resim
Aydın Yılmaz
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:37
Boy:1.79
Uyruk:Türkiye
  • 3600
    altyapıdan kendisi kadar bile oyuncu çıkmıyor artık. her altyapı oyuncusunun gözü kapalı ilk 11 seviyesinde oynama kapasitesi olmasına gerek yok. şampiyonlar ligi kadrosuna 24., 25. isim olarak kayıt edersin, gelir seni braga deplasmanında gruptan çıkarır. bu işler böyle, ultra bir oyuncu olmadan da kadromuzda aydın yılmaz, sabri sarıoğlu, mehmet güven, uğur uçar, ferhat öztorun gibi isimler barındırmamız gerekiyor.
  • 321
    ah be aydın'ım ah, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil... bir mektup yazıyorum şimdi sana hem de en açığından. yeni açık'ta büyümüş bu abini iyi dinle, yazdı mı açık yazar!

    öncelikle, bazı garip huylarım vardır benim. çok zor deplasmanlarda eğer maça gidemediysem, bazen uğur yapıp izlemem maçları . 90 dakika sahada en çok koşan topcumuzdan daha çok sıkıntı çekerim ekran karşısında. kalp sağlığım için besel yiyorsam sebebi sensin ulan galatasaray. her neyse beni geçelim. konya zor bir deplasman, 2005-2006 sezonu çok sıkıntılı bir sezondu. zira önceki yıl şampiyonluğu vermişiz mayıslarda yüzü asıklara. sezon başı trömsö denilen bir takıma elenmişiz. italyanlar anneciğim türkler manşeti atmaz olmuş, leeds united'lılar içten içe sevinmiş ama kimseye söyleyememişler, şampiyonlar ligi müziği arabesk çalıyor, star tv logosu bir anlam ifade etmiyor, ki biz uefa'ya bile gidememişiz. senle ilgili her sezon için romanlar yazarım ulan galatasaray, o yüzden burada keselim aydın'a gelelim.

    dış dünyayla bağlantımı kesmişim, konya maçının bitmesini bekliyorum, puan kaybı fener'le olan puan farkının 6 ya da 7'ye çıkması demek. tamam artık maç bitmiştir deyip geçiyorum bilgisayar başına skoru öğrenmek için. açık olan galatasaray.org'un canlı anlatım sayfasını yeniliyorum, kalbim güm güm, dakika dakika yavaş yavaş iniyorum aşağıya, 1.dk, 2.dk, 3.dk, 5.dk, 15.dk,30.dk, 45.dk, 60.dk, derken "goooool gooool gooool, galatasaray'ımız konyaspor karşısında 1-0 önde" yazısını görememenin verdiği stres ve o acının verdiği kalp sıkışıklığıyla bir an önce "goooool ulan gooool" yazsını görmek için daha da hızlı indiriyorum sayfayı aşağıya. dakika 90 ve sonuç hüsran, daha "maç bitti" yazmamış ama gitti diyorum maç.* bende başka bir huy daha var. istemediğim bir skorlarla karşılaştığımda inanmak istemiyorum, mutlaka ikinci bir kaynaktan teyit ettirmem gerekiyor. ua forum'u açıp maç başlığında son postta geliyorum. sonuç benim için çok daha büyük bir hüsran, son postta sadece "gol aydın" yazıyor. kısacası benim güzel kardeşim aydın, daha senin oyuna girdiğini bile bilmiyorum, geçmiyor bile aklımın köşesinden. ezbere mi biliyorum konya'nın kadrosunu? memlekette aydın mı yok, mutlaka atmıştır biri diyorum. benim için sonuç konya 1 - galatasarayım 0. kaynar sular iniyor başımdan aşağı. gözler nemli, birazdan tuğyan olacak gözyaşlarım. son kez galatasaray.org'u yenileyip skordan emin olmak istediğimde ise kalın puntolarla yazılmış "gooooooll goolllll gooool" yazısını okuyunca asıl gerçekle karşılaşıyorum. ölümden uyanıyorum resmen, odanın içinde yuvarlanıyorum. şimdi söyle nasıl tasvir edeyim sana o sevinci? edemem ki...

    şeniz, mutluyuz, 3 gün sonra mabed'e akıyoruz. giresunspor maçında kapalı'yı "anelka, lusyano ellesin dursun, 90'da aydın koysun alem göt olsun" diye inletiyoruz. sen de yine o maçta harika oynayıp çakıyorsun golünü, tamam diyoruz bu çocuk tamam..!

    ama olmadı be aydın olmuyor. şimdi sana karşı ince bir sitem içindeyim ve bu dizeleri yazıyorum.

    gençliğine yazık be aydın'ım. sen ki yarıp rakip defansı rakip kaleye akacakken, golleri, asistleri sıralayacakken yerinde saydın geçen bu yaklaşık 4 sene zarfında. dayanamıyorum saha içindeki o çıt kırıldım duruşuna. yüzünde hep faili meçhul bir hüzün. sevgilisi terketmiş ergenler gibi melankolik travmalar geçiriyorsun sanki. çoğu zaman sanki olmaması gereken bir yerde yakalanmışlar gibisin saha içinde. şaşkın, ürkek.

    ne bilim be aydın'ım. ben bile tribünde parçalarken kendimi, saçımı başımı yolarken, senin saha içinde o mücadeleden soyutlanmış halini gördükçe dayanamıyorum bu duruma. ne bilim, biraz hırs, biraz mücadele, biraz rakibi ısırma, hadi rakibi geçtim en azından topa biraz daha sert, biraz daha atik olman gerekmiyor mu be!

    şimdi sen, milyonlarca galatasaraylının rüyalarına bile giremeyecek ortamda büyümüşsün. daha 17 yaşındayken a takıma neredeyse şampiyonluğa eşdeğer maçı kazandırmışsın. konya'da golünü çakıp daha önce imrenerek izlediğin, koskoca hakan abini, ümit abini, taa kalesinden mondragon abini peşinden koşturmuşsun. sen ki, bizim giymelere kıyamadığımız parça forma'nın membaından çıkmışsın. neyin eksik be aydın! çoğu insanın düşünmeden her şeyini verecekleri bir yerdesin. belki yan yana gelsek kalbimizin duracağı adamlarla aynı havayı soluyorsun. peki oluyor mu bu yaptığın be aydın! yapma be aydın'ım. bir elin yağda, diğeri murassa!

    şimdi biz, kıyamıyorsak sana, bundan bir şey olmaz diyemiyorsak, emin ol konya'daki o golün ve altyapımızdan çıkman yüzü suyu hürmetinedir. gözünü aç be aydın! suyun karşı tarafındaki camiada 6 ay top oynamayanın rotasını anadoluya çiziyorlar. bu camia senelerdir patlayacaksın diye bekliyor seni. zaten bu taraftar senelerdir senin bir üst jenerasyonun olan abine kolay kolay gösterilemeyecek sabrı gösterdi. o bile bu sezon oldu be aydın! rijkaard senin için büyük bir şans dedik, ümitlendik. ama yok be aydın, ben hala göremedim sendeki o sürekli ışığı. ara sıra parlayıp söndün. bozuk saat gibiydin.

    ne bileyim be aydın, demin de dedim ya, biraz daha hırs, biraz daha mücadele. arkadaşların, abilerin 2 saat çalışıyorsa sen 5 saat çalış. hayır bildiğimiz kadarıyla gece hayatın da yok, daha bir mankenle anılmadı adın. gizli gizli geceleri ortamlara mı akıyorsun da bu kadar uzaksın formdan? anlamıyorum ki...

    ben kolay kolay kendi futbolcumdan soğumam ama en azından artık benim gözümde yitiyorsun be aydın. bu sezon da olmazsa daha da olmaz artık. tolerans molerans kalmaz.

    her neyse, bu açık mektup benden sana içten bir sitem olsun. sitemim de duam olsun. aydınlığımız ol artık!

    son sene! son şans!
  • 3123
    kimse kusura bakmasın da bu noktada iş taraftara düşüyor. bu vasıfsızla sözleşme yenilemenin en ufak bir mantığı olmamasına rağmen sözleşme yapılırsa, bu açıkça dalga geçmektir.

    bir şekilde yönetime sesimizi duyurup gerekli ultimatomları vermek lazım. store'lardan alışveriş yapmama, maçlara bilet almama gibi vs.

    yurt dışında bu şekilde belli bir taraftar kültürü olan takımlarda öyle tepkiler verilir ki o adamı kulüpten içeri sokamazlar. bizim ülkede sözde en ateşli taraftarlar biziz ama kuru sıkı. şimdiye kadar taraftar baskısıyla engel olunan hangi olay var?

    bu kulübün başında aziz gibi tamamen kendi dediğini yapan adamlar da bulunmuyor.
  • 1900
    gün itibariyle türkiye iş bankası bahçeşehir şubesinde karşılaştığım futbolcumuzdur.

    yaşım bankalarda dramatik bir figür çizecek kadar değil ancak bankaya işimin düşmesini sağlayabilen bir noktada. yurt dışında kendi kazandığım bir burs sayesinde okuduğum iyi bir üniversitem, görece iyi bir aile hayatım (maddi & manevi) ve gelecek vaad eden bir duruşum var. en azından etraftakilerin genel yorumu bu yönde.

    neyse derdim kendimi ifşa etmek değil. üst katta belli bir takım banka işlemlerini hallettikten aşağıya doğru, veznelerin olduğu bölüme indim. aydın kapının önünde numarasını almış bir şekilde sırasını bekliyordu. o noktada kendisine sadece kendisinin kendisi olduğundan emin olmamı sağlayacak kadar baktıktan sonra hemen yanındaki dolaba yaslanarak ben de elimdeki numarayı beklemeye başladım. o arada veznedarlardan biriyle bir müşteri arasında hemen her saat her bankada yaşanabilecek türde bir kavga çıktı. aydın pek ilgilenmedi veya ilgilenmiyor gibi gözüktü. herkesin seni tanıdığı bir ortamda kimseyi aslında tanımıyor olmak ilginç bir psikoloji olsa gerek.

    bunun akabinde bekleme koltuklarından bir kaç hezeyan yankılandı veznedeki memurlara doğru. aydın bekledi. ben bekledim. biz bekledik. insanlar biraz daha tartıştılar kornaya basınca yolun açılacağını zanneden umarsız şoför edalarıyla.

    o noktada gerçekten merak ettim yavaştan üfleyip sıkıntı emareleri göstermeye başlamış olan aydın'ın aklından geçenleri. aramızda 4-5 yaş ya var ya yok. ben ondan biraz daha uzunum belki biraz da kalıplı. kendisinden daha fazla dil bildiğimi de varsayabilirim herhalde. ama işte ta 5 sene önce attığı golle o bahçeşehir'i talan etmemi sağlayan aydın'dı o. belli bir dönem için elindeki her dinamitin götünde patladığı bir taraftarın yeteri kadar patlamadığı için eleştirdiği aydın'dı o. eleştiriler tamamen yersiz de değildi ancak şanssızlıklar vesaire derken bu adamın günahının alındığı dönemlerin eleştirilerin haklı olduğu dönemlerden daha fazla olduğunu düşünüyorum.

    şimdi evli mutlu çocuklu bir adam profili çiziyor. takımı şampiyonlar ligi'nde son 16'ya sokan golün sahibi olurken hocasının da sürekli olarak takımda yer verdiği bir isim. ancak yine de zor. futbolcu olmanın, herkesin bildiği bol sıfırlı maaşlar altında ezilmenin ve bunun getirdiği sosyo-kültürel sıkıntılarla baş etmenin zor olduğunu bir kez daha hatırlattı bana aydın'ın bu fazlasıyla sade vatandaş duruşu.

    sonra ne mi oldu? ben işimi hallettim ve çıktım. aydın ise kös kös bakıyordu. kim bilir belki de aklında 5-10 saat sonra start vereceği yeni sezon hazırlıları vardı.

    iyi bir ikinci yarı olsun sade vatandaş aydın!

    (bkz: entry'de montaigne tadı aramak)
  • 2897
    teknik ekip kendisini kadro dışı bıraksa var ya idam sehpasına tekmeyi ben vururum ama yönetimin kararına saygımdan ses etmiyorum. yoksa her şeyiyle safi zarardır ve çöp futbolcudur. bakmayın arada duygusal damarımız kaşınıyor (özellikle de o ayak kırılma olayından dolayı) ama şu an gidip de eski futbolcumuz ferdi elmas'ı geri alsak aydın yılmaz'dan eksik oynamaz. hatta fena da olmaz.

    hani iyileşmiş de artık belki kadroya falan girecekmiş beyimiz zahmet olmazsa, bir işe yarasa bari... son mu artık bu sezon? gitse de kurtulsak. 7 numara boşa çıksa her şeyden önce. gece gece sinirim tuttu aq herkese bulaşabilirim.

    edit: evet bu haziran sonmuş. nasipse 4 aya arrivederci sırma saçlı yakışıklı.
  • 3280
    ibb'de kiralık oynarken hatırlıyorum. galatasaray maçında oyuna girip herkese "oha bizim aydın'a bak nolmuş böyle" dedirtmişti. sonraki yaz tüm forumlarda vs. kadro yapılırken herkes arda'yı sola, aydın'ı sağa yazıyordu. iki altyapı yeteneğimizin kanatlarda olduğu bi takım. hayali bile güzeldi. sonra harry kewell alınınca kendisi hamle oyuncusu olarak kullanıldı ancak oyuna sonradan girdiği maçlarda bir türlü beklediğimiz katkıyı vermedi. sonraki sezon skibbe yerine frank rijkaard geldi, arda'yı ortaya çekti, aydın'ı 11 oynatmaya başladı. uefa ön elemelerinde ve ligde çok iyi bir ağustos-eylül dönemi geçirmişti. sonra tabi ki klasik olarak düşüşe geçti ve forma yüzü göremedi...

    bu kadar fazla hoca, hem de kariyerli hocalar tarafından inatla şans verilmesine rağmen gıdım ileriye gidemeyen, kendini geliştirmeyen oyuncu. karakterinde zerre agresiflik, kararlılık yok. potansiyeline ulaşabilse inanılmaz fuleli, üst düzey dribbling yeteneği olan bir oyuncumuz olacaktı ve hatta avrupa'da adı konuşulacaktı belki ama işte kafasızlığından, pısırıklığından olmadı. kendisinden hala bir şeyler beklemek çok absürd. yıllardır bunca inancı, desteği, şansı boşa çıkartırken galatasaray'dan kamyonla para kazandı ve 3-4 tane maçı çıkartırsanız hiçbir şey vermedi kulübe.

    git, başakşehir'de oyna işte. hayatın bozulmaz, yine istanbul'da yaşarsın, daha çok süre alırsın vs. ben galatasaray'ın çocuğuyum deyip yedeğin yedeği olarak burada kalmayı istemek bile gereksiz. birileri senin kalmanı istiyorsa daha da gereksiz.
  • 1514
    futbol o kadar güzel, güzel olduğu kadar da enteresan oyun ki günü günü, anı anını tutmuyor, her an değişik yorumlar, anlık sevmeler sövmeler olabiliyor. işte bunun en iyi örneklerinden birisi galatasaraylı futbolcumuz aydın yılmaz'dır !

    aydın yılmaz, 24 yaşında olup galatasaray'ın alt yapısından çıkmış bir oyuncu ve kiralık gidip gelmeleri dahil galatasaray'da 2005-2006 yılından beri forma giyen, sağ kanat oyuncusudur.

    ilk kez 2005-2006 yıllında forma giymeye başlıyor ve o sezon oynadığı 12 maçta 1 gol atıyordu. attığı ilk gol, 22 ocak 2006 konyaspor galatasaray maçının 90. dakikasında geliyor, taraftar o golle sevinip, aydın'a iyice ısınmaya başlıyordu, güzel başlamıştı herşey yani. sonraki sezon* sadece 3 maçta forma giyebiliyor, iyi performans sergileyemiyordu ve sonra kiralık olarak 2007-2008 sezonunda önce ilk yarı da manisaspor'a sonra burada sakatlanıp hiç oynayamadıktan sonra ikinci yarı istanbul büyükşehir belediyespor takımı'na kiralanıyordu ve burada* 7 maç forma giyebiliyordu. sonra tekrar 2008-2009 sezonunda galatasaray takımı'na geri dönüyor ama eskisi kadar taraftarların büyük beklentileri eşliğinde gelmiyordu, o sezon da galatasaray forması ile 15 maça çıkarken tek gol atabiliyordu, o gol de 6 mart 2009 galatasaray bursaspor maçının 31. dakikasında ivankov'un geri pasında yaptığı hatadan geliyordu. 2009-2010 sezonunda ise, galatasaray formasını 11 maç giyebilirken maalesef yine istenen performansı sergileyemiyordu ve bu nedenle devre arasında eskişehirspor takımı'na kiralanıyordu, orada da sadece 9 maça çıkarken gol atamıyor, iyi oynayamıyordu. sonra ki sezon 2010-2011 sezonunda tekrar galatasaray takımı'na dönüyor, 19 maçta forma giyerken tek gole imza atıyor* ama maalesef yine büyük bir hüsran yaratarak istenilen forma bir türlü ulaşamıyor ve artık taraftarların oyuna girerken isyan ettiği, takımda görmek istemediği oyuncular arasına giriyordu.

    ve bu sezon, 2011-2012 sezonu fatih terim hoca ile takıma tekrar girmeyi başarabiliyor, ilk 11 olmasa bile daha fazla süre almaya başlıyordu. ama yine de fatih hoca bile oyuna aldığında, takım iyi gittiği halde bile tribünden "aaa aydın olmaz" sesleri geliyordu, hatta ilk yarının sonunda aydın yılmaz'ı bedava verelim üstüne de para verip kayserisporlu amrabat'ı alalım deniyordu, ama işte futbol öyle bir oyunki bir anda geride kalan formu bir iki maç güzel oyunla unutturabiliyor.

    aydın yılmaz'ın tek avantajı, şu an teknik direktörü olan fatih terim'dir. sayesinde biraz olsun eski formuna ulaşmaya başlamıştır. 2011-2012 sezonunda hala ona güven varken oynamış olduğu maç sayısı yalnızca 9. bu maçlarda ise 1 gol atabiliyordu*.

    ve normal sezon biterken yine de taraftarlar tarafından çokta istenen bir oyuncu durumunda değildi taa ki, 2011-2012 süper final şampiyonluk grubu'nda oynanan, * beşiktaş-galatasaray maçına kadar. bu maçta oyuna 61. dakika da dahil ediliyor ve eski oyunlarına göre daha iyi oynuyor ve dakika 79'da galatasaray'ın 2.golüne güzel bir şutla imza atarak birden gündeme oturuyordu.

    işte başlangıcı 22 ocak 2006 konyaspor galatasaray maçında sonradan oyuna girip son dakika da attığı golle taraftarlar tarafından sevilerek başlayan ama geçen 5 sezonda vasat oyunu sayesinde sevilmeyen oyuncu durumuna gelen aydın yılmaz, şimdi ise en son olarak yine bir golle* taraftarla arasını düzeltiyor ve sevilen futbolcular arasına giriyor. umarım konyaspor'a attığı golle, beşiktaş'a karşı attığı güzel gol arasındaki sezonları artık bize unutturur ve gelecek vaadeden oyuncu olarak takımımıza daha fazla yararlı olur. yani yanar dönerli bir form grafiği istemiyoruz artık, belirli bir standartın üstüne çıkmasını istiyor ve biraz daha istekli olmasını bekliyoruz. uzun seneler umarım bu performansı ile takımımızda oynamaya devam eder.
App Store'dan indirin Google Play'den alın