resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 11701
    milli duygularinin* suistimal edilmesine bile bile göz yumdugu icin bu yasadiklarinin bas sorumlusu oldugunu düsündügüm spor insani.

    efsanemiz falan demek istiyorum ama uefa kupasini kazanan jenerasyon ne büyük hayal kirikliklari yasattiniz, ne cok oraniz buraniz sallandi yillar sonra inanilir gibi degil.

    ben cocukken babami yaslanmaz hep kaya gibi durur sanirdim babam yaslandi, fatih terim hep yildiz gibi parlar sanirdim coluk cocugun elinde maskara oldu.

    yazik bizim cocuklugumuza yavas yavas toz olup rüzgarda yok oluyorlar.
  • 11702
    terim, kişilik özelliklerini göz önüne aldığımızda çokça gürültü çıkararak çalışan, ilkel bir jeneratöre benziyor. ama merkezi elektrik tesisatı olmayan bir eve teknoloji harikası bir akıllı ev sistemi de kursan, jeneratörün vereceği faydayı elde edemezsin. çünkü evde elektrik yok, yani türk futbolcusunda altyapı eğitimi diye bir şey yok. bir iki istisna hariç hepsinin çok temel problemleri var.

    türkiye'nin en iyi sol beki caner erkin inter'den haraç mezat gönderildi. medya camiasının "şöyle büyük futbolcu, böyle iyi futbolcu" diye övgülere boğduğu selçuk inan, şl'de oynadığı maçların çoğunda resmen zavallı bir performans ortaya koydu. şampiyonlar ligi'nde gol krallığına oynayan burak yılmaz'a yalnız italya'nın orta sıra takımı lazio'dan teklif geldi. milli takım kadrosundaki türkiye doğumlu adamlara bak, mehmet topal ve arda hariç bir tane uluslararası seviyede oyuncu göremezsin. çünkü büyük çoğunluğu futbol oynamayı 24-25 yaşında ancak öğrenebilmiştir.

    yurtdışında doğanlar elbette bu tespite uymuyor, ancak onlar da elektriği olmayan eve alınmış teknolojik aletler gibiler. takımın temel mantalitesi kaotik bir futbol olduğu için bu hengamede ne oynayacaklarını bilemiyorlar. nuri şahin, oğuzhan, yunus mallı, hatta duran topları çıkarsan hakan çalhanoğlu bile kulüp takımlarında verdikleri katkının yarısını dahi milli takıma veremediler. çünkü bugüne kadar milli takımın temelini gurbetçiler değil, türkiye'de doğanlar ve genç yaşta avrupa'dan koparılıp türkiye ligi'nde oynamaya mahkum edilenler oluşturdu.

    şimdi yabancı sınırı kalktığı için milli takımın temelini avrupa'da oynayan futbolcular oluşturabilir. bundan üç-dört sene sonra enes ünal, emre mor, çağlar söyüncü, yunus mallı, hakan çalhanoğlu, tolgahan çiçek gibi isimlerden oluşan bir iskelet kurulabilir. hatta bu daha kısa sürede de gerçekleşebilir. ya da türkiye'den genç yaşta avrupa'ya gidip orada pişen yeni oyuncular da çıkabilir. kısacası yakın gelecekte bu eve elektrik bağlanması ihtimali var. ancak eve elektrik bağlanıncaya kadar jeneratörü kullanmaktan başka çaremiz yok.

    evet terim kavgacı, egolu, hatta belki narsist, oynadığı üç kuruşluk oyunu neredeyse dünyanın en önemli işiymiş gibi gören ve herkesin böyle görmesini bekleyen ukala bir adam. ama bugüne kadarki tecrübeler, türk futbolcusunun frank rijkaard gibi, guus hiddink gibi profesyonel ve mesafeli tavırdaki adamları ciddiye almadığını defalarca ispat etti. "taktiksel yönü yüksek bir hoca getirelim, milli takıma bir sistem oturtsun" gayesi istisnasız her denemede başarısızlıkla sonuçlandı. çünkü dediğim gibi, evde elektrik yoksa hiçbir elektrik panosu sana fayda edemez.

    terim milli takımın bugüne kadarki bütün kayda değer başarılarında pay sahibiydi, şenol güneş'in 2002 dünya kupası başarısının temelinde bile o vardı. ancak onlarca defa gözümüze soktuğu üzere onun çalışma ve iletişim mantığı güncel futbol için artık çağdışı kalıyor. iyi yönetilen bir ülkede terim gibi bir jeneratör çoktan depoya kaldırılmış, gereken altyapı düzenlemeleri yapılarak eve elektrik bağlanmış olurdu. ama maalesef ki iyi yönetilen bir ülkede yaşamıyoruz.

    kısacası ne zaman uluslararası futbol seviyesinde olan futbolcular, "türk futbol mantığı"na sahip oyunculara hakimiyet kurar; işte o zaman terim'e güle güle deriz.
  • 11703
    kendisini hic mi hic savunasim yok ama sunuda belirtmeden edemeyecegim.. arda'li selcuk'lu caner'li kadro avrupa sampiyonasinda ne oynadi da simdi badem gözlü oldular? onlarda döküldü simdi ki genc kadroda dökülüyor.. yani bu ozan'da ne var diyoruzda ozan cikinca oraya modric girmiyor.. o mevkide suan ülke futbolunda ozan'dan cok cok ilerde biride yok ki.. hemen hemen hepsi ayni yada yakin kalitede adamlar.. sistemsizlige gecersek oda bugünden yarina olacak is degil.. planlama ve zaman isteyen bir sey ama hocamizinda bu konuda gecmisinde biraktigi tek bir sistem takiminin olmamasi da bu konuda kendisininde aranan kan olmadiginin göstergesidir..
    yolunun bizimle kesismemesi dilegiyle..
  • 11706
    seni çok severim hocam. yerin bende çok ayrıdır. ama tüm basın ardayı sıvamak için ve senin kuyunu kazmak için çok uğraştı. bırakma vaktin geldi. bırak güzelce 2 sene dinlen sonra yeniden sıva kolları ve dön asıl yuvana. seni en çok biz sever en çok biz saygı duyarız. kabul etmen lazım seni bizden koparanlar şimdi kuyunu kazıyorlar. bırak hocam daha çok yıpranmadan bırak.
  • 11707
    bu memlekette işlerin nasıl döndüğünü az çok hepimiz biliriz. yıllardır eleştiriyi bırak soru bile soramayanlar hocayı çatır çatır eleştirme hürriyetine sahip olduğunu düşünüyorsa bu bir yerlerden mesaj alındığını göstermektedir. rüştü reçber, oğuz çetin vb. güruhtan gelen bu sesler boşuna değildir. arda ile yaşanan malum olaylarda olanları açık söyleyen tek kişi trt'den çıkmıştı haber için:

    http://odatv.com/...alar-0310161200.html

    bu iddialar öyle yenilir yutulur değil. futbolcuların bilerek milli takımı çıkarları doğrultusunda sabote ettiği iddia edilmektedir. çok ciddi vahim iddialar barındırıyor.

    gelelim sözleşme işine. düşünün hocanın federasyon ile imzaladığı sözleşme basına sızdırıldı, federasyondan ses yok. müthiş yönetici ali dürüst çıkıp neden iki kelam etmedi veya yıldırım demirören niye çıkıp konuşmadı?

    erman toroğlu'nun da belirttiği şekilde hocanın üzerine organize bir şekilde gidiliyor ve hoca birileri tarafından artık yenilebilecek yemek olarak görülmekte ve milli takımın devasa rantını da başkaları almak istiyor. sözün özü hoca galatasaray'dan gitmeyecektin, malum adamlarla da kader ortaklığı yapmayacaktın. artık geri dönüşü olmayan bir yol var önünde. durumu kurtaracak tek şey seri galibiyetlerdi, onlar da elde edilemeyince yakında hocanın gidişi ve arda ve tayfasının geri dönüşünü izleriz cümleten.
  • 11710
    kendisinin nasıl bir takımla çıktığını ile, kaybetmesi ya da kazanması ile zerre kadar ilgilenmiyorum. tıpkı kavgalısı arda turan 'ın barcelona 'da ne yaptığıyla ilgilenmediğim gibi. ancak içimi acıtan bir durum var. başarısız olduğu dönemlerde, fenerbahçeli ve beşiktaş 'lı gevşeklerin haklarında atıp tutmalarına müdahale etmiyoruz, edemiyoruz. öyle güzel şeyler yaşatmasına rağmen o kadar kötü şeyler yaptı ki, kendi camiasının bile nefretini kazandı. fatih terim 'e sahip çıkmak istemiyor galatasaray 'lı ki yerden göğe kadar haklı.

    ama en azından dip not olarak belirteyim; fatih terim, arda turan hatta hamza hamzaoğlu kadar başarı sağlamış herhangi bir fenerbahçe/beşiktaş 'lı spor adamı olsaydı, şu an göklere çıkartılıyordu. yaptığı hatalar, büyük egosu, adaletsizlikler, başarısızlıkların hiçbirinden bahsedilmezdi. zira fatih terim ya da arda turan 'dan nefret edilmesinin esas sebebi, kazandıları ve rakip takım camialarını 20 yıldır uyutmayan başarılardır.
  • 11711
    kendisinin milli takımda denedigi fantazileri ben football manager de yapmayı dusununce oyun bile olsa takıma olan saygımdan yapmaya cekiniyorum. ama daha onceden de defalarca ispat ettiği gibi kendisi icin en önemli tek önemli sey kendisi ve kendisinden buyuk egosudur. milli takım, galatasaray, arda, burak , ozan vs farketmez kendi lafını yememek, egosundan eksilmemek icin dunyaları yakari yıkar.
    kazandıgı basarılar ortada kimse itiraz etmiyor ama 15-20 sene onceki fatih terim uzerine koyması daha da buyumesi dunyanın en buyuk hocalarından birisi olması gerekirken her gecen gun kuculdu daha da kuculuyor. kızdıgı genc turk yıldız adayları gibi ilk cıktıgı gunden kaybettigi cok sey varken uzerine koydugu hic birsey yok.
    maalesef ki hersey degisir ama insan degismez fatih terim kendisni her zamanki gibi hic suclu gormuyor bu olaylarda ve hic degismeyecek. galatasarayın basına gecmek icin lobisini kullanacak ve ilk fırsatta kendisinin tam tersi karakterdeki riekerink beyi gondertip kendisi gelicek. belki sampiyon da olacak sonucta galatsaray ile turkiye de sampiyon olmak icin cok birsey yapmanıza gerek yok hele altyapısı kurulmus bir takım varsa ama sonra aynı senaryo bastan baslayacak.
    yine biz diyerek konusacak ama sadece kendinden bahsedecek, sonra ilk fırsatta biraz parlayan yonetici oyuncu kim olursa onla ego savasına girecek.
    tek istegim galatasaray dan uzak mutlu mesut yasasın paraya da ihtiyacı yok mumkunse emekli olup , yorumcu olarak egosun tatmin etsin
  • 11712
    bütün eski futbolcuları, yardımcıları kendisine saldırmaktadır. hayır kime ne yaptın bu kadar da bu adamlar sana bu kadar kin besliyorlar. ahımız var hocam diyoruz ya işte çıkıyor o ahımız yavaş yavaş. lan bu taraftar sana rakip takım antrenörünün bile kıskandığı koreografi ile ne kadar güvendiğini göstermişti. yazık ettin kendine hocam.
  • 11713
    volkan demirel konusundaki duruşu nedeni ile bedel ödetilen hoca. son zamanlarda milli takımın kalecisi hep fenerbahçeli olurdu. fatih terim volkan'ı milli takıma almayarak bir gelenek bozdu. tarihimizde ender olarak bir turnuvaya gidiyoruz ve kalede fenerbahçe'nin kalecisi yok. bu sebeple terim'e tff nin ve basının içindeki kanattan bir operasyon başladı. ancak olayı bu değil gibi gösterdiler. çünkü volkan'ı fenerbahçelilerden başka kimse sevmez. bu operasyon kapsamında bazı fenerbahçeli oyuncular özellikle euro 2016 da milli takımı sabote ettiler. biri şuan beşiktaş'ta oynuyor ve hala milli takımı sabote etmekle meşgul.

    benim anlamadığım arda turan, selçuk inan gibi burak yılmaz gibi adamlar nasıl oldu da böyle bir operasyonun içine çekilebildi. muhtemelen onlar da farkında değil dönen operasyonun. en azından volkan demirel operasyonu olduğunun farkında değiller. şüphesiz terim'in de bunda suçu vardır. egolarından bir türlü arınamadı.

    teknik taktik konusunda konuşacak olursak terim'in en büyük yanlışı mesela 2 oyuncudan 1 tanesini seçmesi gerekiyor. ama o ikisini birden sahada tutabileceği garip formasyonlar deniyor. bu yeni yeni icat ettiği formasyonlar bitiriyor bizi. mehmet topal, ozan tufan, selçuk inan, oğuzhan özyakup, arda turan, hakan çalhanoğlu 6 lısının 6 sının birden sahada olduğu bir milli takım vardı euro 2016 da. bu oyuncuların 6 sını birden sahaya sürüp de bir taktik disiplini yaratmak imkansız gibi.

    bir de bazı oyunculara taktı mı tam takıyor. mehmet topal ve ozan tufan şuan milli takımın vazgeçilmezi konumundalar. mehmet topal'ı gerekirse stopere çekiyor yine oynatıyor. ozan'ı maç içinde doğru düzgün adını bile duyamamamıza rağmen ısrarla oynatıyor. oysa yapacağı şey belli. taktik belirleyecek. o taktiğe uygun 11 oyuncu seçecek. terim 11 tane oyuncu seçip onlara uygun taktik yaratmaya çalışıyor.
  • 11715
    her zaman adaletten bahsederdi. ancak 9 ekim 2016 izlanda tükiye maçında öyle saçma kararları peşi sıra aldı ki, denizini bitirdi. resmen "fatih terim varsa adaletin olmadığı yerde vardır. " moduna geçti.
    bir kere maça çıkardığı 11 nereden tutsan elinde kalıyor. kalede son zamanlarda ciddi bocalayan volkan babacan,* sağ bekte kendi takımında 11'e giremeyen şener, sol bek'te aldığı her topu rakibe verip kendine sövdürme rekoru kıran caner, stoperde yaklaşık 2.5 3 sene sonra kadroya çağrılan ömer toprak, ve asla stoper oynatılmaması gereken mehmet topal, orta sahada almanya 2. lig topçusu kaan ayhan ve bay saç ozan tufan, on numara pozisyonunda hakan çalhanoğlu, kanatlarda suicide squad volkan - yasin, ve santrafor bölgesinde emre mor.
    aklı sıra, ben bu kadroyla da çıkar izlanda'yı yenerim diyecekti fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. yükselti farkı, fizik üstünlüğü, topun arkasına geçerek oynamaları ve bir anda vites yükseltip şok presle pozisyona girmeye çalışan, haddini bilen, ve rakiplerini hafife almadan yapabileceklerinin en iyisini sahaya yansıtan bir takıma karşı, kafaları karışmış, sahada ne yaptıklarını bilmeyen, ve santrforsuz bir milli takımla beklenen sonuç alındı.

    milli takıma çağırdıklarıyla ve çağırmadıklarıyla, kariyerinin en anlamsız işlerine imza atan fatih terim, bundan sonra ya egosunun bedelini küçük düşerek, özür dileyerek ödeyecek, ya da bildiğini yapmaya devam edip saygınlığını iyice yitirecek. ha ben terim'in özür dileyeceğini sanmıyorum. artık cidden kendisi için deniz bitti. bundan sonra parantezi kapatma vakti. kusura bakma hocam. ya kendini sorgular çeki düzen verirsin ya da bizle deyilsın! ha galatasaray günlük güneşlik. o tarafa mümkünse bakma.
  • 11717
    bizimkisi bir aşk hikayeseydi. o beni severdi ben de onu. birbirimiz için yapamayacağımız şeyler yoktu. hemen hemen hergünü beraber geçirir, birbirimiz olmadan yapamazdık. sanki nefes alma sebebim oydu. ben akıllı, potansiyeli olan haylaz bir öğrenciydim. o da başarılı, çalışkan ve güzel ki bunlar kadar da biraz egolu, şımarık ve kaprisli bir öğrenciydi. aşkımız başladığından itibaren onun istekleri doğrultusunda hareket ediyordum. öğretmen olmak hayaliydi, iyi bir öğretmen olmayı hak ediyordu. beni o haylaz çocukluktan aldı, potansiyelini kullanan bir çocuk durumuna soktu. gayet başarılı olmaya başlamıştım sayesinde. ailemin mutluluğu, öğretmenlerimin bana olan yaklaşımı falan değişmiş, okulun gözde öğrencisi olmuştum. aynı şekilde öğretmenlerimiz de onunla gurur duyuyor, bana yaptıklarını gördükleri için onun öğretmen olması için teşvik ediyorlardı. üniversite sınavı geldi, sonuçlar açıklandı, aynı şehirlere düşmeyi çok istiyorduk ama olmadı. o izmir'e gitti ben istanbul'a görüşüyorduk hala. ama bir şeyler kopmaya başlamıştı. malesef mesafeler aşkımıza engel oluyordu. sonunda ayrıldık, ama birbirimize saygımız sonsuzdu .

    ben okuldan başka biriyle tanıştım. inanılmaz güzel ve alımlı bir kızdı. huzur vericiydi de. onun gibi sevemedim ama yanımda olması beni mutlu ediyordu, huzur veren bir kızdı çünkü. iki yılımız beraber geçmişti. okul bitmiş yaz olmuş memlekete dönmüştüm. eski sevgilim de gelmişti. eski sevgilimle görüştük, birbirimizi özlediğimizi, sevdiğimizi söyleyerek yeniden barıştık. ben bu sefer beni çok mutlu etmesine rağmen bir türlü sevemediğim kız arkadaşımdan ayrılmıştım. sanırım huzurdan daha fazlasını istiyordum. ne yapabilirdim eski sevgilimi çok seviyordum. barıştık, ama hiçbir şey istediğimiz gibi gitmedi. sancılı bir iki yıldan sonra yine ayrılık kararı aldık. yine saygı ve sevgi çerçevesinde olmuştu bu.

    seneler geçmiş arada birbirimize olan sevgimizi ve özlemimizi dile getiriyorduk. o birisini bulmuştu, zengin, yakışıklı bir çocuktu, her zaman onun ilgisini çekiyordu. bir kaç kez ayrılmalarına rağmen onunla da arada barışıyordu. ayrılıklarını ve aşklarını zaman zaman uzaktan seyrediyordum. onun mutluluğuyla mutlu olmaya çalışıyordum. benim bu süre de bir çok sevgilim oluyor, bazıları ile güzel şeyler yaşıyor, bazılarında hayal kırıkları yaşıyordum. ama aklımda hep o vardı, bir türlü aklımdan çıkartamıyordum. seneler geçmiş ve ben kötü bir duruma düşmüştüm. bir şekilde bunu öğrendi, o da diğer sevgilisinden ayrıydı ve yine lisedeki gibi yanımda oldu. öğremenliğini konuşturdu, hayatım düzene girmeye başlamıştı. başarılı bir insan olmuştum yine, güzel de para kazanıyordum. o da yanımda çok mutluydu, çünkü ben de eskisinden de çokca güçlüydüm, yakışıklı da olmuştum. beni bırakabileceğine ihtimal vermiyordum.

    bir gün haber geldi onun eski sevgilisiyle bir kaç kez görüştüğünü duydum. inanmadım, inanmak istemedim. ama çok fazla yerden bu bilgi gelince aslı, astarını araştırdım ve olayın gerçek olduğunu öğrendim. yine ona gitmişti. bu süre zarfında çocuk bunu rahatsız ediyor. bu çocuğa çok sert tepkiler veriyor. hatta ben de onun yanında olarak çocukla bir kaç kez yumruk yumruğa kavga ediyordum. çocuğun eli güçlü olduğu için beni yıpratmak adına herşeyi yapıyordu, ama başarılı olamıyordu. fakat ben en yakınımdan, en nefret ettiğim kişi ile vurulacağıma ihtimal vermiyordum. gerçek ortaya çıkmıştı, sevgilim tercihini yapmış beni yarı yolda bırakmış, onun için kavga etttiğim kişiye, hatta daha bir ay önce nefret ettiğini söylediği adama gitmişti. ayrılık kararı almış, suratına tokat atarak hayatımdan siktir etmiştim. her türlü fedakarlığı yaptığım ve yapmaya hazır olduğum dönemde beni aldatmıştı. bu süre zarfında çok fazla ilerlemiştik aslında evlenmek üzerindeydik, aileler tanışmış, isteme olmuş, yüzük bile takmıştık. en nefret ettiğim insanla beni aldatması beni bitirmişti. kendisine nefretimi her zaman belli etmeye çalıştım. beddualar ettim, her kötü haberinde mutlu oldum, her güzel haberinde ise mutsuz. ama biliyordum bedduam tutacaktı ahım tutacaktı.

    ayrılık sonrası kısa dönem flörtlerim olmuştu, bazen tam mutluluğu buldum derken, eksik bir şeyler görüyor ayrılmak zorunda kalıyordum. o da o çocukla hızlı bir şekilde evleniyordu. ama çocuk benim peşimi bırakmıyor hala bana saldırmaya devam ediyordu. 3 sene zor geçiyordu, yıpranıyordum, bir daha toparlanamam vs diyordum. sonra hayatıma öyle biri giriyordu ki bir daha sevemem, aşık olamam diyen ben sırılsıklam aşık oluyordum. eski sevgilimden daha fazlasını bunda buluyordum. eski sevgilime göre sıfır egosu vardı, herkesi kucaklıyordu. kapris desen asla sahip değildi. hayatımda yanlış olan herşeyi çıkartıyor, doğruları hayatıma sokuyordu. hızlı bir şekilde 3-4 ayda hayatıma yoluma sokmamda yardımcı oluyordu. ki şu anda hala birlikteyiz ve inanılmaz mutluyuz., umarım evleneceğiz ve harika çocuklar dünyaya getireceğiz. çocuk sayısı kaç olur artık bilmiyorum. ama mutluluğu asla taif edemiyorum. çünkü böyle bir şeye ilk defa şahit oluyorum.

    eski sevgilim ise çok şiddetli kavgalar ediyor eşi ile, sanırım ayrılık noktasındalar, bir kaç kez bana ulaşmaya çalıştı. ama ben bu kadar mutluyken seviyor ve seviliyorken onu gözüm görmüyor bile. herkes tarafından da devamlı eleştiriliyor. kulağıma bir çok söylenti geldi onun hakkında. daha önce de dedim mutsuzluğundan mutlu oluyorum diye. bu haberleri aldıkça daha çok mutlu oluyorum. umarım böyle böyle tükenişine de sahip olurum ve benim mutluluğumu uzaktan takip eder. ve yaptığı yanlış yüzünden hep pişman olur.

    not: burayı okumadan, hikayeyi okuyanlar karakterleri tahmin etmişlerdir. :) (u: ben: galatasaray, eski sevgilim: fatih terim, bir ara sevgili: luce, şimdi ki sevgili jor, eski sevgilimin kocası: tff )
  • 11718
    şu an itibariyle futbol kümesi içinde bir boş küme. bizimle olan uyumu ve başarıları hepimizin kalbinde. unutulabilir mi. fakat birazcık insan psikolojisinden anlayan biri bu adamın freni patlamış kamyonu yokuş aşağı sürdüğünün farkındadır. daha önce kendisinin futboldan anlamadığını söylemiştim hala da söylüyorum bu adamın futbolla hiçbir alakası yok. bunun üzerine de sivri uçları tavan yapmış tamamen megaloman ve benliğini hiçe saymış bir durumda. bu adamın basın toplantılarından bile birşey anlayan kalmadı. çünkü ne dediğini bilmiyor. dallandırıp budaklandırmaya gerek de yok. anla işte yaşlandın ve sorunların var ne kadar erken bırakıp gidersen o kadar iyidir.
  • 11719
    volkan demirel operasyonuna kurban gittiği gibi abes bir komplo teorisinin başrolünde bulunan teknik direktör. yahu yapmayın etmeyin volkan demirel kim ya? adam çıkıp konuşunca kendi taraftarı bile dinlemiyor artık. kendi başkanı bile arkasında durmuyor. bu adam için mi fatih terim'e savaş açılacak? ben buna anca gülerim hatta o kadar abes ki komik olmadığına kanaat getirip gülmeyebilirim de. arda siyasi , medyatik ilişkileri sürekli canlı tutan br adam . ülkenin devamlı gündeminde bir numara olabilmesi için ya magazin ya da politika gerekli , o da bunun farkında ve fatih terim'i sarsacak da kökleri var bu çevrelerde. şimdi çok bilen birine sormak istiyorum. volkan demirel kim ya?
  • 11720
    baştan söyleyeyim kendisi bizim efsanemizdir fakat aysal dönemindeki satışından beri haz etmem. uzun uzun entry döşemeyeceğim; son zamanlarda milli takımın leş olduğunu ve artık bırakması gerektiğini düşünüyorum ama arda turan ve primci tayfasını bitirmeden ayrılmamalı. medyada şu an sistematik olarak bir fatih terim'e giydirme durumu söz konusu, bu planlara yem edilmeyecek kadar kariyerli bir hocadır kendisi.
  • 11721
    fatih terim'i sevmek benim nezdimde her galatasaray taraftarının boynunun borcudur. yaptıklarını yapan başka bir hocamız olmamıştır; zaten ahımızın olma sebebi de budur.

    şunu inkar edemeyiz ki türk futbolu bir çamurdur. gerek yalan, gerek ise güdümlü haber yapan basınınından tut, futbola el atan siyasetçilerden, içten pazarlıklı federasyon ve hakemlerinden, profesyonellikten zerre nasibini almamış topçularına kadar bir çamur yığınıdır. fatih terim ise başarılı bir domuzdur. çamurda nasıl hareket edeceğini herkesten iyi bildiği için, kim o çamur yığınına girip onunla aşık atmaya çalışırsa ifadesini alır, eline verir gönderir. bu, yakın tarihe bakıldığında ispat edildiği rahatça görülebilecek bir husustur. domuz benzetmesi amerikalıların "asla çamurda bir domuzla güreşme, sonuç ne olursa olsun o her türlü keyif alacaktır" minvalindeki atasözünden yola çıkılarak yapılmış olup, herhangi bir hakaret amacı gütmemektedir.

    milli takım özeline bakıldığı zaman kadro dışı kalan oyunculardan arda dışında "neden yok" diyebileceğimiz bir adam yoktur. kimse selçuk, burak demesin. biz galatasaray taraftarının "de jong dönse de kulübeye gitse" gözüyle baktığımız selçuk ile götüne -haklı olarak- teneke bağlayıp gönderdiğimiz, gitmesini transfer başarısı olarak nitelendirdiğimiz burak yılmaz için "neden milli takımda yok?" hesabı sorma hakkımız yoktur. nitekim, ikisinin de performansı milli takım seviyesinde değildir.

    fatih terim milli takımda kalmalıdır. bunu bir türk olarak değil, galatasaray taraftarı olarak söylüyorum. mevcut huzurumuzun bozulmaması için, fatih terim hocanın milli takımda kalması şart oğlu şarttır. fatih terim'in olası ayrılığı sonrası türk futbolcuların fatih terim için jor hocamızı satma, taraftarın ise her zaman olduğu gibi uzun vadeli sonuçlar verecek güzel bir projeyi siktir edip kısa vadede "şampiyonluk gelsin amk" zihniyeti ile güzel insan jor hocamıza sırtını dönmesi kuvvetle muhtemeldir. nitekim; olası bir ayrılık sonrası fatih terim'in en değerli olguları olan "egosu" ve "karizması" yerle bir olacaktır. "bir günde kral olmadı bir günde tahttan inmez" diyenler, bundan 2 sene önce destursuz adını ağzına alamayan, bir sebeple futbol otoritesi olarak adlandırılan insanların hakarete varan eleştirilerini incelemesi ve tekrar düşünmesi gerekir.

    dediğim gibi; fatih terim galatasaray efsanesidir; senden, benden, çoğu insandan önemli bir figürdür. ne var ki fatih terim özelinde azalan bir karizma ve tatmin olmayan bir egonun tamir yeri hep galatasaray olmuştur. 2000 sonrası avrupa'ya giden ve milan macerası sonra dönen, sıkıcı futbol oynatmasına rağmen başarı kazandıran lucescu yerine gelen fatih terim başarısız olmuş ve milli takımda yaşanan kaos sonrası milli takıma gitmiştir. 2010 yılı faciası sonrasında başa gelen fatih terim, yine kaotik ortamda başarı sağlamış ve yine kaos içerisindeki milli takıma gitmiştir. gönderilmiştir de denebilir ama başta gelen teklife "olmaz" deme hakkı var idi.

    şimdi yine milli takımda bir kaotik ortam var ve çanlar fatih terim için çalıyor. sezon başında önce sneijder'i gönderen ama bu plan tutmayınca bruma'ya salça olarak kaos çıkarmaya çalışan, burada da baltayı taşa vurunca seviyeyi jor hocama "sen hoca mısın" diyecek kadar düşüren basının elinde galatasaray projesinin baltalamak için şahane bir şans; egosu ve karizması yara alan fatih terim'in elinde ise bu lobiyi kullanacak güç var. özetle, fatih terim'in galatasaray'a ihityacı ve bu ihtiyacı karşılayacak lobiyi yapacak gücü var. engel kim? jor. engel kim? an itibariyle taraftar.

    bence taraftarlar olarak fatih terim konusunda ve galatasaray özelinde incelenmesi ve cevap verilmesi gereken sorular var:

    1) fatih terim'in gelmesi için uygun ortam var mı?
    2) fatih terim'e ihtiyacımız var mı?
    3) fatih terim'in gelmesini istiyor muyuz? neden?

    birinci sorudan başlayalım; fatih terim'in gelmesi için uygun ortam var mı?

    yok. bu sorunun teknik detaylara girmeden cevabı, "yok". bakın arkadaşlar, yaşı daha küçük olanlar hatırlamayabilir ancak biz bu boku bir kere yedik. ac milan'dan kovulduktan sonra, kaotik ortamda lucescu ile şampiyon olmasına ve avrupa'yı titretmesine rağmen özhan canaydın, taraftar olan bizlerin baskısı ile fatih terim'i getirdi. fatih terim (ilk gelişini sayamayız) ikinci gelişinde "kurtarıcı" olarak gelmedi. haliyle kredisi de bu beklenti ile doğru orantılı idi; olmadı. lucescu, önce beşiktaş'a oradan shaktar'a gidip sayısız şampiyonluklar kazanırken ve shakhtar'da başarılı ve sürdürülebilir bir sistem oturturken biz yerimizde saydık. mevcut durum da o zaman ile benzer. takım iyi durumda ve riekerink bey'in benim de içinde bulunduğum destekçileri - ki bunları bilinçli taraftar olarak adlandırıyorum - çok fazla. "neden geldi?" diyen de olacaktır, "neden sistemi bozduk?" diye sitem eden de olacaktır.

    galatasaray'ın mevcut durumda bırakın fatih terim'i, jan olde riekerink'ten başkta herhangi bir teknik direktöre ihtiyacı yoktur. elbette yukarıda da belirttiğim üzere "ortam" dediğimiz meret, basın pompalaması ve muhtemel puan kayıpları sonrasında yapılacak eleştiriler ile oluşturulabilecek bir husustur. ne var ki taraftar, bu ortamı bozar. amına bile koyar. yapmamız gereken budur.

    ikinci sorumuz fatih terim'e ihtiyaç var mı?

    teknik detaylara girmeden cevap vereceksek, bu sorunun cevabı da yok olacaktır.

    galatasaray, belki de yıllar sonra ilk defa taraftarının hocasına duyduğu güven ile türk sporunun içinden çıkamadığı çamurdan kurtulmuş, huzur içerisinde, adeta bir papatya çocukları kıvamında. herkes mutlu, herkesin yüzü gülüyor. galatasaray ekolünün temeli olan altyapıya bakıyoruz, hemen her yaş grubunun antrenmanını yöneten hocamız jorun çizdiği yolda, yaş grubunda 25-0 gibi galibiyet alan mütecaviz çocuklardan tutun, 14 yaşında a takıma çıkan çocuklara kadar "güzel işler" oluyor. yerli sevici türk hocaların türk futboluna özde kattıklarından fazlasını 6 ayda kattı riekerink bey. bunu da söylemle değil, eylem ile yaptı. nitekim benim gözümde "sinan oynasın diye bruma'yı kiraladık" diyip, sağ açıkta umut bulut oynatan adam yerli sevici değildir; olsa olsa eyyamcıdır. türk futboluna ne kadar hizmet ettiği belli değildir. öte yandan, hazırlık maçı dahi olsa, gençlere, 3 dakika dahi olsa 14 yaşındaki bir çocuğa şans veren adam adamdır. artık galatasaray'ın sisteni belli; "iyiysen ödülünü alırsın". dikkat edin, 3-5 kişi dışında herkes "oynatmıyorsa bir bildiği vardır" diyor hoca hakkında. önemli olan budur; önemli olan liyakattır.

    her gelen hoca konuşur. gençler der, gelecek der, bilmem ne der ama bunların hepsi lafta kalır. riekerink hocamız, bunları gelir gelmez söylemedi. yaptı. sordular; anlattı. yapacağım diyerek lafta bırakmaktansa yapıp açıklamasını yaptı. takım performans olarak iyi, her rakibe göre özel olarak hazırlandığı belli. yıllar sonra ilk defa organize bir korner golü attık. basın tarafından real madrid ilan edilen beşiktaş'ı kendi sahasında neredeyse ezdik. kontra pozisyonlar dışında rakip topla çıkarken dart dörtlü savunma hattını çizgi olarak görüyoruz ki 30 yaşıma kadar bunu hiç görmedim. dünkü milli maçı açıp izleyin, dünyanın üst düzey her takımında göreceğiniz savunma çizgisi çizgi değil, ege bölgesi kıyıları. galatasaray'da herkes rolünü biliyor. topu ayağına alan ne yapacağını, top rakibe geçince nerede duracağını biliyor. duran top olsun kenar top olsun bireysel hata dışında gol yemiyoruz.

    dolayısıyla fatih terim'e ihtiyacımız yok.

    peki fatih terim'in gelmesini istiyor muyuz?

    kanaatim o ki, an itibariyle ligin en kaliteli ve en derin kadrosu bizde. lanet olası milli takımlar nedeniyle verdiğimiz sakatlardan faydalanamamış olabiliriz ama bu adamlar döndüğünde hem kalite hem derinlik olarak dengeli bir kadromuz var. sıkıntılı olduğumuz tek bölge savunma ki, hatalarından ders alan ve aldığını uygulamalı olarak gösteren riekerink hocanın savunma zaaflarına eğileceğinden şüphe duymuyorum. fatih terim gelse, hakkı ile oynatabildiği tek taktik olan (eleştiri olarak söylemiyorum) 4-4-2 taktiğine de yatkın, 3-5-2 ye de yatkın, mevcut taktiğimiz olan 4-2-3-1'e ve defansif varyasyonu olan 4-3-3'e de yatkın bir takım var. başarılı olur mu? olabilir. ne var ki riekerink bey de başarılı olabilir. riekerink bey bu başarıyı yakalarken altyapıdan takviyeler yaparak geleceğe yönelik adımlar da atabilir.

    öte yandan belki de türkiye'de ilk defa her perşembe basın toplantısı yapan, sorulan sorulara mantıklı ve tatmin edici cevaplar veren bir hoca var. mesela "de jong beşiktaş maçında olacak mı, olmayacaksa neden olmayacak, yoksa hazır mı değil?" gibi bir soruya, "ufak bir sakatlığı var, muhtemelen olmayacak" diyor jor hocamız. çıkıp "aynı soruyu oyuna aldığım kayseri maçında da sormanızı beklerdim" demiyor. süper kupa maçı sonrası "bunlar olur, maçlar kazanılır önemli olan kupa" yerine "hazırlık döneminde gördüğüm takımdan eser yoktu; kötü oynadık, bir daha olmayacak" diyor. "ben ders almam, veririm" demiyor. basına dedikodu malzemesi vermeden, her perşembe çıkıyor, takım ile ilgili en doğru haberleri, birinci ağızdan veriyor. linnes olayında çıkıp açıklamasını yapıyor. afaki konuşmalar, saçma sapan atıflar ile soru geçiştirmiyor. yine neustadter sorusuna, klasikleşmiş "başka takımların oyuncusu hakkında konuşmak istemiyorum" demek yerine, "ben topla daha fazla oynayan, toplu oyun içerisinde daha etkili bir isim istiyorum, elbette hocaların tercihleri değişir, bir hocanın istemediği adam başka hocanın sistemine oturuyordur, bu en iyi oyuncular için bile geçerlidir" diye cevap veriyor ve sen çıkıp "neden ön libero almadın yarraam" diyemiyorsun. net konuşuyor adam çünkü. ne soruluyorsa ona cevap veriyor; tatava yapmıyor.

    dolayısıyla ben huzurlu halinden memnun bir galatasaraylı olarak fatih terim'in -mevcut durumda ve yakın gelecekte- galatasaray başına gelmesini istemiyorum. elbette herkes kendi yorumunu yapacaktır ama 31 senelik hayatında 31'den fazla kupa görmüş bir taraftar olarak artık değişim, gelişim, vizyon ve uzun vadeli projelerin önemli olduğunu, uzun vadeli sürdürülebilir başarılar ile borcun kapatılabileceğini ve başarı çıtasının yukarı çekilebileceğini düşünüyorum. başarı böyle geliyor çünkü; sabır ile, yavaş yavaş, inşa ederek, üstüne koyarak, sistem oturtarak. kaos içerisinde bunları yapamazsınız.
  • 11722
    galatasaray spor kulübünün eski bir elemanı.

    galatasarayın yakın tarihinde hep böyle olaylar baş göstermiştir. gidenler mutlaka bir dönem için galatasaray'a nasıl zarar veririmin derdindelerdir. kimse kusura bakmasın adnan polat zamanında "söz konusu galatasaray ise gerisi teferruattır" dememiş ancak ünal aysal kulübün başına geçmiş ve güven verince kendisi de takımın başına geçmeyi kabul etmiştir.

    galatasaray tarihinde yeri efsaneler arasındadır kabul ancak faal futbol kariyerinde galatasaray 14 sene şampiyonluk görememiş ve jubilesine kadar da takımda kalmıştır. o halde bu vefasızlığı kendisinin göstermemesi gerekmektedir. eğer ki kendisi gitmeseydi ambargolara ambargo koyardık.

    artık kesinlikle galatasaray'da yeri yoktur ve olmamalıdır. galatasaray yeni bir yapılanma ve mantığa bürünmüştür ve bu da devam etmelidir.
  • 11724
    kendisi özelinde bir noktaya değinmek istiyorum.

    bizim gibi az gelişmiş ülkelerde kendi alanlarında başarılı olmuş insanların üzerinde bir misyon oluşuyor. bu misyonu gerek kendileri yükleniyorlar gerek de toplum tarafından olması bekleniyor. nedir bu misyon? toplum mühendisliği ve üzerlerine vazife olmayan işlere bulaşma, karışma hali. örneğin; siyasi alanda başarılı oluyorsun. başbakan, cumhurbaşkanı oluyorsun. hemen toplumu dizayn etmeye kalkıyorsun ve futbol dahil her alana karışıyorsun. ya da barcelona'ya transfer oluyorsun, belki de türk futbol tarihinin en önemli işlerini yapıyorsun. ancak ülkeyi tanıtmak, ülkenin insanlarını hizaya sokmak, siyasete bulaşmak gibi işlere giriyorsun. dahası galatasaray tarihinin en önemli başarısını, teknik direktör olarak, yaşıyorsun. ancak yönetimin işlerine karışıyorsun, başka işler peşinde koşuyorsun. halbuki sen siyasetçisin işini yap. sen futbolcusun futbol oyna. sen teknik direktörsün takımın yönetimiyle; teknik, taktik işleriyle uğraş.

    bunları engellemenin yolu, her alanda daha çok başarılı insan yetiştirmektir. çok başarılı olmuş teknik direktörler yetiştirirsek, o alanda çok başarılı olmuş insanlar üretirsek, o zaman fatih terim alternatifsiz kalmayacaktır. bu alternatifsizlik sonucu bazı taraftarlar, her türlü yanlışa rağmen, kendisinin arkasında durmaya devam ediyor kanımca. büyük kulüplerde oynayan birçok futbolcumuz olsa, arda turan bu işlere soyunamaz mesela.

    boşuna george weah liberya devlet başkanlığına adaylığını koyup yüzde 40'tan fazla oy almıyor. liberya'da başka weah yok çünkü.
  • 11725
    simdide herkes kendisine sallayinca yediremeyenler cikmis. neymis en cokta kendini herkese sakiz ettigi icin kiziyolarmis. herkes firsatciymis dusmesini bekliyomus. ya ne olacakti ulan? fatih terim dedigin adam kimlerin uzerine basmis kimleri kayirmis kimleri vezir kimleri rezil etmis bu kadar sene? sanarsin konustugunuz kisi melek. eden bulur. fenerlilerle besiktaslilarla kader ortagi olmadan once dusunecekti bunlari. banane simdi niye ben uzuleyim haline? bok gibi takim cikariyor bok gibi sonuclar aliyor bok gibi top oynatiyor karsiligindada milyon eurolari goturuyor bizim mazlum arabesklerde hala uzuluyor. bu topraklarda yuz yillardir olan bitenin kucuk bir ozeti sadece. herif siz tribunlerde adini haykirirken, sampiyonlar ligini hedef gosterip hayal kurarken, gizli gizli alttan alta satti hepinizi. hala daha onun hocayi elestirmeye capi yetmez, bunun adini anmadan 2 kere dusunmesi gerek falan filan. siz bu kafada oldukca terim yeniden teknik direktorde olur herseyde olur. azicik omurganiz olsun diyecem de nerede. yarin riekerink 3 mac kaybetsin serefsizim taraftarin %70 i fatih terimi istemezse. size mustahak abi. kusura bakmayin. kendi dusen aglamaz. galatasaray'i taraftarini kenarda tutup seviyorum sizler yuzunden. sahada donen top, atilan gol, oynanan oyun. gerisi yonetiminden tut nereye kadar gidersen git pislik icinde. tanim mi? turkiye'nin hakettigi gelmis gecmis en buyuk teknik direktor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın