesidir bu adam. senin burada yazdığınla tarih değişmez.

    galatasaray'da çalıştığı günlerde milli takımla beraber andorra'ya kayseri kadir has stadında 5 atıp romanya'yı da deplasmanda 2-0 yendiği maçlar sırasında burada gururlanıp ''elit hocamız var, iki takımı da çalıştırıyor, dünyanın en iyisi bu adam v.b.'' yazıp övünen bu hararetli gençler, hoca galatasaray'dan kovulup sonrasında milli takımla uzun süreli anlaşma yapınca ''galatasaray'ı sattı'' diyebiliyor. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu be?

    şimdi sakin olun ve o hafızanızı tazeleyin.

    ve en önemlisi riyakar olmayın!
  • 12158
    başarılarının sebeninin güçlü yönetimler olduğu iddia edilen galatasaray eski teknik direktörüdür. o güçlü yönetimler neden mancini, prandelli gibi adamlarla başarılı olamamış?

    galatasaray'ı sattğıı iddia ediliyor. bu adam kovuldu. milli takıma gitmesine dönemin başkanı aysal izin verdi.
    demirörenle poz vermişmiş. dönemin başkanı aysal 'vizyon' toplantısında aynı kişiyle poz vermedi mi?
    bunları söyleyenler balık hafızalı değilse art niyetlidir.
  • 12159
    galatasaray efsanesidir. hepimizin gururlanarak anlattığı bir çok olayın neden olmasına konu olan kişidir. kızgınım hala kendisine ancak azalıyor her geçen gün. bulunduğu mevkide kaldığı sürece hoşlanmayacağım kendisinden ama o kulübeye oturursa sonuna kadar da desteklerim. terim varsa başarı da var. beni bu kadar sevindirmiş birisine uzun süre küs kalabilmem mümkün değil. he dilerim tudor ile çok başarılı oluruz ve kendisi gelmez, ihtiyaç duymayız kendisine.
  • 12163
    galatasaray'ı sattı denilmesi ya olaya taraflı bakmak, yada olayı tam anlamıyla bilmemek anlamına geliyor. bakın arkadaşlar adamı sevmeyebilirsiniz ama bir olayı değerlendirirken, taraf tutmadan değerlendirin. aysal ve terim karakter olarak farklı bakış açısına sahip adamlardı. terim hiçbir zaman kendisinin kararlarına müdahil olunmasını sevmez. sneijder meselesi terim aysal geriliminin fitilini ateşleyen gelişmedir.

    terim o dönem hem solda oynayabilen, hem de gerektiğinde 10 numara pozisyonunu rahatlıkla doldurabilen kaka'yı istiyordu. açık açık basın toplantılarında da bunu beyan etti. sneijder dedikoduları diego ile birlikte, basımda anılmaya başlandı. daha sonra oynanan sivasspor maçı akabinde bu durumu beyan etti terim.
    https://www.youtube.com/watch?v=3cnYGQ1mmBo

    kaka ile anlaşılamadı ücret konusunda ve sneijder daha cazip geldi. tabi bu süreçte tahminen terim'i kulübün içinde istemeyen bir kesim, aysal'ın aklını sneijder konusunda bulandırdı. böylece bütün yoğunluk sneijder'e verildi ve transfer gerçekleştirildi. terim bu olaya çok bozuldu haliyle ve ünal aysal ile ilk kez ipler o an gerilmeye başladı. terim'in milli takım ile görüştüğü meselesi vs daha sonra oluştu. tabi milli takım ile önceden görüştüğü hakkında kesin bir delil yok yada ben bilmiyorum. ama varsa bile dediğim gibi aysal ile ipler gerilmeye başlandığı andan uzun süre sonra oluştu bu durum. keza terim gitmeden, ünal aysal'ın mancini ile görüştüğüne dair dedikodular da ayyuka çıkmıştı.

    kısacası terim'e sattı demek pek doğru gelmiyor bana. bence iki tarafta yani aysal'da, terim'de ego çatışması yaşadı ve olan galatasaray'a oldu.
  • 12164
    yani olay kaka-sneijder meselesinden koptuysa iyi ki sneijder'i almış aysal. kaka nerde sneijder nerde şimdi. mesele solda oynamak ise sneijder'in arkasına iyi bir ortasaha dizersin taş gibi top oynar mancini döneminde olduğu gibi. bu işin bir de taktik kısmı var ama neyse.

    hatırlarsanız mersin maçından sonra fatih terim çıktı "benim başka planlarım vardı ama kalıp bunlarla mücadele edeceğim." dedi. demekki milli takımla çok önceden anlaşmış da sonradan hakem ayağına demirören federasyonuna giydirdi de giydirdiydi. sonra o giydirdiği federasyonla kaç milyon liralara anlaştığını biliyorsunuz zaten.

    aysal sözleşme teklifinde bulundu terim de çıkıp "birileri mutlu olsun diye sözleşme imzalamam" demedi mi ? bu kadar zor olmamalı bunu kabullenmek.
  • 12165
    öncelikle (bkz: #2080857)

    bazı terimciler bizim terim'i sevmeme nedenimizi çok başka şeyler zannediyorlar. mesela onun başarısız bir teknik direktör olduğunu zannettiğimizi zannedenler var. (bkz: #2126297) mesela yani. terim'in başarılarını görmezden geldiğimizi zanneden bir terimci, aynı zamanda hamza hayranı. zaten ikisi de aynı şey oluyor bu dönemde ya neyse. konumuza dönelim. bizim düşüncemiz bu değil arkadaşlar. biz terim'in türkiye toprakları içerisindeki en başarılı hoca olduğunun gayet farkındayız. burada mesele başarı değil. galatasaray başarının her şeyden önce geldiği sıradan bir camia değil. işte tam da bu yüzden istemiyoruz kendisini takımın başında.

    gerçekte düşüncemiz : delicesine sevdiğimiz, babamız gibi gördüğümüz bir adamken demirören'le kader ortağı olan, başarılarına laf etme lüksünü kendimizde tabii ki görmediğimiz, ancak az önce de söylediğim gibi galatasaray'ı düşmanlarıyla bir olup satan dolayısıyla efsane olamayacağını düşündüğümüz, galatasaray'la en büyük başarıları yakalayan teknik direktör.

    terimcilerin zannettiği : terim'in kupaları kazanması şans, terim dünyanın en boş teknik direktörü, tek olayı gaz vermek vs vs.
  • 12166
    üzerine uzun uzun yazmaya gerek yok,zaten bir çok arkadaş söylenmesi gerekenleri benim yerime de söylemiş. benim asıl ilgimi çeken,kendisinin müritleri. bu arkadaşların o kadar çok kesişim noktası var ki, gözümde ister istemez genelleniyorlar. yine de recep ivedik'in vizyonda olduğu şu günlerde zaman bulup da sözlükte hocalarını bu denli canhıraş şekilde savunmaları göz doldurucu..

    her neyse lafı fazla uzatmadan bu 'küçük müfit erkasap'lara muhterem hocalarının göz yaşları içinde tüpçü'ye gelin gittiği bu nadide eserle veda etmek isterim.

    https://www.youtube.com/watch?v=YZqh95woaz4
  • 12168
    geldiği 2.dönemi saymazsak başarıyı iyi futbolcularla yakalayaçağını bilen adam. 1.ve 3.döneminde belli bir çıtası vardı ve o çıtadan aşağısından oyuncu almadı aldırmadı.2.doneminde biraz ben hallederim orta seviye oyuncularla da yaparım hissi vardı sanırım. terim aslında geri kalmış dünya futbolunu yakalayamamış gibi izlenim verse de hem oyuncu bazında hem taktik bazda tam tersidir
  • 12169
    kendisi galatasaray'ı sattığı gibi, 8. olduğumuz dönemde takımın kadro kalitesi kötü olduğundan dolayı adnan polat'ın ricasını sallamayıp takımın başına geçmeyi reddetmiştir.

    kendisini sağlama almadan asla takımın başına geçmez, bu yüzdendir ki geldiği dönemlerde kötü kadrolar kurulmamıştır, bilhassa çok iyi bütçeler yaratılıp iyi kadrolar kurulmuştur.

    ''söz konusu galatasaray olduğu zaman herşey teferruattır.'' sözünü kendisinden duyarsınız, ama zor zamanlarda hep sırt çevirmiştir.
  • 12170
    şu aralar içinden 'ulan keşke' çektiğinden eminim. fener perişan, beşiktaş kendini nimetten sanıyor. halbuki ikisinin de hakkından gelirdi imparator.

    hatta beşinci yıldıza gidecek bir planlamayı da kabataslak içinden geçirmiştir. yani şöyle yapsak, böyle yapsak olurdu diye.

    'bizim olmadığımız yerde meydan kimlere kalmış' diye hayıflanıyordur da. 'varken ardımdan gelenler, yokluğumda cirit atar olmuş' diyordur.

    'üç beş genç&dinamik oyuncu transferi ile 2011'de kurduğum iskelet ufak yamalarla 2018'e dek götürür, o sene de yeni bir jenerasyon ile bir 4-5 sene daha götürecek sıfır bir takım kurardım' diye düşünmüştür fatih terim. 2011'den 2018'e dek her sene şampiyon olabilir miydi fatih terimli galatasaray? belki 8 sezon şampiyon olamazdı, ama bir 6 sezon şampiyonluğu garantiydi.

    fatih terim'i seven de sevmeyen de katılır bu söze. çünkü o varken onun galatasaray'ı ligin en büyük favorisidir. fakat şimdi bu bütün yazdıklarım birer aforizmadan ibaret kalacak. kimseyi suçlamıyor, kimseyi yüceltmiyorum arkadaşlar. yalnızca bir durum tespiti yaptım.
  • 12173
    5 yıl 6 yıl üstüste şampiyon olurduk söylemleri bana fazla hayalcilik geliyor. açıklayayım.

    2011-2012'de fatih terim kurulan kadroyu çok iyi idare etti, o sene 5-6 maç hariç çok şahane top oynadık. ama önümüzdeki sene sistemi yine kendisi bozdu hatırlarsanız. bana kalırsa drogba-sneijder takviyeleri olmasa şampiyon olamayabilirdik.

    2012-2013 yaz transfer döneminde çok büyük hatalar yapıldı çünkü. engin-emre gibi ortasaha özellikli adamların yerine çizgi oyuncuları alındı amrabat-hamit. esasında hamit çizgi oyuncusu değildi ama terim sağ çizgide kullandı adamı bu yüzden hiç verim alamadık.

    yine en hayati konu elmander-necati meselesi. umut-burak alındı necati gönderildi. çok büyük hata. elmander-necati pres yapan, oyun kuran, topsuz alanda etkin forvetlerken umut-burak tam tersiydi. umut yine bir nebze pres konusunda iyiyse de burak çok kötüydü. şu ikilinin futbol aklı yok denircesine az.

    2013-2014 yaz transfer sezonunda ortasaha alınmalıyken alınmadı, stoper olarak chedjou alındı ama daha lider özellikli hava toplarında etkili bir isim alınmalıydı. o transfer dönemini bruma ile kapattık 12 milyon euro. o paraya 2 tane sağlam adamlar alınabilirdi.

    fatih terim döneminde 2013-2014 sezonuna çok kötü başladık, şampiyonlar ligi'nde travmatik bir sonuç alındı. yani iş kadro mühendisliğinde bitiyor. aşağı yukarı bu durumda olurduk yine.

    galatasaray'ın 2012'den sonra ligi domine etme şansı vardı, kadronun üzerine gerekli, akıllı, sistem transferleri yapılsa şuan bambaşka yerde olurduk.
  • 12175
    öyle üst üste şampiyon olma ışığını takımda görseydi kolay kolay gidecek adam değildi terim. borusunu sonuna kadar öttürüp daha uygun sözleşmelere imza atıp ününe ün değerine değer katacaktı. ne yazık ki o galatasaray ümitvar olunacak bir galatasaray değildi. bunun farkındaydı mr. hubris. baktı ki olacak gibi değil takım giderek kötüye gidiyor kendisinde takımı yeniden dizayn edecek kabiliyet ve ehliyet de yok, daha iyi koşullarda milli takımın yolunu şener şen gibi topuklarını kıçına vura vura tuttu. milli takımda olabilecek tüm olasılıklar gerçekleşip de takımı şampiyonaya götürünce kıymete bindi yeniden ancak milli takımda futbolcularla yaşadığı sorunlar ve milli takımın dibe çakılması sonrasında galatasaraya gelip bir iki yıllık sözleşme daha kapma heves ve isteğinde bu aralar. şakşakçıları değişik sosyal medya imkanlarından faydalanarak pr'ını yapıyor. galatasaray fatih terim yüzünden yıllarını kaybetmiş umurlarında mı? onlar alacakları üç kuruşa bakar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın