kendisini delicesine sevdiğim dönemde bile bir gerçeği çok iyi biliyordum. fatih hoca'nın en zayıf yönü egosudur. yeni geldiği takımda birçok değişiklik yapar. bunların bazıları gerekli, bazıları gereksiz, bazıları ise hiç yapılmaması gereken değişikliklerdir. bunu yapar çünkü işin sonunda başarılı olunacaksa bu başarının kendi yaptığı devrimsel değişikliklere bağlanmasını ister.
tek iktidar olmak ister: bugün takımın başına geçerse sneijder'i pat diye gönderebilir bu tehlikenin herkes farkında. ayrıldığı dönem ile ilgili medyanın iddia ettiği gibi sneijder'i suçluyor mu bilmiyorum. gel gelelim sneijder ile şu an hiç bir problemi olmasa bile sneijder'in kulüp içinde çok etkin bir isim haline gelmesinden rahatsızlık duyacaktır. (ki sneijder artık kulüp içinde yönetici gönderecek kadar kıdem sahibi bir isim haline geldi.)
başarıyı paylaşmak istemez: yine fatih hocanın gelmesiyle birlikte yeri durduk yere tehlikeye girecek bir diğer isim podolski. fatih hoca takımda fark yaratacak oyuncunun kendisi tarafından getirilmesini tercih eder. işin sonunda ''podolski'yi x kişisi getirdi fatih hoca da x'in podolski'yi getirmesi sayesinde başarılı oldu'' denilmesini istemez. hatta bu ihtimal bile onu çıldırtır. podolski'yi en fazla baros'u kullandığı gibi kullanır.
yerli oyuncu takıntısı vardır: defans sorununun çözümü için serdar aziz'e 4-5 milyon euro verdirmeye çalışabilir. yönetimdeki birkaç kişi karşı çıkarsa da kaos oluşturur. serdar'ı transfer ettirirse serdar fatih hoca takımın başında olduğu sürece köpek gibi oynar. şampiyonlar ligi seviyesinde bir oyuncu haline gelir. 2 sene sonra fatih hoca takımdan ayrılırsa serdar yine bursaspor'lu serdar haline gelir. bu fatih terim sonrası galatasaray'ın en büyük problemidir. gittikten sonra enkaz bırakıyor denmesinin sebebi budur. fatih terim varken onun özel motivasyonu ile kendi seviyelerinin üstünde oynayan futbolcular fatih terim gidince bu motivasyonlarını kaybederler ve eski sıradan hallerine dönerler.
