• 1801
    turkiye'deki tum taraftarlar gibidirler. bu kadar kalabalik bir grubun tamami bir degildir. stada gidenleri de bir degildir. kimi futbolcunun olmus yakinlarina, kimi yasayan yakinlarina kufreder. turkiye iste. ankara'da yuzden fazla insanimiz katledilince konya'da onlarin anmasini yuhalayanlarin icinde konya, besiktas, galatasaray, antep, karsiyaka, fenerbahce, trabzonspor, sivasspor, rizespor vs taraftarlari vardir mesela.
  • 1803
    türkiye'deki tüm taraftarlardan daha uçuk, daha problemli, daha hayalperestler. her takımın taraftarı biraz uçuktur, hayalperesttir ama başka hiçbir taraftar bu konuda beşiktaşlıların eline su dökemez. yıllardır hevesleri kursaklarında kala kala, galatasaray'ın fenerbahçe'nin altında ezile ezile gerçekleri duymaya bile dayanamayacak, kendi kendilerini gerçeklerle alakasız şeylere inandırıp bir de bunları yüksek sesle söyler hale geldiler. ciddi manada psikolojileri bozuk bu insanların. "evet abi biz o kadar da başarılı bir kulüp değiliz" dememek için girebilecekleri her deliğe giriyorlar, işin kötüsü kendileri de söyledikleri safsatalara inanıyorlar.

    "sevinmek için sevmedik" martavalı (öyleyse doğduğun yerin takımını tutsaydın, niye üç büyüklerden birini tutuyorsun),
    "garibanın güçsüzün yanında duracak karakterde olduğumuz için beşiktaş'ı tuttuk" teranesi (evet amına koyim 8 yaşındayken dünyadaki bütün kulüplerin listesini çıkarıp, kendi hayat felsefene en uygun kulüp olarak beşiktaş'ı seçtin),
    normal bir hukuk devletinde hapis cezasıyla yargılanacak olan gökhan töre'yi savunmak için bugüne kadar savundukları her ahlaki prensibi çiğnemeleri (hakan çalhanoğlu'yu yalancılıkla bile suçladılar asdfkjkh),
    uefa kupası'nı almamızı küçümseyip, "ipswich town bile almış nedir yani" deyip orada tur atlayınca sevinçten sapıtmaları,
    "türkiye'nin en büyük taraftarı" dedikleri, yere göğe sığdıramadıkları çarşı grubu'nun 8 yıl boyunca yıldırım demirören'i göndermek için dişe dokunur hiçbir tepki verememesi,
    işin bütün detaylarını eşek gibi bildikleri halde hala "devlet size beleşe stat yaptı" mavalını okumaları,
    "biz çok duyarlıyız, ayrımcılığa karşıyız" deyip rakiplerinden "sarışın kızkardeşler, bilmemnere yosması" diye bahsetmekte bir beis görmemeleri,
    fenerbahçe güçlüyken bizi bırakıp fenerbahçe'ye saldırmaları, biz güçlüyken fener'le barışıp bize saldırmaları, bu uğurda "beşiktaş gelsin bizim statta oynasın" dedi diye aziz yıldırım'ı bile övecek kadar alçalmaları,
    bütün bunları "çok seviyoruz aaabi, siz kötü günde takımının yanında olmayı nereden bileceksiniz" diyerek savunmaya çalışmaları, rakibine saygısızlığı ve aptallığı marifet zannetmeleri....

    ciddi söylüyorum, ortalama bir fenerbahçeliyle oturup futbol konuşmayı beşiktaşlıyla konuşmaya yüz defa tercih ederim. fenerlinin en azından gerçekleşmiş, herkesin kabul ettiği olayları inkar etmek gibi bir huyu yok. orta düzeyde zekaya sahip, mantıklı bir insan zaten böyle bir şeye kalkışmaz çünkü. fakat beşiktaşlıyla futbol konuşmak masai kabilesi'nden biriyle rölativistik fizik konuşmaya benziyor. "he tamam" deyip geçeceksin, en ufak biçimde muhatap olmayacaksın.

    misal geçen sene arena'da fenerbahçe'yi yendiğimiz maçta bruno alves kırmızı kart görmüştü, fenerbahçelilerin neredeyse tamamı alves'i suçladı ve kabahati kendi futbolcusunda ve takımında aradı, hakemin adını anan yoktu. beşiktaş'ı yendiğimiz maçta veli kavlak kırmızı kart gördü, beşiktaşlılar "satılmış hakemler, oç federasyon, sneijder'e niye kart çıkmıyor, saray'a gittiniz diye hakemler sizden yana, bir önceki maçta atiba'nın atılmasından belliydi zaten" diye bir başladılar, sezon sonuna kadar da susmadılar zaten.

    maç kazanıyorlar, şişinmelerinden yanlarına yaklaşılmıyor. maç kaybediyorlar, "hakem, federasyon" diye zırlamalarından geçilmiyor. her derbiden önce "sizi şöyle yeneceğiz, böyle oturtacağız" muhabbeti yapıyorlar, derbide bunları yeniyoruz bu sefer "burak yılmaz öyle yaptı, melo şöyle yaptı" muhabbeti başlıyor. lan bari yenilince bir susun ya. iki dakika sportmenlik yapmayı, rakibinizi tebrik etmeyi öğrenin anasını satayım. her şartta konuşuyor, her durumda kendilerini övüyorlar. tekrar söylüyorum, bütün bu histerik davranışlar psikolojik olarak büyük problemlerin göstergesi. klinikte muayene ettirsen çoğunluğu hastadır bunların.

    ağır galatasaraylı olsam da, çocuğum olduğu zaman gönlünden geçen her takımı tutmasına müsaade edeceğim, benim için en önemli şey çocuğumun mutlu olmasıdır. ama beşiktaş'ı tutmasına ne olursa olsun müsaade etmem. gerekirse harçlığını keser, maç izlemeyi yasaklarım, ama yine de beşiktaş'ı tutturmam evladıma. sen o kadar gözünden sakınıp büyüt, yetiştir, çocuğun gitsin böyle bir illete bulaşıp kendi hayatını mahvetsin. sorumluluk sahibi hiçbir ebeveynin böyle bir hata yapmaması, çocuğunu göz göre göre ateşe atmaması lazım.

    çocuğunuzun beşiktaş'ı tutmasına izin vermek, onu bonzai'ye alıştırmaktan bile daha korkunç bir hatadır. çünkü ölüye bir gün, deliye her gün ağlarsınız.
  • 1806
    14 aralık 2015 beşiktaş galatasaray maçı'nda yenilmeleri halinde mağlubiyeti nereye bağlayacaklarını merak ettiğim topluluk. daha önce melo'ya, sonra sneijder'e bi ara sahaya giren kendi taraftarlarına falan bağlamışlardı. kendilerinden yaratıcı işler bekliyorum. şu aralar ekşi sözlükte ''galatasaray'ın ankaragücü'nü 8-0 yenmesi'' başlığı altında ağlamaktalar. sanırım adresleri orası olacak.
  • 1809
    hiç bir şeye yanmam da şu koyduğumun eziklerinin koyduk mu nidaları ile sevindiğine yanarım.

    ağzının ortasına terlikler vurduğumun ezikleri,

    sahasında iskender bey denen takımı yenmekle övünen loserlar,

    fakir edebiyatının yılmaz temsilcileri,

    en büyük gururu, deli sikmiş gibi anlamsızca bağıran taraftarı olan topluluk,

    galatasarayın yaşattıklarını rüyasında görse abdest alacak dallamalar,

    siz galatasarayın ancak sakalını kesersiniz ama o sizin sülalenizi...

    bu da burada kalsın!

    (bkz: 14 aralık 2015 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 1812
    14 aralık 2015 beşiktaş galatasaray maçında kendi kadrolarındaki oyuncuların mahiyetini düşünmeden sahanın, belkide ligin en temiz, işini en iyi yapan, en efendi oyuncusuyla fernando muslera ile dalga geçmişlerdir.

    ekran başında ben kahroldum muslera'nın böyle bir muameleye maruz kaldığına. önce tribündeki o it kopuk sürüsüne, sonra onların ağzına malzeme veren ama formanın hakkını veremeyen oyunculara sinirlendim. kamera bir ara muslera'ya döndü, yüzünün halini gördüm bir daha kötü oldum.

    sonra anladım beşiktaş'ın bu loserlığının, taraftarının durmadan sürünmesinin sebebini. sonuna kadar hak ediyorlar "8-0"ı, 3. olmaları, "umutlanıp utandırmayın"ları, gün yüzü görmemeleri. hepsi müstahak. durmadan "cefa", "feda", "şeref bey" goygoyları yapıp, 10 maçta 1 öne geçtiklerinde hemen "şerefsiz galatasaray", "muslera fışt fışt muslera" tezahüratına dönüyorlar. sadece stattakiler değil, sosyal medyada orada buradaali sami yen'e varan küfürler gırla. güçlü ve başarılı olmanın vakurluğu yok bunlarda. hak etmiyorlar. bu sene de şampiyon falan olamayacaklar. ilahi adalet diye bir şey var.

    bunlara "hasan kabze'nin darbeleri", masa başında işlerle yıldız ekletme ezikliği, atla şike yapmanın utancı müstahak.
  • 1816
    bazen fenerbahçe taraftarından bile iticidir. hadi fenerbahçe taraftarının kafası başka dielim de, bunlar son 20 senede 2 şampiyonluk yaşayıp, kimsenin salmamamasına rağmen bu özgüvene ve bu saçmalığa nasıl ulaşabiliyorlar. her güzel, olumlu şeyi üzerlerine alıp kötü hiçbir şeyde sorumluluk almaları da ayrı bir konu zaten... (gezi olayları'nda bunlar her şeyin organize eden, gidip sadece tek başına taksim'de, gezi parkı'nda yatan, bir yürüyüş olsa kesin organize eden olurlarken; sahalarında oynadıkları derbide 80 bin kişi içeri girince, ya da inönü'de eboue'ye ırkçılık yaparlarken, ''aaaa onlar beşiktaşlı diil ki'' moduna girebilen müthiş kafa yapısına ve zaman zaman inanılmaz iticiliğe sahip taraftar topluluğudur...)
  • 1820
    m.q. tinercilerini 4.5 yıl sonra konuşturduk ya, ulan galatasaray!

    hepsi çıkmış mağaralarından günlerdir yaygara koparıyorlar. sorsan sevinmek için sevmedik derler, adamlar sevinmeyi bile bilmiyor amk ya. yok böyle görgüsüzlük. nereye baksam saçma sapan yazılar, konuşmalar. daha düne kadar "abi biz niye sizi yenemiyoruz" diye bana ağlayanlar, şimdi salyalar saçarak seviniyorlar.

    neyse bunlar da geçer siz yine ye "bu lig için fazla şerefliyiz, 8-0, ankaragücü, şerefli 2.lik * " diye ağlarsınız.

    allah kimseyi bunlardan yapmasın ya rabbim, çekilecek gibi değiller.
  • 1821
    ekşisözlükte yüzlercesi vardır. bir programda dizide beşiktaş adı geçer başlarlar aynı şeylere. bir maçları olur debede 4-5 entry uçuyoruz tek rakibimiz pegasus (u: dilim varmadı thy demeye :\ ) falan. en azından fenerliler direkt bel altı vurmaya çalışıyor mücadele edebiliyoruz . bunların çoğu sevinmeyi bilmiyor "bak sizi nasıl yendim" "sizi biz yendik biz biz biz" gibi sabah akşam entry kasıyorlar.
  • 1824
    jimnastik kulübünün birçok branşta şubesi var...
    ama bu şubelerinden bir tanesinin bile elle tutulur birbaşarısı yok...
    futbolda şampiyon olduğu yıllar makasın çok açılmadığı yıllar ki avrupa maceraları için makas artık bahçe makası oldu...
    basketbolda o süper sezon diye adlandırdıkları sezon lokavtla-ergin atamanla geldi...
    ergin ataman ayrıldıktan sonra yağızer uluğ bile çare olmadı dertlerine...
    erkek voleybol takımı sondan 2.sırada-bayan voleybol takımı 2.ligde mücadele ediyor...
    parkede ekol beşiktaş hentbol dedikleri branşta bile rakipleri belediye takımları...
    çok övündükleri bu branşta ne galatasaray var ne de suyun öte yanı ki başarılarının sırrı aslında bu...
    katıldıkları hentbol cl liginde göz önünde olmaması yüzünden kimse dalga geçmiyor...
    grubu 1 yazıyla bir galibiyetle son sırada tamamlıyor...

    şimdi uzun bir girişten sonra bu mal değneği arkadaşların hangi başarı hangi büyüklükten bahsettiklerini anlamak zor...
    sevinmek için sevmedik gibi çok klişe bir yalan daha duymadım...
    hem sporun bu kadar branşında ezik olacaksın hemde kendini kaf dağında göreceksin...
    artık bu tinerden öte bir maddenin kafası...
  • 1825
    hiç bir şekilde dikkate almadığım taraftardır. hatta kendilerinin beşiktaş'ı bu kadar tutmaları da çok saçma gelmektedir. bazı zamanlar da şunu da düşünmüyor değilim. galatasaray ve fener bahçe arasında yıllardan gelen bir rekabet evet var. fakat beşiktaş taraftarı profili şu şekildedir. etliye sütlüye karışmayan aman bana ne 22 kişi bir topun peşinden koşuyor bu karışıklığa gelemem ben bir takım tutayım o da beşiktaş olsun diye düşünen, futbol bilgisi nadir olan kaostan uzak, dingin ve sakin yaşam isteyenlerin tercihidir. bir dikkat edin etrafınızda ki beşiktaş'ı tutanlara o kadar da futbol hastası olmadıklarını göreceksiniz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın