kısa zaman önce arda'yla ilgili şöyle bir tanım yapmıştım:
(bkz:
#2911313)
bu tanımın üstüne emre hakkında da bir şeyler yazmak ve yukarılardaki ilişkilerini karşılaştırmak lazım gelir.
emre de arda gibi genç yaşta iyi çevre edinmişti. daha 20 yaşındayken, bir sabah yaptığı trafik kazası sonucu bir kişi hayatını kaybetti. emre'nin 1/8 kusurlu olduğu ve herkes için çok üzücü olan bu olay üstüne fenerbahçe camiası ve medya emre'nin futbol kariyerini bitirmek istedi. emre bu dönemde de belli ilişkilere sahipti ve aynı dönemde farklı karalama kampanyalarının hedefi olan jardel gibi diğer galatasaraylı oyuncuların aksine bu süreçten hasarsız kurtuldu. jardel'in karısıyla ilgili yaşananlar bugün bile akıllardayken ve her fırsatta tekrarlanırken, bu kazayı hatırlayan insan çok azdır, zira futbol ve medya gündeminden 1984-vari bir şekilde silinmiştir. 19 yıl sonrayı boşverin, 6 ay sonra bile tamamen "unutulmuştu" olay.
2001'de galatasaray'dan ayrılan emre, milli takımda yaşadığı mehmet demirkol vb. bir iki olay haricinde türk futbol kamuoyunda aktif bir figür olmadı dönene kadar. arda'yla en büyük farklarından biri budur. arda yurtdışı(!) kariyerini acun ve doğuş medya gruplarıyla ortaklaşa olarak türkiye'yle eşzamanlı yaşıyor ve canlı yayınlıyor, ülke siyaseti ve ekonomisi hakkında da sık sık yorumlar yapıyordu. emre'yse yedi yılın çoğunda "emre'li x, y karşısında" mesafesinde kaldı türk futbolunda. ırkçılık vb. olayları geçiyorum zira onlar türk futbol dinamiklerinin dışındaydı.
bunun karakter farklılıklarıyla da alakası var tabii ki. esprili, konuşkan bir figür olan arda yarışma programlarında taklitler yapıyor, medyatik aşklar yaşıyor ve magazin basınında da geniş yer buluyorken, emre'nin hangi dönem kiminle ilişkisi oldu, veya bugünkü medeni durumu nedir inanın bilmiyorum. bu gözden uzaklık hali, emre'nin arda'dan daha az siyasi/medyatik destek aldığı yanılsamasını yaratıyor ki bende de yarattı. bu hatalı bir yaklaşım. nitekim bunun hatalı olduğunu destekleyecek bir husus bu ikilinin ilişkilendiği gruplar arasındaki fark.
türkiye'de futbol camiasındaki herkes şu veya bu şekilde iktidarı destekliyor veya öyle görünmeye çalışıyor. bahsettiğim şey bu değil. yani cumhurbaşkanını ve hükümeti hariç tutmak lazım. bunları hariç tutarak, arda'nın gençliğinden beri önder olarak gördüğü kişileri düşünelim. bu isimler sır değil, herkes biliyor ve tartışmalı figürler olsalar da, devletin veya halkın ortak kanısına göre bu figürleri sevip desteklemek bir suç değil. yani arda'nın "şucu-bucu" olduğu için başı derde girmez. emre için böyle bir şeyin geçerli olmadığı, bugün yapılamayacak bazı siyasi tercihler yaptığı hepimizin malumu. farklı şartlar altında olsa birkaç eski takım arkadaşı gibi türk futbol tarihinden kazınmış olması muhtemel. bu da sır değil. aslında şu olay bile, yaptığı tercihleri yapıp da bugün ülkede hala adı anılan kaç kişi kaldığını düşünmek bile emre'nin ne kadar güçlü bir desteğe sahip olduğunu tek başına kanıtlayıp konuyu kilitleyebilir.
yine de şunu belirtmeden geçemeyeceğim; euro 2016 civarında milli takımda yaşanan süreçler sırasında arda ve adamlar grubunun diğer üyeleri için ülke futbolu ayağa kalkarken ve fatih terim gibi bir figür bile yenilirken, emre bu süreç sırasında, hatırlamaya bile değmeyecek bir letonya deplasmanı sonrası, milli takımı bıraktı. bunu kazan gibi kaynayan bir ortamda, durup dururken yapıp yapmadığının yorumu size kalmış da, o dönemde satır arası bir detay olarak kalmıştı bu. arda içinse eski/yeni siyasetçiler mesai harcıyordu o sırada.
son tahlilde emre mi "türk futbol tarihinde en büyük siyasi desteği haiz futbolcu", yoksa arda mı; bunun kararını veremiyorum. ama bildiğim tek şey, bu ikilinin bu derece ağırlığının olduğu türk futbolu, euro 2016 dönemindeki gibi varoluşsal krizlere girip insanların statlara gitmediği, milli takımla ilişkisini kestiği daha çok dönem yaşar.