resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 7827
    galatasarayımızın eski teknik direktörü. bakın şu an tamamen fatih terim'den bağımsız olarak yazıyorum bunu, yani örnek verilen hoca o olduğu için onun üzerinden söyleyeceğim. şimdi ben şunu anlamıyorum sevgili yazar arkadaşlar bir insan doğrular yapar evet, başarılar kazanır evet ama hiç mi yanlış yapmaz yani, bir insan doğru yapıyor diye neden yanlışlarını hoş görmek zorunda hissediyorsunuz ki kendinizi?

    geçen 2 senede burada her maçı yorumladık, fikir beyan ettik o zamanlarda söyleyenler oldu takımın kötü halini ama o zaman kazanıyorduk o zaman her şey iyiydi bunlar görülmüyordu, ben de kötü yanlarını söylemiyordum. belki toz pembe gözlüklerimiz çıkmak zorunda kalınca gerçekleri görür olduk.
  • 7828
    2011/2012 sezonundaki kadro yapısının -transferlerin de kadroya cuk oturmasıyla- şampiyon olması nasıl onun başarısıysa, 2013/2014 sezonundaki plansız transfer politikasının sonucu olarak takımın 2 seneki önceki haline dönmeye yüz tutması yine onun suçu olan eski teknik direktörümüz. normal olan şampiyon takımın üzerine koyarak ilerlemesidir. tamam eyvallah, 6+0+4 ve 5+0+3'ün konuşulup, hayata geçirilmesi ile takımın önü kapatılmaya çalışıldı, bu bir gerçek. ancak buna göre hareket edip, bunu avantaja dönüştürmeye çalışmak yerine, ne de olsa o kararı öyle veya böyle değiştiririz zihniyetiyle hareket edip bunu dezavantaja dönüştürmek nedir be hocam. ki sen yıllarca milli takıma bir sürü yetenek çıkarıp, adapte ettin ve günümüzdeki konumunla şu anda da aynısını yapmaktasın. yani bu ülkenin yerli potansiyelini senden daha iyi bilen bir adam daha yoktur. işte bu noktada 'madem öyle, al sana böyle' diyip bu alınan kararları avantaja çevirerek ligi domine edip, avrupa'da da elinden geleni yapmalıydın. senin büyüklüğünü, farkını ortaya çıkaracak olan etmen de buydu kanımca. ancak bunun tam tersini yapıp 2013/2014 sezonu öncesi tek bir potansiyelli yerli bile transfer etmeyip, üstüne de transfer ettiğin tek yerli oyuncuyu* aydın yılmaz uğruna harcamak nedir? farz-ı misal gökhan töre'yi kiralayıp denesen ne kaybederdin? gökhan şöyle müthiş, neden gelmedi felan demiyorum, sadece bir örnek bu. akla gelebilecek herhangi bir potansiyelli yerli oyuncuyu alıp yedeğe oturtsan ara ara fırsat versen ne kaybederdin? sabri sarıoğlu'na aydın yılmaz'a aykut erçetin'e ufuk ceylan'a v.b. örneklere yıllardır çarçur edilen paralar bunlar için kullanılsaydı takım ne kaybederdi? şu an ki halinden daha da geride olmayacağı sanırım hepimizin malumu.(u: liderin 9 puan gerisinde olmaktan ve madrid'den toplamda 10 yemekten bahsediyorum.) ayrıca yıllar sonra öyle veya böyle transfer konusunda cömert olabilen bir yönetim var galatasaray'da. yönetim %100 pür-i pak demiyorum, yanlış anlaşılmasın. hiç bir şey tek taraflı değildir bunun farkındayım. ancak transfer konusuna bakıldığında wesley sneijder - didier drogba gibi yıldızları getirip zamanında da selçuk inan ve hamit altıntop'u fenerin elinden kapabilmiş bir yönetim bu. trabzonspor orta sahasını çat diye galatasaray orta sahası haline getirebilmiş* ayrıca gol krallarını da* takıma katabilmiş bir yönetim. yani yeterince izlediğin, üstünde durduğun yerli oyuncuların en azından bir kısmını öyle veya böyle getirebilirlerdi takıma. tamam eyvallah alper potuk için o kadar maliyet gerçekten mallıktı ama bir tane mi alıp da ilk 11'e monte edebileceğin, bu bağlamda da yabancı sınırı denilen olguyu rahatlatabileceğin ya da en kötü ilk 18'e koyup rotasyonu rahatlatabileceğin yerli oyuncu yoktu şu ülkede be hocam. sabri - aydın - yekta - ceyhun - aykut - ufuk dan daha fazla katkı verebilecek kimse mi yoktu? daha konuşulması gereken çok konu var. örneğin dany varken chedjou'nun alınması, chedjou alınmışken dany'nin hala takımda olması, parası neyse acımayıp en iyi türk pasaportlu stoperi getirerek sol beke yabancı alternatif bakılabilecekken, sol bekin allah'a emanet olması, üstüne gidip lig de oynatamadığımız bruma'nın alınması, muslera'nın ve eboue'nin alternatifsiz oluşu, bunlar da hep yönetim ve fatih terim arasındaki iletişimsizliğin ürünüdür kanımca. yazılacak, çizelecek onlarca konu var daha. ancak her ne kadar takımın tekrar küllerinden doğmasına vesile olduysan aynı şekilde küllere dönmesine de vesile oldun be hocam.
  • 7829
    en büyük iki efsanemizden biridir fatih terim. hocayı sevmemizin sebebinin kazandığı başarılar olduğunu düşünmüyorum. seviyoruz çünkü, galatasaray'ı bizim gördüğümüz gibi görüp ona uygun oynatıyordu. ne olursa olsun saldıran, her maça büyük takım gibi çıkan bir galatasaray. ne dersek diyelim görmek istediğimiz galatasaray budur bizim. ama önemli bi durum var, bazen realite gereği rakibe karşı tedbirli olman gerekiyor. gerekirse maç boyu geride durman, rakibin topun kontrolünü ele almasına izin vermen gerekiyor. işte fatih terim bu noktada malesef kaybediyor. bu iki çelişkili durumundan ötürü tarihimizin en ağır yenilgilerini de, en büyük zaferlerini de kendisinin döneminde aldık.
  • 7830
    tamam bu senenin kadro planlamasının ben de yanlış olduğunu düşünüyorum ama şunları tek tek göz önünde bulunduralım:
    1. dany: ilk geldiğinde alternatif oyuncu olarak alındı.türk ve dany ile aynı seviyede olan herhangi bir oyuncu yok.yabancı derseniz muhtemelen macera istenmedi.
    2. amrabat: gelmeden önce hatta bu senenin başına kadar herkes dilencisiydi. şimdi kötü gidince fatih terim almış oldu.
    3. sercan: türkiye'nin en büyük yetenekleri arasında gösteriliyordu gelmeden önce.
    4. yiğit gökoğlan: alternatif olarak alındı ama pek izlenmemiş bu konuda çoğu kişi haklı.
    5. chedjou: referansları çok iyiydi.
    5. eray işcan: fatih terim kendisini beğenmediği için aykut'u geri istedi.
    6. erman: tamamen kendi ayrılmak istedi.

    bunların dışında 6+0+4 kuralı vardı ali adnan alınamadı. sneijer ve drogba da başkanın ısrarla istediği oyunculardı.son olarak iç savaşlar yüzünden fatih terim de bu sene başında takıma kendini tam vermedi.

    edit: mancini ile ilgili yazdıklarımı bir anlık sinirden dolayı yazdım.şu anda kendisi takım adına en suçsuz kişi. kusura bakmayın.
  • 7831
    şampiyonlar ligi'ndeki başarısızlığımızda en az mancini kadar suçludur. şanssızlıklar üzerine kaybettiğimiz maçlar sonrası mancini'yi yerden yere vurup terim'i yüceltmek kadar saçma bir şey olamaz.

    hocam allah aşkına hiç mi düşünemedin her maç en az 4-5 tane bariz gol pozisyonunu çıkaran muslera bir gün sakatlanır da yedek kalecilerle oynamak zorunda kalırım diye? bruma'ya wonderkid ayağına 12 milyon euro para bağlatıp, chedjou'yu 6.5 milyona transfer ettirirken neden şu takıma ortalama düzeyde bir yedek kaleci transferi yaptırmadın? inanın ptt 1. ligde bile ufuk ceylan ve eray işcan'dan binlerce kat daha iyi kaleciler var. en azından kaleci görünümü veren bir kaleci transferi yaptıramaz mıydın?

    her şeyi bir kenara bıraktım, takıma dany diye bir bela bıraktın ve hedefi lig şampiyonluğu ve ş. ligi'nde en az yarı final oynamak olan takıma chedjou dany ikilisini nasıl yeterli gördün?
  • 7833
    2011-2012 ve 2012-2013 sezonlarında neler yaptığı çok çabuk unutulan; sevenlerinin imparator, sevmeyenlerinin ise demirörenin adamı veya hain olarak tanımladığı kişidir. kendisiyle yollar ayrılana dek hiç bu kadar net dile getirilmeyen kadro mühendisliği de son 1-2 ayın en popüler eleştiri malzemesidir. bruma ve chedjou dışındaki oyuncuların geçen seneki şampiyonluk kadrosunu oluşturduğunu bilenler ya azınlıktadır ya da alzheimer çağımızın hastalığı sloganı maalesef doğrudur.
  • 7835
    yedek kaleci alamadın. akıl edip 3 milyon €'ya tolga'yı almadın. bedava sinan bolat'ı bile almadın. ne yaptın gidip futbolu bırakmış aykut'u aldın. bu gece de babayı aldın işte.

    orta saha yedeğin yok. selçuk ile melo oynamadı akhisar'a bile yenildik. alper'e sezon başında ihtiyacın vardı alamadın ama sonra bir şey de yapmadın. ha gidip göbekli ve anti profesyonel engin'in sözleşmesini uzattın. ceyhun'u geri çağırdın ceyhun, yekta, engin, emre ile yola devam ettin.

    yıllardır kanat oyuncun yok bu sene de almadın. 10 milyon € 'luk kazık amrabat'ı bu kulübün başına bela ettin. gittin alenen bu kulübe küfretmiş ve kendisine teklif edilen parayı beğenememiş ve hiçbir kulüp bulamamış aydın'ı transferinc son günü takıma bela ettin. aydın, emre, engin gibi futbola küfreden beyinsiz, anti profesynel bir sürü oyuncuyu ahbap çavuş ilişkileri yüzünden galatasaray'ın üstüne kambur ettin. taraftarı kanser ettin!!!

    sol bek almadın. yine almadın. danny'den sol bek yaratmaya çalıştın oysa danny bırak futbolcuyu adam bile değil!!!

    sağ bek yedeği almadın. sabri'den medet umulmasına sebep oldun.

    sebebi her ne olursa olsun alenen galatasaray'a , taraftarına küfreden, dalga geçen, yüzüne tükürülecek it suratlı demirören'le bir olup kulübü bir kez daha sattın gittin. madem gitmek istiyordun geçen sene niye bırakmadın?

    ne zaman başın sıkışsa galatasaray imdadına yetişti, seni kimse almazken istemezken yine getirdi. ama sen gittin milli takım ayağına sezon başlamışken takımı ve yönetimi zora soktun. camiayı gerdin...

    bana kimse fatih terim masalları okumasın. bu kulübe en büyük başarıları yaşattığı gibi en büyük zararı da maalesef terim vermiştir!!!

    galatatasaray eğer içine düştüğü bu bataklıktan çıkmak istiyorsa yapması gereken tek bir şey var. transfer falan değil!!!

    bu takımdaki çöplükleri, futbolcu müsveddelerini hemen derhal devre arasında gönderip hiç kimseyi almasa bundan kötü olmaz.

    danny, amrabat, aydın, sabri, engin, ceyhun, yekta, emre, vs... gibi safralarını atsa bile çok şey farkeder.
  • 7836
    yedek kaleci eray'dan tutun, defans hattı olduğu gibi aslolan dediği galatasaray'ı tayyip'ten gelen bir talimatla yarı yolda bırakıp, şike aklayıcısı demirören gibi bir galataray düşmanıyla birlikte gülücükler atan terim'in eseri. buna rağmen gerçek galatasaray taraftarı değil de hükümetin taraftarı veya adamın adamı olanlar aysal'a ve mancini'ye suç bulurlar.
  • 7837
    galatasaray'ın gerçek efsanesidir. imparatordur. bu gerçek asla ve asla değişmeyecektir. ünal başkanla 2 senedir problem yaşayıp çok kritik bir dönemde takımdan ayrılsa da, şikecilerin dostunu bizlere tercih etse de onun bu takımın en büyük efsanesi olduğu gerçeği hiçbir şekilde değişmez. muhtemelen bir daha galatasaray'ın başına geçmeyecek. eğer arabistan gibi fantezi dünyasına adım atmazsa uzun bir süre milli takımı çalıştırıp sonra kendisini emekli edecek. milli takımı çalıştırdığı süre boyunca ülkeye 1990'lardaki gibi bir altın jenerasyon kazandırmak için uğraşacak. ne kadar başarılı olur bilemem. milli takımı bırakınca belki spor yorumculuğu yapacak çünkü teknik adamlık yaşı da bir şekilde geçecek. çok değil 20-25 sene sonra kendisini sonsuzluğa uğurlarken aslında hiçbir galatasaraylının bir küskünlüğü, dargınlığı olmayacak. 30 küsür milyon taraftar hep beraber aynı olay için gözyaşı dökeceğiz. işte o zaman 2000'de fiorentina'ya gidişinin, 2013'te takımı plansız bir yapılanma içinde bırakışının hiçbir anlamı kalmayacak. bütün bunları unutacağız ve o da çok büyük bir ihtimalle gelmiş geçmiş en büyük efsanemiz olarak aramızdan ayrılacak.

    kendisine kızabilirim, neden biz değil de şikeciler diye defalarca sorabilirim ama kendisini hiçbir şekilde silemem. çok ciddi bir aile kavgası yaşayıp da birbirine küsen ailelerdeki babamız olabilir en kötü ihtimalle. zaten ondan önce de bizim gerçek babamızdan farkı yoktu, sadece aramızda o istenmeyen kavga oldu. aile hala ailedir. fatih terim hala babadır, hala imparatordur. belki bir gün geri de dönmeyecektir ama her zaman kalbimizin en derinlerinde bir yeri olacaktır.
  • 7838
    http://gss.gs/1343864
    http://gss.gs/1341866
    kendisine kadro kurma konusunda genele bakıldığında haksız olarak yüklenildiğini düşünüyorum.

    kendisinin 2.5 senede yaptıkları mucizevi şeylerdir. daha önce görevde kaldığı 5 senenin 4'ünde yaptığı şeyler mucizevi şeylerdir. o zamanlar kurduğu kadrolar da efsanedir. kendisi başımızda olsa ligdeki puan farkının 9'dan az olacağını ve kopenhag maçında kesinlikle yenilmeyeceğimizi düşünüyorum.
  • 7840
    galatasaray'ın belini büken, onu şikeciler için satandır. yıldırım demirören gibilerine "aslolan" dediğini feda edendir. galatasaray hiç bir zaman ahlaksızları ve ahlaksızlıklara destek olanları içerisinde barındırmadı allah'a şükür.

    yok efendim terim olsaymış da bilmem ne. hadi şikecilerle olan rezil iletişimini geçtim, yahu yabancı sınırı için ufak bir önlem bile almayan, almadığı gibi transferin son günü elindeki en değerli yerli oyuncuları kapı dışarı eden birinden kurtarıcı olmasını mı bekliyordunuz? peh!

    edit: sildiğiniz bu mesajımı aynen bir daha yolluyorum, buyrun yine silin. bu entryi "niteliksiz" diye çöpe atamazsınız. olmayan niteliği şikecilerle işbirliği yapanlarda arayın, ona tepki gösterenlerde değil.
  • 7841
    galatasaray furbol takimini sezona hazirlarken yaptigi transferleri kendi oyun sistemine gore duzenlemistir. tepkileri anlamiyorum. takimi mancini'ye gore mi ayarlayacakti ne yapacakti?

    mesela hakan balta sakatlandiginda" sol bek yok bu nasil kadro muhendisligi!1!" diye feryad etmek anlamsiz. belki adam chedjo'uyu oynatmayip yerine gokhan zan'i oynatacak acilan yabanci kontenjanindan da sol bekte de riera'yi oynatacakti. yani belki hocanin b plani vardi. ya da ne bileyim alt yapidan birini oynatirim diye guveniyordu belki kendine.

    sezon basladiktan sonra hoca degistirmek bunlara mal oluyor.
  • 7842
    galatasaray'a 2 senede 5 kupa kazandırmış teknik adam.

    transferleri yanlıştı deniyor. melo için yönetimle kavga eden kimdi pardon? 3 senedir sol bek istiyordu adam, almayan kimdi?

    bugün jose mourinho bile transferde %100 başarı sağlayamaz ve sağlamayacak da kariyeri bitene kadar. yok öyle bir dünya. başarıları ortadayken 'ama yanlış transferler yaptı :(' şeklinde eleştirmek sadece kişinin kendisini komik duruma düşürmesine yol açar kusura bakmasın kimse.
  • 7843
    tamam farzedelim ki çok kötü bir teknik direktör ve çok da kötü -egolu(), kompleksli, sevimsiz, maganda v.s.- bir insan. onu eleştirenlerin mükemmel insanlar olduklarını varsayarak hepsinin eleştirilerinde haklı olduğunu kabul edelim. galatasaray futbol takımının bugün aldığı, hatta bu sezon sonuna kadar alacağı bütün kötü neticelerin hepsini onun eseri sayalım. hatta takımın bence bu gidişle tamamen dibe vuracağı önümüzdeki iki seneyi de terim'in hanesine eksi olarak yazalım. yani bu sene yaşadığımız ve bundan sonraki iki üç yıl yaşayacağımız bütün başarısızlıkları terime yükleyelim. eyvallah... peki sonra? sonra ne olacak? neyi çözmüş olacaksınız ve bu nereye kadar, ne zamana kadar devam edecek?

    şimdi güzel kardeşim bu mevzuya defalarca değinilmiş ama faydası olur ümidiyle bir de ben tekrar edeyim, bir de bu pencereden bakmayı dene. bu kadro; bugün artık beğenmediğin, burun kıvırdığın bu takım geçtiğimiz iki seneyi şampiyon tamamladı, yetmedi bir de cl'de çeyrek final oynadı ve ne yazık ki başında da bütün nefretini kustuğun kötü insan ve kötü teknik traktör terim vardı. senin terim'e veya takıma sürekli sövmen bu gerçeği değiştirmeyecek. ne şimdi ne de önümüzdeki senelerde.

    daha önce de söyledim bu kafa galatasaray'ı uçuruma götürür. zaten tam gaz götürüyor maşallah.

    sen kendini sorgulayamadın kardeşim, galatasaraylılığını sorgulayamadın. sabretmedin, beğenmedin, geldiğin yeri unuttun, üstüne titremen gereken şeylerin kadrini kıymetini bilmedin.

    sen başarıyı hazmedemedin; şimdi ağzından, burnundan, paçalarından döküyorsun. yazık.
  • 7847
    hoca 2011-12 sezonunda takımın başına geçtiğinde, başarılı olmaktan başka bir şansı yoktu. garantici olmak zorundaydı ve öyle de oldu. takım o sezon ligi domine etti. o sezon gelen şampiyonluk sonrası, hoca yine eski haline geri dönüş yaptı. taraftar, kadıköy'de kaldırılan kupa sonrası -haklı olarak- daha yüksek sesle imparator demeye başladı. bu da hocaya ekstra bir kredi sağladı. bu kez hocanın elinde çok güçlü bir koz vardı. devr aldığı takım, ligi 8. bitirmiş kötü bir takımdı. takımı oralardan alıp, -büyük kadro değişikliği ile birlikte- kadıköy'de şampiyonluğu kazanan bir takım haline getirmişti. üstelik, bir kaç haftalık bocalamanın ardından takım ritmini bulmuş, lig bitene kadar da harika futbol oynamıştı. her şey buraya kadar güzeldi. takımımızın bugünkü durumunun temelleri işte o ''rüya'' sezondan sonra atıldı. herkes böylesine bir sezon geçiren galatasaray'ın daha güçlenerek yeni sezona girmesini beklerken, tam aksi oldu. takım iskeletini, tam olarak sağlam bir hale getirmek için harika bir yaz transfer dönemi bizi bekliyordu. ancak saçma sapan transfer hamleleri ile birlikte, galatasaray güçlenmedi. ilk sezonunda, ''melo, ujfa, muslera, eboue'' gibi önemli isimleri kadrosuna katan fatih hoca, şampiyon takımına bu sefer galatasaray'da oynaması mümkün olmayan amrabat, dany gibi yabancı oyunculara dönsün. vizyon olarak gelinen bu nokta inanılır gibi değil. güçlenmemiz gereken sezonda yaptığımız transferlerden sadece umut ve burak'tan verim alındı. yani en kritik transfer sezonu çöpe gitti. devre arasına kadar bocalayan takım, drogba ve sneijder'in getirdiği sinerji ile ite-kaka şampiyonluğu tekrar kazandı. 2011-12 sezonunu bize yaşatan bir takımın, 12-13 sezonundaki şampiyonluğu maalesef ki evet ite-kaka gelmişti. kolay kazanılmadı. oysa ki, akıllı yapılacak hamleler ile o sezon da 11-12 sezonunun devamı niteliğinde olabilirdi. maalesef olmadı ve bizler bugün bu durumun sancıları yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz.

    tüm bu yaşanan sıkıntılara rağmen, gelen şampiyonluk bize bir şans daha vermişti aslına bakarsak. ders alınması gerekiyordu. 12-13 sezonu adeta bizim için bir uyarıydı. ama yine (!) bir şey değişmemişti. üstelik bu sefer, karşımızda saçma sapan bir yabancı kuralı vardı. 1 sene öncesinden belli olan bu kuralı, ''aman yahu, burası türkiye bir şekilde halledilir' diye geçiştiren yönetiminden, hocasına kadar herkes, karşılarında tescilli şikeci oldukları halde hiç bir yaptırıma uğramamış bir takım olduğunu bilmiyordu. kimdi bu takım? tabii ki fenerbahçe. tüm camia, yerli transfere odaklanırız bu sene sonra da mis gibi topumuzu oynarız derken transfer dönemi bittiğinde elimizde sadece bruma, chedjou ve alınıp hemen gönderdiğimiz erman kılıç vardı. sezon bittiğinde kadroya baktığımızda; yedek kalecimiz, sol bekimiz, selçuk ve melo yokluğunda orta sahada onların yerini alabilecek adam eksikliğimiz vardı. kısacası, ilk 11'in arkası sağlam değildi. yıllardır hiç bir şey vermeyen, takım bulamayıp geri dönen aydın'ın sözleşmesi uzatılıyordu. bunlar ortayken, çok net bir şey ortaya çıkıyordu : ''galatasaray güçlenmiyordu.'' ilk 11'den bir oyuncu sakatlandığında, cezalı durumda olduğunda yerine anadolu takımlarında bile zar zor oynayacak kalitede adamlar giriyordu. etkileri sıfırdı. her şeye rağmen, sezona başladık. verim beklediğin yerli futbolculardan semih ve selçuk'un inanılmaz formsuzluğu, hamit'in sakatlanması, hakan balta'nın yetersizliği kabak gibi ortaya çıkınca, yabancı kuralı da tüm bunlara eklenince kaçınılmaz son gelmişti. galatasaray'ın zorluklarla kazandığı 12-13 sezonu şampiyonluğunun yarattığı toz pembe bulutu, galatasaray'ın kadro mühendisliği yanlışını görmemizi engellemişti. tüm bunların yanında, ünal aysal - fatih terim ekseninde yaşananlar ve 13-14 sezonuna kötü başlangıç, arkasından gelen 6-1'lik real mağlubiyeti artık bizlere gerçeği acı bir şekilde gösteriyordu. bugün mancini'ye ya da ünal aysal'a sallamaktansa, bir efsaneyi eleştirdiğinizi unutmadan belli bir düzey içerisinde tek eleştirilecek isim fatih terimdir. birileri çıkar, hocanın istediği isimler alınmadı falan diyecektir ya da iyi çalışma ortamı yaratılmadı diyecektir. onlara; hocanın ilk sezonunda istediği melo'yu, muslera'yı, ujfa'yı, eboue'yi, ikinci sezonunda amrabat'ı, dany'i, umut bulut'u, burak yılmaz'ı, hamit altıntop'u, -başkanın istememesine rağmen- melo'yu tekrar kimim bu takıma aldığını hatırlatmak isterim. tabii arada, sercan'ı, yiğit gökoğlanı, furkan özçal'ı falan da unutmayalım. çalışma ortamı konusuna da gelirsek; fatih terim'in çalışma alanı neresidir? florya. ee hani fatih hoca florya'nın sahibiydi? istediği gibi her şeyi yapabiliyordu? böyle bir insanın, çalışma ortamının iyi olmadığını söylemek ne kadar doğru? yoksa, fatih terim çalışma ortamının ya da sınırlarının diyelim dışına mı çıkmaya çalışıyordu? ondan dolayı mıydı bu rahatsızlık söylemleri? evet, tam da bu noktaydı bu sorunun kaynağı da. hoca sadece florya'da kalmak istemiyordu. kulübün her şeyi ile ilgili olmak, söz sahibi olmak istiyordu. ama onun görevi sadece futbol takımını idare etmek, yönetmekti. geçenlerde bir alıntı yapmış, bunu da sözlükte paylaşmıştım. şuydu; ''hoca kendisine ait bir galatasaray fikrini, galatasaray'ın kendisinden daha çok seviyor.'' olayın özeti de buydu aslında.

    bugün galatasaray'ı çiftliği haline getirmekle suçlanan oyuncular mı yoksa, florya'ya soktuğu muhabirlerinden tut da, vedat inceefesi'nden, müfit erkasap'ına kadar galatasaray'ı kendi adamlarıyla dolduran fatih terim mi galatasaray'ı kendi çiftliğine çevirdi? düşünün ki, o kişilerden birisi hoca gönderildi diye galatasaray kulübü başkanına hakaretler edebiliyor. varın siz düşünün durumun vahametini. bugün yine o florya'ya soktuğu muhabirlerin, gerek mancini'ye gerek ünal aysal'a nasıl giydirdiğini de hepiniz görüyorsunuzdur. şaşırmamak lazım bunlara. tüm bu kişiler galatasaray'ın mı yoksa, fatih hoca'nın mı geleceğini, iyiliğini düşünüyorlar? bu kişiler, galatasaray'ı mı yoksa kendi yaratıp, yönettikleri galatasaray'ı mı seviyorlar? sonuç belli ya, neyse. yine bu kişilere ve taraftarlar arasında olan terimsporlulara göre galatasaray'ı sadece fatih terim çalıştırabilir. başkası olmaz. florya'yı adam edemez! romantizmle, hikayelerle, taraftarı kalbinden vuracak sözlerle gerçeklerin üzerini örtmek zor olmasa gerek, böyle bir topluluk için özellikle de. hoca kalsa da şu andan farklı bir durumda olmayacaktık, ama tüm terimsporlulara ve o kendi adamlarına da gün doğdu. ''terim gitti, ondan böyle oldu.'' diye dolanıyorlar ortalıklarda, kendilerini ve fatih hoca'yı aklamaya, korumaya çalışıyorlar. ama bilmiyorlar ki komik oluyorlar. türk futboluna ihanet edenlerle birlikte, ''türk futbolunu yeniden inşa etme'' projesine falan da hiç girmiyorum. üstelik galatasaray'ı böyle bir dönemde bırakıp giderek bunu yapmasına hiç ama hiç girmiyorum. yeterince konuşuldu. hoca bunlarla çalışmaz, bakın görün sözleşme imzalamaz, bizleri hayal kırıklığına uğratmaz diyen romantiklerin de 7 yıllık sözleşme sonrası ne hallere düştüklerinden de hiç bahsetmiyorum. ''kader birliği'' yaptığı, her ne yaşarsa yaşasın galatasaray başkanına laf sokulurken tüp kafa ile kameralara gülümsemesinden, ''bakın gerçek imza'' diye resmen hepimizle alay eder gibi olan tavrından da bahsetmiyorum. aslında bunlar, kadro yapılanmasından da, takımın durumundan da daha önemli konu başlıkları ama derinlemesine girmek istemiyorum. çünkü, her ne kadar kızsam da, söylensem de fatih terim'in o kişilerle yan yana olması, ''kader birliği'' yapmasını falan bir çok galatasaraylı'yı olduğu gibi beni de derinden yaralıyor. yazdıkça bu konuyu ya da düşündükçe kötü oluyorum. kafamdaki fatih terim imajı bozulmasın, hocayı ömrüm boyu bu olayla hatırlamayayım diye ne yazmak ne de konuşmak istiyorum bu konuyu. ama işte lanet olsun ki, bu gerçeği değiştirmiyor. neyse;

    tarih; elde ettiğin başarılar, kupalar kadar elbet bunları da yazar hocam. unutma bunu. saygılar.
  • 7848
    evet şuanda başarısız gibi görünen bir çok oyuncuyu kendisi takıma aldırtmıştır, lakin bu oyuncuların hepsinden katkı almayı da bilmiştir. fatih hoca bu işi çok iyi biliyordu elindeki bütün oyunculardan yararlanıp eninde sonunda takımı başarıya ulaştırıyordu ama o gittikten sonra haliyle başka hocanın bu oyunculardan aynı verimi alması büyük beklenti olur, her hocanın kendi oyun sistemi vardır ve bu sisteme göre oyuncu transfer eder, bencede sıkıntı buradan doğmaktadır, bazı transferleri artık beğenmeyenler sebebini burada aramalıdırlar, gidenin arkasından atıp tutmak işte bu kadar kolay olabilir ama ya yaşattığı başarılar onlar ne olacak, onlar unutulabilir mi.
  • 7849
    takımın başında bulunduğu zaman rakip kim olursa olsun galatasaray futbol takımını rakibinin üzerine süren ve sürekli gol aratan teknik direktördür. elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün dün akşam takımın başında fatih terim olsa idi 10 kişi kalmış bu takımın üzerine ne kadar giderdik? evet birçok yanlışı var kabul ediyorum ama takımın başında o varken takım hiçbir zaman ruhsuz olmamıştır. kabul edin bu gerçeği artık. türk futbolcusu taktikle maktikle değil bildiğin gazlama ile oynuyor. bunun nedeni de çok basit. yurtdışında adamlar daha 5-6 yaşında bebe iken başlıyorlar taktik öğrenmeye, pozisyon bilgisi öğrenmeye. senin topçun bunu öğrendiğinde 30 küsürlü yaşlarda oluyor. e taktik bilgisi olmayan adamın yapacağı tek şey ciğerleri patlayana kadar pres yapmak savaşmak. onun dışında bu ülke topçularının başarılı olma şansı yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın