resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:72
Uyruk:Türkiye
  • 35351
    ben dış ticaret uzmanıyım. girdiğim bütün şirketlerde her zaman patron veya alakasız bir sorumluyla iş yüzünden mutlaka kavga etmişimdir. neden ? mesela cuma günü, saat 16:30'da halkalı'dan sabiha gökçen'e mal yetişir mi, yapmamız lazım diye bana baskı kurarsanız ben de size ''f-16 ile mal taşırsak olur'' cevabını veririm. gidip bir tarihçiye ''mustafa kemal ingiliz ajanıdır yalan yazan tarih utansın'' derseniz daha ağır şeyler duyarsınız. duymalısınız da zaten. neyse örnekler çoğaltılır...

    hayatı boyunca kahvedeki adamdan daha fazla futbol bilgisi olmayan başkanlarla uğraşmış bir teknik direktör. monchi, michael zorc, ralf rangnick gibi kalibresinde, futbol konusunda liyakat sahibi yöneticilerle çalışıp anlaşamasa ''hep bu adam mı haklı'' sorusunu ciddiye alabilirdim. ancak böyle bir durum yok...
  • 35352
    galatasaray'ın adam akıllı bir başkanı olsaydı 1996'dan beri takımın başından 5 dk bile ayrılmamış olurdu.

    çalıştığı bütün başkanları "büyük başkan" yapmıştır. o "büyük başkanlar" tarafından hocaya söylenen yalanların haddi hesabı yok. ozan'ı satmıyoruz, gedson'u aldık, 2 forvet geliyor... inşallah hoca bir gün kitap yazar da tek tek ifşalar bunları diyeceğim ama öyle çiğ bir karakter değil hoca. içerde olanları mezarına götüreceğini hepimiz iyi biliyoruz.

    o büyük başkanların hocayı kovma cüretini gösterdikten sonra borcu ikiye katlayıp galatasaray'ı baş altı takımı yapmaları ise ayrı bir araştırma konusu. hocayı her kovduğunuzda kulübün kasasındaki son metaliğe kadar harcayıp takımı ilk 4'e nasıl sokamıyorsunuz anlatın bize ey "büyük başkanlar".

    bir de son zamanlarda "gelsin küme düşürsüncüler" türedi. bu inanılmaz önermeyi sunanların kişisel nefretten başka hangi dayanağı var bilmek isterim.

    hakkında her yorumu yapabilirsiniz.

    - taktikleri modern futbola uymuyor dersiniz 6 ay kadar önce gisdol, sampaoli ve sarri'yi nasıl alt ettiğini ve oynattığı futbol ile avrupadaki otoritelerden nasıl tam puan aldığını diyebiliriz.

    - son 3 sezonda "başarısızdı" diyebilirsiniz ama 19/20 ve 20/21 nihat özdemir, servet yardımcı, mehmet baykan ve serdar tatlı tarafından şampiyonluklarının çalındığını eklemeniz şarttır. yardımcı anadolu takımları ile ilişkilerin/transferlerin önünü keserken, anadolu takımlarına bizim maçlarda "galibiyet primi" dağıtacak "hayırseverler" bulurken; baykan hocaya ve galatasaray'a kesilen anlamsız ve ölçüsüz cezaların mucidiyken; serdar tatlı koruyucu eliyle beşiktaş'ı şampiyon/ sergen'i hoca yaparken; nihat özdemir her alanda galatasaray'ı limit ile açık açık tehdit ederken bu beşeri başarısızlığın tamamını hocaya yazma girişimini anlatamazsınız.

    - 21/22 sezonu ise bambaşka bir hikaye. 9 hafta boyunca attığımız goller dahi verilmedi burada ne oynuyoruz ki yazıldı. rıdvan dilmen, ali koç ne bileyi rambo okan falan dememiştir şunu.

    daha önce de dediğim gibi galatasaray winner bir camia değildir, winner karakterleri vardır: fatih terim, ergin ataman, ekrem memnun, sedat incesu... yoksa ne genel kurul ne taraftar yapısı ile winner olma iddiası ve çabası yoktur.
  • 35356
    kaybettiği sezonlarda bile galatasaray'ı yarışta tutmuştur.

    2002-2003'te 77 puanla ikincidir. rakibine 34 haftalık lig tarihinin en yüksek puanı toplatıldı.

    2019-2020'de 7'de 7 ile giderken, liderle farkı 3 puana düşürmüşken pandemi, tff filan derken son 8 maç çökmüştür.

    2020-2021'de 8 puan fark sonrası bitti denilen sezonu bir anda gol averajıyla kaybedecek noktaya getirmiştir.

    2021-2022 ve 2003-04'te ise hakikaten kötüdür, ona sözümüz yok.

    ama terim varsa galatasaray her zaman iddialıdır, korkulandır.
  • 35357
    seri, leminalı kadroyla ligi alt üst ediyorken, bilmem kaç yıldır kazanılamayan kadıköy’de geri düşmesine rağmen güle oynaya, evire çevire feneri madara ettiği sezon belki tarihin en kolay şampiyonluklarından biri olacaktı belki şampiyon olamayacaktık ama o sezon benim izlediğim en iyi oynayan galatasaraylardan biriydi o takım. hakemlerin bize yaptıklarını hiç hesaba katmadan konuşuyorum. ligin 27. haftasında andone ve muslera’nın sezonu kapatmıştı. 28. hafta lig tarihinde bir ilk okan koçuk 8 saniyeden kart görmüştü. neyse fatih terim batırdı kulübü haklısınız.

    (bkz: süper lig 2019-2020 sezonu)

    edit:lemina yerine nzonzi yazmışım*
  • 35359
    2019-2020 sezonunda başarısız olması pandemi yüzünden deniliyor ki, pandemi olmasa oynattığı futbol ile kesinlikle daha üst noktada bitirirdi ama elinde ligin tartışmasız en iyi kadrosu varken, 17. haftayı 27 puan ile lider sivasspor'un 10 puan gerisinde kapatmak net bir başarısızlıktı ve fatih hocanın ilk devreyi ilk defa çöpe atışı değildi.

    2020-2021 sezonundaki başarısızlık o zamanki yönetimin* orta saha almamasına, 2021-2022 sezonundaki başarısızlık da yine başka bir yönetimin* elneny ve ghezzal gibi oyuncuları almamasına, arkasında duramamasına, federasyon ve rakiplere karşı pasif kalmasına bağlanıyor.

    eğer ki fatih hoca; orta saha oyuncusu alınmadı, yıldız transferler yapılmadı, arkasında durulmadı, federasyon ve rakiplere karşı pasif kalındı diye başarısız oluyorsa, gelmemesi daha iyi değil mi? çünkü, hatırlayanlar bilir ki bu sorunları dursun aydın özbek yönetimi ile yaşama ihtimali de oldukça yüksek.

    ayrıca, erden timur ve dursun özbek sürekli bir sevgi ortamından söz ediyor ama fatih terim görevde olduğu zaman böyle bir ortam değil, özellikle başarısız sonuçlar sonrası ayrışma ve kutuplaşmanın had safhaya çıktığı bir ortam görüyoruz ne yazık ki.

    ancak, fatih terim dördüncü dönemi için "nerede kalmıştık" twiti attığı gün çok mutlu olmuş, yorumlara bakmaktan neredeyse sabaha kadar uyumamıştım. 2019-2020 sezonundan bu yana özellikle oynattığı oyunu çokça eleştirmiş olsam da yine gelse yine benzer heyecan ve mutluluğu yaşarım muhtemelen.
  • 35363
    hala kendisinin istenmesi akıl almaz bir akıl tutulmasıdır.

    kulup efsanesidir, galatasaray'a çok şey katmış, büyük zaferler yaşatmıştır. lakin her insan gibi artık belli yaşa gelmiş köşeye çekilip dinlenmesi gerekmektedir. ne sportif direktör ne de teknik direktör olarak kulubün içinde görev almasını gerektirecek bir zemin oluşmamalıdır.

    var bir hayalimiz, hedef yeniden avrupa kupası şampiyonlukları ülküsü ile fatih terim'i bağdaştırmak için artık geç kalınmıştır. kendisine çok kez şans verilmiş, içinde ukte kalacak bir ortam bırakılmamıştır.
  • 35364
    coğrafya kaderdir…

    bu kaderi en derinden hisseden kişilerden birisi muhakkak kendisidir.

    önyargılı insanların ülkesiyiz.

    sıklıkla egolu olduğu ve bu yüzden başkanlarla anlaşamadığı öne sürülerek itham edilir.

    ben sulh ile teknik direktör gönderdiğimizi pek hatırlamıyorum. bizi geçtim fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor’da mutlu mesut giden hoca hatırlamıyorum. uefa’da bizim ülkenin teknik direktör tazminatları için ilave departman bile kurulmuş olabilir. hocanın 1996 yılında büyük takımda başlamasından yola çıkalım 3 büyükler o yıldan bugüne kaç tane hoca göndermişler, kaçıyla mutlu ayrılmışlar veyahutta kaç tanesiyle mahkemelik olmuşlar. söz konusu fatih terim olunca geçimsiz oluyor da hikmet karaman 38’inci kulübünden kovulunca egolu olmuyor. yılmaz vural 1 saatte kovulunca sempatik oluyor. şenol güneş’in durumları için ayrı yazı lazım. vitor pareira iki ayrı fenerbahçe başkanıyla kavgalı olunca da problem olmuyor. del bosque 8 m euroyu cebe indirebiliyor mesela. ülkede başkanla problem yaşamayan teknik direktör sayısı yok denecek kadar azken sadece fatih terim bu problemi yaşıyor algısı hakim. maşallah bu algının bayraktarlığını da taraftarımız üstlenmiş durumda.

    evet coğrafya kaderdir.

    bu ülkede başarılıysan birileri sürekli paçandan aşağıya çeker. hani türk cehennemi fıkrasında olduğu gibi bizde zebaniye gerek yok zira herkes birer zebani olabiliyor. herkes açığını arar ve sana destek olmaz, rakip taraftarları bir kenara koydum kendi taraftarın bile destek olmaz açığını arar. işte hocanın zamanında kemik atmadığı bir eski futbolcu ya da gazeteci çıkar yalan yanlış veya yarım yamalak bir ithamda bulunur herkes yukarıda saydığım sebeplerden dolayı konunun üzerine atlar. kebapçı selo'dan dayak yedi diye algı çıkardılar (amaç karizmayı çizmek) sonra mahkemede anlaşıldı ki selo dayak yedim mağdurum demiş. hala kebapçı selo fotosu paylaşan renktaşlar var.

    fatih terim’e babam kadar saygı duyuyorum. her zaman takımın başında onu görmek istiyorum.

    ha bundan sonra takımın başına gelir ya da gelmez orası ayrı konu. ancak bu ülkenin ve de önemlisi kulübümüzün en önemli figürlerinde birisine saygılı olalım lütfen.

    teknik direktör olarak gelmesini istemeyebilirsiniz, katılmasamda kendinizce haklı sebepleriniz de olabilir ama lütfen dalga geçmeyelim ve saygısızlık yapmayalım.

    takımı küme düşürecek demek nedir allah aşkına hiç mi vicdanınız yok. şirazemizi kaybedersek bizi kimse kurtaramaz lütfen kendimize gelelim.
  • 35366
    kirlenmemiş bir ligimiz olsaydı 2021-2022 sezonunda da en kötü ihitimalle şampiyonluk yarışında olacağına emin olduğum hoca. ne yazık ki balık hafızalıyız, memleketin en büyük sorunu bu.

    fatih terim gönderilene kadar ayan beyan galatasaray'a çekilen operasyonları ne çabuk unutuyoruz? kamuoyunda fenerlisinden, beşiktaşlısına kadar galatasaray'a çekilen operasyonu kabul ediyorken, tff tarafından bizzat ilişkilerimizi hoca bozuyor denildiği bilinirken avrupa'da galibiyete hasret galatasaray'ı namağlup gruptan çıkaran adama küme düşürecek falan deniyor. hayret vallahi.
  • 35367
    hocanın yaptıklarını hiç kimse unutmuyor ama arsene wenger, mourinho gibi hocalar için nasıl ki artık büyük takım çalıştıramaz deniyorsa maalesef efsanemiz için de aynısı geçerli.

    geçmişte yaptıklarını baz alıp hareket edeceksek eğer selçuk inan ve arda turan gibi veteranlar oyuna girdiğinde de bu oyunculara ve aldıkları paralara küfür edilmemeli. çünkü bu iki oyuncu da bize kupa* ve para* kazandırdı.
  • 35368
    kendisini türk futbolundan çıkarsan makedonya falan oluyorsun. bakın bir romanya bile değil.
    ülke futbolunun kazandığı tüm başarıların altına imzası vardır. ilk ve tek avrupa kupası, kurduğu kadronun dünya üçüncüsü olması, avrupa şampiyonası üçüncülüğü, ulusal ligin açık ara en başarılı hocası olması… saymakla bitmez elbette. zaten konumuz da bu değil. konumuz, koskoca ülkenin başka bir fatih terim çıkaramaması. ama sanırım bizim kaderimiz de bu. böyle insanlar istisnai olarak 100 yılda bir çıkıyor.

    düşünün 12 sezonda 8 lig, 3 türkiye kupası, 4 süper kupa, 1 avrupa kupası. son 25 yılda avrupa’da kupa alan bizden daha düşük bütçeli bir tane bile takım yok. şunun çeyreğini bir yabancı yapsa kulübün tapusunu verecekler hocayı 2. kez avrupa şampiyonu olamadığı için suçluyor.

    fatih terim türk futbol tarihinin en başarılı ve en büyük efsanesidir. her ne kadar uzun süredir iktidar ve koç destekli bir itibarsızlaştırma operasyonu yapılsa da bu gerçeği değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

    zira itibar ne baskıyla ne de parayla satın alınabilir.
  • 35369
    birkac konu var aslinda ic ice gecmis. herkesin de hatalari var.

    oncelikle hocanin en buyuk hatasi dunya futbol trendine uymaya calismak oldu. dunyaya hukmeden pas futbolunu oynamaya calistigi 4 sene boyunca potansiyelinin cok asagisinda kaldi. gelen 2 sampiyonluk, son haftada 1 golle kacan bir sampiyonluk ve pandemi olmasa belki de sampiyon tamamlanabilecekken (9 maclik efsane seri) covid nedeniyle ritm kaybiyla biten kotu bir sezon sonu iceren bu 4 sene, aslinda gecmis dikkatli incelenip okundugunda kesinlikle basarisiz degildi. ben hocanin 3. doneminde basarili bir 4 sene gectigi kanaatindeyim, kaldi ki cok kucuk ayrintilar olmasa 4 yilda 3 sampiyonluk gibi muthis bir sekanstan soz edecektik.

    ancak tum bu basarilara ragmen hoca bir sekilde avrupadaki cagdas futbolu elindeki yetersiz takimla oynamaya calistigi icin keyif alinmakta zorlanilan bir futbol izledik. tabi bu donemde kiralik disinda bir oyuncu alamiyor olusumuz da bizi etkiledi. bonservisi elinde yasli topculara mahkum kaldik, yonetimin elindeki parayi yonetememesi nedeniyle forvetsiz uzun sureler gecirdik. butun bunlara ragmen 4 yillik surenin neredeyse tamami yarismaci ve sampiyonluk iddiasi suren bir takim olarak gecti. bu basari asla kucumsenmemeli.

    ama hocanin bir sekilde takimin konsantrasyonunu ozellikle icak ayina kadarki surecte yuksek tutamamasi, lakayit oynanan onlarca mac, temposuz bir takima donusmemiz, pres ve şuttan bihaber gecen yillar taraftari da yipratti. her ne kadar basari olsa da hepimiz 2011-2012 senesindeki gibi bir takim istedigimizden yakindik. son senede ise genclesme adi altinda zaten kirilgan olan takim iyice parcalandi.

    hocanin suçu bana kalirsa pas oyununda israrci olmakti evet. ama yonetimin sucu daha buyuktu. hoca yonetimin de istegiyle cok genc bir takim kurup onlari belirli bir seviyeye getirmeye calisirken en azindan 1 transfer sezonu daha gorebilmeliydi. saptadigi eksiklikleri giderecek zamani ve firsati olmaliydi. gecen 4 basarili senenin hatrina hocanin 1 senelik kredisi olmaliydi. bu kredinin saglanmamasi bizi bugune getirdi. bugun onumuzde bazi secenekler ve yeni baslangiclar var. yeni baslangiclarin icinde fatih hoca da bir opsiyon. ama ben artik bu kadar birbirini kirmis uzmus iki tarafin biraraya gelmesine karsiyim. ben eminim ki hoca bugun baslasa, giderken yine basarili bir sekans birakacaktir arkasinda. ama artik iyice birbirini yipratmak uzerinden ilerleyen ve toksikleameye baslayan bu iliski hem hocaya, hem takima, hem taraftara hem de tarihe zarar vermeye basladi. daha once de demistim. ben hocayla bir kez daha hayal kurup sonra onlarca basarinin yaninda olumsuz gececek bir dönem sonrasi bir kez daha ayrilik yasamayi kaldiramam artik. hocayi cok seviyorum ama bugun onumuze bakma zamani. hocadan ne alacagimizi, hocanin ne verecegini ve en sonunda basimiza ne gelecegini cok iyi bilirken bir kez daha bunlari yasayip sevinci de kizginligi da en uclarda yasadigimiz bir bipolar donemi daha kimseye cektirmeyelim.

    hocam artik heykelinin dikilip onunde poz verecegi guzel bir toreni hak ediyor. gonlunu alip, iade-i itibari yapilip her daim danisilacak bir akil hocasi olarak kulupte onursal bir goreve getirilip guzel bir son yazmaliyiz. ama hocaya tekrar esofmanlarini giydirirsek hikayenin sonunda herkes uzulecek. cunku biz severek ayrilmayi bilmeyen bir ortadogu toplumuyuz.

    o nedenle hocanin adi artik gundemden kalkmali. cunku seni cok seviyorum hocam.
  • 35370
    başarılarını falan geçtim, kendisini hep şu durumlarda hatırlayacağım;

    sezon 2011-2012; bir önceki sezonda rezalet bir sezon yaşamış galatasaray. her deplasman tribününde cimbom kümeye tezahüratının duyulduğu 2010-2011 sezonu. ne oynanan oyun, ne de elimizdeki kadro ümit verici. elimizde bir tek arda var, o da tüm seneyi hemen hemen sakat geçirmiş ve tribünlerle de arası iyi değil. sinema kapatması falan dillerde. yani nerden baksak kaotik bir takım. rakiplerinden biri 2008’den sonraki en dominant sezonunu oynamış ve yeni transferlerle lige ambargo koymanın peşinde. diğer rakibi de portekiz milli takımı kıvamında bir kadro yapılanmasına gidiyor. o sıralar lizbon sokaklarında beni görseler, apar topar beni de alıp getirecekler. tamam, fenerbahçe gibi efektif bir kadroları yok ama bizden her türlü iyiler. zaten bir önceki malum sezonda her iki maçta da yenmişler. değil derbi galibiyeti, doğru dürüst derbilerde gol bile atamayan, her yönüyle güçsüz, sahipsiz ve umutsuz bir galatasaray takımı var elimizde.

    bir geldi, pir geldi. yıllardır derbi galibiyeti görmeyen takım, tüm sezon sadece 1 kere, o da süper final’de yenildi. o maçta da sanırım yenildik diye üzülen olmamıştır. öyle bir futbol oynuyorduk ki parçalıyorduk her takımı resmen. tüm kadroyu baştan aşağı yenilemiş ve en gözde oyuncusunu transferin son günlerinde göndermiş ve yeni bir takım olmasına rağmen, kısa sürede tüm oyıncular birbirine alışmış ve son 20 senenin en iyi galatasaray’ının mimarı olmuştu.

    sonraki sezonlardaki başarıları saymıyorum bile ama şike sezonundan muzdarip olmasına rağmen devre arasında 10 milyon euro’ya sow’u getirebilen ezeli rakibine karşılık, asgari ücret + yol + yemek karşılığında geri getirilen necati ile şampiyonluk yaşattı, hem de ezeli rakibinin sahasında. bu olay 100 yılda bir yaşanırdı, ona nasip oldu, diğer başarıları gibi..

    2. kısım 2017-2018 sezonu;

    geçtiğimiz iki sezonda oynanan rezalet futbol, sayısız futbolcu ve teknik adam sirkülasyonu. taraftar yine takıma küsmüş, yönetim zaten tartışmalı, üstelik kadro yine kötü. üstelik rakiplerin sadece fenerbahçe ve beşiktaş değil artık, başakşehir de bangır bangır gelmiş. beşiktaş zaten son 2 sezonun şampiyonu, başlarında şenol güneş var, kadroları tarihin en iyi kadrosu olarak nitelendiriliyor. fenerbahçe yine bildiğimiz fenerbahçe. bir sürü yıldız ve yıldız adayını kadroya katmış, üstelik başlarında takımı daha önce şampiyon yapmış sir aykut kocaman var. başakşehir ise malum. hiç anlatmayayım verilen desteği.

    baştan aşağı yine kadroyu değiştirmişiz. alışık olmadığımız şekilde takımın başında bir önceki sezondan kalma tudor var. bu kez istikrar demişiz. meyvesini de almışız aslında. en azından ilk 7 8 hafta ): sonrası bildiğin çöküş. çöküş diyorum çünkü takım yine derbilerde gol bile atamıyor, alakasız şekilde fark yiyor ve bazı maçlarda 3-0 yenilmemize rağmen bu maç nasıl 10-0 bitmedi yav diye evreni sorguluyorduk. üstelik deplasmanlarda da varlık gösteremez olmuştuk. fırtına gibi başlanılan sezonda bir anda kendimizi üçüncü sırada bulmuşuz. gidişattan memnun değil taraftar. maçlara gelip tribünleri dolduruyor ama en ufak bir bocalamada teknik adam ve yönetimi istifaya davet ediyor. kazan yine kaynıyor yani.

    bu kez hiç alışık olmadığımız şekilde devre arası geliyor “nerede kalmıştık” tweet’i ile. ha küstü ha küsecek denilen taraftar bir anda birlik beraberlik mesajı vermeye başlıyor, bu birlik ve beraberlik en son kurtuluş savaşında görülmüştür. o derece yani. geldikten sonra ilk icraatini, haftalardır galip gelemediğimiz deplasman maçlarının birinde yapıyor. ard arda oyuncu değişiklikleri yapıp kayseri’yi 1-3 yeniyoruz mesela. başımızda tudor olsa 4-2 falan biterdi o maç sanırım neyse. sezon boyu gol bile atamadığımız derbiler bizim için korkulu rüya olmaktan çıkmış, bırak mağlup olmayı, gol bile yememişiz. bir tek trabzonspor maçında 90+ bilmem kaçta endirekt vuruş olması gereken yerde tek vuruşla andromeda galaksisinden gelen şutta kalemizde golü görmüşüz. öyle gol mü olur aq. o yüzden saymıyorum bile.

    kadıköy deplasmanından istediğimizi almış, trabzon’a 2 defa yağlamış, beşiktaş’a işte böyle her sene böyle tarifesini uygulamış ve son yıllarda 2 farklı yenilsek sevinecek duruma geldiğimiz başakşehirspor maçında, başakşehiri sami yen’in çimlere gömmüştür.

    takım kadrosu zaten diğer rakiplerine göre gerideydi ama ndiaye’nin de gitmesiyle daha da daralan bir kadroyla mücadele etmek zorunda kalmış, ndiaye’nin yerine, tudor’un fazla masraf çıkarıyor deyip neredeyse florya’da yemek bile vermediği donk’u monte etmiştir. fernando’nun da uzun süren sakatlığı sebebiyle çoğu maçta selçuk - donk orta sahasıyla takımı çıkarmıştır. o donk ikinci yarının yıldızlarından biri olmuştur her nasılsa.

    son yılların en çekişmeli geçen sezonunda rakiplerinin önünde kupayı kaldırmış, iki senelik beşiktaş’ı ait olduğu üçüncülüğe geri göndermiş, fenerbahçelilere “bizi terim’in hegolamaımshdjdından kurtar bizi başkanım” dedirtmiştir. psikolojik üstünlüğü tekrar lehimize döndürüp ivmelenen rakiplerini demotive etmiştir. mayıs’lar bizimdir sloganını taraftar tekrar hatırlamıştır.

    diğer başarılarını yazmaya gerek duymadım ama bu şampiyonluklar benim için çok önemli çünkü ikisinde de fecaat geçen sezonlardan sonra kazanılmış şampiyonluklar olması ve ivmelenen rakiplerini ait oldukları yere gönderilmesi açısından önemlidir.

    bazen kendisi hakkında saçma sapan, futbolun hiçbir ilkesine uymayan öyle şeyler söyleniyor ki, bunu yazmak istedim. rakip takımların başında imparator’un başarısının çeyreğini yapabilen bir hoca olsa istanbul’un dört bir tarafında heykeli dikilecekken, bir takım sosyal medya seyircisinin kendisine bu derece tavırlı olması çok üzücü. bu da bizim ayıbımız olsun ne diyeyim…
  • 35372
    galatasaray taraftarını büyük bir bölünmeye götüren kulüp efsanemiz. ben son yıllarda yönettiği takimi ve oynattığı futbolu beğenmeyen biri olarak hocayı takımda görmek istemiyorum. bunun alt sebepleri de var. en başta gelen sebeplerden biri hocanın teknik heyette liyakata önem vermemesi. bu o kadar büyük sorun ki kimse korner veya serbest vuruş olduğunda heyecan bile yapmıyordu. üstelik (o meşhur istatistikciler bunu paylasmazlar) kazandığımız kornerden dönüp kalemize gol oluyordu.

    ayrı ayrı entrylerde yazdım. belirlediği oyun sistemine uygun oyuncuları almayıp aldıkları ile de başarısız oldu. bunu açarsak 8 milyona alınan luyindama'nin defanstan pasla çıkmakta berbat olduğunu gördük ama buna rağmen defanstan pasla çıkmaktan vazgeçmedik. luyindama'nin iyi olduğu dönem ise önünde fernando yanında da mariano vardı. dikkati çekerim ikisi de kendi transferleri değil. omar sakatlandı ve çok talihsiz bir sakatlıktan yerine yine taktigine uymayan birini transfer etti. alt yapıdan geçici bir çözüm arayışı hiç olmadı. sergen bile şu anda rıdvan, ersin gibilerle beşiktaş'ın elini güçlendirdi. mesela ömer bayram'da ne buldu hiç anlayamadım. sol bek performansından memnun değildi ki orta sahaya çekti kendisini ama geçtiğimiz sezon başı patrick'e tek alternatif onu yaptı sol bek olarak. süleyman luş, emir tintiş gibi gençlere hiç guvenmedi. taylan'in vasat altı ortasaha performansına rağmen bartuğ'a o mevkide hiç şans vermedi. marsilya maçı son dakikaları alkislatmak için hariç. bu da bana göre kim yaparsa yapsın çok samimiyetsiz hareket. kendi elit seviyesinde hocalardan kaçı bu şekilde yapıyor bir bakmak lazım. o çocukların çoğu menajer oyunlarına rağmen kalabilirlerdi eğer baba gibi gördükleri figürden süre alabilselerdi.
    babel aldırıp 6 ayda onyekuru'ya geri döndü bunun maliyetini bile söylemeye gerek yok. kadro mühendisliği çok kötü biri fatih hoca. barış alper, yunus, soso, emre kılınç hatta oğuzhan varken morutan'ı transfer ettirdi. körün bile gördüğü ortasahada hem as hem rotasyon problemi varken o mevkiye sadece berkan ve cicaldau transferi yaptı ve tek ön libero taylan kaldi. çok iyi biliyorum hoca gedson falan da istiyordu ama o zaman morutan istemeyecekti bu kadar basit. bütçesi sınırsız kulüp değiliz. 3 tane yabancı sağ bek vardı ama hiçbiri bir mariano (hocanın ihtiyacı olan) performansı veremedi. tank gibi gelen mustafa özgüvenini kaybetmiş, güçsüz birine döndü. madem mustafa gibi birini istemiyordu niye aldırdı? hocam cornelius bulmak da zor değildi. tüm bunlara rağmen her sezon ocak ve temmuzu sırayla telaffuz etmekten bıkmadı. bir kere de (selçuk da bunu vole röportajında itiraf etti) oyuncuları ortaya attı söylediği sözle. baba gibi görülen fatih terim'in son döneminde bunu da yaptığını gördük. arda transferine hiç girmiyorum ki rahmetli mustafa cengiz ile koca göbekli bir futbolcu için ters düştü. inat etti 6 sonra aldırdı. bunun bana mantıklı açıklamasını yapabilecek bir kişi bile çıkamaz.

    başkanlarla kavgalarını saymıyorum zaten. bir ikisinde haklı olunur ama hepsiyle de kavga mı edilir? bana göre çoğunda hoca hatalıydı. mesela, burak elmas'a hocayı sırtından vurdu diye topa tutanlara sorum şu: istemediği bir teknik direktör için o kadar transfer yapıp bonservis öder miydi? burak elmas da bizim gibi hocaya inandi ancak kendi de kısa süre sonra pişman oldu tıpkı diğer başkanlar gibi.

    yukarıda bir nevi hocayı istemeyen biri olarak sebeplerini özellikle de son dönemdeki hatalarını yazdım. tabi bu benim bakış açım ancak yazdıklarımın çoğu rasyonel gerçekler. hocayı tekrar takımda görmek isteyen renktaşlar gerçekten son dönem memnun eden neler vardı da tekrardan takımda görmek istiyorsunuz?
  • 35374
    beşinci döneminin başlamasını galatasaray camiasının bazı şeylerden ders alması için desteklemediğim efsanedir.

    ancak seveni-sevmeyeni, isteyeni-istemeyeni şunu bilsin ki beşinci dönemi mutlaka başlayacaktır. umarım başlamasına gerek kalmayacak kadar başarılı dönemlerden geçeriz fakat bu konuda yine galatasaray camiası yüzünden umudum sıfır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın