*

resim
Abdul Kader Keita
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:44
Boy:1.84
Uyruk:Fildişi Sahili
  • 2809
    yeteneğin sözlük karşılığıydı.
    sağ kanatta topu alıp yayından fırlamış bir ok gibi kaleye gitmeye başladığı anda ben de onunla birlikte evin içinde hızlı tempoda yürümeye başlardım.
    inanılmaz spektaküler bir futbolcuydu.
    2009 yazında bize geldiğini, dedemin yazlığında telefonuma gelen bir kısa mesajla öğrenmiş ve "ben hiç tanımıyorum bu futbolcuyu, inanılmaz merak ediyorum, araştırsana allah aşkına." diyerek kardeşime araştırtmıştım internetten.
    izledikçe kendisinin hayranı oldum.
    bizde sadece 1 sene oynadı.
    ona doyamadan gitti.
    asla ve asla satılmamalıydı kanımca.
    2011-2012 yaz transfer sezonunda kendisini transfer etmek için görüşmelere başladığımızı kap'a bildirdik ama transfer olumlu sonuçlanmadı.
    o zaman, gelecek diye çok sevinmiştim.
    büyük topçuydu.
    futbol böylesine gösterişli oyuncularla güzel kardeşim.
    teknik taktik tamam da ben futbolu şov olarak seyretmek istiyorum bir spor sever olarak.
  • 2785
    galatasaray futbol takımı formasını giymiş en iyi açık, kanat, kanat forvet hücumcusuydu. bambaşka bir havası vardı adamın, indirmeli bindirmeleri zaten kusursuzdu fakat tavır olarak da çok cool idi. metin oktay, fatih terim ve hagi galatasaray futbolu için başka figürler elbette ama keita da bana kalırsa kendine has bir yer edindi tarihimizde.

    iyi ki bizimle oldun fildişili!
  • 2920
    gerçekten de benim bakıp bakıp neyin eksik olduğunu bulamadığım bir oyuncuydu keita ama bir şey eksikti. çünkü o yeteneklerde bir oyuncunun yeri dünyanın top 5 takımı falandır. izlemeyen arkadaşlar vardır belki ama yazılanlarda cidden abartı yok. neden o yeteneklerin tam karşılığını alamadı kariyeri boyunca merak konusu. adam uçuyordu sağ kanatta.
  • 985
    oyunculuğuna laf yok ancak karakter yönünden eleştirilecek çok yönü olan oyuncudur. 21 mart 2010 trabzonspor galatasaray macinda üzerine gelen su birikintisi sonrası kendisini yere bırakması galatasaray formasına hiç yakışmamıştır. kabul edelim aynı hareketi bir fenerli veya beşiktaşlı yapsa sol frame o oyuncunun yalandan rol yapması ile ilgili espriler ile dolu olurdu.
  • 1590
    evet, bir günün daha sonuna geldik. günün bu saatlerinde buraları hep geride kalan sadece 10-15 kişisiyle hani şu eski türk filmlerinde gördüğümüz, sadri alışık'ın filan duygusal filmlerinde olan, sadece birkaç kişinin kaldığı, sigara dumanlarının bulut halini aldığı meyhanelere benzetirim. herkesin kendi halinde olduğu bir meyhane... sesini sadece sen duyuyorsun, şaka yapsan sadece sen gülüyorsun. meyhane biraz kaba bir tabir olarak algılanabilir, değil mi? o zaman burayı bu saatlerde bir lunaparkın boş anlarına benzetebiliriz. herkes eğlencesini bitirmiş, birkaç saat önceki o büyük gürültüden geriye sadece sessizlik kalmış. çernobil'de en çok radyasyonun bölgenin çocuklarının oynadığı lunaparkta olduğunu biliyor musunuz? cod 4 oynayanlar gözlerinde canlandıracaklardır o lunaparkı. dönme dolaplar filan vardı hani. nükleer reaktörün en yakınında o lunapark varmış. en çok sesin olması gereken yer, patlamada sonsuz sessizliğe ilk gömülen yer olmuş.

    en çok sesin, en yoğun tartışmaların olması gereken başlıklardan biri olması gereken bu başlıktaki bu sessizlik insanın içini bir tuhaf ediyor. benim de canım son zamanlarda -hepimizin olduğu gibi- sıkkın. bazen bu başlığa uğruyorum, "nereden nereye" nidalarıyla ilk entry'leri okumaya dalıyorum. ne günmüş keita'nın transferinin açıklandığı gün yahu! hepiniz hatırlarsınız herhalde o günü. heyecandan halaya duranlar, yaz tatili olduğu için yatakta olanların keita transferiyle yataktan heyecanla uyanması, ilk şokun atlatılmasının üstüne ismiyle ilgili "ehehe abdul kader lan kamaşullah gibi" demeler... "lyon'da iyi olmasa bile lille'de ortalığın tozunu attırmıştı keita" diye kendimizi büsbütün güvende hissetmiştik. sonra hayal kurmalar; takımın başında rijkaard, forvet baros, solda kewell, sağda keita, e arda? onu da ortaya çekecektik. bir zaman sonra elano geldi, herkesin içinde sevinçle burukluk bir arada. hesaplarımıza göre kewell'ı yedek bırakmamız gerekiyordu. ilk önce hayaller kurulur zaten, kafada oynanır maçlar. eskinin hayali bile güzeldi. şimdi "yine mi bamya?" diyenler olacaktır da; sen bana kafamda kurduğum hayallerin hepsini yaşattın keita. daha fazlasını yaşatacaktın, ahlakın yetmedi sözüm ona.

    zor bir gün geçirdik. ben 2 gündür zor günler geçiriyorum. pazartesi okuldan geliyorum, internete bakınca ilk gördüğüm şey "necati ve kazım kazım galatasaray yolunda" oluyor. salı okuldan geliyorum, bu sefer "kazım kazım galatasaray'la anlaştı" deniyor. gel de aklını kaçırma. transfere endeksli taraftar deniyor, neye endeksli olayım kardeşim? takım patır patır sıçıyor, galibiyet görmek için lig sonuncusuyla oynamayı iple çekiyoruz, en iyi oyuncumuzun ne halde olduğunu tartıştırtmayın bana şimdi... deli gibi transfer sezonunun açılmasını bekliyorum, son umut yerli-yabancı transferine bel bağlıyorum. bana açıklanan iki isim necati ve kazım kazım oluyor. niye kızmayım arkadaşım? bu taraftar da insan değil mi? "ultraslan niye bağırmıyor?" e bağırmaz tabii. onlar da senelerdir ellerinden geleni yapıyor, gördükleri sadece başarısızlık. yeter bu kadar bağırdıkları.

    osmanlı'nın son zamanlarından bir anı vardı hani. osmanlı subayı erine soruyor "sen kimsin?" sorusunu. er "müslümanım" diyor, olmuyor. "askerim" diyor, olmuyor. en sonunda komutan cevabı veriyor: "sen her şeyden önce türk'sün" diyor. ben her şeyden önce insanım arkadaş. sonra da öğrenciyim. ben okuldan gelince cod atmak isterim, stresimi ve yorgunluğumu üzerimden atmak isterim, bir film izlemek isterim, haftasonu maç varken elime kolamı cipsimi alıp huzurla o maçı seyretmek ve sonrasında gündelik uğraşlarımı düşünmek isterim. sürekli mağlup olan bir takımın acayip kadrosuyla nereye kadar idare edebileceğini düşünmek istemem. ben takımımın sağ kanadında "karaktersiz" denen keita'yı görmek isterim arkadaş, kazım kazım'ı değil. ben takımımın parası neyse verip giovani dos santos'u almasını isterim, aynı parayı 5 farklı oyuncuya harcayıp beşinden de verim alamamasını değil. ben sahaya su şişesi atılan bir ülkede bu durumun anormalliğine bakmayıp da yere yatan keita'ya saydıranlarla tartışmak istiyorum. son 10 senede kadıköy'de kafasına yumurtalar, ses bombaları, taşlar, sidik torbaları atılan bir camiada bu duruma tepkisini kendince koyan keita'yı takımda isterim. bakmayın siz keita ile kazım kazım'ı bir tutanlara, onlar artık maklube ile sarhoş olmayı beceren insanlar. "siz futbolcu taraftarısınız lan, gerçek galatasaray sevgisi bizde" diyenler var bir de. ne alakası var? ne zaman bitecek bu şaklabanlık? insan sevdiği kızı çuval gibi kıyafetlerle mi görmek ister, en güzel kıyafetlerle mi görmek ister? ben galatasaray'ı seviyorum, ve ona en çok yakışan adamlarla yola devam etmesini istiyorum. galatasaray kalitesine yakışan adamların bu formayı giymesini istiyorum. kalite istiyorum. "necati kazım serdar özkan hücum hattı olsa da sesimi çıkarmam" diyenler, elinde imkan olduğu halde seni seçeneklerin en kötüsüne mahkum edenlere ses çıkarmayarak kendi galatasaray sevginize ihanet ediyorsunuz.

    keita'nın galatasaray'dan gidişi dallı budaklı, aslında abuk sabuk bir mesele. önce sandıydık ki keita kendisi katar'a gitmek istedi. sonra başkanımız ntvspor'a canlı yayına çıktı, büyük bir gururla "biz keita'yı karakterinden dolayı yolladık" dedi üç aşağı beş yukarı. ben de buradan "sayın başkanım, gerçekten çok karakterlisiniz" demiştim. şimdi karakterli başkanıma soruyorum; sayın başkan amacınız nedir? neden karaktersiz diye yolladığınız bir adamın yerine kazım kazım gibi kerameti kendinden menkul bir adamı getiriyorsunuz? nasıl taraftarın gözünün içine baka baka böyle bir tutarsızlığın altına imzanızı atıyorsunuz? özhan başkan stat projesinin de etkisiyle hastalanmıştı. allah sağlığınıza zeval vermesin, çok ciddiyim. ama bütün bu vaziyet ortadayken geceleri düşündüğüm kadar da rahat uyumuyorsunuz, değil mi? en azından benim kadar bari sizi rahatsız eden bir şey var, değil mi?

    keita kardeşim, ufacık bir hakkım varsa sana helal olsun.
  • 2863
    uzun süre sonra sözlüğe yazmama neden olan kara panter. bu gözlerin bu forma altında izlediği en özel yetenek kendisiydi. lille'de izlemiştim ilk, sonra lyon'a transfer olduğu zamanı net hatırlıyorum (kanal a'daydı sanırım, fransa ligi maçları veriliyordu ve ben hiç kaçırmazdım). sonra bize transfer haberi çıkınca inanamamıştım. çok özel bir sezon geçirdi ve ağzımıza bir parmak bal çalıp gitti. hala "ne topçuydu be" nidalarıyla ve de çakal carlos'a attığı kroşeyle anıyorum kendisini.
  • 2722
    keita'nın o zaman 8'e satılmasında bir sakınca yoktu. bir sezon sonra götü başı dağıtıp 1-2 milyon euro anca edecekti çünkü sarsık biriydi. bu tip adamlar türkiye'de illaki salıyorlar.

    yapılan büyük hata ise iyi adamları elden çıkarırken yerlerini beşinci sınıf yerlilerle yamamaya çalışmaktı. böyle saçma sapan bir planlama olamaz. akabinde sıçtık batırdık zaten.
  • 2888
    her şekilde adam geçebilen, hızına rakiplerin yetişemediği eski fişek oyuncumuz.

    mor formayı bir yerde görünce direkt aklıma kendisi geliyor. müthiş bir oyuncuydu gerçekten. gittikten birkaç yıl sonra tekrardan transferi gündemimize gelmiş ancak gerçekleşmemişti. çok üzülmüştüm o zamanlar bu duruma.

    edit: hak edene hak ettiği gibi davranması da takdire şayandır. (roberto carlos vakası)
  • 2729
    yatağa uzanmışım. hafif bir akşam keyfi yapayım dedim; youtube da müzik dinlerken birden bire kendisi aklıma geldi. nereden geldi orasını bilmiyorum ama özledim lan keita'yı. hastasıydım ben bu adamın. bu adamın sağdan sağdan yardırdığı slalomlarını izlerken kendimden geçiyordum. takım maçı kaybetse bile keita'nın oyunu mutlu ediyordu beni. gittiğini öğrendiğim gün bir yas tutmadığım kalmıştı :(

    yıllar geçti, kendisinden sonra sadece bir tane kanat oyuncusu maçlarda beni heyecanlandırıyor. o isim de bruma. o daha şimdiden iz bıraktı gerçi. muhtemelen zamanla daha da fazlasını bırakacak.
  • 2752
    sağ kanattan uçak gibi geçişleri gözümün önüne geldikçe tadım kaçtı gece vakti. ulan yasin oynuyor o kanatta şu an ya. sayın dursun başkanım şu afrika ülkelerine bir bakın keita tadında bir adam vardır illa ki. ben sağdan akan adam istiyorum kardeşim. soluna çekip şut atan adamlardan bıktım usandım artık.

    https://www.youtube.com/watch?v=9dXHRt9ojCY
  • 1307
    galatasaray sözlük radyo'da bir kaç kişiydik. dün gece geç saatlere kadar bekledik ... ne mi bekledik?. kim kallström transferinin resmi siteden açıklanmasını. saat 3'e yaklaştı ben hala resmi siteyi 'f5' liyordum. işe de kesin gözüyle bakıyorduk. kendi aramızdaki konuşmalarda ''15 dakikaya açıklanır resmi siteden.'' dedik. ''bence su anda kallström'ü fotoşopluyorlar...'' diyerek heyecanımı bir kat daha artırıyordum.uykum geldi daha çok dayanamadım.belki de sabaha açıklanır diyip uyudum.saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum şu anda..

    uyandım saat 10:30 gibiydi. aha dedim kallström transferine bakıyım.o kadar da emindim ki kendimden. yüzümü yıkayıp ağzımın salyalarını toplamaya çalışırken heyecanla açtım bilgisayarı.. operayı açtığımda karşımda galatasaray.org vardı zaten .. şöyle bir baktım . ilk anda kallströmle ilgili bir haber göremeyince üzüldüm. ama o sadece başlangıçmış. sonra keita'yı gördüm.başlığı okurken bu sezonla ilgili rakiplere gözdağı verdiği bir röportajdır kesin dedim. ''kallström de gelmemiş daha aga.'' diyip sıkıla sıkıla haberi okudum:

    duyuru: keita al saad sc.’ye transfer oldu.

    ulan dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak bu olsa gerek dedim. ''sigmişim kalströmü'' de dedim. ''lan keita olum'' dedim kendi kendime. şu an dumurlarda olduğum için yok sağdaki açığı nasıl kapatıcaz orta sahaya kaleye defansa transfer gerek filan düşünemiyorum. anlamlandıramadım geçen sezon en iyi performans veren oyuncumuzun satılmasına... tek diyeceğim kewell yok, gio yok, keita yok kim var lan it!!

    tabiki var olmaz olur mu

    (bkz: serdar özkan)

    edit: pirince gidilen yeri midyat yapmışım. dimyat olduğunu hatırlatan thisisthebesttillwedobetter' a teşekkürler. midyat da olur aslında. taa mardin. uzak yani. *
  • 2903
    galatasaray tarihinde izlediğim ve tadı damağımda kalan nadir oyunculardan birisidir. 2011 yazında tekrar anlaşıp kapa bildirmiştik ancak transferi hatırlayamadığım bir sebepten ötürü gerçekleşmemişti. eğer o kadroya keita'da katılmış olsaydı ve aynı şekilde o yaz harry kewell'da takımda kalsaydı efsane 4-4-2 kadrosunun efsane ikilisi olarak tarihe bambaşka şekilde adlarını yazdırabilirlerdi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın