• 1
    türkiye'de olan çok yanlış bir düşüncedir, zaten transfer olan futbolcunun tutunacağı ilk ve son dal da budur, kardeşim biz senin ezeli rakibe gitmene birşey demiyoruz biz zamanında bize bizden biriymiş gibi davranmana tepki gösteriyoruz, yani kandırıldığımız hissediyoruz. sen zaten başarılı ahlaklı bir sporcuysan her takımda başarılı bir şekilde oynayacaksın seni herkes takımında görmek ister ama sana formsuz olduğunda, sorunların olduğunda destek olan seni bağrına basan taraftarlara ihanet etmeni kaldıramıyoruz. misal emre'ye tüm stad katil emre derken biz taraftarlar sahip çıktık, o ise kendisine katil diyen takıma gitti, şimdi bu adam çıkıp ben profesyonelim derse kimse inanmamalıdır, bu adamda kişilik sorunu vardır bu kadar basit. kısacası profesyonel olmak sadece lisansta yazar insan kişiliksiz ve satılıksa profesyonellik ona sadece "yalan" kılıfı olur.
  • 4
    tanım #1:
    profesyonel futbolcu: belli bir ücret karşılığı anlaşılan futbol klübü için anlaşmada öngörülen süre içerisince futbol oynayan kimse.
    profesyonel futbolcu için aidiyet duygusu, vefa kavramı, sevgiye layık olmak gibi olguların bir anlamı yoktur.

    tanım #2:
    fahişe: belli bir ücret karşılığı anlaşılan müşteri için anlaşmada öngörülen süre içerisince seks yapan kimse.
    fahişeler için aidiyet duygusu, vefa kavramı,
    sevgiye layık olmak gibi olguların bir anlamı yoktur.

    yukarıdaki iki tanımdan çıkarılacak sonuç:

    profesyonel futbolcu = fahişe
  • 9
    taraftar duygularıyla hareket eder. ahlakî kıstasları, genelde kendi takım oyuncusunun rakip takıma transfer olmasının profesyonellikle bağdaştırılamayacağı yönünde gelişmiştir.

    bununla beraber, profesyonellik tam olarak da işe duygularını karıştırmamaktır. denetime gittiğim birçok farklı sektörde, birçok çalışanın rakip firmalara geçtiğine tanık oldum. 1-2 kulaktan dolma münferit olay haricinde, kimsenin de kimseye gönül koyduğunu görmedim. tabi ki takım taraftarlığıyla şirket çalışanı olmayı bir tutamayız, özellikle duygusal bağ yönünden. ancak profesyonellik, işe duygularını karıştırmadan hareket etmekle ilgilidir.

    şahsi penceremden baktığımda; bir oyuncunun, kendi kulübüne gözle görülür bir vefasızlık yapmadıkça rakip değiştirmesinin bir tepki doğurmaması gerektiğini düşünüyorum. tabi ki bu ideal düşüncem, ama duygusal olarak nasıl davranırım orası muamma. misal, fernando'nun falan fener'e gittiğini düşünmek istemem.
  • 10
    asıl yanılgı ezeli rakibe transfer olup tepki görmemeyi beklemek bana göre.

    "sonuçta profesyonel dünya. fenerbahçe euroleague'de iddiali. obradovic var. ülke olarak bunları artık aşmamız lazım."

    böyle bir düşünce mevcut. ama dünyanın her yerinde ezeli rakibine transfer olan sporcu tepki görür. bu da gayet doğaldır. luis figo'ya domuz kafası atılmış sinan güler kim ya.

    sinan güler boca juniors basket takımından river plate basket takımına transfer olsa da aynı tepkiyi görürdü yani, konunun türkiye'nin bunları artık aşması lazımla alakası yok.
  • 11
    ben doğru ya da yanlış diyemem ancak olayı kapitalizmin iki şirketi arasında iş geçişine benzetmek çok doğru değil.

    mercedes de bmw de senin emeğin uzerinden artı değer sağlar. emeğinin fazlası patronun cebine gider, o yüzden çalıştığım yere aidiyet duyman çok zor, çünkü sömürülüyorsun.

    futbolcular emeğinin karşılığını alır. örneğin tolga 5 sene bizde oynasa 40 trilyon para alacak. taraftarla arasında bağ olacak, "galatasaraylı tolga" olacak. mercedes'te çalışırken kimse " mercedes'li tolga" demez. ilk fırsatta da tekmeyi basarlar. kredi borcun varsa, çocuğun evde yemek bekliyorsa, faturalar boyunu aşıyorsa mercedes, bmw, farketmez.

    ben ezeli takıma transferi çok doğru bulmuyorum. fazla libarelce. sporcunun da bir duruşu olmalı.
  • 12
    takım sporları gibi takipçilerini duygusal bağla yakalayan alanlar için profesyonellik o kadar 1. planda olmamalı. yani bu durumu bir mühendisin audi'den mercedes'e geçmesi gibi yorumlamamak lazım. kimse audi'nin tasarım sorumlusunun adını tişörtüne yazmaz. resmini odasının duvarına asmaz. ama sporda var bu.

    sen de o zaman profesyonel davranmayı bahane olarak sunmayacaksın.
  • 14
    faayı söylerkenki veya kombinas kombinas kombinaskoyu söylerken ki coşkunuzu bir düşünün, gözlük reyizin o içten bağrışını. herhangi bir şirkette çalışıp, oraya kendini bu kadar ait hissedip, karşı taraftan bu kadar nefret etmek mümkün mü? profesyonellik bu işin ufak bir kısmı.
    http://media04.ligtv.com.tr/...2/2/17/mondi0101.jpg
    faryd aly camilo mondragon'un döktüğü gözyaşını profesyonellik açıklayamayız.
    hasan şaş'ın o 16 dakikada yaşadığını da
    https://img-s1.onedio.com/...c1473bdb84d153ec.jpg
    bize, taraftara gelelim
    totem yapıp maç izlemeyen galatasaray taraftarı ve onu her izlediğinde gözüne bir şey kaçan bizler için bu profesyonellik işi pek kabul edilebilir değil.
  • 15
    profesyonelliktir. profesyonelliğin ne olduğunu açıklayalım da zihinler berraklaşsın. yoksa saçma sapan duygu sömürülerinin önünü alamayacağız.

    profesyonellik; bir mesleği, sadece para kazanmak amacıyla yapmaktır. profesyonellikte verilen işi sorgulayamazsınız. sadece yaparsınız. profesyonel dünyada herkes bireysel çıkarlarını düşünür. siz, daha iyi bir ücrete iş bulursanız çalıştığınız yeri terk edip çıkarsınız. aynı paralelde iş veren de yaptığınız işi daha ucuza yapabilecek bir kimseyi bulursa sizi işten çıkarır. iş bu kadar basittir.

    (bkz: ezeli rakibe transfer olmayı profesyonellik sanmak/#2259062) entry'sinde karşılaştırılan, şirketler ve futbol takımları değildir. onların çalışanlarıdır. her futbolcu (tıpkı herhangi şirkette çalışan bir birey gibi) bünyesinde bulunduğu kulübün elemanıdır.

    bizler taraftar olarak maddenin tabiatı gereği profesyonel olamayız. ama futbolcular profesyoneldirler. eğer bir futbolcunun ezeli rakibine transfer olmasını eleştirecekseniz bunu o futbolcu üzerinden değil hayatın genel işleyişi üzerinden yapmalısınız. bireye değil, "profesyonelliği bir zorunluluk haline getiren sisteme" suç bulmalısınız. diğer türlü kişiler üzerinden kısır bir döngüye girer, döner durursunuz.

    mondragon'un ağlamasını, hasan şaş'ın 16 dakika yaşadıklarını profesyonellikle açıklayan yok. yaptıkları davranışların "profesyonellik" denen durumla uzaktan yakından alakası da yok.

    "profesyonellik" bilinçaltınızda olumsuz şeyler uyandırdığı için futbol oynayarak milyonlar kazanan adamları -eğer seviyorsanız- "profesyonel değil" diye tanımlıyorsunuz. tanımlar sizin bakış açınıza göre değişmez, tanım tektir.

    ---

    şimdi sıra gelsin benim profesyonellikle alakalı düşünceme:
    "profesyonellik" kapitalist-liberal düşüncenin iş hayatındaki dışa vurumu olduğu için benim bunu benimseyebilmem mümkün değil, o ikisini midem kaldırmıyor. profesyonellik, benimsediğim ideoloji açısından gayrı ahlaki bir tutumdur.
  • 16
    hele bir de o takımın taraftarıysa kişinin kendine ait bir değeri para için, maddi çıkarları için hayatından çıkarması.

    of'den farkı ne bu işin ben anlamadım. onlar da maddi refah için çağa ayak uyduruyorlar işte. ikisi de hayatta her şeyden önce maddiyatı önceleyen kültürel materyalist yaşam biçimini benimsemiş insanların yaptığı, yapacağı hareketler.

    sonuçta ikisi de hedefine ulaşıyor. paraları var. yine de hayat böyle yaşanmak zorunda değil.
  • 17
    futbolcuların çoğunluğu için geçerli olan önermedir.
    taraftarın bu durumu çok da takmaması gerekir, çünkü her tercih bir vazgeçiştir ve senin takımından vazgeçmiş bir futbolcuyu, vazgeçtiği andan itibaren silmek gerekir. çünkü bahse konu futbolcu profesyonel bir tercihte bulunmuştur. taraftarın da duygusal değil, profesyonel bir tercih ile, ilgili futbolcuya "sıradan bir adam" muamelesi yapmalıdır.
    düşüncem budur.
  • 20
    bu durumu profesyonellik olarak görmeyenlere de mobbing uygulanır.

    futbolun bir endüstri haline gelmesi ve futbolcuların bu çılgın paraları kazanması, takımlarına karşılıksız olarak gönül verip parasını harcayan taraftarlar sayesinde oluyor. herhangi bir çıkarı olmadan elindekinden kısarak forma alan bilet alan bu insanlar doğal olarak takımlarında oynayan oyunculardan azda olsa vefa görmek istiyorlar.

    halihazırda milyonlar eurolar alan, maddi olarak ülkenin yüzde 99'undan daha üst seviyede olan futbolcusunun para için en azından ezeli rakibine gitmemesini istiyorlar.

    9 yıl oynamış, kaptanlık yapmış, çuval çuval para kazanmış selçuk inan, fenerbahçeyi çalıştırır mısın sorusu geldiğinde kıvırmasın istiyorlar.
  • 22
    profesyonel olmak her antrenmana zamanında katılmak, sahada elinden geleni yapmak, bireysel çalışmalar ile vücuduna iyi bakmaktır. sözleşme görüşmesi yaparken top oynamayı bırakmak veya transfer teklifi alınca antremana katılmamak değildir. eğer oyuncu bu profesyonellikleri yerine getiriyorsa profesyonel futbol dünyasından bahsetmelidir.

    sadece türkiye'de değil nerde olursa olsun bir takımın kaptanlığına kadar yükseldikten sonra hele de o takım sizi alt ligden alıp getirip avrupaya taşımışsa ve siz onun tarihteki en büyük rakibine gidecekseniz bu profesyonellik değildir.

    eğer futbolcuların takım tutmadığına inanıyorsak ve kararlara saygılı olcaksak da onlara abimiz kardeşimiz veya ailemizden biri gibi değil futbolcu gözüyle bakmalıyız. taraftar bu spora profesyonel baktığı anda hiçbir futbolcu hiçbir ülkede bu paraları kazanamaz. mantık içerisinde zaten kazanmamaları gerekir fakat bu işi bu noktaya insanların tutkusu getirmiştir. futbol dünyada bir numaralı spor endüstrisi ise fanatizm bunun başlıca sebebidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın