resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Shabab
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 10205
    (bkz: iddia edildi)

    http://www.radikal.com.tr/...e_savas_acti-1384547

    mantıksız bir habere konu olmuş teknik direktör.

    "alaçatı’da lüks bir villa satın alan fatih terim mahallelinin sevip baktığı köpeklerden rahatsız oldu. vatan ’dan öncel öziçer’in haberine göre terim, ‘koku geliyor, mikrop yayar bunlar diyerek aşılı köpeklerin otoyola atılmasını istedi."

    haberi açıyoruz.

    "fatih terim bu yaz alaçatı’da satın aldığı eve yerleşir yerleşmez köpek besleyen komşularını uyararak ‘bizim eve koku geliyor, mikrop yayar bunlar diyerek köpeklerin gönderilmesini istedi."

    anladığım kadarıyla alaçatı'daki villaların durumu medcezir isimli süpersonik türk dizisinde gördüğümüz gibi. fatih terim buradan bir villa satın alıyor, sokaktaki köpeklerin ise evin içine koku yaydığını iddia ederek köpeklerin gönderilmesini istiyor.

    durumun anlaşılması açısından temsili fatih hoca villası: https://harita.yandex.com.tr/-/CVWtBSPb

    burada şöyle bir durum var. köpekleri zenginler besliyor, aşılı oldukları da "iddia edildiğine" göre söz konusu zengin villacılar bu hayvanların bakımı üstlenmiş durumda. öyle ise bu hayvanların evin içine ulaşacak derecede kötü kokmaları imkansız.

    "komşuları terim’i kırmamak için çok sevdikleri köpekleri için ayrı yer kiraladı. hoca çok geçmeden bu kez mahallenin baktığı sokak köpeklerine el attığı ve ‘havlıyorlar’ diye şikayet edip, sokak köpeklerinin barınağa gönderilmesi ya da otoyola atılması için girişimlere başladığı iddia edildi."

    burası daha güzel. terim'i kırmamak için köpeklere yer kiralayan komşu ibaresi tüm terim düşmanlığıma rağmen bana akıl alır gibi gelmiyor. en az terim kadar zengin insanlar, terim'in saçma isteği dolayısıyla neden köpeklere bir yer kiralasınlar yahu? çok seven varsa evine alır, diğer türlü zaten iş inada biner.

    neyse ki dabbe-ül arz fatih bu noktada da durmuyor. halihazırda "ayrı yer"de tutulan hayvanları bu kez de havlıyor diye şikayet ediyor. e abicim terim'i kırmamak için kiralanan yerin terim'in yan villası olmayacağını göz önüne alırsak adamın şikayetinin konusu neden değişti? köpekler sokaktayken havlamıyorlar mıydı?
  • 10206
    (bkz: ilkokul mezunu imparator)
    bu adamın ilkokul mezunu olması birçok şeyi açıklıyor aslında.
    başka yoruma gerek yok, ilkokul mezunu olan bir adamın entellllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllektüel* kapasitesi, bilimsel yetisi ne olabilir ki!!!
    gazla çalışan tüplü araba gibi, ver gazı oyunculara koştursunlar amk.

    bir de roberto mancini'ye bakıyorum. adam 4 dil biliyor lan. profesyonellik nedir alın bu adama bakın işte.
    keşke biraz daha sabredilseydi mancini reyise.
    * *

    edit: edenhazardkalirsanmayanina nickli, 6.nesil çaylak kardeşim mesaj attı. lise 2 terk diyolaa, olabilüğ. şimdi saygı duydum imparatora, adam ortaokulu da bitirmiş demek ki.
  • 10209
    futbol hepimizin sandığından daha basit bir oyun olduğundan başarılı olması normal olan teknik direktör. benim bir arkadaşım var. hayatında toplasan 5 maç 90 dakika izlememiş. arada bir milli maçları izler. adam oturdu 3 ay boyunca gece gündüz fm oynadı. dünyadaki genci yaşlısı bütün futbolcuları ve özelliklerini, takımları hepsini biliyor şu anda. şimdi gelip bana futbol dersi verdiğini zannediyor bu sözlükte herkesin birbirine yapmaya çalıştığı gibi. yani o kadar büyütmeyin şu futbolu. ama başarıları da küçümseyecek değiliz.
  • 10210
    oysa üniversite mezunu olmuş olsa şu an türkiye'nin en iyi hocası olurdu. teallam ya rabbim.

    kendisi benim bildiğim 3 dil bilmektedir. türkçe, ingilizce ve italyanca. yabancı dil seviyesi veya telaffuzu komik olabilir ama adam biliyor, konuşuyor. mancini 4 dil biliyor da ne oluyor anasını satayım, aynı dili konuştuğu futbolculara istediğini yaptıramadıktan sonra. oysa fatih terim futbol dili ile herkese gereken mesajı verebilecek kadar iletişim konusunda iyi. kendisini savunmaya bile gerek yok zannımca artık. çünkü eleştirilerin akılla mantıkla bir ilgisi yok. tamamen kişisel kin ve nefret.
  • 10211
    hakkında her gün defalarca kez entry girilen teknik direktör. hayret bir olay gerçekten. her defasında adama oradan buradan laf çakma çabası. bir gün teknik-taktikten anlamazmış, bir gün siyasi düşüncesiymiş, bir başka gün adamın diploması söz konusu oluyor. entellektüel kapasitesi (evet evet entelektüel değil bol 'l'li olması gerekiyor cahiller), bilimsel yetisi sorgulanıyor. bilimsel yetisi derken hangi açıdan bilimsel yetisi mesela onu pek bilmiyorum. rasim ozan'ın şampiyonluk tahminlerinde galatasaray'a %1000000000 şans verdiğini açıkladığı şekilde bir bilimsellik mi konumuz yoksa?

    bilimsel olarak konuşacaksam, kendisi türkiye'nin hali hazırda en başarılı teknik direktörüdür. ama hep gaz. evet.

    edit: :)
  • 10213
    yine sol taraflarda ismi çıkmış bir zamanların imparatoru diye bağrımıza bastığımız, şu zamanlarda kankası yıldırım demirören ile birlikte adalet aramakta, kazandığı paraları saymakta. galatasaray'a en büyük hainliği, en büyük kötülüğü kim yaptı diye sorsalar vicdanım sızlamadan ismini veririm hocam hemde yüksek sesle...
    üzdün bizleri hoca, "hayat neden olmasın?" dedin çok farklı bir hayatı seçtin. sevginin, vefanın olmadığı, paranın şekillendirdiği hayatı seçtin.
    ne diyeyim hep başarısız olursun umarım.
    ahımız çok büyük çok.
  • 10214
    okur yazarlık, eğitim seviyesi gibi veriler net ölçüt sayılamaz. çok gezen vs çok okuyan başlığı henüz açılmadığı için kıyaslamayla ilgili kesin bir sonuç yok elimizde. fakat (bkz: #1744341) entryde değinilen nokta bence önemli bir nokta. fatih terim milan'da ve fiorentina'da da başarılı bir kariyer yaşadı bana kalırsa. bu takımlardaki başarısı gazla veya şansla elde edilmiş değildi. futbol, topun el kullanılmadan belli kurallar çerçevesinde rakip kale çizgisinin geçirilmesi üzerine kurulmuş bir oyundur. mahalle arasında 2 taş ile oluşturulan kaleler ve ayakla vurulup yön verilecek herhangi bir nesne ile oynanabilir. bu yüzden futbolun herhangi bir kademesinde başarılı olmak için bilimsel bir eğitime gerek yok. fakat bir türkiye hastalığıdır ki, hayat okulundan yetişmiş olmak bilimsel eğitime on bin basar gibi bir algı var. işte bilmem kaç yıllık usta, teknik üniversiteli mühendise ayar veriyor, çıkıkçı/kırıkçı doktorun boynuna kobrayı doluyor, bir hoca var bir üflüyor bilim afallayıp kalıyor, çılgın arabeskçi cazcıları coşturuyor... toplumun belli bir kesiminde, tahsilli olanlara karşı bir antipati var. bilim ve teknik hakettiği değeri görmüyor.

    fatih terim benim efsanemdi. hiçbir zaman siyasi duruşunu, eğitimini, mafyavari hareketlerini sorgulamadım. çünkü kendisini teknik direktör olarak tanıdım ve o açıdan değerlendirdim. entry'nin başında referans gösterdiğim diğer entry'de anlatılan durum aslında önemli. miting alanlarında ve kürsüde kaba mahalle ağzıyla konuşan, siyasi yaşantısını ve halkın arasından gelmeyi sığ ve ölçüsüz dille konuşmaya indirgeyip bilimi ve tekniği görmezden gelen ve yeri geldiğinde tüm pozitif bilimleri aşağılayabilen bir adamın bambaşkan olabildiği bir ülkede; bu adamın yanında yöresinde yer almayı kabul edenler de aynı oranda sığ, bilimden uzak ve çağdışıdır.
    fatih terim de kendini bu veriler doğrultusunda konumlandırıp dark side'a geçmiştir.
  • 10217
    bizi dünya markası yapması kadar dünya markası kalamamamızı da kendisine borçluyuz. nitekim 2. terim dönemi'ndeki başarısızlığı ve 2011'de aniden dark side'a geçmesi ile 2. defa kulübün geriye gitmesine sebep olmuştur. he başımızda kalsaydı ilerler miydik? bu da büyük bir soru işareti. bana kalırsa kendisi takım için 4. vitesti, belli bir yerden sonra yerini 5. vitese devretmesi zaten gerekliydi. fakat defalarca yazıldığı gibi kendisini galatasaray'dan üstün tutmuştur. asla sözünün eri olamayıp bu taraftarın kalbini kırmıştır.
  • 10218
    demirören ile kader ortaklığı yaptığı saniye kendisini sildim.

    ama gün büyük resme bakma günü.

    milli takıma imza attığında yani 13/14 sezonunda galatasaray'ın altı çok fena oyulmaya başlamıştı. sermaye piyasası kurulunun önümüzü 40 türlü orospu çocukluğu ile tıkaması, stadın durumu, vergi denetmenleri, hakemler ve lig'de sportif manada kötü gidiş, yabancı sınırı dayatması...

    keza ülke olarak sportif bir sıçış da söz konusuydu. olimpiyat kepazeliği, şikeden dolayı üst üste takımlarımızın avrupa'dan şutlanması, dünya kupası ve avrupa şampiyonası organizasyonlarını alamamamız, tarihin en kolay gurubundan çıkamayıp avrupa şampiyonasına katılamayacak hale gelmemiz falan...

    siyaset çok acaip şey.
    bana göre şöyle bir şey oldu.
    tayyip talimatı verdi. ünal aysal da zeki adam. fatih terim'le bir kavga senaryosu hayata geçirdi. sonrası malum. milli takıma giden bir fatih terim. belki de aslolan galatasaray diyen adam aslolan galatasaray dedi ve itibarını feda etti. galatasaray taraftarının sevgisinden vazgeçti. adıyla futboldaki başarısızlığı demirören'in üzerinden aldı ve düzenin içinde güçlü bir galatasaraylı karakter olarak önemli bir köşeye oturdu. bence bu galatasaray'ın düzeni değiştirmeye çalışmaktan vazgeçip düzene ortak olma politikasını fiilen başlattığı andı. belki inan kıraç, belki camiada sözü geçenlerden oluşan bir ekip bu kararı aldı. çünkü bu olayın ardından camiada yoğun şekilde bir hükümetle barışma çabası hakim oldu.

    ünal aysal'ın istifası. ne de olsa tayyip'in otoritesini tanımayan bir spor adamı olarak kırmızı listedeydi.
    albayrak'ın ekibinin seçimi kazanması.
    duygun yarsuvat'ın paralel yapı siyasetini destekleyen ve şikeyi aklayan açıklamaları.
    aksaray kepazeliği.
    sonrasında dursun özbek yönetimi ile ali dürüst ve albayrak arasındaki çocukları bile güldürecek gerginlik. iki ismin yönetimden uzaklaşmaları.
    galatasaray'ın duygun yarsuvat'ı federasyon seçimlerinde desteklememesi.
    galatasaray'ın haluk ulusoy'u da federasyon seçimlerinde desteklemeyip, demirören'i desteklemesi.
    ali dürüst'ün verilen destek karşılığında kazanılan kontenjana adının yazdırılması ve galatasaray'ın düzeni değiştirmekten vazgeçip düzene uyma politikası doğrultusunda demirören'in ekibine katılması.

    bana tamamen 2013 yılındaki şampiyonluğumuza giderken oluşmaya başlamış bir politika gibi geliyor.

    nitekim ünal aysal zamanında burak ve selçuk'a verilen sözleşmeler bile terim'in etkisinin camiada devam ettiğinin göstergesi. sonrası malum, bir şekilde hamza hoca geldi takımın başına.

    çok sevdiğim bir laf vardır, genelde kız arkadaşım alışveriş esnasında bana sosis aldırmaya çalıştığında kullanırım. politika ve sosis kapalı kapılar ardında yapılır diye. malum tüm kanserojenlerin yarak benzeri bir yiyecek içerisinde depolanmış hali sosis...

    neyse bu defa aynı lafı spor politikasını anlatmak için kullanayım.
    derin galatasaray inan kıraç. sevgili arkadaşı ünal aysal'ı geri çekti. hükümetle arayı düzeltmek için eğilip bükülen duruşlar sergileyebilecek önce duygun yarsuvat'ı, sonra da dursun özbek'i ileri sürdü. yöneticiliklerinde izledikleri yollar ne olursa olsun bu isimlerin bir daha seçilmesini bana göre imkansız hale getiriyor. zaten aysal'ın istifasından sonra yapılan 2 kongreye de başkan adayı olarak güçlü isimlerin çıkmaması, harcanabilir isimlerin başkan seçilmesi de bundan bence. düşünsenize lan turgay kıran bile bir seçimi adaylığını çekmeden noktalayabildi...

    fatih terim'e dönersek... bu senaryo için itibarını feda etmiş olabilir.
    şimdi bana dönelim. ben 14 sene şampiyonluk yaşamadığımız süreçt galatasaray'ı tutmaya başlamış bir isimim. o yüzden fatih terim'i affetmeme hakkım var. benim için duruş ve itham ediyorum diye lafa başlayabilmek sportif başarıdan önemlidir.

    netice. fatih terim'i silmiştim.
    benim açımdan değişen bir şey yok.
  • 10219
    https://www.youtube.com/watch?v=R90OguJSFL0

    https://www.youtube.com/watch?v=nkiAbbNRwyU

    oruç başıma vurdu, eski sevgiliyi arayan adamlar gibi açtım yukarıdaki videoları izledim.
    lan fatih hocama kızıyoruz falan da silmek mümkün değil abi. yaşattıkları ortada işte.
    açıp izleyelim sık sık, geçmişin hatırına şimdi yaptıklarına göz yumalım abi.

    geçenlerde şu entryi girmişim, pişman oldum.,
    (bkz: #1744341)

    haddimi aşmışım, farkettim.
    ben bundan sonra bel altı vurmayacağım, özür diliyorum imparatordan.
  • 10220
    madem kendisiyle ilgili süreç arabesk türk dizisi kıvamında inceleniyor, ben size anlayacağınız dilden anlatayım;

    sen sana hayatındaki en büyük mutlulukları yaşatan eşine sırasıyla şunları yapıyorsan :

    eşinle her şey iyi gidiyor, gören düşmanlar çatlıyor, aşk meşk her şey yolunda sen gidip yabancı kadınlarla buluşuyorsun,
    mahalleden arkadaşlarınla tek başına kaldığında (burası önemli) ilişkideki asıl payın sırf evi ve arabayı aldın diye sende olduğunu iddia ediyorsun,
    eşin evi çekip çevirirken, her şeyi gayet iyi yapmasına rağmen en iyi kız arkadaşım bizde kalsın ben ona güveniyorum sana yardımcı olsun diyorsun (kız arkadaş=tulun)
    bu eve getirdiğin arkadaşın bir b.k bilmeden her şeye salça olup eşinin huzurunu kaçırıyor üstüne üstlük seni sürekli eşinle ilgili dolduruşa getiriyor sen ses etmiyorsun,
    sen senin için manası bir eşten, sevgiliden çok daha öte olan birine mahallede herkesin içinde tanıdığım,sevdiğim bir kız diyorsun (eleman muhabbeti),
    sonra bütün bunlara rağmen bir gün mutfağında akşama yemeği hazırlarken egon, o sırada fark edemediğin mutluluğunun önüne geçiyor ve yakın bir arkadaşını eve gönderip defol git dedirtiyorsun,

    sonra da aldatan eşin oluyor öyle mi? senin eşinden sonra düştüğün hali de gördük biz. paraları saçtın italyan model kızlara. doğduğuna pişman ettiler. sonra yeni bir hayata başlamak istiyorum deyip evi terk ettin.

    madem bu arabesk çerçeveden yorumluyoruz; alın size olayın özeti.
  • 10221
    sanırım hatırlanması için tekrar tekrar söylenmesi gerken şeyler var kendisiyle ilgili;

    -milli takımla 2014 dünya kupası elemeleri bitene kadar çalışacağını açıkladı. "aslolan galatasaray var olan milli takım." gibi absürt bir cümle kurdu.
    -milli takım kampındayken aydın yılmaz'la sözleşme yeniletti, erman kılıç'ı transfer edip tekrar yolladı falan.
    -takımımız real madrid'le şampiyonlar liginde karşılaşacakken maçtan 2 gün öncesine kadar bizim takımımızın değil, milli takımın başındaydı. 6 gol yedik.
    -federasyonla milli takımla ilgili gizli kapılar ardından anlaşmalar yaptı. (mesela "hocam bırak galatasaray'ı biz sana 7 yıllık sözleşme yapalım primlerle senede 5 milyon euro'yu cebinde bil." tipinde bir anlaşma olabilir.)
    -bunun üzerine kendisine kulübümüzce 2 yıllık sözleşme önerildi, belli ki zor durumda kaldı. işi alaya vurarak teklifi reddetti.( buna ünal aysal'ın oyunu deniyor mesela. ulan oyun veya değil 2 yıllık sözleşmeyi kabul ettiğinde kim fatih terim'in arkasında durmazdı?)
    -federasyonun yaptığı teklif egosunu kabarttıkça terbiyesizleşti, sonuç olarak karşısında ona boyun eğmeyecek bir başkan vardı ve şutlandı. bunu kendisi de beklemiyordu ki baya bir koymuş olmalı.
    -bir süre konuşamadı. tıpkı partisinin 276 altında kalmasının ardından bir süre konuşamayan patronu gibi.
    -kader arkadaşıyla sırıtarak ekranlara çıktı. çok önceden anlaşmasını yapmış olduğu sözleşmesini resmileştirdi.

    bırakın artık şu adamı mağdur ilan etmeyi. biz bu adamla şampiyonlar ligi kupası kaldırma hayalleri kurarken kendisi 7 senede ne kadar para kazanacağının hesaplarını yapıyordu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın