takımı hiç beğenmediğimi anlatmıştım. sorunun kaynağı, başarıların kaynağı olduğu gibi okan buruk gibi duruyor. transfer süreçlerinde yapılan fazla mesai belli ki kendisini yıpratıyor.
hatayspor gibi kırılgan bir takıma karşı 6 tane defansif oyuncuyla çıkmıştık maça. ilk yarı plan işlememişti. rezalet bir futbol oynanmıştı ve değişikliklerde kaan ayhan ve abdülkerim oyundan çıkarak oyun toparlanmıştı. sallai ve berkan atak sürekliliğini sağlayabilmişti.
bu kez kiev gibi kırılgan bir takıma karşı, her ne görüldüyse, yine 6 tane defansif karakterli oyuncuyla oynamak, hem de geri 4’lünün 2’sinin abdülkerim ve kaan gibi hantal oyuncularla defansı orta sahaya çıkarman gerekiyorken. yine atak sürekliliğini oluşturamadın.
ancak bu sefer şansın yaver gitti, hadi şans demeyelim, duran top kalitesiyle öne geçtin ve “bir şekilde” gelen 2.gol ile 2-0 öne geçtin.
önde basmaya devam ediyorsun ancak rakibi boğamadığın gibi mertens ve osimhen’i boşu boşuna topun peşinde koşturup yoruyorsun. ve atak sürekliliği yakalayamamak demek geçiş ya da geçiş ihtimallerini sürekli rakibe vermek demek ve nihayetinde maç 2-0’ken 44.dk’da 3’e 5 kişiyle yakalanıyorsun. yahu senin takımın 2-0 öndeyken savunmayı orta sahaya çekebilecek tarzda savunma futbolcularına sahip değil.
muslera’yla
abdülkerim bardakçı ve
kaan ayhan ile oynanabilir bir oyun tarzı değil bu. bunu bilmeyecek bir hoca değil bizim hocamız fakat belli ki bir anamoli var!
kanatlarında barış alper yılmaz ve yunus akgün dışında seçeneğin yok iken sallai ile her ikisini de dinlendirmen gerekiyorken sen sallai’yi avrupa’da oynatamayacağını bile bile hatayspor maçında ilk 11’de oynatmadın, bunu da anlayamıyorum. büyük hataydı. maçın içinde bu oyuncuların yorgunluğu da geldi.
oynayamayacağı planla sahaya çıkan futbolcular, oyunu oynayamadıkça çok daha kötü bir görünüyorlar.