Hazırlık Maçı
1 - 2
  • 141
    yan hakemler çok kötü. ilk yarıdan da bariz ofsayt olmayan bir hertha atağını kesmişlikleri var ofsayt diye. yine 5-10 dakika önce taç bizimken karşı taraf lehine bayrak kaldırdı falan. performansları çok düşük.

    ortasaha değişince takım birinci lig'den süper lig'e çıktı. yalnız tudor neden hala "ideal 11" oynatmıyor anlamadım? bildiğim kadarıyla bu son hazırlık maçı ama bir türlü ideal 11'i göremedik. ideal 11'de olacağını düşündüğüm ortasahayı oyuna sokuyor ama gidip gomis'i, belhanda'yı, maicon'u falan çıkarıyor. kardeş bari bir yarı tamamen beraber oynat.
  • 146
    maçın analizi:

    genel: galatasaray'ın bir numaralı sorunu oyun planı ortaya koyacak teknik direktör. oyuncu kalitesinin ötesinde takım hala daha nasıl hücum edeceğini, savunmada nasıl davranacağını bilmiyor. saha içinde muhteşem bir organizasyonsuzluk ve futbolcular arasında büyük boşluklar, kopukluklar söz konusu. durarak, yavaş oynamaya devam ediyoruz. sorumluluk kimde olacak, kim nerede ne yapacak, hücuma nasıl çıkılacak bilmiyoruz. saha kenarındaki beyin sorununun yanında saha içindeki en önemli problem orta saha ortasında oynayan ikilimiz. ilk yarıdaki statik oyun ile ikinci yarı başındaki kıpırdanma arasındaki fark direk bu ikiliden kaynaklanıyor. takım ışık vermemeye devam etti. şu an süper lig seviyesindeki bir takımı yenebilecek düzeyde değil. en fazla berabere kalabilecek durumdayız. mutlaka sol ayaklı iyi bir sol stoper, orta açabilen sol bek ve pırpır yedek forvete ihtiyacımız olacak. mevcut kadroda yeni transferler ve muslera dışında kime teklif gelirse gelsin mutlaka değerlendirmeliyiz.

    defans: takım savunmasına bakıldığında her ne kadar çok fazla pozisyon vermedik gibi görünse de iyiyiz diyebileceğimiz bir durum yok. defans dörtlüsü ne ilk yarı, ne ikinci yarı güven vermedi. ahmet çalık çok kötü bir maç çıkardı. savunmadan pasla top çıkaramadığı gibi savunma müdahaleleri de hatalı veya eksik. defansın lideri olmasını beklediğimiz maicon bunu henüz yapacak durumda değil. birlikte oynayabileceği hızlı, sol ayaklı bir stopere ihtiyaç duyuluyor. ne ahmet, ne koray, ne donk maicon'un partneri olamaz. dikkat ederseniz serdar'ı adam yerine dahi koymuyorum. mariano ortalarda görünmedi. linnes hem sağda hem solda klasik kötü performansındaydı. carole mü kötü, linnes mi karar veremiyorum bir türlü. clichy iyi olurmuş sol beke. sol bek de sol stoper gibi büyük şart.

    orta saha: selçuk ve tolga için bir şey söylemeye gerek duymuyorum. türkiye kupası maçları için bile yeterli değiller. lemina, imbula diye boşuna ağlamıyorduk. selçuk sakatlanınca şakaya maruz kalarak koray'ı orta sahada gördük. yorum yapmıyorum. ikinci yarıda ndiaye ve fernando'yu görünce özellikle ndiaye'nin enerjisiyle kıpırdanıp biraz heyecanlanır gibi olduk. badou fizik kalite olarak iyi durumda. enerjisi yüksek, dripling ile top taşıyor ama pas oyununda üzer bizi. belhanda'nın mutlaka yakınlarda oynaması lazım ama o da tam hazır değil. top kontrolleri, pasları şu an tam kalitesinde değil. fernando yavaş başladı ama kalitesi belli oluyor. iki defa hücuma iyi çıktı, belhanda'ya asistlik pas da verdi ama olmadı. sağlam olacak gibi, umarım badou ile uyumu iyi olur. ayağına daha hakim lemina veya imbula'yla daha iyi ikili olurlardı ama idare edeceğiz artık. rodrigues çabaladı, kendisini futbolcu olarak beğenmesem de uğraşı için alkışladım. recep maalesef bu sene olmaz.

    forvet: gomis antrenmanlarda çok yoruluyor sanırım. vücut dili hiç iyi değil. el sürekli belinde. koşacak, boşa kaçacak, saldıracak hali yok adamın. istiyor, o tarz bir futbolcu ama vücudu gitmiyor. topla buluşturmak konusunda zorlanıyoruz doğru ama gomis de güçsüzlük yüzünden top kontrol edemiyor, bitirici vuruşları yapamıyor. sadece eren'in yedeklemesiyle olmaz. hareketli en az bir tane daha genç yedek forvete ihtiyacımız var. eren'in golü güzeldi.

    özet; takımı beğenmedim. ikinci yarı biraz daha iyi gibi görünsek de seviyemiz hala çok düşük. idmanların etkisi vardır muhakkak ama haftaya başlayacak lig öncesi korkumuz devam edecek. feghouli geldi varsaydığım için sağ açığı yazmıyorum; sol bek, sol stoper (umarım denayer olmaz) ve yedek forvet transferleri muhakkak gerekiyor. sol açık ve orta saha da sonrasında gelebilir.
  • 148
    ben biraz geriden seyrediyorum maçı. şuan 15. dakika oynanıyor. yediğimiz golü sonra tartışırız zira duran top olduğu için oyunun akşıyla alakalı bize tam fikir veren bir hadise değil. tudor selçuk'u stoperler ile aynı hat üzerine konuşlandırmış. bekler bile selçuk'un önünde yer alıyor. tolga'yı ise daha bağşayoco bir oyuncu olarak öne kırmış. biz hep bunun tersine alışmıştık. van gaal'in son dönem manu'unda rooney'in ve fellaini'ni kullanışına benziyor.

    mantıklı ve riskli yanları var tabi.

    avantajları defanstan topu çıkartırken 2 tane temiz ayağıunız oluyor. selçuk'u en geriye konuşlandırdığınız için 2 oyuncuyu direkt öne hareketlendirmiş oluyorsunuz. bir nevi sıkışıklık yaratıp, açtığınız hareketliliği vaad edeiyorsunuz. bu yönetimi iyi yaparsak hareketlilik artacaktır. neredeyse 3'lü stoper gibi oynuyoruz . tabi bunlar hep set hücumlarında geçerli. ben hep modern 3'lüleri tanımlarken top sizdeyken sayıyı arttırmak için bunu kullandıklarını ve çok ince bir bek, orta stoper, ilk orta sahacı iletişiminden dem vurarım. yani temelde rakip sahadaki oyuncu sayısını arttırdığınız için rakibi açıp alan yaratabiliyorsunuz.

    birinci sıkıntı ahmet'in top çıkarması. direkttop kaybı neredeyse. velevki, selçuk stoperlik yapmak zorunda kalırsa bu bize sıkıntı yaratır. bir diğer durum geçiş oyunları. kontra ataklardan bahsetmiyorum. biz top rakipteyken selçuk ike tolga'yı yan yana konuşlandırdık. kontra ataklarda diğer oyuncular bahsettiğim gibi davranmadı ve bu çok doğal. ancak bu farklı parselasyonlara geçişte sıkıntı yaşayacak mıyız? bunun olmaması için bu bahsettiğim oyunda iyice uzmanlaşmak gerekir diye düşünüyorum.

    (bu yazıyı yazarken araya başka hadiseler girdi ben de yazmaya devam edemedim. hazır başlamışken buradan devam edeyim. yazının bundan sonrası maçtan sonra yazılmıştır.)

    ben selçuk çıkana kadar oyununu beğendim. daha önemlisi bana başka bir pencere açtı. zamanında van gaal'in manu'sunu izlerken bu aklıma gelmişti. nasıl bir şey ortaya çıkacağını da merak ediyorum. işin üzücü kısmı oyun merkezini en geriye çekip selçuğu böyle konuşlandırdığınız bir takımda, iyi bir bağlayıcı oyuncuyla (örneğin aldığımız fernando gibi) sniejder ve selçuk bir biriyle çok güzel otururdu. yani çizilen oyunu sniejder'le oynardın, sniejder de baya rahat ederdi. bu baya üzücü.

    şimdi burada soru şu. orta sahaya aldığımız ndiaye ve fernando bence çok iyi bağlantı oyuncusu olabilirler gibi geliyor. peki selçuk'un yerine alacak olan demin anlattığım dizaynda oynayabilecek mi? bakın soru bu iki oyuncu orta sahada yan yana oynayabilir mi, değil. selçuk'u konuşlandırdığımız yerde ve şekilde oynayabilecekler mi? yoksa farklı bir yapım mı gerekecek? iki durumda da planlamada bir sıkıntı yok mu?

    bunun dışında tolga her zamanki gibi. biraz inceci bir adam olsa hiç sorunu yok ama ne yazık ki incelik yok adamda.
    rodriguez'i beğendim ben. çok matah işler yapmayacak belki ama iyi şeyler bekliyorum ben açıkçası. carole'un hala iyi bir rehabilitasyona ihtiyacı var. olduğundan çok geride. (biz oyuncuları ileri taşıyacağımıza geri taşıyoruz, nasıl oluyor sormayın. ben de bilmiyorum.) gomis'in gol atması lazım. bazı santraforculuk işlerini ben baya beğeniyorum ama bir iki gol atıp rahatlaması lazım. linnens anlamadığım bir şekilde sol bekte çok daha iyi.

    açıkçası bir tık seviye atlama ve oyunun hızlanmasıyla bizim kadro şuan ümit veriyor bana. ancak önemli olan bu kadronun takım olması gerekiyor. yani 2 tane altın husus var. selçuk, linnens, ndaiye, belhanda vs. vs. oynasalar da oynamasalarda bir tık seviye atlarlarsa totalde önemli bir ilerleme anlamına geliyor bu durum. yazdığım kadar kolay bir hadise değil yani anlayacağınız. bir o kadar zor olan takım olma hususunu başarmak zorundayız.
  • 150
    iki farklı galatasaray izledğimiz maç. ama bu iki farklı galatasaray'ı izlerken, ne yaptığımız, daha doğrusu yapmak istediklerimiz değişmedi. sıkıntı da bence burada. fernando - badou - belhanda üçlüsü ile yaptıklarınızı, selçuk - tolga - belhanda üçlüsü ile yapmaya çalışırsanız ortaya çok saçma bir tablo çıkıyor.

    ben isimlerden bağımsız neler yapmaya çalıştığımıza bakmayı tercih ediyorum. yani tudor'un oyun olarak ne vaat ettiğine.

    öncelikle şunu söyleyelim: hücundaki duruşumuz ve dizilişimiz 3-4-3 gidiyken; savunmadaki duruşumuz daha çok 4-4-2 ile 4-5-1 arasında değişiyor. örneğin maçın başında belhanda ve gomis ile 4-4-2 gibi dururken, daha sonraları 4-5-1 dizilimini daha çok gördük. bu ikinci kısımda gomis ile orta saha arasındaki alan çok açılıyor, onu da demeden geçmeyelim.

    oynadığımız hemen her hazırlık maçı gösterdi ki defans hattını orta sahaya yakın kuruyoruz. bu bizim gibi takımlar için beklendik bir durum. tudor'un üçlü sevdası evrilmiş. üç stoper ile değil 2 stoper + 1 orta saha oyuncusuyla bunu yapmaya çalışıyor. bekler daha ileri açılıyor ve orta saha dörtleniyor. kaptırılan topta stoperlerin arasına giren orta saha oyuncusu ileri açılırken, iki stoper geriye çekilmeye başlıyor. orta saha oyuncusundan ilk topa basmasını ve mümkünse topu geri almasını bekliyoruz. işte savunma bakımından sıkıntı burada görülüyor. eğer ilk topu kapamazsak, açılan stoper ile orta saha oyuncusunun arasından kenar çizgisine açılan çapraz ara toplar can yakıyor. burada rakip kanat oyuncuların yüzlerinin dönük olmasından avantaj sağladığını ve hızlanmalarını daha kolay olduğunu da söyleyelim. beklerin kaptırılan topta çok çabuk geri dönmesi elzem. bu maçta gördük ki, üçgen şeklinde pozisyon alan 2 stoper ve orta sahanın arasından, beklerin arkasına çok top atılıyor.

    dönelim, gerideyken topu çıkarma meselesine. önceliğimiz regista gibi oynayan orta saha oyuncusuyla topu buluşturmak. bu durumdan bir netice alamıyorsak, stoperlerden biri ileri açılıyor. eğer bu isim maicon ise, ters kanada uzun pas veya gomis'e yüksek top deniyoruz. bunu çokça gördük. keza koray günter de stopere geçtiğinde birkaç kez bu oyunu denedi. ilginçtir, adamın tekniği çok çok iyi. gelgelelim, gomis'e yüksek oynadığımızda bir sıkıntı var. normalde yüksek top attığınızda, oyuncunuzun topu indireceği yerlere diğer oyuncularınızın gülbank çekip hücum etmesi ve oralara çullanması gerekir. ama biz bunu yapmakta çok geç kalıyoruz. bu yüzden indirilen top veya seken top sahipsiz top, rakip takımı hediye ediliyor.

    bu arada beklerimizi de etkin kullanmaya çalışıyoruz. hatta bunda başarılı da olduk denebilir. ama beklerimizin orta isabeti konusunda hiçbir varlık gösterememeleri bir sorun. hiçbir orta yerini bulamadı.

    duran toplara gelelim. maç boyunca iki aşamalı arka direk organizasyonu denedik. ilk aşamada arka direğe gönderdiğimiz stoperlerimizle başlıyor. bu maçta göremedik ama yerleşime bakılırsa, bu oyuncuların kaleye paralel top kesmesiyle devam ediyor. netice alır mıyız, zaman gösterecek. ama hep aynı şeyi denersek, önlemi kolay bir takım olabiliriz.

    duran top savunmasında ise, yarı yarıya adam adama ile alan yapıyoruz. yediğimiz golde bu çok net şekilde görülebiliyor. adam adama oynayan linnes'e perdeleme gelince adamını kaçırıyor. maicon kaçırılan adamı kovalıyor. alan savunması yapan ön direkteki gomis yüzü topa dönük olduğunda arkasından gelen adamı fark etmiyor. ve golü yiyoruz.

    maçın ilk yarısı çok kötü bir futbol izledik. maçın ikinci yarısının özellikle ilk 15 dakikası ise çok acayip bir galatasaray izledik. badou alıyor ileri oynuyor, fernando alıyor ileri oynuyor. orta sahalar rakip ceza sahasından fink atıyor, gol pozisyonu yaratıyor falan filan. dikkat edeseniz zaten özellikle badou'nun sürekli ileri oynama hevesinden top da kaybettik. ama alışma sürecinden sonra bunlar minimuma inecektir. yeter ki, top kaybediyorum diye, risk almaktan vazgeçmesin.

    soru şu: bu 15 dakikalık oyunu, en azından 60 dakikaya yayabilir, yeni gelecek oyuncularla üstüne koyabilir miyiz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın