kahır dolu geçecek olan olimpico sezonunun başlarında,
13 ağustos 2003 galatasaray cska sofya maçından dört gün sonra oynanan maç. o gün öğlen saatlerinde annesinin vefat haberini alan ancak maça çıkan batista yoktu.
frank de boer bütün sezon boyu yaşayacağı sıçışların ilkini yapmış ama kırmızı karttan kıl payıyla kurtulmuştu.
son yarım saate girilirken bizim atak yönüne göre sağ beke kadar inip pres yapan rakibinden topu kurtaran bülent korkmaz pas verdikten sonra kendini yere bırakmıştı.
selçuk dereli de herhangi bir itiraz yapılmayan bu pozisyonda kendini aldatmaya yönelik hareket diyerek sarı kartını çıkarmıştı. ilk yarıda da frank de boer'in son adam mı-değil mi tartışmasına açık pozisyonundaki itirazdan sarı kartı olduğu için kırmızı karta dönmüştü. daha kırmızı kartın şokunu atlatamadan bir önceki sezon bizde oynayan
mehmet polat'ın kafa golüyle son 20 dakikalara hem skor hem de sayısal olarak geride girdik.
ne olacak acaba derken sahada hasan şaş'ın isyanı başlamıştı. önce o yıllarda hala yapabildiği gibi slalomla beraberlik golünü attı. sonrasında o sezonun "genç yılıdızı" sabri sarıoğlu'nun yaklaşık 50 metrelik uzun pasını yakalayıp ceza sahasına girerek gol vuruşunu yaptı. efsane forvet
ali lukunku'ya sadece uzak direk dibinde işi garantiye almak kalmıştı.
bu maçta sağ kanattan 50 metrelik müthiş bir pasla hasan şaş'ı koşu yolunda buluşturan sabri ertesi hafta
i love you hagi yönetimindeki bursa deplasmanında beraberlik golünü atıp bir de cska deplasmanında golünü sallayınca iyiden iyiye "oldu bu" dedirtmişti...
oysa hikaye daha yeni başlıyordu...
bir başka anektod olarak, bu maçla başlayan bir seride gaziantepspor deplasmanı üç sene üst üste ağustos ayına ve kavurucu sıcaklara denk gelmiştir. üçünde de "reis kombineleri antep dönüşü dağıtacakmış" dedikodusu ile cefakar taraftarımızın otobüsleri doldurduğu yönünde bir iddia vardır ama tabi o günleri yaşamış olanlar olayın iç yüzünü daha iyi bilir...
(bkz:
tarihte bugün)