• 9
    --- alıntı ---

    abdullah avcı’nın futbol milli takımları teknik direktörlüğü’nden alınacağı geçen hafta belliydi.
    türkiye futbol federasyonu başkanı yıldırım demirören, avcı’nın görevden alınacağı haberleri üzerine resmi bir açıklama yapıp “sayın abdullah avcı ile devam edeceğiz” dediği gün, “avcı kesin gidiyor” demişti demirören’i tanıyanlar.
    avcı gidiyordu da, yerine kim gelecekti!
    “mustafa denizli” diyenler vardı ve makul bir fikirdi.
    üstelik geçen yıl “rica üzerine” rizespor’u çalıştırmış ve süper lig’e çıkarma başarısını göstermişti.
    ancak birdenbire “fatih terim” adı ortaya çıktı ve ortaya çıkmasından hemen sonra terim’e teklif yapıldı.
    terim de kabul etti.
    peki galatasaray gibi iddialı bir takımı ve iddialı bir kadroyu çalıştıran terim’in adı nereden gündeme geldi, nasıl geldi ve terim bunu nasıl kabul etti?
    bu merakımı gidermek için araştırmalar yaparken, çok güvendiğim ve şimdiye kadar söylediklerinin yüzde 99’u doğru çıkmış bir kaynaktan önemli detaylar geldi.
    fatih terim’in milli takım’ımızın teknik direktörü olmasıyla noktalanan süreç, hiç beklenmedik bir kişiden gelen öneriyle başlamış.
    aziz yıldırım’dan.
    göksel gümüşdağ ismi size yabancı değildir.
    futbol federasyonu’nda başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş, iktidara da yakın bir isimdir.
    aziz yıldırım, son derece yakın olduğu göksel gümüşdağ’a “milli takım’ın başına fatih terim’i getirmek iyi olur” fikrini vermiş.
    yıldırım’ın bu fikrini beğenen ve benimseyen gümüşdağ, geçen haftanın son günlerinde fatih terim’i aramış ve bir öngörüşme yapıp nabız yoklamış.
    terim’in “böyle bir şey olmaz” dememesinden cesaret alarak, terim ile başbakan erdoğan arasında bir görüşme ayarlamış.
    geçtiğimiz pazar günü, terim ve gümüşdağ, başbakan erdoğan’ı evinde ziyaret etmişler.
    birlikte yapılan bir kahvaltı sırasında başbakan erdoğan da terim’e, “seni milli takım’ın başında görmeyi herkes ister” demiş.
    terim de “bu bir milli görev. elbette kabul ederim ama orada bir arkadaşımız görev yaparken benim bu teklifi kabul etmem doğru olmaz” diyerek “avcı’yı yollarsanız ‘hayır’ demem” mesajını vermiş.
    bunun üzerine konu futbol federasyonu başkanı’na iletilmiş.
    abdullah avcı ile konuşulmuş ve avcı, “sayın başbakan öyle uygun görüyorsa ben hemen istifa ederim” diyerek istifasını vermiş.
    ve fatih terim de verdiği söze uyarak görevi kabul etmiş.
    böylelikle aziz yıldırım’ın gümüşdağ’a yaptığı “terim milli takım’ın başına geçsin” önerisi ya da fikri kısa sürede hayata geçmiş.

    --- alıntı ---

    http://www.haberturk.com/...007-okudum-paylastim
  • 10
    yazdığı yazı müthiş derecede can sıkıcı. doğru olmadığına inanmak istiyorum ama velev ki doğru, işte o feci derecede sinir bozucu. şuan da öyle bir konumdayız ki, en azından ben, ne deseler inanabilirim. çünkü 1 hafta öncesinde fatih terim milli takımın başına geçecek gibisinden bir şey söyleselerdi söyleyen kişiyi rencide edecek derecede tiye alırdım. hatta o kadar rahattım ki aykut kocaman milli takımın başına geçicek zaa minvalinde espriler yapıyordum.

    her neyse, bu göksel gümüşdağ kişisini zaten hiç sevmem. ilk gördüğüm günden beri lisedeki hiç sevmediğim çakma romantik edebiyat hocama olan benzerliğinden dolayı adama ifrit oluyorum. aziz yıldırım'la olan yakın ilişkileri zaten malumunuz. ve fatih altaylı diyor ki göksel gümüşdağ'a fatih terim önerisini yapan aziz yıldırım. diyorum ya ne yazılsa inanabilirim, ve bu duyduğum şey de beni çıldırtacak kadar sinirlendiriyor işte. bu hibinenin bir teknik direktörümüzü milli takıma göndertmediği kalmıştı. ulan yemin ederim kriz başarı ikilisini beraberinde götürme diye bir alan olsa dünyada galatasaray birinci olur. fatih hoca geldi geleli önümüze gelene koyuyoruz, ama felipe melo'nun ilk kiralanışından, ne biliyim arda'nın birden gidişi, yok ünal aysal-adnan öztürk gerilimi, yok yeni seçim, yok eleman lafıydı. abi biz hiç mi şöyle rahat olamıcaz. yemin ediyorum başka takımı tutan arkadaşlarımla taşşak geçmeye korkuyorum artık, başımıza bir şey gelirse diye.

    şimdi de bu siktimin teklifi geldi. bir de yok başbakanın evinde kahvaltı yapmışlarmış da başbakan sizi milli takımın başında görmekten herkes memnun olur demişmiş. fatih hoca'ya da çok kırılırım bunlar doğruysa, böyle şeylere en baştan mümkünat verdiği için. 3 gündür aklımda bu konudan başka bir şey de yok. eğer hoca giderse de herkesin amk.

    al bu da o uğursuz yazı: http://spor.haberturk.com/...kri-aziz-yildirimdan
  • 13
    (bkz: milli iradede kaydırma yapmak)
    (bkz: ne zaman adam oluruz?)

    neyse, küfür etmedim. ama yarın öbür gün sokakta görürsem suratına tüküreceğim, paranın köpeği! galatasaray'da bu ve bunun gibilerin yeri yoktur, derhal kulüple olan tüm ilişiği kesilmelidir.

    edit: aslında kendisini tarif etmiş vakt-i zamanında. https://pbs.twimg.com/...UxCAAIGU3m.jpg:large
  • 18
    değişen iktidara göre pozisyon alma konusunda türk medyasının bir numarasıdır. dalkavukluğun kitabını yazmış biridir. dikkat ettiyseniz gazeteci demiyorum çünkü bu şahsın yaptığı şey gazetecilik değil olsa olsa tetikçilik ve yandaşlıktır.

    bugün şike konusunda iktidarın borazanlığına soyunmasının şaşırılacak bir tarafı yok elbette. daha 1 hafta önce hükümetin direktifleriyle yönettiği medya kuruluşuna nasıl yön verdiğini hep birlikte gördük. anketler ve yayın akışıyla bir siyasi partinin emirleri doğrultusunda oynayan bu adamın hala yazıyor olması bile iğrenç ötesi bir durum herşeyden öte.

    ahmet kaya'nın ülkeden kovulması sürecinde de yine dönemin iktidarına yalakalık yapmakla meşguldü bu zat. yazdığı yazıyla ve oluşturulmaya çalışılan algıyla hala milyonların dinlediği bir ses kovuldu ülkeden. o günün hesabını vermedi bugün şike ve iktidar gazeteciliği konusunda da hesap vermek istemiyor.

    https://twitter.com/...s/404359291559084033

    son olarak yürekten inandığım birşeyden bahsetmek istiyorum. fatih altaylı ve türevleri galatasaray'ımızı harçlığından artırdığıyla maçlara gidenlerden,nette harıl harıl donmayan link kovalayanlardan daha çok sevemez. aslında onlar hiç birşeyi sevemez. azıcık utanma duygusu olan biri bu durumda son nefesine kadar susar ama yok..

    (bkz:iktidar borazanı)
  • 21
    şu ülkede her sabah kalktığım zaman acaba ne yazmış diye merak ettiğim iki gazeteciden birisidir (diğeri hıncal uluç). kendisi yeri doldurulamaz bir gazetecidir benim için. çok iyi de galatasaraylıdır.

    hurriyetten büyük olaylarla sabaha geldi, tmsf sabaha el koyunca gazeteyi yaşatmaya çalıştı, yılmaz özdilin bir yazısı tırpanlanacak diye tmsf ile birbirlerine girdiler. fatih arkadaşlar gazeteyi çıkarmayalım dediğinde, yılmaz özdil bana ne ben yazarım yazımı dediği için ben kimleri savunuyorum deyip ayrıldı sabahtan.

    http://www.medyafaresi.com/...-anlatiyor_8154.html

    habertürkü kurdu. gazeteci olarak göte göt demeyi de bırakmadı. işte bir örnek. bu yazı 2 sene öncesine ait. hani deniyor ya 17 aralıktan sonra günah çıkarıyor diye.

    http://www.gazeteciler.com/...-plaketi-55958h.html

    ama gazete yöneticisi olarak merkez medyadaki her yönetici gibi her arayana ağasın paşasın çekmek zorunda kaldı. biz sadece iktidar tapeleri dinledik. evet hepimizin midesi bulandı. bulandı ama bir şu videoyu empati yaparak izleyin.

    http://www.youtube.com/watch?v=rxjfugGai08
  • 23
    --- alıntı ---

    g.saray-g.birliği maçında ferhat’ın yediği stancu’nun ise atamadığı gol çok konuşuldu... ingilizler ferhat’ın golü için oylama yapmış. yüzde 80 kalecinin golü kasıtlı yediğini oylamış. halen daha da konuşuluyor. siz neler söyleyeceksiniz?

    böyle zırva görmedim. sanırsın ki, golcüler her pozisyonu gol yapıyor da stancu yapmamış. yahu bu stancu, galatasaray’a defalarca gol atmış, o gün atamadı. o zaman umut bulut da boş kalenin önünde ayağının altındaki topu ıskaladı. o da mı şike yaptı. ya da emenike haftalardır şike mi yapıyor kendi takımına karşı! o pozisyondan bir dakika önce frikik attı g.birliği. kaleyi sıyırdı. yani o şutu atan futbolcu o kadar usta ki, kaleyi yalatıyor ama gol mü atmıyor. zırvaca bunlar. kaleci ferhat da kolunu falan çekmiyor. top ağlara gitmiş zaten. yere düşerken kolunu önce yere koyuyor zaten topu filelerde görmüş o sırada. ondan önce de bir sürü kurtarışı var. volkan da yenilmeyecek goller yedi. o da takımını sattı.

    ‘vederson da taca giden topu, f.bahçeli forvetin önüne birakti’

    her şeye böyle bakacaksak, o zaman ben de şunu sorarım; mersin’de serkan balcı, ceza alanı dibinde topa elle vurdu. penaltı olsun diye şike mi yaptı? hakem ceza alanının hemen önünden frikik verdi. ya da gökçek vederson rakipten taca giden topu taca çıkarmayıp, fenerbahçeli forvetin önüne bıraktı. sonrasında olanı biliyorsunuz. o da mı şike? karabük kalecisinin fenerbahçe’den yediği bir gol var. tutuyor sonra dönüp kalenin içine doğru elinden kaçırıyor. o da şike miydi! de ki hatalı yedi, bu hatalar hep oluyor. stancu kötü niyetli olsa, o dakikada o pozisyona bile girmezdi. yapmayın yahu!

    bilic’le devam ederdim

    -bilic muhtemelen seneye beşiktaş’ın başında olmayacak. ismail kartal’ın olması zaten mümkün değil. sizce iki kulüp de doğru karar mı veriyor?

    ben olsam bilic’le devam ederim. ismail kartal ile ilgili fikrim ise başından beri belli. futbolcular, dünyanın en uyanık insanlarıdır. bir hocanın kalibresini 10 dakikada çözerler ve saygı duymuyorlarsa o hocanın işi zordur. bakın sevgi demiyorum, saygı diyorum. futbolcular, ismail kartal’ı seviyordur muhtemelen ama futbol bilgisine saygı duyduklarını hiç zannetmiyorum.

    -sizce beşiktaş, 10 günde neden bu kadar çöktü? nerede hata yaptılar?

    hiçbir yerde hata yapmadılar. beşiktaş, bu sezonun en başarılı takımıdır. size haftalardır ne diyorum, “beşiktaş bu yarıştan kopar. kadrosu dar, takım tecrübesiz. stadı yok. buna rağmen son iki haftaya kadar potada kalmaları büyük başarı. üstelik de bu yıl avrupa’da da çok önemli işler yaptılar. liverpool’u elemeleri bile başlı başına bir işti. bir-iki takviye ve giderek artan tecrübe ile geleceğin en başarılı takımı olurdu beşiktaş statları da bitince. kimse beşiktaş’ı suçlamasın. ne futbolcuları, ne bilic’i. bence çok başarılıydılar.

    çakir’in kişiliği güven veriyor

    -cüneyt çakır hala türkiye’de beğenilmiyor ama şampiyonlar ligi finalini aldı. bir daha hiçbir türk hakeminin böyle bir seviyeye çıkamayacağı konuşuluyor. sizin düşünceniz nedir?

    hakemler, her yerde tartışılıyor. futbolun hızı, oyuncuların çabukluğu karşısında hakemler çaresiz kalmaya başladılar. atletico-barcelona maçında ceza alanındaki pozisyonu dışarı taşıyan hakemi hep beraber gördük. cüneyt çakır da hatadan amade değil ama kişiliği güven veriyor. hata yaptıysa “bu gerçekten hatadır” deniliyor. bu yüzden daha rahat. ayrıca da çakır’ın dışarıda daha az stresli maç yönettiğini hep beraber görüyoruz.

    f.bahçe neden antipatikleşti?

    -emre belözoğlu, feribotta 15 kişi tarafından darp edildi. ama 3 gün sonra çıktı mersin maçında muhteşem bir gol attı. bu futbolcular, psikolojik olarak sizden bizden farklı mı yaratılıyorlar? saldırı için de yorumunuz ne olur?

    emre’nin futbolculuğuna kimsenin bir şey dediği yok. şahane bir golle takımını kurtardı. mesele; emre’nin sahadaki tavrı. feribotta olan olayın kabul edilebilir tarafı yok. saha dışında bu çocukların hepsi bizim evladımız, kardeşimiz. ben sokakta, bir lokantada, bir iş yerinde fenerbahçeli bir futbolcu gördüğüm zaman sarılıp öperim izin verirse, sohbet ederim. biz böyle gördük. saha başka, dışarısı başka. bunu yapanlar kendilerinden utanmalı.

    ‘emre olan bitene hirs yapmiş’

    diğer yandan mahmut uslu isimli zat-ı muhterem “sürekli bize küfrediyorlar” diye ağlanmış. bence oturup bir düşünsün hem uslu, hem yıldırım, hem emre, hem volkan, “biz nerede yanlış yaptık” diye. mehmet topal ve caner o takımın oyuncusu değil mi? niye onlara kimse bir şey demiyor? f.bahçe, 15 yıl önce anadolu’da en sevilen takımdı. ne oldu da 10 yıl içinde en antipatik takım haline geldi? aziz bey, bir düşünsün. beni, abd’de bir maçta küçük de olsa bir grup protesto etti. ben onlara kızmadım, “ben ne hata yaptım da bu insanlar bana bu kadar kızıyor” diye kendimi sorguya çektim. futbolcular bizden farklı falan değil. onlar da biz ne hissediyorsak onu hissediyorlar. ne farkımız olacak. emre de herkes de olacağı gibi yaşadıkları sonrası olan biten karşısında hırslanmış.

    f.bahçe’ye saldiranlar bulunmaz

    -trabzon’da yaşanan kurşunlanma olayının failleri hala yakalanmadı. bu emniyetin beceriksizliği mi yoksa arkasında başka bir şeyler mi var?

    yakalanmayacağını o gün de söylemiştim. ahmet taner kışlalı’nın, uğur mumcu’un, bahriye üçok’un, turan dursun’un, necip hablemitoğlu’nun katilleri bulundu mu? ogün samast’ın arkasındakiler bulundu mu da fenerbahçe otobüsüne ateş edenler bulunsun!

    % 60 g.saray, % 40 f.bahçe

    -g.saraylılar, işi toteme bağladı galiba. kime sorsanız “daha şampiyon değiliz” diyorlar. totemcilere katılıyor musunuz?

    totem; f.bahçeliler’e mahsus bir şey. tabii biz de totem yani uğur yaparız ama bugün ortada totemlik bir şey yok daha bilimsel bir şey var. matematik var. en somut bilimdir matematik. g.saray’la rakibi arasında kaç puan fark var? üç. ligin son düdüğüne kadar takımların alabileceği kaç puan var? altı. yani g.saray, üç puan farkla şampiyon olabilir. g.saray 9 puan farkla şampiyon olabilir. g.saray 6 puan farkla şampiyon olabilir. f.bahçe 3 puan farkla şampiyon olabilir. f.bahçe puan puana gelip, ikili averajla şampiyon olabilir. yani yüzde 60 g.saray, yüzde 40 f.bahçe gibi bir durum var. g.saray’ın avantajı; ipinin kendi elinde olması. ben de g.saray’ın buradan şampiyonluğu vermesinin zor olduğunu düşünüyorum ama sonuçta g.saray’ın da bir mağlubiyetlik canı var. fakat hatırlarsanız ben; f.bahçe, g.saray’ı yendiği hafta söyledim, “f.bahçe, g.saray’ı yendi ama anadolu takımlarına çok puan kaybeder” diye. açın arşivinizi bakın! yani şimdi g.saray’ın, beşiktaş’a, rize’ye puan kaybetme ihtimali var da, f.bahçe’nin, başakşehir’e ve kasımpaşa’ya puan kaybetme ihtimali yok mu? 10 kişilik mersin’i zar zor yenen f.bahçe’nin, bu iki maçı da kolayca aşacağı kesin mi? elbette g.saray daha şanslı ama futbol bu.

    abdurrahim liseli olsa rekor oy alirdi

    -g.saray başkan adayı ahmet özdoğan, “liseli lisesiz diyen bölücüdür” ifadesini kullandı. ne düşünüyorsunuz?

    kesinlikle doğru. ben bunu 25 yıldır söylüyorum. bu yüzden 1992’de alp yalman’ın listesinde yer aldım. bu yüzden kafatasçı galatasaraylılar’la papaz oldum. lise önemlidir galatasaray için ama bir kez o çatı altına girdin mi, liseli lisesiz ayrımı kalmaz. kalmamalıdır. ama geçen hafta da söyledim. bunu aşamadı galatasaray. abdurrahim liseli olsa şimdi o başkan adayıydı ve rekor oy alırdı. ama albayrak liseli olmadığı için dursun özbek başkan adayı ve o alacak seçimi.

    ben gönülsüzüm

    -bu cumartesi g.saray’da kongre var. üç de aday. sizin gönlünüz kimden yana?

    ben gönülsüzüm. onun nedenlerini anlatırım sonra. evet, bu cumartesi kongre var ve üç aday. üçünü de cesaretlerinden dolayı tebrik etmek lazım ama üç adayın da galatasaray’ın sorunlarını çözecek bir ekip kurduklarını düşünmüyorum. gerçi zaten galatasaray’ın sorunu geleceğe ilişkin bir planı olmaması. camianın bir master plan üzerinde uzlaşması lazım. nasıl bir yapı kurulacak, bu iş nasıl çözülecek. günlük nakit sorununu çözmekle, kasa kolaylığı sağlamakla bir yere varılmayacağını görmesi ve büyük bir yapılanma için mutabık kalınması gerekiyor.

    -nasıl bir yapılanma?

    uzun iş; buranın konusu değil. ama galatasaray borç bularak ya da borç çevirerek bu işin içinden çıkamaz. diğer kulüpler de çıkamaz. galatasaray’ın yeni bir sermaye yapısı kurması lazım. kulübe borç değil sermaye gelmesi lazım. meraklısına özel anlatırım. okuyucuları sıkmayayım.

    üç listeye de kanim isinmadi

    -peki “gönülsüzüm” dediniz ilk cümle olarak? o ne anlama geliyor?

    şu anlama geliyor. üç listeye de kanım ısınmadı. her listede çok sevdiğim dostlarım, arkadaşlarım, abilerim var ama onlarla oturup rakı içmeyi, ocakbaşına gitmeyi, maç seyretmeyi, halı sahada maç yapmayı isterim. galatasaray’ın içinde bulunduğu durumdan çıkarmalarını beklemem. o yüzden gönülsüzüm. açık söyleyeyim, ben bu yönetimlerden hangisi seçilirse seçilsin üç yıllık dönemi tamamlayabileceği kanaatinde değilim.

    --- alıntı ---

    http://www.webaslan.com/...mazlar-SXHBQ77599SXQ
  • 25
    --- alıntı ---

    fatih altaylı, habertürk'te galatasaray ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı. tecrübeli gazeteci "astana maçı, g.saray tarihine kara leke olarak geçti. hamza hoca maçtan önce yapacağı değişikliği belirliyor ve oyun ne olursa olsun onu yapıyor. şampiyonlar ligi maçında korkuyor, takım da bunu hissediyor" dedi.

    işte altaylı'nın sözleri...

    "sezon başında ‘g.saray şampiyonlar ligi’nden 1 puan alır, onu da astana’dan alır’ dedim. yanılmışım. astana’dan sürpriz bir puan aldılar. muhtemelen 1 veya 3 puan daha alırlar astana’dan. o maç galatasaray tarihine kara bir leke olarak geçti bence. o maç bir hoca felaketidir. hamza’nın en önemli eksiği maç sırasında gelişmeleri ‘group reorganizasyon’ yapmakta. hamza hoca maçtan önce yapacağı değişikliği belirlemiş oluyor ve oyun ne olursa olsun onu yapıyor. o maçta rakibin tek başına kalan denayer’in kanadından nasıl yüklendiği ortada. ya önüne sabri’yi al ya da bir oyuncuyu daha o kanada çek. akıl edemedi. hoca, şampiyonlar ligi maçlarında korkuyor ve bunu takım da hissediyor. en makul açıklama bu.

    g.saray yönetimi, hamza hocadan yazılı savunma istedi. hoca böyle bir savunma vermeyince yönetim florya’ya gitti ve hamzaoğlu’nun gönlünü aldı. bu gelişmelere ne diyorsunuz?

    zırvalığın daniskasıydı. yönetim çok isterse hoca ile toplantı yapar. sorular sorar, hoca sıkıntıları varsa anlatır. oyuncularla toplantı yapılır. yemek yenilir, onlar anlatır ama ben şunu bilirim, öyle bir toplantı yapmakla bu işler çözülmez. orada süreklilik esastır. sorun büyümeden, hatta baş göstermeden florya’da çözülür. ali ile abdurrahim’in yaptığı buydu. şaşkın ördek suya tersten dalarmış. bu yönetimin de yaptığı bu. okuduklarım doğruysa fatih işbecer istemiş raporu. herhalde engin futbol bilgisi, uzun yönetim tecrübesine dayanarak yapmıştır böyle bir şeyi. saçma bir rapor iste, sonra özür dile. şahane iş.

    sneijder ile yapılan sözleşmeye yorumunuz nedir?

    doğru bir iş. sneijder g.saray’a çok katkı sağlayan bir oyuncu. gerçi bu yıl istenilen seviyede değil ama takım genel olarak istenilen seviyede değil. tabii galatasaray’da sorunlardan söz ediyoruz ama bu takım şu anda transfer şampiyonu f.bahçe’nin önünde lig ikincisi. rakipleri bu yıl da g.saray’a bir şampiyonluk hediye edebilirler gibi duruyor. o yüzden g.saray’ın kavga dövüşü kesip lige odaklanması lazım."

    --- alıntı ---

    http://www.webaslan.com/...-facia-SXHBQ81094SXQ
App Store'dan indirin Google Play'den alın