resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Shabab
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 8503
    nefret ettiğim bir durum var ki kendisi olmadan galatasaray gibi oynamakta sorunlarımızın olması. ne kadar da kötü bişey bu, bunu farkettikce cok kötü oluyorum. bir futbol kulübü bir insana bu kadar bagımlı olmamalı. fatih terimden önce ligde puan kaybediyorduk eyvallah, realden 6 yemiştik eyvallah. ama ligde kaybedilen puanlarda mac bası ortalama 8er pozisyonumuz vardı. real macında da burakın kafası girse cok iddialıyım mac ya 1 1 biterdi yada 2 1 lik bir skorla bir takım kazanırdı. yani takım pes etmeyen bastıran kaybetse dahi durumu kabullenmeyen bir takımdı. onun zamanında tek eksiğimiz iyi oynarken yediğimiz bir gol karsısındaki kırılgan yapımızdı. ama onun zamanında biz bitti demeden mac bitmezdi.

    şimdi ise geriye dustugumuz bir macın cevrilmesi icin mistik guclere ihtiyac duyan bir takım var sahada. chelsea macı bizim icin 42. dakikada bitmişti mesela dün. cunku reaksiyon veremeyen bir takım var. o takımın 2 tane gol atamayacagı o kadar açıktı ki dün. resmen icim parcalandı. acı ama gercek.

    keşke abdullah avcı denen herif dunyadaki en basarılı teknik direktor olsaydı da kopartılmasaydık birbirimizden. keske.

    ama daha kotusu ne biliyor musunuz? galatasarayın oyun karakterinin terime bu kadar bagımlı olması. aynı 11 oyuncu nasıl bu kadar farklı olabiliyor anlamak cok güc.
  • 8506
    algı yönetimine kurban gitmiş olan teknik direktördür.
    adam gittiğinde terim düşmanları öyle bir algı oluşturdu ki takım sanki kümeye oynuyordu.
    sonra mancini geldi. iyiydi hoştu ilk zamanlar. sonra sonra fatih hocanın son iki üç haftalık performansından da beter maçlar çıkartmaya başladı.
    yinede terim düşmanları için yeterli olmadı bu sonuçlar. sonuçta takım onun değildi falan.
    içinde ukde kalmasın diye yazdım bunu. fatih terim giderek hata yaptı. bu günün baş sorumlusudur gözümde ünal aysalla beraber.
    ancak kendisine yapılan yorumları asla unutmayacağım.
    son iki yılın en iyi takımını itin götüne sokup mancini'nin kötü futboluna susanlar susmaya devam etsinler.
  • 8509
    http://youtu.be/pnzDElhUwbk

    insan psikolojisinde bir kisi eger argumanina inanmiyorsa elleri ile istemsiz olarak argumanini destekleme psikolojisine girer. terim yalan söylerken sol eline dikkat ettin. "sporu seven basbakanimiz" derken aslinda "futbolun icine sicti ama ben bunu burada dile getiremiyorum" demek istiyor.

    not: ertem sener'deki "ehe ehe sayin basbakanim ehe ehe" sahte yalakligina da ayri dikkat etmek lazim.
  • 8510
    git italya'da kalbur üstü bir takım çalıştır. ya da ne bileyim bir süre dinlen sene sonunda gelecek güzel teklifleri değerlendir. ne diye bu gudubet sistemin çarkı oldun ki. yakışıyor mu senin gibi bir adama tüpçü gibi basiretsiz bir adamla kol kola olmak. galatasaray düşmanlarını sen bizden daha iyi biliyordun. mersin maçından sonra "ne oyunlar döndüğünü de bilecek kadar tecrübeliyim" demiştin. onlarla "kader ortağı" olmayı miden nasıl kaldırdı hocam? nasıl yaptın bunu? hala aklım almıyor. üzdün hocam. sen de çok üzdün bizi. haberin olsun.
  • 8514
    yıldırım demıroren'le yasadıkları, cıkıp yabancı kuralı konusunda ıkı kelıme etmemesı vs... konusunda yazdıgınız elestırılere saygı duyuyorum arkadaslar.
    ancak bırısı bana sunların cevabını verebılır mı?
    terım olsaydı selcuk ınan ve burak yılmaz bu kadar kotu oynarlar mıydı? en azından hadı oynadılar dıyelım ılk 11'de olurlar mıydı?
    sampıyonluk yarısından bu kadar uzak olur muyduk? mancını'ye laf atmıyorum teknık anlamda sabaha kadar tartısalım su ıyı bu ıyı dıye. ancak en azından sahada mucadele olurdu. mucadele etmeyen yedekte olurdu.
    bana gore terım galatasaray ıcın en ıyı ısımdır.
    kendısını tupcu'nun yanında gormek benı de delı edıyor ama bulent tulun'u da unal aysalın yanında gorunce delı oluyorum. sız olmuyor musunuz? alı durust'u, abdurrahım albayrag'ı takımdan ayrı gorunce delı olmuyor musunuz?
    terım'ın egosu kımsede yok arkadaslar ancak unal aysal'ın egosu da kımsede yok. terım'ın egosu ısterse kaf dagında olsun takımın bekası ıcın benım kabulum ama bı' zahmet galatasaray'ın uzerınde olmasın boyle devam ederse, sızın deyımınızle terım fanboyu olarak soyluyorum, gs taraftarının gozunde gun gectıkce kuculecek.
  • 8516
    gönderilmesi hem geç hem de erken olan eski galatasaray, şuanki milli takım teknik direktörü.
    ya sezon başı kampı başlamadan gönderilecekti böylelikle yeni gelen hoca ligi, avrupa'yı kafasındaki sistemle oynayabilecekti yada sezon sonu gönderilecekti ve sezonu bir şekilde iyi bitirilmesi beklenecekti.
    eğer sezon ortasında gönderilmeyip sabır edilseydi şuanki halimizden kötü bir durumda olmazdık. kaos'a da sürüklememiş olurduk takımı.
    sezon sonu yollar ayrılır yeni hocayla yepyeni bir sayfa açardık.
    olmadı biri telefonu açmadı, diğeri ayağına gitmek istemedi olan yine her zaman olduğu gibi taraftara oldu.
    mancini ise hedef tahtasına oturtuldu. hem üzülüyorum hem kızıyorum. hem herkese kızıyorum hem de herkes için üzülüyorum.
  • 8517
    sabahattin ali'nin bir hikayesi vardır, adı kırlangıçlar. iki kırlangıç, şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacının dalında konuşmaya başlamışlar. havadan sudan muhabbet ettikten sonra birbirlerine yarenlik* etmeye başlayıp, o ilkbahar ve yaz günlerinin nerdeyse hepsini o yaşlı ihtiyar ağacın dalında, muhabbet ederek birbirlerini tanıyarak, anlayarak geçirdiler. ve birbirlerine o kadar benziyorlardı ki. adeta birbirleri için yaratılmışlardı. yalnız ikisinin içinde de gizli gizli büyüyen bir korku ve aşılması güç bir his vardı: bir gün ayrılmak korkusu. ne bunu düşünmek istiyorlardı ne birbirlerine bunu söyleyecek cesaretleri yoktu. ne var ki bir gün gelip çattı ki, ikiside bunun böyle sürüp gitmeyeceğini anladılar. tam bu sırada söğütten bir sarı yaprak koptu ve yere doğru süzülerek düştü. krlangıçın biri ağzını açtı: "senden hiç ayrılmak istemiyorum" dedi fakat öyle bir rüzgar esti ki diğeri bunları işitemedi. sonbahar gelmişti. ikisi de içini çekti. ayrıldılar ve birbirlerini bir daha görmediler. fakat ikisi de söğüdü ve orada geçirdikleri ilkbahar ve yazı unutamadılar. ve ikisi de, böyle bir yaz geçirmemiş olan diğer kırlangıçlara tepeden baktılar. (çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar)

    khaled hosseini'nin uçurtma avcısı diye bir kitabı vardır. başkarakterleri emir ve hasan'dır. emir annesini kaybetmiştir ama babası da varlıklıdır. hasan hazaradır ve o dönem her hazara çocuğun hor görüldüğü gibi hor görülür. hasan'ın babası emir'in babasının uşağıdır. emir hasan'ı nedense olmadık sebeplerden dolayı kıskanmaktadır. hasan ise emir için her türlü kavgaya girer, emir için yapılabilecek ne varsa yapardı. hatta tecavüz edilmek de bu "her şey"e dahildir. neyse. fazla spoiler vermeyeyim. emir hasan'ı çok kıskandığı için, bir gün saatini hasan'ın yatağına koyar ve gidip babasına saatinin olmadığını söyler. bir şekilde yolunu bulur ve hasan çaldı der. yerini de bulur gösterir. tabiki hasan'ın babası bunu kaldıramaz ve ordan ayrılmaya karar verir. emir, onun için her şeye katlanan çocuğa ihanet etmiştir. evet, ihanet etmiştir.

    neden bu hikayeleri yazdığımı ve az çok neleri anlatmak istediğimi anlamışsınızdır sayın büyüklerim. evet baba, ben seninle büyüdüm gerçekten. gördüğümde, sen konuştuğunda içim pır pır ederdi. "babam" derdim. hiç ayrılmayacağımızı, sana hiç kırgın olacağımı düşünmezdim. seninle ilgili yazdığım entrylerde (bkz: #1396617), (bkz: #1401192) haketmediğin bir şekilde gönderildiğinin, daha doğrusu kovulduğunu söylerdim. ama baba, söylesene sen bunları diyip; www.youtube.com/watch?v=iIk6y6G0H20 , bunu yaptın baba; https://pbs.twimg.com/media/BfzH-tGIIAAWa3j.jpg. nispet olsun diye mi, -ki yapmazsın- neden baba neden? hala bazen özlüyorum o saha kenarında duruşunu, göbeğini dahi özlüyorum. ama bundan sonra gelme. kesinlikle gelme baba. öyle şeyler yaşattınki uğruna ölmeye değer. ama gelme baba. bir sözün var orda da doğruyu konuşmuştun. demiştin ki; "her türlü kırılma kötüdür". her türlü kırılma kötüdür baba. dediğim gibi, o kırılmaların hiç geçmeyecek olması da.

    yaşattıklarıyla, yaptıklarıyla, her türlü benimsediğim, gönlümde başka bir yere koyduğum fakat bir daha galatasaray'a gelmesini istemediğim imparator.
  • 8519
    acaba bir daha ak(b)il adamlar görevi olursa kabul eder mi ? ama neyse siyasi konu bunlar.. ya anlamıyorum :) tff'nin çatısı altına girmek icin mi.. sahalara daldın, maç sonları saydırdın.. şike var mı, yok mu bunu bile hiç bir zaman doğru dürüst söyleyemedin neden ? bu aşkın katili sensin.

    edit: ya millet vekili olmaya karar verirsen yada siyasete atılmaya karar verirsen tüpçü partisinden aday ol, oyum sana.
  • 8522
    (bkz: #1455355)

    söyleşiye katıldık. hocaya yakın olmak farklı bir duygu. enteresan bir gücü ve havası var, direkt sizi etki altına alıyor. o yüzden kendi içimde var olduğunu sandığım kırgınlık, yıllarca ders dinlediğim sıralarda bir profesör yerine fatih terim'i görmemle bir anda yok oldu gitti sanki.

    sağlık çalışanları olarak bizlerin; yani doktorların, fizyoterapistlerin, masörlerin spor insanları için ne kadar önemli ve vazgeçilmez birer unsur olduğundan bahsetti genel olarak. kendi futbolculuk dönemindeki imkansızlıklardan örnekler vererek bugün geldiğimiz noktada kulüplerin ne kar şanslı olduğunu anlattı. iş ahlakı, disiplin ve çalışmanın önemini vurguladı. güzel bir söyleşiydi. son kısımda 3-4 kişinin sorularını cevapladı, ki bendeniz fırsatı kaçırmadan büyük kaptan'ın 17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçı'nda uzatmaları çıkık omzuna sarılan bandajla tamamlayışıyla ilgili sorumu patlattım, hoca da "o takım öyle bir ruhtu ki, kimin başına böyle birşey gelse aynı cesaret ve his ile davranırdı" şeklinde cevapladı.

    1000 kişilik amfi ağzına kadar doldu ve ayakta kalan onlarca insan vardı. konuşmasında sözü eski çalışma arkadaşı ve kadim dostu, milli takımlar ve galatasaray'da doktorluk yapmış ve halen milli takımın sağlık ekibinde bulunan istanbul tıp fakültesi spor hekimliği anabilim dalı başkanı bülent bayraktar'dan aldı. bülent hoca konuşmasında "galatasaray'dan gidişleriniz ve dönüşleriniz oldu" gibi bir cümle kurdu ve imparator da konuşmasına "öncelikle gidişi değil gönderilişi diyelim" şeklinde imalı bir cümleyle başladı. hocanın kırgınlığı bu cümleyi kurarken ki yüz ifadesi ve ses tonundan bile anlaşılıyordu.

    özetle, güzel bir söyleşi oldu ve buradan da istanbul üniversitesi kagem'e bize bu fırsatı sunduğu için teşekkür ederim. fatih terim'le konuşmadan ölmemiş olacağım en azından. *

    not: beyler ümit davala uefa kupası yarı finali 2. maçı öncesi dizini traş bıçağıyla kestiği için ingiltere'deki leeds maçında forma giyememiş :((
  • 8524
    fatih terim floransaya gittiğinde ve takımın başına lucescu gectiginde, hasan şaş bir gol sonrası sevincini yeni hocasına sarılarak paylaşmış, akabinde de akşam terim hasanı arayıp "bakıyorum yeni hocanı pek sevmişsin, demek böyle artık, allah ikinizi mesut etsin" içerikli trip konuşması yapmış. bunu seneler önce hasan şaşın bir röportajında duymuştum.

    bu yüzden yukarda bahsedilen entry'nin (bkz: fatih terim/#1450205) doğruluk payı yüksekdir.
  • 8525
    he ya selçuk inan ve burak yılmaz sahada fatih terim istemiyor diye oynamıyorlar. kötü futbollarının sebebi tamamen fatih terim ama gel gör ki takımın teknik direktörü var. bir ton yardımcısı var. idari menajeri var. takımdan sorumlu yönetim kurulu üyesi var. başkanı var ama hiç kimse futbolcular üzerinde etkiye sahip değil. galatasaray futbol takımından kovulan fatih terim takım üzerinde etkili. bunu da fatih terim'i yermek için söylüyoruz. iyi de takımın teknik direktörü, teknik direktörün yardımcıları, menajer, yönetim kurulu üyeleri ve başkan hiç mi bir şey yapmıyor? bu kadar adam boşuna mı galatasaray futbol takımındalar. bu takımın parasını alıyorlar ama nedense hiçbir işe yaramıyorlar. eğer öyleyse kapatalım takımı gidelim. öte yandan takımda sadece selçuk inan'da ya da burak yılmaz'da sorun yok. aynı sorun drogba'da da var. sneijder'de de var. eğer onları da fatih terim etkiliyorsa zaten vazgeçtim takımı kapatmayalım fatih terim'in üzerine yapalım gitsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın