• 25
    kadın-erkek-ts basketbol ve kadın-erkek voleybol takımlarının faaliyetleri dernek yerine sportif aş üzerinden devam ederse hem aslında yüksek kar elde etmediğimiz futbol ile alakalı borsadaki paydaşlarımıza yüksek temettü dağıtmamış oluruz hem de kurumlar vergisi ödemeyiz.

    zaten sportif aş'nin esas sözleşmesi bu gibi durumlar için ucu açık bırakılmış olup herhangi bir tadilata ihtiyacı yoktur. sadece genel kurulda el kaldırıp imkb-borsa istanbul'a başvurmak yeterli. bunu da yeni bir hisse satışından önce yapmak usulsüzlüğün önüne geçer.

    böylece yeni kurulabilecek amatör şubelerle (ki yeni bir şube kurma yetkisi aynı şekilde genel kurula aittir sadece kapama yetkisi yönetim kurulundadır) geriye kalan su sporları, binicilik, atletizm, judo, binicilik, briç, tenis, satranç ve devredilmeye çalışılan e-sports gibi şubeler rahatlıkla derneğin kaynaklarıyla idare edilebilir ve vergi muafiyetiyle karşılanabilir. üstelik yönetimlerde boş boş duran yedek üyeler de tıpkı asil üyeler gibi voleybol-basketbol-futbol branşları dışında kalan branşlardan birebir sorumlu tutulup her yönetici kendi bütçesinden de sorumlu tutulabilir.

    özete kulüp normalde satranç şubesine 120.000 tl ayırıyorduysa sadece başlangıç sermayesi olarak o yılın bütçesi için %50sini şube sorumlusu olacak yöneticiye devreder kalan kısım ve her zaman verilen bütçe açığını ya tasarrufa giderek yahut sponsorla sorumlu yönetim kurulu üyesi kapatır. baktı bu işten anlamıyor, beceremiyor gider sene sonuna kadar açığı cebinden kapatır. götürebildiği yere kadar götürür götüremediği yerde görev değişikliğine gidilir yönetim kurulunda. ki tüzük gereği 3 seneden fazla bir yönetim kurulu görev yapamaz. dolayısıyla kendi gösterebilen çok istiyorsa başkanlık için ısınmış olur. başarılı olan devam eder hem amatör şubeler hem kulüp hem de dernek kazanır ki eskiden türk sporu böyle idare edilirdi derneklerde. öyle her parayı basan başkanlığa aday olmaz şube idare eder gerekli maddi kaynağı da ya oluşturur yahut temin ederdi kendi imkanlarıyla.

    şimdi herkes sözcü, başkan yardımcısı, futboldan, baskeboldan yahut voleboldan sorumlu olmak için yönetim kurulu kovalıyor. artık basketbol ve voleybol hele ki türkiye gibi tüm dallarında en çok paranın döndüğü mahalli liglerde artık dernek üstünden faaliyet gösteremez. peki bu sportif aş'deki 5 asil ve 2 bağımsız üye ne yapıyor? pazarlama-stad gibi sorumlu müdürler de var. bir sportif aş'de bu üyelerden biri futboldan biri voleyboldan biri de basketboldan sorumlu olur. bir mali işlerle alakalı bir çeşit sayman olur bir de hukuk işlerine bakan ile başkan olur. biz de tüm altyapı var her şey 1 haftalık çalışma ve bashettiğim hususlarda karar mercilerinin bir çeyrek içinde karar vermesini beklemek gerek hepsi o kadar.

    kapat demek ne kolay rahmetli paidar ağabeyin takımını, bize tüm dünyada kupalar kazandırmış sporcu ücreti ödemek için balolar, kermesler düzenleyen sedat ağabeyi iteklemek ne kolay...o zaman can topsakal'dan ne farkımız kalıyor?

    #cantopsakalistifa
  • 64
    erden timur'un söylediklerine göre galatasaray'ın güncel borcu 12 veya 14 yıllık amatör branşların giderleri kadar. bu da bu branşların futbol takımı üzerinde nasıl bir kambur olduğunun göstergesi. bunu ben demiyorum. en güvendiğimiz yöneticimiz diyor. adam açık bir şekilde bu branşlara kendi paraları yetmediğinde futboldan para aktarılıyor dedi. yıllardır baba gündüz'ün dediğinden yola çıkarım. ne demişti baba gündüz? "galatasaray bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep birlikte sevinmesini bilenlerin takımıdır.". galatasaray takım sporu olmayan branşları kapatmalıdır. diğer branşların ise yine erden timur'un söylediği gibi kendi ayrı yönetimleri ve bütçeleri olmalıdır. sonuçta yine başkana bağlı olacaklar tabi ama futbol ile ne bütçeleri karışacak ne de başka bir şeyleri. bu şekilde zaten daha başarılı olurlar. ayrıca da ileride galatasaray başkanı olmak isteyenler için de müthiş bir kendini ispatlama alanı olur. en basitinden şunu düşünelim. kadın voleybol takımını yönetip lig ve avrupa şampiyonu yapan bir yönetici taraftarın gözünde nereye gelir? erden timur ilk süksesini erkek basketbol takımında yapmadı mı? bu konunun kesinlikle galatasaray'ın gündeminde olması gerekiyor.
  • 36
    galatasaray spor kulübünün, hatta diğer büyükleri de dahil ediyorum şimdi diyeceklerime, tek görevlerinin bu branşlarda başarılar kupalar kazanması olarak değerlendirmiyorum. galatasaray spor kulübü aynı zamanda türkiye'nin en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir. görevi türkiye'nin gençlerine spor bilincini, ahlakını, kardeşliğini vs. pek çok değeri aşılamaktır. ne kadar genç sporla uğraşırsa o kadar ülke için o gençler profesyonel olmasa da değerler oluşacaktır. sağlam kafa sağlam vücutta olur çok doğru bir sözdür.
    bu branşlardan zarar ediyor muyuz?
    evet
    bu şubelerin daha şeffaf bir şekilde yönetilmesi gerekli mi?
    kesinlikle
    bu branşlarda ki önceliğimiz rekabetçilikten öte topluma sporu sevdirmek olmalı.
    şahsen ben futbol dışındaki sporları izlemeyi sevmeyen bir insanım. ama bu yüzden bu branşların önemini yadsıyamam. mesela tekerlekli sandalye basketbol takımımızın önemi sadece kupalar mı?
    söylenmesi hoş görünmeyen ama doğru olan bir şey var. bu takım zaten ciddi handikaplarla hayatına devam eden insanlar için bir umut. sadece oynayan değil izleyenler için de. izleyen engelli vatandaşlarımızı tüm zorluklara rağmen hayata tutmak için bir umut olarak değerlendiriyorum.
    bu milyon eurolardan çok daha değerli sosyal bir görev. keza bu takımın bütçesi devede bırakın kulağı toynak falan.
    peki ne yapılması gerekli?
    şahsi fikrim yukarıda bahsettiğim gibi bu branşların gerçekten amatör olması yani kastettiğim rekabetçi değil yetiştirici bir şekle girmesi lazım.
    tamamen kendi yetiştirdiğin gençler üzerinden takımlar kurmak belki bir çözüm olabilir. şubelerin harcamalarının dikkatli bir şekilde incelenmesi şeffaflaşması olabilir. kısaca bu tarz şeyler. bu konuda benden bu konuda daha bilgili ve tecrübeli arkadaşlarımız dediklerime eklemeler yapar zaten.
    eyyorlamam bu kadar.
  • 2
    ülkemizde çok büyük bir kavram karmaşasına kurban gittiğini düşündüğüm tanımlama. bir kere şunu sabitleyelim; sponsor desteğinin aktığı, sporcuların belli bir standartın üzerinde kazandığı bir branş amatör branş değildir. basketbol ve voleybolda kazanılan başarılardan sonra herkes de bir "bak amatör branşlara" gafilliği görüyorum. özellikle ülkemizde bu kavram sanki futbol dışı branşlar = amatör branşlar olarak kullanılıyor. baştan yanlış yapıyoruz yani..

    galatasaray erkek basketbol takımı galatasaray liv hospital olmuşken, galatarasay kadın basketbol takımı galatasaray odeabank olmuşken, ülkemizdeki basketbolcular ve voleybolcular dünya standartlarının üzerinde paralar kazanırken (lo bianco veya torrens baklavanın hayrına gelmiyor ülkemize) bu branşların amatör branş olarak nitelendirilmesini aklım almıyor abi. yapmayın yani...

    grekoromen güreştir abi amatör branş, okçuluktur. acayip paraların dönmediği icra edenlerinin medyayla olimpiyattan olimpiyata haşır neşir olduğu spor dallarını kapsar amatör branşlar *.

    çok takıldım bu konuya... adamın asabını bozmayın, adam olun la! *
  • 91
    basketbolundan başlayarak, voleybol, atletizm, su sporları ve daha birçok dalda fenerbahçe spor kulübüne yenilmekten başımızın döndüğü şubelerdir.

    bu durumla ilintili kulübümüzde bir de yeni bir adet türedi: "fenerbahçe yapabiliyorsa bizler de yapmanın yolunu bulmalıyız" dediğinde sana nefret ile bakıyorlar. söyleyen galatasaraylı bakan da galatasaraylı ama söyleyen sanki yalan birşey söylüyormuş gibi ortadaki gerçeği söyledi diye nefret unsuru oluyor.

    neymiş bakan arkadaşın "fenerbahçe" ismini duymak çok ağrına gidiyormuş! babacığım ağrına bu kadar gidiyorsa çözüm bulamayana söylesene ne gelip gerçeği dile getirene çemkiriyorsun, gücün ona mı yetiyor?

    stadyumda, adada, kalamışta bir sürü yerde böyle "sus aman söyleme!" temalı konuşma duydum. futbolda çok iyiymişiz. e onu biliyorum zaten. kaç şampiyonluk öndeyiz, nazar değmesin.
  • 79
    fenerbahçe'nin kadın voleybol, erkek basketbol, kadın basketbol gibi futbolun ardından en çok ilgi gören 3 branşta hep yarışmacı takımları varken galatasaray neden tamamında küme düşme hattının üzerine ancak çıkabiliyor? aşağı yukarı benzer ekonomik tablodaki 2 kulüp arasında bu kadar fark nasıl oluyor? gerçekten anlamak mümkün değil. ne yazık ki şu görüntüye bakınca galatasaray türkiye'nin en büyük futbol kulübüdür fenerbahçe ise en büyük spor kulübüdür diyen insanlara karşı argüman üretmek imkansızlaşıyor. acı ama gerçek.
  • 47
    diagne'nin maaşı ile hepsini yarışmacı bir hale getirebileceğimiz göz bebeklerimiz. beşiktaş jimnastik kulübü değil burası. kafanıza göre kapatıp, açamazsınız. galatasaray'ın ilk hedefi kendisine yakışır sporcular yetiştirmektir. elbette bunun için büyük bütçeler bağlamaya gerek yok. hatta yönetimlerinin ayrılması bile düşünülebilir. futbol ayrı bir dal.
  • 82
    şimdi bizim amatör branşların oyuncuları florya metin oktay tesislerinde nerede ve nasıl çalışıyorlar merak ediyorum. kemerburgaz tesislerinin videosunu izlerken aklıma takıldı. florya da mesela basketbol/voleybol sahası var mı. su topu vs bir sürü branş var. yeni tesislerde hepsi için uygun ortam sağlanacak mı.

    kulübün tüm branşlardaki oyuncularının hepsi aynı anda tesislerde kalabilirler mi mesela. floryadaki ortamdan hareketle, yeni tesisler için fikir verebilir.
  • 89
    açıldığını gördüğümde içime bir öküz oturmasına sebep olan başlık bu. bu sabah ( 23 temmuz 2024 ) oğullarımı yerel bir futbol okulu olan kulübün yaz kampı kapsamındaki antrenmanına götürdüm. kampa gelen her 10 çocuktan 5 - 6'sı galatasaray formalı, 2-3'ü fenerbahçe ve 1-2'si beşiktaş forması giymişti. futbolda da fenerbahçe'den çok para harcadığımızı düşünmüyorum. demekki doğru kişilere doğru işleri teslim etmişiz. çok uzatmayayım... amatör branşların bu kadar sahipsiz, plansız, programsız, boş verilmiş, kaderine terkedilmiş ve rakibin çok gerisinde kalmış halini görünce kahroluyorum. ve yine eminimki bu durum her galatasaraylı'nın içinde kanayan büyük bir yara.
  • 31
    galatasaray’in gucunun, buyuklugunun tikandigi yerdir.

    galatasaray’in mali gucu bu branslarda rekabetci olmaya yetmiyor. galatasaray’in kisitli bir havuza dayanan insan kaynagi, bu branslari limitli butceyle basarili yonetebilecek idareci potansiyelini barindirmiyor. galatasaray’in yillardir suren vizyonsuz, basarisiz yonetimler silsilesiyle kaybettigi spor kulubu kulturunun yoklugunda bu branslarda once galatasaray’i basariya tasiyacak, genel olarak da turk sporuna faydali olacak sporcular yetismiyor. kisacasi:

    1. yonetemiyoruz.
    2. sporcu yetistiremiyoruz.
    3. finansal sebeplerle rekabetci kadrolar da kuramiyoruz.

    galatasaray, idarecilerini daha genis bir havuzdan sececegi bir noktaya gelebilir, insan kaynagi potansiyelini tumuyle degerlendirebilirse bu uc sorun da cozulur. aksi takdirde, galatasaray ismini, markasini, formasini, amblemini averaj takimi haline gelmis branslarla yerlerde surundurmenin manasi yok, zarari var. basketbolda adi derbi olan macin futboldaki guc farki acisindan esdegeri real madrid-erzurumspor. kulup surekli yenilmektense bari biraksin bu isi artik. cunku uzun vadede tek cozum olarak gordugum donusum buyuk ihtimal hic gerceklesmeyecek.
  • 68
    hayatımda ilk kez amatör diye adlandırılan branşlar/şubeler kapatılsın istiyorum. bu zamana kadar "kapatılsın" diyenlere sürekli tepki gösterdim ama artık yeter.

    ortada galatasaray markası var ama o markaya pis bir leke olacak şekilde yönetilen şubeler var. bu branşları yönetim olarak kötü yönettiğin yetmezmiş gibi hakemler seni katlediyor ama yönetimlerimiz tepki de göstermiyor. tepki gösteren son yönetim ünal aysal'dı, takımı maça çıkarmamıştı.

    madem üvey evlat gibi davranacaksınız buralara bari kapatın. kapatmıyorsanız da şubeleri a.ş. olacak şekilde yapın.

    kapatılsa üzülürüm, yalan yok. uzun vadede ise yan branşları takip eden taraftarlar olarak daha mutlu oluruz. en azından her hafta sinirlenmeyiz.
  • 22
    belki biraz radikal bir fikir ama erkek basketbol dahil tamamen amatör olarak devam etmeliler. yabancı oyuncu olmadan kendi özkaynaklarımızla ülkeye sporcu yetiştirmeliler. hatta erkek ve kadın basketbol, voleybol gibi şubeler için bir okul kurulmalı, hem normal eğitim hem de spor eğitimi verilmelidir. hem zarar etmekten kurtulurlar, hem de ülkeye pırıl pırıl gençler yetiştirirler.
  • 65
    bu saçma ismin ivedilikle değişmesi gerekmektedir. futbol dışında kalan tüm branşlara "amatör" demek gerçekten vahim bir durum.

    biliyorum futbol büyük bir endüstri, halkın sosyopsikolojik durumu, ülkemizde çok sevilmesi vs vs...
    fakat,
    galatasaray'ımızın kazandığı iki kupa dışında ülkemize futbol branşından herhangi bir avrupa kupası gelmedi. o gelen kupanın üzerinden de çeyrek asır geçmek üzere.

    fakat voleybol, basketbol, tekerlekli sandalye basketbolu, masa tenisi, okçuluk gibi aklıma gelmeyen birçok branşta yakın tarihte avrupa kupaları kazanıldı. hem milli takım olarak hem de kulüpler olarak ülkeye onlarca avrupa kupası getirildi. üstelik bunu hem erkeklerimiz hem de kadınlarımız başardılar. son olarak kadın voleybol milli takımımız avrupa kupasını kazanarak bu "amatör" ismine sağlam bir tokat geçirdiğine inanıyorum.

    şimdi soruyorum size, tek hedefi ulusal organizasyonlarda gruplara kalmak olan a milli erkek futbol takımı mı profesyonel, katıldığı son iki turnuvayı da kazanan kadın voleybol milli takımımız mı?
App Store'dan indirin Google Play'den alın