resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:46
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 1490
    sözlüğün durumundan da anlaşılıyor ki kimse bu adamı unutmuş değil. sözlüğün en trollünden, en etiğinden bahsediyorum. bu adam geri gelse ilk maç yine 35 metreden çaksa doksanlara kimse ağzını kıpırdatıp birşey demez herkes yine lincoln lincoln diye bağırır. hepimiz kendimizi avutuyoruz. 10 numara'yı metin giydi hagi giydi diye adama saldırıyoruz. ulan o formayı necati'de giydi. ne lincolnünden bahsediyorsunuz? kendimizi kandırmayalım o adamı ne arda'da bulduk ne de elano'da. hadi şimdi iyi günler.

    tanım: futbolun sadece futbol olmadığını gösteren estetik futbolcu. galatasaray taraftarının ara ara coşan yeri dodurulamaz sevgisidir. içinde büyük bir ukde olarak kalmıştır. o ukdeyi de sevgili adnan polat ve yandaşları yırtıp atmıştır.

    edit: unutmuşum ve necatiye büyük ayıp etmişim. o numarayı revivo bile giydi, yazıklar olsun.
  • 2534
    safi yetenek bir futbolcuydu. 50 bin kişi önünde bu sezon kadromuzda olduğunu düşündüm sanırım tribün kendisine tapardı.

    mental sorunlarla boğuşmasa çok iyi bir kariyeri olabilecek bir yeteneği vardı. iki ayağını da etkili kullanıp bu kadar üst düzey çalım yeteneği olan bir futbolcu şu an bile çok çok az. üstelik gayet de hızlıydı.
    ama iğrenç karakteri her özelliğini örten bir yapıdaydı.
    ah be lincoln efsanelerimizden biri olabilirdin.
    https://www.youtube.com/watch?v=wTEbX31LpnA

    ayrıca fifa 08 profili karta bak şimdi olsa fifa 18 de şu kart baya rağbet görür. yüksek pace ve şut gücü üstüne çalım özellikleri muhtemelen bir çok özel çalım hareketi de olurdu.
    https://www.fifaindex.com/...52/lincoln/fifa08_4/
  • 515
    gheorghe hagi , gheorghe popescu , claudio andre mergen taffarel , adrian ilie , cevad prekazi , zoran simovic ve hatta harry kewell gibi isimlerin galatasaray'a verdiğinin onda birini dahi vermeden bu isimlerin on değil yüz katı , bin katı kapris yaparak taraftarın kendisine tanıdığı büyük krediyi bitirip tüketmeyi başarmıştır. ama bilmelidir ki bu forma kutsaldır nasip olmaz herkese.
  • 679
    bazen, birşeyin gerçekleşmesi için olduk olmadık bütün faktörler toplaşır bir araya. (bkz: sineğin bağdattan gelmesi) lincoln'ün şu noktaya gelmesi için de herşey üstüste gelmiştir. bundan sonrası uzun olacak, maddelere ayıracağım, yazının uzunluğundan şevki kırılan arkadaşlar, maddeleri değişik zamanlarda okuyabilirler. salim kafayla, biraz rahatladıktan sonra düşüncelerim aşağıdaki şekildedir. geçmiş zamanlarda yazdıklarımın bazılarına kendim de karşı durmuş olabilirim belki. ama sakince düşündüğümde şunlar geçiyor aklımdan:
    (a) herşeyden önce o'nun da bir insan olduğu hatırlatmasıyla başlayalım. kurallarla ilgili sıkıntısı olan yeryüzündeki tek insan değil. ayrıca, bazı insanların yeteneklerinin tam kapasiteyle ortaya çıkabilmesi için, standartlaşmış kalıpları kırıp, biraz dışarda seyredebilmesi gerekir. kitleleşmiş, robotlaşmış kalabalıkların arasında herhangi bir kişi iken; ufak esnekliklere büyük potansiyellerle yanıt verebilirler. yaratıcı, tekdüzelikten uzak, fevkalade anlarda fevkalade işi yapabilecek insanların jeykıll/hyde misali parametre değişimlerine ihtiyacı vardır.
    bunun yansımasına bakalım; elbette kuralların esnetilmesinden kasıt bir oyuncuya; gelenekleri, usulü,adabı olan bir klüpte türlü ayrıcalıklar tanınması ya da disiplinsizliğe prim tanınması değil. lakin geleneklerin de töreye dönüşmemiş olması lazım. disiplinden kasıt; kurtlar vadisi tipi "abi" edebiyatından feyzlenen, avam bir "astığım astık, kestiğim racon" havaları da değil. takım içi disiplin kavramımız ne derece makul? dogmatik bir fanatizm midir, militarist bir hiyerarşi midir, yoksa mantıkla onaylanabilen ast-üst ilişkileri düzenlemesi midir? bunun yanıtını veremeden disiplin konusunda birisinin kellesini almaya kalkarsak, conan'dan öteye geçemeyiz.
    (b) değişik görgü ve kültürlerden teşkil edilmiş bir ekipte uygulanması gereken düzenlemelerin, bazı istisnalar taşıyabilmesi, o topluluğun çöküşünü veya kimliksizliğini değil, bilakis kucaklayabilme gücünü, hatta stratejik planlama yetisinin artılarını gösterebilir. tabii burada hayati olan şart, doğru yaklaşımlar sergilemektir. şerbetin ayarını nabza bakarak verebilmektir. kısacası insan yönetme sanatı, bir topluluktaki liderlik başarısını ölçer. lincoln kaprisli adamdı da, dünya futbol tarihinde kaprisli olan tek yıldız bizim takımda mı sanki? madem bu silahın kullanma kılavuzu kripton dilinde, acaba o silahı yönlendirmesi gereken kurmay heyeti, o dili konuşabildi mi? yoksa çok daha büyük zarar veren ucuz imtiyazları yöneticilik mi sandılar?

    bu noktayı da disiplinle birleştiriyorum. disiplin anlayışı ve üst kademe yöneticilik yaklaşımları... bu ikisini bir arada düşünüp de lincoln laboratuarına uygulamalı. netice alana kadar da kılıçlarımız kınında kalmalı.
    (c) her sıkıştığımız anda gözlüklü acar muhabir clark kent'ten , kriptonlu süperman'a dönüşmesini istediğimiz bu adama, yeterince "benzin" verebildik mi acaba? ya da benzin veriyoruz sanıp da kok kömürünü mü dayadık maç başı 1,5 porsiyon?
    içimizdeki hagi özlemini mi bastırmaya çalıştık, yoksa lincoln'ü mü sevdik? tıpkı, hayata damga vuran ve çok ama çok sevdiğimiz o kız çekip gittikten sonra; sadece kendi hayatını yaşayıp giderken karşımıza çıkan masum bir kızdan , o "gidenin" yerini doldurmasını beklemek, bunu o'nun görevi sanarak haksızlık edip, üzerine bir de hesap sorup, her ikimize de eziyet etmek, neticede iki kişinin de hayatını karartmak gibi mi oldu yaptığımız ? "hagi, hagi'dir lincoln de lincoln" mü dedik, yoksa "aynı hagi işte, oh be nihayet bulduk" mu dedik?
    biz taraftarlar ne yaptık kısacası? en doğruyu ve yapılması gerekeni mi? bu sorunun yeterince düşünülmediğini hissediyorum nedense. doğruyu, mantığa ve ortadaki şartlara göre değil de, isteğimize göre biçimlendirmeye kalktığımızda bunun birtakım yan etkileri olacaktır denek üzerinde.

    (d) ülkemizdeki paldır-küldür ekolünün üstesinden gelebilmek herkesin harcı değil. size yapılan her türlü ağır faullere "olur" veren hakem kadroları, ve bu katliama utanmadan "mücadele" ismi takıp da şakşaklayan bilgisiz ve amaçlı yorumculara karşı sağduyu uyuyakalmışsa "başlarım böyle aşkın ızdırabına" demeniz an meselesi olabilir. "bir sen misin perişan?" diye sorarlarsa da, ben olsam "ben benim, benim de türkan şoray kurallarım var" diye yanıt verirdim. bezdirici etkenleri de hesaba katalım baltamızı bilemeden önce.
    hele bu paldır-küldür ekolünden nemalanarak puansal irtifa kazanan sivasspor gibi bir örnek gündemdeyken, ve gelecek yıllarda pek çok takım için rol-model alınacağı kesinken,
    ülke futbolunu tekmelerin üzerinden aşırması gereken takım bizken; paldır-küldür ekolünün cengaverlerine; atletizmi, güreşi, tekvandoyu seçmesi gerekirken hasbelkader türk futbolunun ortasına düşmüş ön-kazmalara bakıp da, futbolun altı harfinden manzum eser çıkartabilecek ruhtaki oyunculara, "ı-ıh, olmamış" diyorsak bizde de bir hal var demektir.

    kafası kopmuş tavuk gibi koşuşturan, "mücadeleci" (!), ama topun isabetle paslanması gereğinden bi-haber yeteneksiz kadrolarla, bir adet atak yapabilecek miyiz diye kıvranmalı seyirlere devam edelim. ruh dediğin belki bilekte değildir ama baldırlarda, kalflerde hiç değildir. sadece dalağı saniyede 0,5 metreküp daha fazla şişebiliyor diye aslan cimbomlu olunacaksa, eklettireyim bir yarım dalak daha, takımın vazgeçilmezi olayım ben.

    demem o ki; herkes ve herşey sütten çıkmış ak kaşık ama bir tek lincoln tu-kaka ise, buyrun çekin tuğrayı fermana da, sallandıralım. bitsin gitsin bu iş, başkan da inamoto'yu geri alsın, bir tane de çakma diarra bulalım zebellah gibisinden. olalım iki kıtanın şampiyonu. çok da güzel işler bunlar.

  • 1146
    bir şekilde yine affedilecek, "bu sezon her şey güzel olacak" demeçleri verdikten sonra antrenmanlara çıkacak futbolcudur.

    zamanında çok savunmuşumdur bu adamı. ruhsuz ruhsuz sahada dolanıp durmuştur, deplasmanlara gitmemiştir, kamplara geç katılmıştır... kısaca, yanlış olan ne varsa yapmıştır; ama yine de savunmuşumdur. gerçekten oynadığı anlarda oyunu bana keyif verdiği için savunmuşumdur. gitsin artık diyenlerin aksine, inatla kalsın diyenlerden olmuşumdur hep. belki değişir umuduyla salakça beklemişimdir.

    lincoln yetenekli oyuncudur, bunu inkar etmiyorum. futbolu aklıyla oynar; ama canı istediğinde oynar. bu sezon da kendini tekrar etmesiyle bendeki tüm kredisi bitmiş, nefretimi kazanma başarısını gösterebilmiştir. bir futbolcudan kolay kolay nefret etmem ben. sonuçta o adam da bir şekilde parasını kazanıyordur. elinden geleni yapıyordur. işte lincoln meselesi de burda tıkanıyor. kendisi elinden geleni yapmadan, şu kriz ortamında eşek yüküyle para kazanıyor. peki beyimizin bize reva gördüğü ne? kampa henüz katılmamış olmak. bravo lincoln! utandırdın ya beni, helal olsun sana.

    bu adamın bu sezon nasıl oynayacağı umrumda değil. her maç, üç gol atıp dört asist yapsa da, kendisi saçma sapan bir futbolcudur benim için. nasıl bundan önce kötü oynadığı dönemlerde arkasında durduysam, şimdi çok iyi oynasa da karşısında duracağım. tribünlerde, kışın ortasında elleri ayakları donarken "lincoooln lincoooln" diye bağıranlar, beyzadenin kıçını kaldırmak için yapmadılar bunu. beklentilerimiz vardı. bu adama beslenen bir sevgi vardı. beyfendi hazretleri bunu anlayamadı sadece. kıçını tavana değdirmekle uğraşıyordu o ara.

    ihtiyacımız olan, karakterli futbolcular; terbiyesizler değil. ne güzel söyledi alp yalman; "bir kere lincoln adam değil." diye. işin özetidir bu cümle.
  • 2613
    bana beni hatırlatan eski 10 numara.

    geldiğinde çok mutlu olmuştum. ilk lig maçında boş olimpiyat stadı tribünleri önünde rizeye attığı golde ağlardan çıkan o güzel ses hala aklımda yankılanır.

    ben de iyi topçuydum zamanında. okul takımının 10 numarasıydım. ama 13 numara giyerdim. solaktım. çok jeneriklik gol atmışımdır herhangi bir kameranın kaydetmediği.
    anadolu lisesine giderdim. bi değeri vardı o zamanlar anadolu lisesine gitmenin. sözde özel öğrencilerdik. okul yönetimi de çok sıkmazdı bizleri. saçlarım orta uzunlukta kıvır kıvırdı. önünde kare içerisine alınmış avea yazılı parçalı formayla takılırdım genelde okulda. en kötü üniformanın altından giyerdim, öğle aralarında veya yakalanan bir boşlukta her an maç yapmaya hazır ve nazır.

    lise 2'de başladılar beni lincoln diye çağırmaya. okulun toplam mevcudu 800 kişi falandı. beni lincoln diye bilen öğrenci sayısı gerçek adımı bilenlerden fazlaydı. halı sahaya adam lazım olduğunda veya bir mevzu olduğunda lincoln diye çağırılırdım. sadece okulda değil ne zaman okulla bir deplasmana gitsek tribünlerde hiç tanımadığım, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar lincoln diye seslenirdi. ama gerçekten de o zamanlar baya benziyormuşum. baya derken işte bir lise öğrencisi ne kadar benzeyebilirse o kadar.

    birde pınar vardı o zamanlar. güzeldi. hem kalbi hem kendi. benden bir alt sınıftaydı. ben lise 3'e giderken ortak bir arkadaş vasıtasıyla buluşup sevdiğini söylemişti beni. başlarda ben de sevdim.
    çok uzatmayacağım, o zamanların verdiği küstahlık ile bir süre sonra kendisini kaybettim. öyle karşı cinsin peşinden koşan birisi olmadım hiç. olmamasının sebebi çapkınlık falan değil yani. ama olmadı işte.
    liseden sonrada arkadaş olarak da yazıştık uzun yıllar. hayatıma giren çıkanlar olsa da kimsenin beni onun gibi saf ve temiz sevdiğini hissedemedim bir daha. sanki bir büyü vardı ve o bozuldu.

    hani lincoln tatile diye gitti bir daha dönmedi ya. benim bahtım da aynı lincoln gibi oldu. yıllar önce daha önce hiç tecrübe etmediğim bir girdabın içine girdim daha da dönemedim. halbuki işin başında çok umutluydum, benden beklentiler çok yüksekti. çokta güzel golle başlamıştım ama şimdi sakatlanıp oyundan alındım. saha kenarında oturmuş, ayaklarımı uzatıp maçı izliyorum. lincoln'nün rize maçında attığı harika golden sonra sakatlanıp saha kenarında oturduğu gibi aynı.

    doğru insanları olabilecek en yanlış zamanlarda tanıdım. tanımam gereken zamanlardan daha erken tanıdım.
    ve erken gelmek en acıklı geç kalış biçimidir bazen.
  • 617
    bugün 56 yorum yazılmış bir yorumda ben yazmak istiyorum. bu yoruma karşılık eğer ilk okulda olsaydık "sen linkolnün avukatımısın bee?" derdiniz inanıyorum. neyse bakalım bu adam neler yapmış da böyle bir tavırı hakediyor.

    geçen sezon durumların ne olduğunu hepimiz iyi biliyoruz tekrar anlatmaya gerek yok. teknik direktör ile uyuşmama problemleri, sakatlık vs vs. fakat yinede oynadığı maç boyunca berbat denilecek maçlar çıkarmamıştır.

    2007-2008 sezonu 24 maç 8 gol 8 asist

    gelelim 2008-2009 sezonuna hazırlık maçlarında geçen sezonun etkileri hala devam ediyor gibi gözüküyordu fakat uefa grup maçında şeytanın bacağını kırdı son saniyelerde attığı gol ile uefa kupasına kalmamızı sağladı. sezon başladı ve bence verebileceği en büyük katkıyı verdi şöyle ki;

    1. hafta galatasaray 4 denizlispor 1: dakika 75' lincoln korner kullanıyor savunmadan dönen topu hakan balta gole çeviriyor. dakika 84' lincoln serbest vuruş kullanıyor barış gol atıyor. dakika 90' lincoln gol atıyor

    4.hafta galatasaray 4 kocaelispor 1: dakika 57' lincoln ceza sahası dışından nondanın önüne atıyor, nonda gol atıyor. dakika 82' lincoln no look pası ile kewella atıyor ve kewell topu ağlara yolluyor.

    5.hafta galatasaray 4 konyaspor 1: dakika 8' lincln yanındaki barosa pasını veriyor baros klas bir gol atıyor. dakika 51' lincoln gol atıyor. dakika 62' lincoln barosa uzun bir aşırtma pas veriyor baroş gol atıyor.

    7.hafta galatasaray 3 trabzonspor 0: dakika 32' lincoln korner kullanıyor seken topu servet gole çeviriyor. dakika 60' lincoln gol atıyor.

    9.hafta galatasaray 3 gaziantepspor 1: dakika 12' lincoln gol atıyor.

    10. hafta galatasaray 1 fenerbahçe 4: dakika 2' lincoln gol atıyor. dakika 15' lincoln serbest vuruştan gol atıyor fakat geçerli sayılmıyor.

    11. hafta galatasaray 2 istanbul bşb 0: dakika 39' lincoln korner kullanıyor kewell gol atıyor. dakika 83' lincoln gol atıyor.

    13. hafta galatasaray 3 hacettepe 1: dakika 58' lincoln serbest vuruş kullanıyor savunma oyuncusunun eline çarpıp penaltı oluyor, baroş gol atıyor.

    14. hafta galatasaray 3 ankaragücü 0: dakika 61' lincoln ceza sahasının içinde buluştuğu topu barosa bırakıyor ve baros gol atıyor. dakika 62' lincoln ceza sahasına dışında buluştuğu topu no look pası ile kewella bırakıyor ve kewell mükemmel bir gol atıyor. dakika 65' lincoln, kewell ile yaptığı duvar pasından sonra topu barosa ulaştırıyor ve galatasaray 3. golünü atıyor. bu golden sonra taraftar golü atan baros için değil lincoln için tezahürat yapıyor.

    15. hafta galatasaray 3 gençlerbirliği 1: dakika 26'da gençlerbirliği burhan eşer ile golü buluyor. yenilen gol sonrası lincoln kendi kalesinden topu alıp orta sahaya getiriyor ve dakika 28'de gol atıyor. dakika 39' lincoln uzun bir bölümü koşarak topla buluşuyor ve no look pası ile barosa asist yapıyor. dakika 42' lincoln cezasahasının dışında topu nonda ile buluşturuyor, arda nondadan aldığı pas ile golünü atıyor.

    16.hafta galatasaray 4 beşiktaş 2: dakika 8' lincoln ceza sahası içine yerden orta açıyor kaleciden dönen topu servet ağlarla buluşturuyor. dakika 13' lincoln topu ceza sahasına doğru ardaya atıyor arda düşürülüp penaltı oluyor, baros gol atıyor. dakika 53' lincoln ceza sahasına girip baros ile paslasıyor daha sonrasında barosa akıl dolu bir asist yapıyor. dakika 67' lincoln cezasahasında rakip oyuncuya çalım atarken düşürülüyor ve baros gol atıyor.

    17. hafta galatasaray 2 kocaelispor 5: dakika 73' lincoln gol atıyor. dakika 83' lincoln ceza sahasında düşürülüyor, baros penaltıyı gole çeviremiyor. bu maçtan sonra skibbe ve ekibi takımdan ayrılıyor.

    evet cassio de souza soares lincoln'ün lig boyunca sadece skora etki edecek şekilde yaptığı artılar bunlar. trabzonspor maçında kırmızı kart yemiş ertesi hafta eskişehirde kaybedilmişti. türkiye kupası maçında bir sakatlık geçirmiş ve yaklaşık 1 ay boyunca oynayamamıştı bu eksiklikte sivas maçı kaybedilmişti. kayserispor karşılaşmasında ise tüm türkiyenin kabul ettiği haksız bir kırmızı kart yiyerek oyundan çıkıyor ve o maç berabere bitiyor. ertesi hafta lincolnsüz gittiğimiz antalyaspor maçınıda kaybediyoruz. daha sonra futbolculuk hayatı boyunca agresif, sinirli, itiraz eden canımız ciğerimiz cesur yüreğimiz bülent korkmaz bunca zamana kadar takımı sırtlayan lincolnü her an bir hareket yapıp maçı çevirebileceği 30 dakika oynatmamak yerine oyuncu değişikli yapıyor. verdiği açıklamada kendini "takımıma katkı sağlamak istiyorum oynamak istiyordum" şeklinde savunan lincoln bu adrenalin ile hepimizin o an ettiği küfürlerin kat kat azını sadece el kol hareketi yaparak gösteriyor. nonda'ya verdiği aşırtma pası gol olsaydı keza böyle şeyler yaşanmayacaktı ne kadar komik değilmi ehehehe. fakat bizim yüksek egolu yönetici ve teknik direktörümüz bu maçta yapılan tepkiyi büyültüp büyültüp galatasaray kulübünü ve yöneticilerini aşağılama hareketi sayarak lincolnü trambzonspor maçında oynatmıyor. maç berabere bitiyor şampiyonluk yolunda darbe alınıyor. deplasman hamburg maçına aşırı motivesiz çıkan lincoln yararlı işler yapmaya çalışıyor attığımız 2. golde %50 derecede katkı sağlıyor. maç 2-0 a geldiğinde hiç bir problem yokken maç 2-2 olduğunda nedense tüm suç lincoln'e patlıyor, şerefsiz, takım hayini ilan ediliyor ve oyundan çıkarılıyor. yapılan bu değişiklik karşısında benim tek üzüldüğüm nokta gerçekleşiyor ve lincoln direk soyunma odasına gidiyor. keşke bu hareketini yapmasa diyorum ama o anda o psikolojide neler düşündüğünü hiçbirimiz bilemeyiz. gel gelelim sonuç olarak uefa ve ligte bu güne kadar gelmemizin %50 payını tek başına sırtlayan lincoln bugün 6 bavul toplayıp brezilyaya gitti giderkende "yarın ben burda" diye bir yorum yapmış 6 bavul ile bir gün geçirecek sanırım. umarım öyle olur utandırır beni ve geri döner. yoksa ben 5 gündür üzüldüğüm gibi bundan sonrada üzülmek istemiyorum. en son dün gece rüyamda lincolne bunları demiştim şimdi burda tekrar diyorum

    -don't gone, bırakma bizi

    lincoln : tamam

    yaşattıkların için minnettarım lincoln, tünelden çıkınca lincoooln lincoooln seslerini, no look paslarını o maç içinde gülen yüzünü asla unutmayacağım. son bir kez;

    "lincoooooooooooooooooln lincoooooooooooooooooooooooooooooooln"

    not: bu yazıyı ekşi sözlükte deathravage adlı hesabımla da yazmıştım (ç)alıntı değildir yani. hatta birazdan webaslan foruma da yazacağım.
  • 2130
    arda turan'dan çok daha iyi futbolcudur. futbolcular futbollarına göre para kazanır ve lincoln'de arda'dan daha iyi futbolcu olduğuna göre ondan daha fazla kazanaması normaldir. disiplin sorunları teknik heyetin ve yönetimin problemidir. takımda kaldığı süre içerisinde arda turan ve benzer kafadaki futbolcular tarafından dışlanmıştır. istenmediği takımda da durmamışıtır. kıçına teneke bağlanıp gönderilmiştir, ona rağmen gittikten sonra kötü bir kelime söymemiştir, büyük kaptanın tam aksine.
  • 701
    yıldız futbolcuyu bağrına basmayan, yaşlı diyen,dede diyen kısacası g.tüne teneke bağlamaya meraklı olanlar hagi'den okkalı bir tokat yemişlerdi fakat uslanmamış olacaklar ki şimdi başka bir yıldızı hemen (ezik medya ile beraber) yok etmeye çalışıyorlar. (hagi ile lincoln'ü kıyaslamıyorum umarım hemen atlamazlar bu mantıkta olanlar)
    ne yapmış bu futbolcu bülent korkmaz'a "neden ben hoca" demiş. (fuck off kelimesini bülent'e etmediğini biliyoruz o kadar kör değiliz) hagi, lucescu'ya glasgow rangers maçında elindeki bantı fırlattı + çok ağır küfür etti (romanya kanallarında bu küfür deşifre edildi ağız okuyan uzmanlar tarafından hatta bende o güne ait gazete bile var yanlış hatırlamıyorsam) ardından tugay kerimoğlu dinlenmesi gereken milli takım kampından kumar oynadığı için kovuldu, hakan şükür milyonlarca dolar kazandığı dönem jeep yüzünden kavga etti, okan buruk ve hakan şükür galatasaray'dan kaçarcasına italya'ya gittiler, sasa iliç'i oynadığı maçların hepsinde takımın geri kalanı protesto etti hatta pas bile vermiyorlardı hatırlıyorsanız(gerçi o sezon en çok gol atanlardan biriydi), ümit karan yardımcı antrenore küfür etti yedek kulübesinde, bu olayların ortak özelliği hiçbir şekilde olayların bu kadar büyütülmemesiydi, lincoln olayının büyütülmesinin nedeni ise galatasaray kulübüne maddi olarak zarar verebilmek çünkü tarihinin en ağır transferlerinden biri, zaten stad yapımı konusunda zorlanan bir yönetim var, galatasaray'ın en değerli oyuncusuna saldırıp en hassas yerden kulübü baltalamaya çalışıyor bu passatçılar. lincoln kişilik olarak sabri gibi yüzsüz olmadığı için tepki göstermiştir zira sabri'yi kulüp kovmuş fakat o hakan abisinin bacaklarının arasına saklanmış ve hakan'ın nüfusu sayesinde takımda kalmıştır. (bende torpille futbolcu olsam bende orada kalmak için bi hakan şükür arardım) hepimiz biliyoruz ki lincoln için almanya'da oynanan maçlar önemlidir çünkü kendisine yakıştırılan takımı(schalke) şampiyonluk yolunda sabote ettiği etiketi vardır ve bu etiketi orda atacağı gollerle,paslarla yok edecektir. takımda her hafta kötü oynamasına alıştığımız sabri, meira, mehmet güven, ümit karan, aykut, volkan yaman gibi oyuncular varken lincoln gibi oyuncu da normal olarak "ulan bu kadar adam hep formsuz ben 60 dk formsuz oynuyorum diye beni oyundan alıyosun ayıp ettin vallahi" diyememiştir ama o anlama gelen "neden ben hoca" demiştir hoca "taktik gereği olum" filan dese belki olay yumuşayacak fakat bülent hoca da sallamayınca herif deliye dönmüştür, ben buna şaşırdım (adam nasıl olsa yıldız parasını alıyor kafasını öne eğip çıkabilirdi ruhsuz bi şekilde ama o kadar zoruna gitmiş o kadar stres yapmış ki hesap sormak istedi diye düşünüyorum) o maçtan sonra tamamen tepki amaçlı kendisini sıkmamış çünkü bülent hiçbir şekilde sinirinden birşey kaybetmemiş (belki yerli oyuncular lincoln'e tepki de verecekler bülent hocalarına yaranmak için bunu göreceğiz maçlarda) karşılıklı soğuk savaç devam etmiştir. başkan polat'da lincoln'e aklını başına alması için uyarıda bulunmuştur. lincoln'ün kişiliği hakkında bundan sonraki maçlarda göstereceği performansı gördükten sonra yorum yapmak gerekir diye düşünüyorum çünkü eğer başkan polat'a "ben oynamak istiyorum" dediyse oynar zaten bundan sonra adam gibi ama "ben bülent hocayla yapamam" dediyse adnan polat'da "sezon sonuna kadar aldığın paranın hakkını ver en azından" demiştir ve böyle bir durumda da iyi oynaması gerekir işte oynamazsa ve sezon sonunda ayrılırsa o zaman hakkında en ağır eleştirileri ben yazacağım burdan da söz veriyorum. dalga geçme konusuna dönüşen sabri, mehmet güven ve en başta bizi şampiyonlar ligine girmemize engel olan aykut erçetin takımda duruyorken, kewell ve arda ile beraber sahaya en çok yakışan adam olan lincoln'ü harcamak bu kadar kolay olmamalı. atacağı 1 gol ve bülent korkmaz'a sarılması ile beraber tüm sorunlar ortadan kalkar diye düşünüyorum.
  • 22
    heralde geldiğinden beri türkiye'nin en çok speküle edilen futbolcusu oldu lincoln. yeni hagi dendi, oynamak istemiyor dendi, küstü dendi, güçsüz dendi, alemci dendi, gidiyor dendi dendi dendi.
    fakat o galatasaray'ı çok sevdiğini ve hiçbir yerde bu kadar çok sevilmediğini her seferinde ifade ediyor.

    ben gözlerinde o borçlu ve suçlu ifadeyi görüyorum. bu sevgiye borcunu ödemek için var gücüyle çalışacağına da inanıyorum. fizik gücünü biraz yükseltirse takımı uçurucaktır. bir de şu papaz tarzı saçları kestirse tam süper.
  • 1521
    gün içerisinde hakkında 56 adet yazı yazılınca bir anda rıdvan dilmen'e no look pass verdiğini sandığımın gadasını almadığım. rıdvan da: ''messi kenarda oturduğu için kesinlikle çok üzülüyor'' dedi. yırtık dondan fırlayan ibrahim toraman ise: '' cangele bana tam 6 kez parmak attı'' dedi. ibrahim üzülmez: '' tirlikle yemek yemeye indi o yüzden kavga ettim'' dedi. sergen yalçın: '' yani inanılır gibi değil'' dedi... al dedi git dedi, bana ver dedi, çocuklarını aldı da gitti dedi. ''hacı ben sağa öyle mi didim'' dedi.
  • 2414
    lincoln'e hagi'den sonra en iyi on numaramız diyen bir insan sneijder'in fener'e sağlı sollu sallayıp bok gibi oynadığımız maçta maçı kazandırdığını, juve'yi bitiren golü attığını, başta bursaspor olmak üzere bilimum türk takımlarının üzerinden dozerle geçtiğini çabuk unutmuştur. hatta artırıyorum. sneijder'in etrafına düzgün bir yapılanma kursaydık şu an hagi mi, sneijder mi diye tartışıyor olurduk.* lincoln gibi çıtkırıldım bir pısırık ise kulüp tarihindeki değil en iyi 10 numara, kulübün hiçbir en iyi kriterine giremez.

    ha şu da var. lincoln'ü çekemeyip de ona kin tutan, derbide volkan adamın üzerine üzerine yürürken hiçbir şey yapmayan yeniçeri tayfasının da allah bin belasını versin. hatırladıkça tiksinti geliyor insana.
  • 964
    iki tane no look pası, 22 asisti ve milan baros'a attırdıkları olmasaydı şu an galatasaray futbol takımının orta sıralardaki bir anadolu takımından hiçbir farkı olmayacaktı ve muhtmelen tarihimizin en kötü sezonunu geçiriyor olacaktık. açın da izleyin kardeşim ilk yarıda bu adamın neler yaptığını. sonrada maç seçen oyuncu istemiyoruz diyorlar, sen bu adamın huyunu suyunu bile bile aldın, o zaman oynaması için elinden geleni yapacaksın. barca barca diye bağırıp, ofansif, göze hitap eden futbol diyenler aynı futbolu takımımızda da görmek istiyorlarsa bu lincoln gibi oyuncuların sayesinde olur.

    http://www.youtube.com/watch?v=bSJaiU3Fd_Q
  • 2392
    herhalde 10 küsur seneye tekabül eden gheorghe hagi-wesley sneijder aralığında en güzel oyun kuruculuk görevini yapmış, oynamış ve oynatmış olan oyuncuydu. kırılgan yapısı, çok da disiplinli biri olmayışı ve o dönemki olumsuz kulüp şartları gibi etkenler birleşince bıraktığı etki haliyle uzun soluklu olamadı.

    ama harbiden de güzel oynardı, özellikle de topla arası çok iyiydi. böyle futbolcularla belki başarı gelmez ama çok güzel göz pası silinir.
  • 2703
    medya lincine ve taraftar satışına maruz kalmıştı. maddi olarak verilen sözlerin kendisine tutulup tutulmaması yönetimin problemi. sözleşme imzalarken profesyonel olan futbolcular saha içinde amatör oluyorlar. neyse asıl sıkıntı adama sahip çıkılmadı. şimdilerde çok övülen(!) ama saha içinde her türlü pisliğin mimarı olmuş olan volkan demirel, durduk yere hem de bizim sahamızda lincoln 'ü dövdü. dayak yiyen lincoln volkan ile aynı cezayı aldı. onur sahibi hiçbir sporcumuz (parada profesyonel sahada amatör) volkan 'a haddini bildiremedi. zavallıca korktular. tüm medya ve taraftarımız lincoln 'ün volkan 'a küfür ettiğini söyledi. golü attık ama anında volkan adama saldırdı. bu adam ne arada küfür etti? 1 tane kamera görüntüsü çıkmadı küfüre dair. volkan zaten sürekli kavga edip ahlâksızca işler yapan adamken, suçlu lincoln oldu!

    ayrıca sanırım ankaraspor maçı idi. lincoln top sektirdi diye erdoğan arıkan ve futbolcular tarafından darp edildi. o maçtan sonra şeytan rıdvan lincoln 'ü suçladı. taraftarımız o tuzağa düştü. erkek(!) olan hiçbir futbolcumuz da takım arkadaşına sahip çıkma onurunu gösteremedi. halbuki benzer hareketleri alex ve roberto carlos da yapmıştı ama onlar alkışlanmıştı.

    değil lincol! şimdiki icardi olsa yine aidiyet duymaz.

    ben o dönemde takım arkadaşına sahip çıkmayan hiçbir futbolcuyu affetmiyorum. volkan sonradan, baros, sabri, hasan şaş, arda vs. saldırdı. şimdi deprem nedeniyle ağlaması umrumda değil. milletin anasına avradına küfür ederken çok mutlu idi.

    neyse konu volkan 'a döndü. açıkçası lincoln 2008 şampiyonluğunun mimarıdır. gençlerbirliği maçında attığı golü fb tvden dinlemiştim. orada o maçı alıp sinyali çakmıştı. kendisini izlemek büyük keyifti. sadece ona hakketiği gibi davranamadık ve onun yerine deplasmanda oynamama sözü verilen elanoyu aldık. elano ise tam komedi idi. hagi snaijder arası karanlık dönemi aydınlatacak tek kişi idi lincoln ama olmadı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın