• 399
    bu felakette halamın çocukları ve bazı arkadaşlarımı kaybettim. belki bir kahramanmaraşlı olarak acısı en az olan kişilerden biriyim. hiç unutmuyorum yaşananları yaşadıklarımı ama hatırlamamak için bastırıyorum sadece duygularımı. ancak en ufak bir hatırlatma da burnumun kemikleri sızlıyor be sözlük günlerce içimize çektiğimiz enkaz altındakilerin kokuları geliyor burnuma. gözlerimden akan yaşları inanın tutamıyorum daha bir farklı akıyor artık sanki önceden yaşlar süzülürdü ama şimdi musluktan akar gibi hızla hareket ediyorlar. durduk yere yine önüme gelen bir video veya görsel nedeniyle yitip giden on binlerce insanımız için ağladım dua ettim bir iki şey söylemek istedim.
    bu arada en başta dediğim gibi acısı en az olan insanlardan biriyim çok şükür annem babam kardeşlerim eşim çocuğum hepsi sağlıklılar dostlarım iyi durumdalar ama ben yaşadığım bir kaç kayıpta bu hallere geldiysem diğerlerini düşünemiyorum bu arada inanın soramıyoruz birbirimize ne hissediyorsun diye tıpkı enkazın önünde ceset torbasına koyduğu yakınına üzülen kişiye başın sağolsun bile diyemediğimiz gibi.
    işin siyasi boyutundan dolayı yemediğimiz lafta kalmadı ama oralarda yaşayan insanların derdi başka tercihlerinin kendilerince makul gerekçeleri var ki bu gerekçelerinde bence haklılar (konvoy mevzusu saçmalıktan ve aptallıktan başka bir şey değil). ancak her ne olursa olsun tercihlerinden ötürü ölmüş bitmiş her şeyini kaybetmiş insanlara çok ağır şeyler söylediler be sözlük.
    kusura bakmayın birazcık içimi dökmek istedim içimden geçenleri de anlatamadım çünkü ben yazabilmeyi çok becerebilen biri değilimdir.
  • 275
    hepimizin başı sağolsun.
    depreme mardin'de yakalandım. 2019'dan beri buradayım, elazığ depremini de burada hissetmiştim. yine 99 düzce depreminde de aklım erenlerden birisiyim. taşınma nedeniyle, evde yatak vs olmadığından yer yatağında depremi hissettim. mardin'de de fay hattı olmadığından, şiddetli bir depremin olduğunu anladım. ama gördüğümüz manzara, bambaşka idi. antakya ve maraş'a senede 2-3 defa giderdim. oradaki dostlardan duyduğum ve gördüğüm kadarıyla, şehirler bitmiş resmen..

    tabii, her ne kadar tatbikatı vs yapıyor olsanız da, böyle bir şokla karşılaştığınızda insan/vatandaş olarak bir şey yapamamak çok doğal. gece 04:30'da 1.30 dk yerin sallanması ve 7.8 şiddetinde bir deprem bu. ancak, gün ağardığında gördüklerimiz, yaşadıklarımız çok can acıtıcı.

    afad, ahbap vs. işin bu tarafından bahsetmeyeceğim. benim en çok takıldığım nokta asker. böyle bir depremin olduğunu biliyorsun, afad denilen oluşumun da toplasanız 2000-3000 adamı var. 2. ordu malatyada, iskenderunda deniz kuvvetleri hakeza. inanılır gibi değil. ilk şok atlatılana kadar, devletin kolluğunun sokaklarda olması, hiç bir şey yapmasalar bile vatandaşta güven oluşturacaktı. bakın, 4. gün içindeyiz, 5'e gireceğiz. çadır'ın gitmediği. bırakın çadırı, battaniyenin verilmediği vatandaşlar var, ki eksi 10'lardan bahsediyoruz.

    depremde kurtulan o çocukların bir yüzdesi, yeterli diyaliz imkanı bulamadıkları için hayatlarını kaybedecekler. sahra hastanesi bile yapamayan, diyaliz setlerini 4 gündür getiremeyen bir sistemden bahsediyoruz. istanbul'da böyle bir tablo olursa ne olacak? fragman burada. siz düşünün.

    depremin olması, şehir su şebekelerinin bozulmasına, bulaşıcı hastalıkların meydana gelmesine yol açacak. kemirgenler dolaşacak ve özellikle kırsal kesimde, maalesef göçük altında hayatını kaybeden ve ancak defnedilemeyen kişilerin bedenlerine yırtıcılar saldıracak. o yüzden, olabildiğince hızlı biçimde bu süreçlerin yürütülmesi lazım. kolay mı? hiç değil.

    giden tüm canlara allah'tan rahmet diliyorum. ne dersek diyelim, vefat eden için de. bu dünyada kalan için de hiç kolay bir süreç değil. altından nasıl kalkabiliriz. inanın bilmiyorum.
  • 369
    maalesef ki yakın tarihimizin en büyük yıkımı olmuştur. yaraları saracağız, hayata devam edeceğiz başka çaresi yok ancak gerçekten çok fazla üzücü şey gördük, duyduk. yani sanıyorum ki ülke tarihimiz yeni bir ''öncesi, sonrası'' olayı yaşadı. şimdiden depremden birkaç saat önce oynanan trabzonspor maçı, zaniolo, konya uçağı gündemleri falan sanki yıllar öncesinde kalmış gibi geliyor.

    ilk 7 gün maraş'ın pazarcık ilçesinde bulundum. bu esnada hatay hariç depremden etkilenen hemen hemen bütün şehirleri görme şansım oldu. 4. günün öğlen saatlerinde 2 yaşında bir kızı enkaz altından çok sağlıklı bir şekilde çıkarmak gibi müthiş şeyler yaşasak da genel olarak gördüğümüz şey yıkım, acı ve hüzündü. özellikle bazı köyler, bazı caddeler/sokaklar gerçekten çok çok üzücü durumdaydı. çok bahsetmeye gerek yok, herkes gördü veya duydu zaten.

    önceki gün sami yen'de trabzonspor maçını izledim. o gün statta olanlar bilir. acayip bir fırtına, tipi ve soğuk vardı. ısıtıcılar çalışmıyordu ve koltukların altında da su birikmişti. herkes o şartlarda yaklaşık 3 saat durdu, takımı destekledi. herkesin ayaklar sırılsıklam oldu. o akşamın yaşadığım en soğuk anlardan biri olduğunu, öbür gün stadın yarısının hasta olacağını düşündüm. bugün ise diyorum ki o gün hava sıcakmış. kırşehir'den itibaren öyle bir fırtınaya, soğuğa maruz kaldım ki hayatımda böyle bir şey görmedim. olacak iş değil. yarım saat dışarda dursanız donacağınıza inanıyorsunuz. o kadar söyleyeyim. döndüğümden beri millete buz gibi gelen havada yaka bağır açık geziyorum neredeyse.

    4. günün akşamı 10 yıllık dostumun cansız bedenine ulaşıldı. maçtan önceki akşam telefonda konuşmuş, 15 gün önce antalyaspor maçını statta beraber izlemiştik. çok iyi bir galatasaraylı, çok iyi bir tribüncüydü. inanması hala zor olsa da deprem kişisel olarak bize de böyle bir darbe vurdu.

    söyleyecek fazla bir şey yok. kaybettiklerimize rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabır diliyorum. kabullenmesi çok zor bir durum. depremzede vatandaşlarımızın da allah yardımcısı olsun. umarım artık lojistik sorunlar, yardım sorunu falan tamamen ortadan kalkmıştır. bu saatten sonra yaraları sarıp devam etmekten başka çaremiz yok. yapabileceğimiz tek şey daha akıllı, daha liyakatlı ve daha bilimci olmak. bu yönde seçimler yapmak. bilime rağmen yaşanamayacağını ve ülkemizin en önemli gerçeğinin deprem olduğunu artık lütfen idrak edelim.
  • 276
    80. saatte kurtuldu helal olsun deniliyor, depremzedeye. tamam helal olsun o şartlarda o hayat mücadelesini verene ama aslında sen o insana 80. saatte ancak ulaştın, bunda övünülecek yüceltilecek bir taraf yok. dibe vurmuşluğumuzun tablosudur bu. her anlamda sınıfta kaldığımızın resmidir maalesef ve bu resmin karanlık tarafında kalanlar yine masum ve gariban insanlarımız oldu. birilerinin inadı birilerinin ömrüne set çekti belki de.
  • 310
    (bkz: #3553902) az önce hakkında böyle bir entry girdiğim deprem. devamını da müsadenizle yazayım. farkındayım böyle yazmak ne kadar doğru ama bilmeyenlerin de bilmesini istiyorum çünkü böyle acizce felakete sürüklenmeyi yediremiyorum.

    depremin akabinde zaten doğalgazı kestiler normal olarak ama 3 4 gün hiçbir şekilde su da bulamadık. esas sorun da burada başladı. yiyecek te bulamadığımızdan 1 saat ekmek kuyruğu vardı en az çünkü kimse ama kimse yardıma gelmedi - ha enkaz altındakiler öncelikliydi kabul ediyorum ama oraya da geleceğim -. her eve çıktığımızda artçı depremlerle sarsıldık ki 5 büyüklüğündeydi hepsi düşünün normalde deprem diye insanlar kaçışır biz alıştık, alışamadık da alıştık. ama akşama doğru geri arabamıza indik çünkü gece uykuda yakalanma durumu aklımızdaydı gerçi yine mantıklı değil ama yapacak bir şey de yok.

    size şöyle diyebilirim ki dışarısı ayrı can pazarıydı. insanların gidecek yeri olanları daha güvenli olacağını düşündüğü bağevlerine, bizim gibiler arabasına vs. sığındı. imkanı olmayanlar da mahşer gibi olan camilere, sosyal tesislere geçti ya da dısarıda ateş yaktı, ya da bankları naylonla kapatıp orada beklediler falan. tabi lavabo ihtiyacı da var insanı durum. koskoca mahallede 1 2 bilemedin 3 tane o da camilerin lavaboları vardı. su olmadığı için de bir süre sonra kullanılamaz hale geldi. kadın erkek mecbur en temizinde aynı yerde girmek zorunda kaldı en son dışarıda yapıyorlardı falan vahim ötesiydi. biz afedersiniz ama girmemek için su içmedik, az yemek yedik, risk daha da artmasın yukarıya da çıkmayalım diye. olayın böyle bir boyutu da vardı eğer müdahale edilmezse ciddi bir salgın da çıkacak benden söylemesi.

    tabi benim malatya' da, hatay'da halamgil ve çocukları oturuyor, yine hatay'da arkadaşlarım var, onların aileleri var. adıyaman ve besni' de annemin tarafı büyük dayılarım, teyzelerim, benim kendi dayımgil var. kahramanmaraş'ta en yakın arkadaşlarım çalışıyor. zaten gaziantep ve ilçeleri hep benim çevrem. onlardan gelen haberler çok daha acı ve trajik idi.

    malatya'da halam ve merkezde 9 çocuğu oturuyor hepsinin evi yıkılmıştı ilk sarsıntıda çıktıkları için kurtulmuşlar. yine hataydaki halamgilde öyle. adıyaman ve besnideki akrabalarımızın da evleri yıkılmış ama kurtulmuşlardı. ama maalesef hataydaki üniversite arkadaşım ve aileleri göçük altında enkazda günlerce bekleyip can verdiler, gencecik adamlar bunlar(u: :((((). kimi tüm ailesini kaybetti. allah'ım ne acı bir şey böyle.

    halamla oğulları ile konuştuğumda bundan sonra ne yapacağız nereye gideceğiz dediler, gelin bizde kalın dedik ama nereye kadar. hepsi yine eşlerinin akrabalarının köylerine sığınmıştı. daha kötüsü 4 gün boyunca dışarıda enkazda bekledik, maalesef insan sesleri duyduk ama ne gelen ne giden oldu dediler, of ki ne of. ünideki arkadaşlarım için ben buradan, hataydakiler oradan defalarca paylaşımda bulunduk, aradık, taradık yok gelmediler. biri bir yakınım kaybolduğu için benim numaramı bulmuş bir yerden beni aradı falan. zaten o köyleri, oradan gelen haberleri anlatamam size, kurtulanlar da donarak öldüler donarak. kahramanmaraştaki arkadaşım böyle bir şehir kalmadı dedi. o da bizim yanımıza geldi. yine birçok ilçe maalesef yok oldu, nice evlere ateşler düştü, nice aileler bitti, yazarken bile dayanamıyorum.(u: :((() en son oralara da giden arkadaşlarımla bizzat görüştük artık kokular geliyor dediler siz düşünün.(u: :(((()

    nitekim bu millet bir şekilde, kendi başına koordine olup, bu süreçte karınca kararınca bir şeyler yaptılar, sağolsun var olsunlar. ama esas yetkililer ve kurumları maalesef ilk 4 5 gün yoktu. evet bunu gözlerimle gördüm yoktu. bence sadece o tvde izlediğiniz yerlere gittiler ve orada da ulaşabildiklerine ulaştılar zaten açıkladıkları onlar maalesef.

    sözlük çünkü en son yardıma çıktım, inanın anlatılmaz yaşanır sadece. çadırları öyle atmışlar, çevreden adam topladık biz kurduk. ısıtıcı, hiçbir şey olmamasına rağmen evleri kullanılamaz halde olanlar başında bekledi, kafasını sokacak bir yeri olsun diye. enkazları gördüm size şöyle söyleyeyim lüks semtlerde 10 katlı binalar çökmüş en fazla üsttekiler kurtulabilir. zaten başında bir kepçe bir vinç ya var yok, niye çalışmıyorsunuz belki yaşayan vardır deyince ne yapabilirim abi dedi haklıydı. oralara şerit çekmişler kimse giremiyordu zaten. duyduğuma göre en son dozerlerin girmesi kararı girmiş her yere. şöyle söyleyeyim onbinden fazla bina enkaz olmuş olabilir yıkılan kesin sayısı da yok. siz düşünün felaketin boyutunu, açıklamaların da sadece resmi olduğunu.

    halam da dedi, içerisi de dışarısı da ayrı felaket diye. doğruydu buna gözlerimle şahit oldum sözlük. hadi dışarıya attın kendini orası da ayrı can pazarı gerçekten. bize gelirsek daha fazla psikolojim de, takatim de kalmadı. 4 günde 4 saat uyumamışımdır. en son elimden hiçbir şey gelmeyince, annem babam da gitgide hasta olunca kahrola kahrola mersin'deki evimize gelmeye karar verdim. çünkü evin içi ayrı cehennem dışarısı ayrı. bu işin içinde bir mühendis olarak da kimseye evinize rahatça girin diyecek vicdanım yok. bir müddet psikolojik olarak atlatmak için burada kalacağız. ama halen koltuk çökse, kolumu duvara yaslasam kaysa panikliyorum sözlük. yine buraya hatay'dan vs. enkazdan 2 gün sonra çıkıp mecburen her şeyi geride bırakıp gelen komşularımız da var. kızları halen depremden bahsedince kriz geçirip bağırıyor. nasıl bir tramva nasıl kapanacak bilmiyorum sözlük.

    halime şükretmek istemiyorum, çünkü empati yapınca benden çok daha zor durumda olan insanlara kahroluyorum her gün. ama bizden vergilerini de almasına rağmen, defalarca söylenmesine rağmen hiçbir önlem almayan, hiçbir hazırlık yapmayan, deprem projelerini reddeden ve planı olmayan esas kişi ve kurumlara asla hakkımı helal etmiyorum. daha beter şeyler yazmak istiyorum da neyse. öyle bir zamandayız ki sözlük, sussan olmuyor, susmasan olmuyor işte.
  • 175
    rezil bir gün yaşadık. hoparlörler sürekli evlere girmeyin diye anons geçti. bir toplanma alanına geldik. afad ekipleri ile beraber çadır kurdum. o çadırlara battaniye yardımı saatler sonra ve çok az sayıda geldi. gıda yardımı yok, su yardımı yok, elektrikli ısıtıcı verdiler elektrik yok. bulunduğumuz şeker fabrikası arazisinin içinde tek katlı tek göz bir odada yüzlerce insan yaşamaya çalışıyoruz..
    sadece öfke duyuyorum. onlarca çocuk, yaşlı, kadın, hasta kimse en ufak bir destek göndermedi. yazıklar olsun.

    bu kadar mı yetimdik bu vatana evlat olamadık. yazıklar olsun.
  • 354
    doğa olayıdır. afet olan kısım insanoğlunun doğayla sidik yarıştırmasının sonuçlarıdır. felaket ise bu doğa olayının sonuçlarını kadere bağlamaktır. yani kısaca diyorlar ki "valla bizim bir suçumuz yok, allah'ın takdiri". suçlu allah yani.

    senaryosu gerçek bir olaydan alınan "the man who sued god" adlı güzel bir film vardır. seyretmeyenler için konusunu es geçeyim. seyredenler oradaki karakterlerin günümüz türkiyesindeki karşılıklarını çok iyi anlayacaklardır. ne yapalım şimdi gidip allah'ı mı mahkemeye verelim? tanık olarak da "kader" diyenleri mi gösterelim? mahkemeye de allah'ı temsilen diyanet mi gelsin?
  • 370
    --- alıntı ---
    partinin genel başkanıyım, il başkanıma ulaşamadım. oğlunu kaybetmiş, gelininin beli kırılmış. nasıl anlatayım bilemiyorum ki... 2 gün oğlunun cenazesinin başında beklemiş, gömememiş sıra varmış... hayvanlar zarar vermesin diye... başında beklemiş... nasıl anlatayım fatih bey...
    --- alıntı ---

    muharrem ince

    ağlamamak için dişlerini sıkarak anlattı. suratıma tokat veya yumruk atsaydı daha az sarsılırdım. hesap sorduğumuz için günaşırı bize küfür ediliyor ya esas hesap günü geldiğinde ne yapacaklar acaba?

    ekleme: "ne dediler" başlığından buraya aldım. bakalım buradan ne sebeple silinecek merak ediyorum...
  • 156
    hiçbir şeyden ders almayan, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyenlerin ülkesinde yaşanan büyük afettir.

    orman yangınları, depremler... aynı afetleri yaşayıp her yaşadığımızda aynı oranda kayıp veriyoruz.

    yitip giden her canda, ihmalkar sorumluların parmağı vardır. önlem almayan, yapılacak olanı yapmayan her sorumlunun elinde bu halkın kanı vardır.
  • 403
    bölgeyi asıl felakete sürükleyen deprem 2. depremdir.
    ikinci deprem, antep, adıyaman gibi çevre illerde ilk deprem sonrası ayakta kalan binaların birçoğunu yıkmıştır.

    merkez üssüne yakın yerleşim yerleri ise adeta yok olmuştur.

    (bkz: ekinözü)
    (bkz: elbistan)
    (bkz: afşin)
    (bkz: nurhak)
    (bkz: doğanşehir)
    (bkz: malatya)
    (bkz: kahramanmaraş)

    ilk deprem hatay-malatya arasında 300-400 km arasında çok uzun ve 4 farklı fay segmentini aynı anda kırmıştır.

    (bkz: narlı fayı)
    (bkz: pazarcık - türkoğlu - gölbaşı segmenti)
    (bkz: çelikhan - erkenek segmenti)
    (bkz: nurdağı - amanos segmenti)

    ikinci depremde tek bir fay, yani sadece çardak fayı kırılmıştır.

    (bkz: çardak fayı)

    çardak fayı kahramanmaraş göksun ilçesi ile malatya doğanşehir arasında d-b yönlü uzanır.

    ilk depreme göre oldukça az olan bir uzunlukta kırılmaya rağmen(80-100 km arası bir kırılma), fay üzerindeki atımlar o kadar devasadır ki yer yer 8-10 metreyi bulan hareketler söz konusu olmuştur.

    o kadar devasa bir depremdir ki çardak fay kırığının güney tarafı olan nurhak dağları yükselmiş, kuzey tarafı olan elbistan ovası ise olduğu gibi çökmüştür.
  • 372
    ilk günlerinde enkaz altında insan ihbarı şeklinde başlayıp ilerleyen günlerde ihtiyaç bildirimi şeklinde devam eden sosyal medya paylaşımlarının ne yazık ki "enkaz kaldırma çalışmaları tamamlanmasına rağmen bulunamadı" ilanlarına dönüştüğü deprem.

    resmiyete dökülen kayıp sayısı bile okurken dahi insanın gözünden yaş getirecek kadar vahim iken insan bu ilanları gördükçe fiiliyattaki kayıpları düşünüp daha da bir hüzünleniyor ister istemez...

    kayıp sayısının aslında çok daha fazla olduğu gerçeğine mi yanacaksın, bu insanların neyi aradığını bile bilmeden ne aramaya çalıştığına mı kahrolacaksın?
  • 382
    normalleşme adı altında gayet de güzel unutturulmuş olan bir felakete sebep olan doğa olayı.

    ilk günlerde sosyal medyada gördüklerinin duyduklarının duygusallığıyla sanki aylarca yıllarca bunu unutmayacak gibi "hype" yapan yardım elçileri bile normal hayatlarına dönmüş durumda. ilk dakikalardan beri devam eden organizasyon bozuklukları ve neredeyse art niyetli bazı tavırlar hala devam ediyor. enkazdan kendi kendine çıkan insanlar ya kendi kendine bir yerlere kaçıyor ya da kendi kendine hayatta kalma mücadelesi veriyor.

    ve devlet bu hataların üzerine gitmektense dile getirmeye çalışanların üzerine gitmeye devam ediyor.
    tıpkı ilk andan itibaren yaptığı gibi..
  • 272
    osmaniye'de kurulmuş bir çadırkentte insani yardım görevi yaptık. milletimiz var olsun her türlü erzak, malzeme bol bol gönderildi. biz de gönüllü ekibi olarak elden geldiğince dikkat ederek ihtiyaç sahiplerine dağıttık. maalesef gönüllü olsak da daha çok ihtiyaç olduğunu bildiğimiz yerlere gidemedik. çalışırken haberleri takip etme zamanımız olmadı ve açıkçası bakmak da istemedim etkilenmemek için. an itibariyle son vefat sayısını ve sözlüğümüzün değerli yazarı ali genç'in kaybını üzüntüyle öğrendim. hep daha fazlasını yapabiliriz hissiyle çalışıyoruz; bu yüzden her kötü haber kahrediyor. buraya yazma nedenim, yıllar sonra da bu acıları ilk günkü gibi hatırlamak. hatırlayalım ki sorumlular hesap verirken adalet arayışımız karşılık bulsun.
  • 344
    canimizi kurtardik ama canini kurtaran her insan en az 1 canini topraga verdi. insanlar, morglarda aradiklari kisileri buldugunda, allaha şükür bulduk dedi, kimse yasini tutamadı. evi yikilmayan insanlarin cogunun evi oturulamayacak hale geldi, bolge insani, yasanilani anladi ama hala idrak edemedi, gerceklerle yuzlesemedi, bir sure sonra tum turkiye hayata dondugunde iste o zaman gercekle yuzlesecekler ve bir cogunun bundan sonra hayati normale dönmeyecek. anne tarafindan 1. derece akrabasi kalmayan arkadaşım var. bolge insanindan bu depremi yasayan insanlarin hic biri omru boyunca bu tarvmayi unutmayacak.
  • 277
    maalesef geç kalındı. ilk gün olması gerekenler 3. gün oldu. pek çok can deprem anında değil ama enkaz altında beklerken vefat etti eminim. ne diyelim içimiz yanıyor. ailem antepte. hepsi bi tarafa dağılmış durumda. herkes kafasını sokacağı sıcak bir yer bulup orada kalıyor. yurtiçi kargo şubesinde, dükkanda, çadırda, camide, köyde, mağazada vs. uzaktayım elimden bir şey de gelmiyor.

    şimdi düşününce neler yapılırdı aslında bunca insanı kurtarmak için. en azından onların çilesini azaltırdı en basit 3 5 şey yapılarak. ama 2 gün resmen bomboş geçti. devlet de ambele oldu. kaç can yitip gitti.

    ne diyeyim bilmiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın