• 501
    türk takımlarında yapması zordur. planlamalar genelde tek yıllık yapılır. taraftarın etkisi büyüktür. taraftar ilk 11'in her pozisyonunda sorgusuz sualsiz şüphe uyandırmayan adamlar görmek ister. yönetimler de bunu yerine getirir. 12-13 kişiyle şampiyon oldu beşiktaş geçtiğimiz yıllarda ama atiba yerine pjanic, batshuayi ve teixeira transferleri derken takım çorba oldu. biz de sezon başı aynı hataya düştük. berkan'ı hiç beğenmem, yeteneksizdir ama bu takım ekmek su gibi muhtaçtı berkan'a. bayern maçlarında sonradan koyabileceğimiz diri bir orta saha olsaydı belki de son 16'da idik bugün. planlaman varsa ne oynadığını biliyorsan her transferin yıldız olmasına gerek yok. mesela rashitsa için çok kötü sezon geçiriyor deniliyor ancak bugün transfer etsek tete ve sağda oynayan oyunculardan daha fazla katkı sağlar. vecino-ndombele kıyasında 100 kere daha seçenek olsa ndombele derim ama okan hoca vecino'yu gerçekten istediyse ne kadar da haklıymış. velhasılıkelam türk takımlarında planlama yoktur. taraftarın belirlediği eksik bölgelere yönetimlerin o ara müsait en yıldızdan başlayıp aşağıya doğru oluşturdukları listede almaya çalıştıkları adamlar vardır.
  • 502
    yönetimin hem basiretsiz hem toy oluşu, fatih hocanın üzerindeki baskının artması ve kredisinin tükenmesinden dolayı havada kalan bir planlama olmasına rağmen hiçbir şekilde zarar ettirmemiş, türk rotasyonunun temelini atmıştır. dahası iyi paralara elden çıkarabileceğimiz ve ciddi katkı aldığımız oyuncular da kazandırmıştır. zaten o dönem öncesi finansal kısıtlama döneminde de yer yer futbolcu bazında denemeleri olmuştur. ayrıca adı 3 yıllık kendi 3 aylık kalmış emekleme döneminden çıkamamış, sonu gelmemiştir. ve avrupa ligi gruplarından namağlup çıktığımızı da unutmamalıyız, tamamen sportif başarısızlık algısına kapılmamak lazım. o dönemde tecrübeli iyi oyuncularla harmanlama yapılamadığı için ligimizde sonradan çok göze batmıştır, günah keçisi ilan edilip, idamı istenmiştir. ama bize en yararlı sonucu; genç oyuncu, bilmem sistem takımı, ajax modeli diye kafa ütüleyen ülkem futbolseverlerinin her şeyde olduğu gibi bu konuda da şekilci kaldığı ve sadece günü kurtaran başarı odaklı bakan yurdum insanı gerçeğini yeniden yüzümüze vurduğudur. bir daha denenmesini geçtim, yanından bile geçilmemesi gerekiyor. bizim gibi ülkelerde denenecek tek şey paraya kıyıp yıldızları doldurup ego tatmini yaparak, mehteran takımı misali 2 ileri 1 geri hatta 3 geri giderek ve çapımızın farkında olarak devam etmektir.
  • 503
    bizim kadar büyük ve yarışmacı bir kulüpte; hatta artırıyorum, şampiyonlar liginde bayerne karşı kimine göre 50 kimine göre 70dakika çok iyi oynamanın, maçı sürklase etmenin yeterli görülmediği ve hocanın yanlış tercihleri yüzünden kaybedildiği konuşulduğu bir ortamda ancak ve ancak kulüp maddi olarak dara düştüğünde yapılabilir. benim düşüncem; bizde yapılabilecek en iyi şey her sezon 1 2 yeni genç oyuncu entegre ederek başarılı çekirdeğin korunmasıdır. o 1 2 takviyeyi de birkaç sezon yurtdışında kiralık olarak geliştirmeci bir takımda benzer formasyonda ve mevkisinde düzenli oynamış altyapı oyuncusunu alarak yapılmalıdır. bence bizim gibi bir kulüpte ideal planlama böyle olmalıdır.
  • 505
    seneye ligde 12 yabancı kuralının olacağı söyleniyor. ondan sonraki sezon kim bilir ne olacak? sezon ortasında playoff konuşan adamlar bunlar. ne planı plansızlığı. temiz eller söylemi gibi bir şey bu. inanmayın, plan diye bir şey yoktur. doğru kararlar vardır, yanlış kararlar vardır. erden timur bu 3 yıllık plan diyenlerin hayal ettiğini 1 ayda başardı. o da yanlış kararlar verdi ama daha çok doğru kararlar verdi ve sonuç aldı. önemli olan da bu.

    30 milyon euro bütçelerle, sıfır borç, takır takır işleyen altyapı, gidenin yerini hemen doldurma, nakite sıkışık olmama. bunlar güzel şeyler ama konjonktür gerektiriyor. ajax böyleyse psv de öyle feyenoord da öyle. porto öyleyse benfica ve sporting de ondan çok farklı değil. biz galatasaray olarak onlar gibi olamayız. önce ülkemiz öyle olacak. taraftarıyla, basınıyla insan kalitemiz yüksek olacak. bunlar olmadan müslüman mahallesinde salyangoz satamazsın. ters çünkü, şartlar uygun değil. plan lafı bu ülke için çok boş bir söylem.
  • 506
    3 yıllık planlama yanlış değildi. 3 yıllık planlamanın execution'ı, yani hayata geçirilmesi ve uygulaması yanlıştı.

    takımda lider oyuncu yoktu. doğru karakter ve fiziksel testlerden geçirilmemiş isimlere yüksek paralar verildi.

    yine de marcao, nelsson, boey, berkan, kerem, bay, yunus, momo heyecan verici bir iskelet vaat ediyordu. bunlara torreira-icardi-mertens 3'lüsünden 2'si zamanında eklense, çok başka şeyler konuşabilirdik ki geçen sene konuştuk.

    bu sene ise geleceğe yönelik hiçbir hamle yapmadık. takım iyi gidiyorsa çok büyük oranda okan hoca'ya ve torreira ile kaan ayhan'a yazar. boey-nelsson ayarı en az 2 tane genç ve dinamik isim katsaydık, hala geleceğe umutlu bakabilirdik. şu an takım her geçen sene yaşlanacak ve feghouli'de, falcao'da yaşadığımız maaş sıkıntılarını yaşayacağız.

    tarih tekerrür eder, ders almayanlar için. erden timur'un aldığı risklere saygım var ama alacağı derslere daha çok saygım olur.
  • 507
    ne doğru bir şekilde anlatılabilmiş ne de doğru bir şekilde anlaşılabilmiş planlamadır. başarısız rosier ve ghezzal hamleleri sonrasında ortaya atılan bir oyalama taktiği olduğu eleştirileri haklı bir eleştiridir ama yanlış olduğu anlamına gelmiyor. 21/22 sezonunun bu kadar kötü geçmesinin ana sebebi kesinlikle 3 yıllık planlama değildi. çok fazla etmen vardı.

    20/21 sezonu sonundaki takımda gerçekten ciddi bir revizyon gerekiyordu çünkü takım 3 yıldır oyuncu satmadan bonservisli oyuncu alamıyordu. ben her zaman free agent oyuncu alımına karşıyım. çünkü free agent oyuncu transferinde oyuncu seni seçiyor. ama bonservisli oyuncu transferinde sen oyuncuyu seçiyorsun. bu çok büyük bir fark bence. 21/22 sezonu öncesi oyuncu satamadığımız için alınan oyuncular ya kiralıktı ya da isteneni verememişti. yenilenmesi gereken çok fazla mevki vardı ve kalan oyuncuların maaş yükü de fazlaydı. örneğin falcao, babel, feghouli, omar, diagne'nin maaşları ciddi problem yaratıyordu ve hamle imkanını kısıtlıyordu.

    bu planlama yapılırken bence taraftara en az 1 sene başarısızlığa tahammül edilmesi gerektiği söylenmeliydi. hatalardan birisi buydu bence. diğerleri ise yedek kaleci alınmaması, 4-1-4-1 taktiğinde ısrar edilmesi, gedson gibi bir orta sahanın alınamaması, hoca değişimi, torrent'in getirilmesi yazılabilir.

    bu dönem için transfer döneminde alınan genç oyuncular içinde tek hata rumen oyuncular idi. onlarda gerçekten yetenekli oyunculardı ama yurtdışında tutunamadılar.

    3 yıllık planlama içinde düşünülen oyunculara bakalım. bu oyuncular 22/23 sezonunun şampiyonluğunda ciddi etkisi olan oyuncular:
    nelsson,
    boey,
    kerem,
    yunus (o dönem kiralandı ama hep planların içindeydi keşke morutan alınmayıp kadroda kalsaydı)
    barış alper,
    berkan

    yani aslında bu planlama bir nebze işe yaramış oldu. 23/24 transfer sezonunda yapılan hatalarla karşılaştırdığımızda bence çok daha iyi bir transfer dönemi geçirmişiz.
  • 508
    büyük ihtimalle sadece boey ile tüm masrafı çıkacak olan planlamadır. ama buradaki büyük hata bu planın tamamen geleceğe dönük kişilerden kurulmasıydı.
    boey, nelsson veya barış geçen sene icardi, torreira, mertens gibi deneyimlerle harmanlanmasaydı büyük ihtimalle hiçbiri için şimdiki transfer haberlerini konuşmayacaktık çünkü takımın askeri torreira ve mertens değil de morutan ve cicaldau'ydu. işte böyle saçma bir plandı.
  • 510
    fatih terim tarafından öyle aceleyle, alelade ortaya atılmamış bir söylem olduğuna dair elimizde donelerin olduğu güçlü bir ifadedir. aradan geçen zaman da bambaşka bir şekilde de olsa bu söylemi haklı çıkarmıştır.

    söylemin fatih terim ortaya çıkışı 2019 yılında fatih terim’in amacından uzaklaşan başka bir ifadesine dayanıyor aslında. (bkz: makasın açılması)

    2020-2021 sezon başında da en açıklayıcı bulduğum fatih terim’in demecine göz atalım ;

    --- alıntı ---

    çok uzun zamandır gelecekle, futbolumuzla ve galatasaray'la ilgili konuşmak istiyorum. beın sports'ta vardı böyle bir program ama yapamadık, iptal ettik, bendeydi kabahat. en azından galatasaraylılara konuşmak istiyorum tarihe not düşmek için.

    konu, transfer yapma ihtimalimizin çok zor olması. zaten satmadan alamazsın diye başladık. aldığımızdan fazla satmışız, alım-satımda kara geçmişiz, kupa almışız, şampiyon olmuşuz. kulübümüzün bunun altından kalkabilmesi için birçok elementin bir araya gelmesi lazım.

    olmadığı zaman almak zor, zamanında almak daha da zor. herkes niye orta saha yok, niye o yok diyor. halledemiyoruz, halledemedik. biz galatasaray'da böyle yetiştik, bir refleksimiz olmalıdır. kadromuz neyse onunla en iyi yerleri isteriz.

    yönetimlerin de işi zor. almazsanız niye almadınız, alırsanız niye almadınız diye şartlara maruzlar ama bunların hiçbiri çözüm değil. ekime kadar alabileceğimiz ne varsa hepsini alırız biz yine.

    ben bu işin çok da kolay düzeleceğine inanmıyorum. ne kadar geliriniz olursa olsun bu giderlerle veya borçlarla işin doğrusunu veya istediğiniz zaman istediğinizi yapmanız zor.

    avrupa'yla makas açıldı diye birçok kez üstüne basa basa bu yüzden söylüyorum. burada konuşulan rakamların avrupa'da konuşulduğu yok.

    ben de konuşmak istiyorum. doğruların en doğrusunu anlatmak lazım, herkesin bilme hakkı var. sanki var da almıyoruz veya niye ayarlamadınız gibi bir sürü şey var.

    artık başka şeyleri konuşmalıyız. borçların ödenmesinin ve bitmesinin rasyonel olmadığı bir ortamdayız. onu da divanda veya başka bir yerde söyleyeceğim.

    --- alıntı ---

    dünya futboluna yetişmekten bahsediyor terim. bunun için de bütünsel bir tanımla, tüm birimlerimizle hareket etmeliyiz diyor. idari, teknik, ekonomik tüm yaklaşmımız birlikte hareket etmeli diyor. bunu yapamadığımızda her transfer döneminde aynı döngüye giriyoruz, git gide de derinleşen bir yokluğa düşüyoruz diyor. hep eksik kalıyor bir yerler aksi takdirde diyor. orta sahayı halledemedik diyor. burda bir suçlama da yok. benim suçum değil orta saha alamadılar demiyor. yetişemiyoruz ve bu normal diyor.

    doğru değil mi? şüphesiz. elitlerin arasında olmayı hep city, real olmak algılıyoruz. sahada en elit olmak değil burda anlatılmak istenen. rennes’de elit brighton’da elit örneğin. elit menajer ağı da var örneğin. elit futbol dünyasının içinde olmak mesele genel olarak.

    bu dünyanın içinde olmadığınızda her transfer döneminin çoğunluğunu ffp için hesap yaparken geçiriyorsunuz. bu durumda da terim’in bahsettiği gibi reflekslerini zayıflıyor.

    buraya kadar önemli husus, durup dururken, günü kurtarmak içn söylenen bir 3 yıllık planlama cümlesi yok terim tarafında. falcao’lar, seri’ler gelirken de mutlu olmayan, bunların çözüm olamayacağını işaret eden bir adam var.

    devam eden süreçte, burak elmas yönetiminin göreve gelmesinden yaklaşık 1 ay sonra, psv maçı sonrası 3 yıllık planlama ifadesi geliyor terim’den. fark yediğimiz maçtan sonra gelmesi farklı bir algıya neden oluyor sadece. ancak, yeni gelen bir yönetimle bu yol haritasını ne kadar sürede dile getirebilirsiniz zaten?

    terim’in istediği rosier ve ghezzal üzerinden de,
    bunlarla mı üç yıllık plan yapacaktın? gibi bir sığ bakış açısı görüyorum.

    öncelikle, tekrar terim’in yukarıda açıklamasında değindiği konuya dönelim. bir camia refleksinden bahsediyor. tüm kurumlarıyla bir refleksten.

    terim’in istediği oyuncular zaman zaman hatalı olabilir. bu konuda çok başarılı da olamayabilir. çok basit bir nedeni var. işi bu değil. günlerinin çok önemli bir kısmı bu konuyla ilgili izleme, analiz etme, istişare etmeyle geçmiyor çünkü.

    terim’in istediği oyuncuların finansal şartları uygun olmayabilir. işi bu değil çünkü. gününün önemli bir kısmı menajerler, görüşülen kulüpler, transfer dünyasından ulaşan bilgilerin değerlendirilmesi ile geçmiyor çünkü.

    ancak yukarıda bahsedilen birimler işler bir görüntü çizmediğinde, fatih terim’de karakterinin de getirdiği özelliklerle tüm alanlarda karar mercii olmaya başlıyor. romanya pazarına gidiyoruz örneğin. çünkü terim orayla iyi ilişkiler içinde. o zaman da işler sarpa sarmaya başlıyor. bu sarpa sarma, fikri değil uygulamayı hatalı yapar.

    öte yandan, 3 yıllık planlama ile kast edilen rekabetçilikten uzaklaşıp yetiştirici olalım değil. bir denge yakalayalım. yakalayamadığımızda berkan-taylan-cicaldau oluyor. yakaladığımızda mertens, icardi, torreira gibi karakterlerin yanında boey, barış alper, kerem aktürkoğlu büyümeye başlıyor. hatırlayın, geçen sezon başında kulübeye gitmek üzereydi kerem. belki de tepetaklak olacaktı kariyeri. insanın olduğu her süreç pamuk ipliğine bağlı çünkü. icardi’yi beslemeyi fark ettiği anda büyümeye başladı saha içinde.

    ayrıca, 3 yıllık planlama hata yapmamak demek değil. günün sonunda hatalarını maddi olarak rahatlıkla tolere edebilen, yeni seçimlerinde know-how’ını büyüten bir döngü yakalamak.

    aradan geçen zaman da terim’in söylemi yazıda kaldı gibi görünüyor. ancak hiçte öyle değil. erden timur ve okan buruk önce elde olan profilleri ayıkladı. sonra eldeki oyuncalara saha içi ve saha dışı özgüven getirecek isimleri kadroya kattı. sonra da modern futbola uygun bir sistem içerisinde bu yapıyı işletti.

    tam da 3 yıllık planlamanın sözünün edildiği yıldan sonra 3.yıldayız. kerem, barış ve sacha başarılı olan ilk mahsullerdi. ilk satışta gelmiş oldu sacha ile. tesadüf mü? terim’den gittik öyle devam edelim. “ başarı tamamen tesadüf işidir. inanmıyorsanız başarısızlara sorun. “

    şahsi fikrim, 2000’den bugüne aradan geçen yıllar fatih terim’i elit bir teknik direktörden elit bir fikir adamına dönüştürdü. fatih terim teknik direktörlüğü, antremanından medyasına, psikolojisinden federasyonuna çok fazla bileşeni kapsadı hep. son döneminde artık o terim olamıyordu hoca. yıllara yenik düştü. galatasaray’ın da sorunlu yönetimleri, koçlu futbol ortamının saldıranlığı, ülke ekonomisi gibi etkenler de üzerine tüy dikti. hoca bunu direkt söyleyemedi tabi gururuna yedirip. ama ima etti bize. galatasaray her yerde güçlü olmalıdır dedi defalarca. yetemedikçe saha içine de odaklanamadı. odaklanamadıkça da sabit fikirli bir teknik adama dönüştü.

    sonuç olarak, 3 yıllık planlama bir fikir olarak oldukça derin bir cümledir benim nazarımda. kurumsal olarak bütün süreci kapsar.

    erden timur’un zaniolo transferi, sezon başı boey, kerem, nelsson gibi şampiyonlukta pay sahibi isimlere zam yapmaması, rotasyon oyuncularını yüksek satın alma bedelleriyle kiralaması, gardi, romano başta olmak
    üzere elit futbol camiası figürleriyle teması, uluslararası medyada dikkat çekme çabası, zaha, ziyech, davinson gibi isimlerle elit futbolun merkezi ingilizlerin göz önünde olma çabası, tabi ki de okan buruk’un saha içinde modern ve cesur futbolu ile birleşince boey bayern’in direkt hedefi oldu. kesenin ağzını açmaktan çekinmediler.
  • 512
    (bkz: galatasaray)

    aradan geçen zaman gösterdi ki bu laf bizim için söylendiği yaz en iyi transfer sezonumuz oldu. sacha boey'i satarak harcadığımız 30 milyon euro'yu çıkardık bir kere. bedelsiz gelen patrick van aanholtdan bile kar ettik.

    victor nelsson - 7 milyon euro'ya alındı. bana kalırsa sözleşme uzatalım bayrak oyuncumuz olsun ama istersek satarız.
    alexandru cicâldău - 6.50 milyon euro. nazar boncuğu. dünyanın en iyi kulüpleri bile zarar eden transferler yapabiliyor. hea kalsa geçen yıl mata'dan bu yıl sergio'dan daha çok katkı verirdi.
    olimpiu moruţan - 4.10 milyon euro. kiralama ve ankaragücü'ne satışla kendisinden zarar yazmadık. tete yerine seneye gelse kimse itiraz etmez.
    berkan kutlu - 4 milyon. hala takımımızın oyuncusu.
    barış alper yılmaz - 2,1 milyon euro. kendisi ile ilgili bir şey söylemeye gerek duymuyorum.
  • 514
    türkiye'de sadece beşiktaş'ın yapabileceği eylemdir. onu da bir kere yaptılar (feda sezonu). gelen 2 şampiyonluk sonrası yine şımarıp harcamaları yönetemeyince ait oldukları yere geri döndüler.

    galatasaray 2-3 sene başarısız olmayı göze alabilecek kadar küçük bir camia değil. kaosla bile hareket etsek zaten aynı başarıyı elde ediyoruz.

    fenerbahçe ise böyle bir yapılanmayı becerebilecek mental özellikleri olan ne yönetime ne de taraftara sahip. her sene 30 transfer yapıp baştan kadro kurmaya aynen devam ederler.

    bu sistemi esas uygulaması gereken trabzonspor da trabzon şehrinde olduğu için yapamıyor. trabzon'da yapılanma plan falan yapmak mümkün değil. *
  • 515
    nelsson’a halihazırda ciddi bir rakam ödendi, ayrıca bilinen bir oyuncuydu. luyindama gibi. sakatlık yaşamasa luyindama’dan da bonservis kazanacaktık.

    boey’in satışında şampiyonlar ligi performansı ana faktördü. şampiyonlar ligine de yeni bir hoca ve yeni bir yönetimle; mertens, icardi, torreira, abdülkerim, oliveira, rashica gibi takıma yeni katılmış omurga sayesinde gittik.

    barış alper ise okan hoca ile seviye atladı. öncesinde performansından dolayı ödenen bonservis üstünden komisyon tartışmaları dönüyordu.

    cicaldau, morutan, berkan safi zarar.

    ben ortada bir plan görmüyorum. cicaldau, morutan işlerinde nasıl şansımız yaver gitmedi diyorsak, boey ve barış’ta şansımız yaver gitti diyebiliriz.
    galatasaray mertens, icardi, torreira, abdülkerim vs. olmadan bu oyuncularla şampiyon olamazdı. nitekim o sezonu da 13. bitirdi.
    bu oyuncuların gelişimini bekleyip şampiyon olmayı ikinci plana koymak galatasaray büyüklüğünde bir takımın işi de değil zaten.
  • 516
    ali koç'un dostu burak elmas'ın övüldüğünü gördü bu gözler. adam kalsaydı ali koç iki senedir üst üste şampiyon bir başkan olacak, koç holdingten birini federasyon başkanı seçilmişti. 3 yıllık planlama avrupa sahnesinde oynamadan rekabetçi olmadan yapılacak bir iş değil. burak elmas'ın vizyonu torrent'tir.

    3 yıllık başarının aktörleri scout ekibi, o dönem çalışılan romanya bağlantılı olmayan menajerler, biraz fatih hoca'nın uefa'da geçiş oynatması, geldiği ilk sene rekabetçi kadro kuran torreira, mertens, icardi çeken erden timur, en büyük pay da puan kaybetmez bir takım yaratan okan buruk'tur bakın yenilmez değil puan kaybetmez. okan hocanın puan kaybetmeyen anlayışı varken ve prese dayalı birebir önde basmalı oyununa uygun dinamik fizikli genç oyuncular transfer etmeye devam etmeliyiz. sattığımızın yerine koyabildiğimiz sürece okan hoca ile bu ligde başarılı olmamız çok kolay. bakın boey satıldı yerine koyamadık oraya bir köhn çekmiş olsaydık arkama yaslanır galatasaray planlamasına güvenirdim. 3 yıllık planlamanın en önemli unsuru taraftardır. 3 yıl görev süresi olan burak elmas'ı 8-9. ayında göndererek planlamayı başarıya ulaştırmıştır. taraftarın yönetim üzerinde baskısını hissetirmesi önemli.
  • 517
    burak elmas fatih hocayı kovmayı kafasına koymasaydı, devre arası yüksek ihtimal gedson ve elneny’i gelecekti.
    bonus olarak da skov olsen.
    bu transferler olduktan sonra klasik fatih terim takımı ikinci yarı toparlayacak, şampiyonluğu sonuna kadar kovalayacaktı.
    he bu durumda yine ibrasızlık olur muydu? pek emin değilim.
    peki ibrasızlık olmasa şu anki durumda olur muyduk?
    orası yine belirsizlik.
    burak elmas’ın o günkü başarısızlığı belki de bugünleri hazırladı.
    diğer taraftan 25 milyon euro harcayıp karşılığında potansiyel olarak 75 milyon euro alma şansınız varsa, orada yapılan iş başarısız değildir.
    burak elmas’ı sabaha kadar eleştirebiliriz ama yapılan transferler üzerinden değil.
    7 transferden sadece bir tanesi zarar ettiyse, orada başarısızlık var demek baya komik olur.
    mesela barış alper transferinde komisyonlar alınmıştı, birileri yolunu bulmuştu.
    hani konuşan var mı artık bunları? yok çünkü bugün için bahsedilen bonservis bedelleri 20-25 milyon euro deniyor.
    bunu defalarca yazdım, hatta kendimi de eleştirdim.
    son gün maliyet yüzünden elneny transferi iptal olmasa başka şeyler konuşulurdu.
    bu arada eleştirilen takım mağlubiyet almadan grubundan lider çıktı.
    mesela torrent transferi yüzünden burak elmas’ı sabaha kadar eleştirebiliriz ama ghezzal’a ret verip morutan’ı alması bile teşekkürü hakediyor.
    belki morutan da olmadı ama en azından ghezzal gibi kulübe yük olmadı.
    sportif başarısızlık olsa da, mali açıdan galatasaray kulübüne eksi değil artı yazmış bir planlamadır bu.
    ve benim hatırladığım tarihte örneği bile yok bu karlılığın.
  • 518
    sportif olarak tarihin en başarısız dönemi, maddi planlama olarak ise oldukça iyi bir dönemdir. büyük takımlarda bu ikisini bir arada yapabilmek gerekir. büyük bir takımda sportif olarak başarısız olunan bir dönem başarılı olarak atfedilemez. bu yüzden böyle bir planlama yapılacaksa bile takımın neredeyse tamamını değiştirerek değil, parça parça yapılmalıdır ki sportif başarı da gelsin.
  • 519
    ffp sopasının gölgesinde yapılmıştı bu planlama. bunu unutmamak lazım. 21-22 sezonundaki transferlerde hiçbir sorun yoktu keza avrupa’daki performansımız bunun göstergesiydi. asıl sorun, bu transferleri yönlendirecek, takıma alıştıracak papazlardan verim alamamamız oldu. babel, feg, arda vs çok kötülerdi, arda zaten sezonu sakat geçirdi, feg artık 3 aylar topçusu bile değildi, babel konusuna değinmek bile istemiyorum.

    o kadroya ek olarak torreira, mertens ve icardi eklense ligde zaten şampiyon olmuştuk, uefa’da da en az yarı finalimiz garantiydi.

    allah’tan o sezon süründük de yaptığımız hata anlaşıldı. uefa’yı aldığımız sezon kadromuzda hagi, popescu taffarel vardı. biri barca’nın kaptanı, biri karpatlar’ın maradona’sı, bir diğeri de brezilya milli takımının kalecisi. ne demek istediğim anlaşılmıştır sanırım.

    biz hala 2013’deki çeyrek finalimizi burak yılmaz’ın gollerine borçlu olduğumuzu düşünelim, ya da dany-semin tandemine. drogba ve sneijder’siz schalke ile oynasaydık, görürdüm ben.

    sadece yıldız olmak yetmiyor, karakteri de yıldız olacak, winner olacak. böyle adamlara yönelmeliyiz artık.
  • 520
    sportif başarısızlığın sebebi kadronun gençlerden kurulması değil eksik kurulması ve kendi taraftarımızın bile 10 maçlık doğranmalara ses çıkaramayacak kadar rezil bir döneme girmiş olmasıdır. avrupa'da ucl seviyesi gruptan namağlup lider çıkan ve barcelona'ya ecel terleri döktüren takımın 13. olmasının başka hiçbir açıklaması yoktur. gençlerin üst üste doğranmalarının ardından götü başı dağıtacağını iyi bilenler her şeyi muazzam şekilde ayarlamıştı. ayarlamaya da devam ediyorlar fakat biz artık kadroyu gençlerden veya düşük mentale sahip topçulardan oluşturmadığımız için hiçbir şekilde kırılmıyoruz. bunun en iyi örneği geçen seneki alanyaspor maçında yaşanan boey'in gördüğü kırmızı kepazeliği sonrası gösterilen reaksiyondur. üstelik gençlerimiz de oldukça tecrübelendi bu sürede. o sezon içerideki fenerbahçe maçında yapılanlara bile doğru düzgün ses çıkaramayacak pısırıklıkta bir yönetim gördükten sonra da herkes salmıştı zaten. bir gedson bir 6 numara bir de forvete sportif sonuçların da düzeleceğini herkes biliyordu. uefa'da iyi gidiyorduk ve o sene uefa'yı alan takım aynı bizim gibi bundesliga 13. sü ve kupada alt lig takımına elenmiş frankfurt oldu. terim'i gönderip ne idüğü belli olmayan bir tane barcelona holiganını ''hala anlam verilemeyen şekilde'' pornografik paralara kulübe hoca diye getirmesek belki de 2. avrupa kupamızı kaldırmış olacaktır kim bilir.

    galatasaray'da başarısızlığa tahammül yok bu yönden de sene başı bu eksik mevkiler ile sezona başlamak de ülke futbolunun rezil yapısını göz önüne getirince net hataydı. ancak bu dönüşümü de birinin yapması gerekiyordu ve bunu yapabilecek tek kişi de fatih terim'di. bir bakıma galatasaray kredisini yakmayı göze alarak geleceğimizi ipotek altına aldı. yaptırdığı transferlerin büyük bölümünde haklı çıkarak bize boey, nelsson, barış alper hatta marcao ve kerem gibi mükemmel asetler bırakmış oldu. bu asetler de ne idüğü belli olmayan biri yerine okan hoca'nın eline geçtikten sonra neyin ne olduğu ortaya çıkmış oldu.

    3 yıl kadar sürmese de yarım dönemlik bu planlamada emeği geçenlerden ve bu potansiyelleri ortaya çıkaran okan hocadan allah razı olsun. an itibariyle galatasaray rakipleriyle farkı açtıysa bunu fatih terim ve okan buruk'a borçludur.

    galatasaray'a hem şampiyonluk hem de şampiyonluklardan fazlasını kazandıran planlamadır.
  • 522
    rezalet mühendislikle kurulan kadronun olduğu planlamadır. kapandığı zaman etkili, ancak oynadığı zaman ekran başındakileri basur yapan, iki hücum seti bile oynayamayacak, 3 sene üstüste ısrar edilse bir tırnak ilerlemeyecek bir takım yaratılmıştır.

    o sezon gerçek bir hakem operasyonu başlayana kadar galatasaray futbol takımı ile lig lideri arasındaki puan farkı zaten çift hanelerdeydi. o kadar kötü bir takım yaratılmıştı ki 3 gol attığımız ikinci maç 26. haftada gelmişti. *

    ancak 26. haftada üç gol atabilmiş bir takım için hakemler, şunlar, bunlar bahane edilemez. birbiriyle uyumsuz ne kadar oyuncu varsa alındı. boey gibi oyuncuların yükselişindeki birinci faktör geçen sezon gelen sağlam yapılanmaydı. sonuç olarak yine de finansal açıdan kârlı çıkmış olsak da sportif anlamda galatasaray, tarihin en aciz döneminden geçmiştir.
  • 525
    oyuncu gelişiminden bihaber yorumlar gördüğüm konudur.

    konu 1:

    bu oyuncuları aldığımız yıl çok kötü oynamışız.
    neye göre kime göre? o yıl son 16'da barcelona'yla oynarken dedem mi oynuyordu takımda?

    konu 2:
    o oyuncuların yanı doğru doldurulamamış. mühendis was here.

    babel'in, feghouli'n, ciguli'n varken, darphane değil burası. takımın mali bir dengesi var. çat diye sergio oliviera, icardi, dubois, torreira, rashica falan indiremezsin o halinle. artı o dönem, başkanın burak elmas, yöneticin ışıtan gün. hangi karizmayla ne indireceksin? hepsini geçtik 3 yıllık planlamadaki oyunculara da gazoz kapağı vermedin, boru gibi 35 milyon euro bastın aldın. maaşları az diye, bedavaya aldık falan zannediyor insanlar.

    konu 3: oyuncuların yaşı, tecrübesi.

    sacha boey 3 sene önceki sacha boey değil, barış alper 3 sene önceki barış alper değil, florian wirtz 3 sene önceki wirtz değil, declan rice 3 sene önceki declan rice değil. genç oyuncular hızlı gelişir.

    zaten konuyu baştan anlamayanların, olay bittikten sonra anlamasını bekleyemezsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın