öncelikle;
(bkz:
entry başlığın sözlükteki haliyle ilgili)
sonrasında...
2024-2025 sezonunun kış döneminde bir ara korkusunu yaşadığımız hadise.
2 mart 2025 kasımpaşaspor galatasaray maçında cuesta'nın yaptırdığı penaltı ve akabinde oynanan antalyaspor'un ikili mücadeleye bile girmediği meşhur
2 mart 2025 fenerbahçe antalyaspor maçı sonrası bu başlığı açmıştım. o gün bitiminde puan farkı bizim lehimize 4, ikili averaj da bizden yanaydı.
ancak galatasaray'ın "çok kötü" olduğu ve fenerbahçe'nin sonsuza kadar "kaybettirilmeden" geleceği görüşü hakimdi.
bu biraz öz eleştiri, biraz da genele yönelik bir eleştiri olacak aslında.
entry tarihi itibarı ile kalan üç maçta yazı ile bir puan şampiyonluğu getirecekken sezon boyunca yaşanan şeylere, okuduklarıma izlediklerime bakıyorum da; biz hakikaten futbol izlemiyoruz. kimin elinde olduğu belli olmayan bir kollektif deliliğin içinde debeleniyoruz. önemli bir kısmımız
hayatının merkezini galatasaray yapan insan diyerek kendini kandırıyor aslında. bu ortamda klinik vaka düzeyinde sinir hastası olmamak, gerçeklik algısını korumak, hayattan tat almak mümkün değil kesinlikle.
onbinlerce insan bile bile, kendine neden böyle bir şey yapar anlamak mümkün değil. maçı izleyince ayrı bir şey görüyorsun, burada okuyunca ayrı, twitter'da ayrı, facebook'ta ayrı, instagram'da ayrı. hayatın her alanında zaten yalan içimize işlemiş, etiket ürünün önüne geçmiş. futbol da bundan nasibini aldı.
futbol desen zaten o çocukken görüp heyecanlandığımız oyun değil, binbir tane gereksiz detay ve yoğun(!) bir sistemsel histeri mevcut içinde. parselasyon, organizasyon, asimilasyon, mastürbasyon, half space, box to box, kanat bek, orta iç, hücum forvet falan filan...
bütün bunlar yeterince ruhsal sorun yaratırken bir de troll örgütleriyle ve anonimliğin arkasına sığınıp kendini tatmin eden bir dolu ruh hastasıyla uğraşıyoruz.
bu insanları, bu insanların sıçtıklarını, bu insanların sıçtıklarıyla oluşan gündemi çok ama çok fazla ciddiye alıyoruz. hayat çok güzel olmasa da bu kadar değersiz değil, bunların sıçtığı şeylerle uğraşmaya hele ki hiç değmez...
bütün bu histerik laf salatasının ardından bir pazar tavsiyesi,
sakin olun, plana güvenin...
iki sene üst üste şampiyon olmuş, üst üste üçüncüye giden, senede bir maç kaybeden hocayı topun ağzına koyan adamlar; kendileriyle her hafta başka türlü dalga geçen adama gık çıkaramayanlara yenilmez.
o kadar da şey yapmayın...