31101
lafla peynir gemisinin yürüyemeyeceğini tekrardan hatırlaması gereken teknik direktörümüzdür. hatırlaması gereken diyorum, çünkü zamanında ne söylemişse hepsini teker teker yaptı. hani derler ya kudurturdu diye, hah işte öyleydi.
şimdi ise laf var ama icraat yok. konuya galatasaray özelinde bakan herkes bunu net olarak görebiliyor ama bazı renktaşlarımız ısrarla konuyu saptırıyor. eleştiren insanlar kötü futboldan dert yakınırken, fatih hocayı savunan insanlar direkt olarak geçmiş başarılarını tekrar tekrar anlatarak bir nevi eleştirenleri bertaraf etmeye çalışıyor. halbuki bunları inkar eden yok, kendine galatasaraylıyım diyen kimse bunu inkar edemez zaten ama sırf haklı olmak için ne olursunuz şu başarıları ağzınızda sakız yapmayın.
ben son birkaç yıldır artık avrupa kupalarında mücadele edecek bir galatasaray istemiyorum. bakın bunu açık yüreklilikle söylüyorum, istemiyorum. sebep belli, çünkü rezil rüsva oluyoruz. real madrid'den 6, psg'den 5, psv'den 2 maçta 7 gol yiyoruz. benfica'ya, rangers'a eleniyoruz. porto'ya, lokomotif moskova'ya yeniliyoruz, st. johstone gibi halı saha takımından beter bir takımla berabere kalıyoruz, şampiyonlar ligi grup aşamasında oynanan 6 maçta zar zor 1 gol atarak son anda rezil olmaktan kurtuluyoruz... korkmayayım da ne yapayım? bunun sorumlusu kim diye sorduğumda fatih terim'in isminden başka bütün isimler sayılıyor. ya da belli bir kesim tarafından haklanıyor diyelim. halbuki en büyük suçun fatih terim'de olduğunu söylesenize kardeşim. galatasaray'ın çıkarları için birazcık bile olsa eleştiri yapmayı denesenize yahu ne kaybedersiniz ki?
avrupa kupaları dışında, birde kendi ligimiz var. kendi ligimizde rizespor, kayserispor gibi takımlara bile diş geçiremiyoruz. hatta hatayspor'a yenilmeyi bile doğal görüyoruz artık çünkü çok iyi futbol oynuyorlar vs. diyerek kendimizi avutuyoruz ama o takımların toplam bütçesi, galatasaray takımının bütçesininin 5'te 1'i falandır. konu avrupa'da yenilgi olunca makas açılması oluyor ama ligimizdeki bu yenilgilerin ne gibi bir açıklaması var bilemedim. neyse pergel deyip diğer bir konuya geçiyorum. mesela bu takım 2 yıldır şampiyon olamıyor. bunu başka entrylerde dile getirdiğim zaman "ama geçen sene 1 golle kaybettik" diye savunmaya geçenler oluyor ama maalesef ki tarih sadece kazananları yazar. usain bolt'un rekor kırarak birinci olduğu yarışta, ikinci sıradaki de kendi derecesini geliştirmişti ama tarih sadece bolt'u, yani birinciyi yazdı. bugün en son serie a şampiyonu kim diye sorsam birçok kişi inter der ama ikinciyi sorsam direkt error verir. yani ikinciliğin maalesef ki önemi yok. bakın şimdi keşke üçüncü olsaydık da, en azından avrupa ligi için pek maç yapmazdık diye içimizden geçiriyoruz. bu keşkeler hep bir başarısızlıktan sonra gelir.
demirbaş isimleri eleştirmek bazılarına zor gelebiliyor ama maalesef ki yapmak zorundayız. galatasaray formasıyla birkaç maça çıkan aytaç'ı yuhalamak kolayken, muslera'ya eleştiri yapmak suçtur. nedeni de basit, çünkü aytaç, muslera'ya eleştiri yapılmasın diye ortaya atılan bir isimdir. daha doğrusu muslera'yı koruma görevi gören kalkan. küçük bir hata yapan ismi, hatanın büyüğünü yapana kurban ediyoruz. tıpkı fatih terim'in yaptığı onlarca hatayı örtmek için kullanılan yönetim, taraftar, oyuncu kalkanları gibi. herkes suçludur ama bazı isimlerde hiç suç yoktur. ortada tek bir suçlu varsa da; "ama bize nice şampiyonluklar kazandırdı." cümlesiyle karşı karşıya kalıyoruz.
sizden rica ediyorum, 116 yıllık koca çınarın gölgesinde durun. o çınarın tek bir dalını sulamak yerine, kökünü sulayın ki ayakta kalabilsin. eğer sadece dalını sularsanız, bir süre sonra ağaca da zarar vermiş olursunuz benden söylemesi.
şimdi ise laf var ama icraat yok. konuya galatasaray özelinde bakan herkes bunu net olarak görebiliyor ama bazı renktaşlarımız ısrarla konuyu saptırıyor. eleştiren insanlar kötü futboldan dert yakınırken, fatih hocayı savunan insanlar direkt olarak geçmiş başarılarını tekrar tekrar anlatarak bir nevi eleştirenleri bertaraf etmeye çalışıyor. halbuki bunları inkar eden yok, kendine galatasaraylıyım diyen kimse bunu inkar edemez zaten ama sırf haklı olmak için ne olursunuz şu başarıları ağzınızda sakız yapmayın.
ben son birkaç yıldır artık avrupa kupalarında mücadele edecek bir galatasaray istemiyorum. bakın bunu açık yüreklilikle söylüyorum, istemiyorum. sebep belli, çünkü rezil rüsva oluyoruz. real madrid'den 6, psg'den 5, psv'den 2 maçta 7 gol yiyoruz. benfica'ya, rangers'a eleniyoruz. porto'ya, lokomotif moskova'ya yeniliyoruz, st. johstone gibi halı saha takımından beter bir takımla berabere kalıyoruz, şampiyonlar ligi grup aşamasında oynanan 6 maçta zar zor 1 gol atarak son anda rezil olmaktan kurtuluyoruz... korkmayayım da ne yapayım? bunun sorumlusu kim diye sorduğumda fatih terim'in isminden başka bütün isimler sayılıyor. ya da belli bir kesim tarafından haklanıyor diyelim. halbuki en büyük suçun fatih terim'de olduğunu söylesenize kardeşim. galatasaray'ın çıkarları için birazcık bile olsa eleştiri yapmayı denesenize yahu ne kaybedersiniz ki?
avrupa kupaları dışında, birde kendi ligimiz var. kendi ligimizde rizespor, kayserispor gibi takımlara bile diş geçiremiyoruz. hatta hatayspor'a yenilmeyi bile doğal görüyoruz artık çünkü çok iyi futbol oynuyorlar vs. diyerek kendimizi avutuyoruz ama o takımların toplam bütçesi, galatasaray takımının bütçesininin 5'te 1'i falandır. konu avrupa'da yenilgi olunca makas açılması oluyor ama ligimizdeki bu yenilgilerin ne gibi bir açıklaması var bilemedim. neyse pergel deyip diğer bir konuya geçiyorum. mesela bu takım 2 yıldır şampiyon olamıyor. bunu başka entrylerde dile getirdiğim zaman "ama geçen sene 1 golle kaybettik" diye savunmaya geçenler oluyor ama maalesef ki tarih sadece kazananları yazar. usain bolt'un rekor kırarak birinci olduğu yarışta, ikinci sıradaki de kendi derecesini geliştirmişti ama tarih sadece bolt'u, yani birinciyi yazdı. bugün en son serie a şampiyonu kim diye sorsam birçok kişi inter der ama ikinciyi sorsam direkt error verir. yani ikinciliğin maalesef ki önemi yok. bakın şimdi keşke üçüncü olsaydık da, en azından avrupa ligi için pek maç yapmazdık diye içimizden geçiriyoruz. bu keşkeler hep bir başarısızlıktan sonra gelir.
demirbaş isimleri eleştirmek bazılarına zor gelebiliyor ama maalesef ki yapmak zorundayız. galatasaray formasıyla birkaç maça çıkan aytaç'ı yuhalamak kolayken, muslera'ya eleştiri yapmak suçtur. nedeni de basit, çünkü aytaç, muslera'ya eleştiri yapılmasın diye ortaya atılan bir isimdir. daha doğrusu muslera'yı koruma görevi gören kalkan. küçük bir hata yapan ismi, hatanın büyüğünü yapana kurban ediyoruz. tıpkı fatih terim'in yaptığı onlarca hatayı örtmek için kullanılan yönetim, taraftar, oyuncu kalkanları gibi. herkes suçludur ama bazı isimlerde hiç suç yoktur. ortada tek bir suçlu varsa da; "ama bize nice şampiyonluklar kazandırdı." cümlesiyle karşı karşıya kalıyoruz.
sizden rica ediyorum, 116 yıllık koca çınarın gölgesinde durun. o çınarın tek bir dalını sulamak yerine, kökünü sulayın ki ayakta kalabilsin. eğer sadece dalını sularsanız, bir süre sonra ağaca da zarar vermiş olursunuz benden söylemesi.