• 30
    54 gün kalan maç.

    http://gss.gs/IXo

    aslında buraya inter'de 54 numara giyen bir futbolcunun fotosunu koyacaktım ama "soğuktur" dediler :(

    20 senelik bu çile bitsin artık bu sene!

    küme düşme potasındaki rakibimizin hem kümede kalmak hem de bizi şampiyon yapmamak için sahaya çıkacağı maç.

    belki daha önce puan tablosunda rahatlarlar ama bu maçta ortamı gerip bizi en büyük hasarla(kırmızı kart, cezalar, sakatlar vb) yollamaya çalışacaklarından eminim.

    benim hayalim ise, küme düşme hattındaki fener'e bir tekme de bizim vurmamız ve iyiden iyiye tutuşmaları. ali koç'larına ayrı, ersun yanal'larına ayrı koyalım istiyorum.

    tam olarak şunu istiyorum!

    https://media.giphy.com/...q0X7aqCEVy/giphy.gif

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 181
    2 gün kalan maç.

    https://gss.gs/FW8.jpg

    maç öncesi can bartu'yu anmak hem ezeli rakip olarak yapmamız gereken, hem de ortamı yumuşatacak olan şık bir hareket olur.

    kadıköy'de ortam ne kadar rahat ve sakin olursa maç da bize o kadar yakın olur, çünkü öyle bir maçta ortaya kalite ve oyun farkı çıkacaktır ki, fenerbahçe'den birçok anlamda üstün bir takımız.

    gerekirse rakibi uyutacak şekilde, tatsız, tutsuz bir ilk yarım saat geçirip, hem taraftarın hem de fenerbahçe futbol takımının kurmak isteyeceği baskıyı atlatabilirsek maç bize ufak ufak dönecektir.

    derbinin bizim açımızdan anahtarı "sakin kalmak".

    üzerimize oynayacaklar, yedek kulübesinin arkasına küfürler edecek olan tipleri dolduracaklar, yabancı madde atacaklar vb.

    klasik kadıköy işte.

    eğer oyuncularımız da bu oyuna gelirse ne olduğunu anlamadan sahada eksik kalırız. o zaman da şampiyonluğa havlu atar, rakibimize can suyu oluruz, bu sezonki misyonlarını da tamamlamış olurlar.

    hakemin ali palabıyık olması ile zaten maç fenerbahçe'ye döndü. dilerim var hakemi, eyyamcı değil de kuralı uygulayacak olan birisi olur.

    sahada kalır ve üst düzey mücadele edersek galip gelmek için uygun pozisyonları da bulacağımıza eminim.

    13 nisan 2019 beşiktaş başakşehir maçından çıkacak olan sonuç bu maçın havasını değiştirecek kesin olarak ama ne olursa olsun kazanmayı hedeflemeliyiz. bjk, ibfk'yı yense bile farkı 3'e indirmek için çıkmalı, beraberliği ise cepte tutmalıyız.

    derbilerde orta sahayı alan maçı da alıyor. bu sebeple orta saha oyuncularımıza çok iş düşüyor. stoperde reges oynamaz da semih veya ahmet oynarsa fernando'yu stoperlerin arasında, önlerinde de belhanda-ndiaye'yi görebiliriz. bu durumda emre akbaba bizim maç kazanma hamlemiz olur.

    bu maçta tek korkum duran toplar. özellikle de marcao ve luyindama'nın yokluğunda.

    rakipte skrtel, serdar aziz, sadık, mehmet topal, soldado gibi hava toplarında etkili isimler var. valbuena gibi duran topları çok etkili kullanan bir oyuncu var. bu sebeple ceza sahasına yakın, taç çizgisi civarlarında faul yapmamaya özen göstermeliyiz.

    bir de bekler bence maçın kaderini belirleyecek.

    dirar/isla-hasan ali vs mariano-linnes eşleşmeleri ve önlerinde oynayacak olan oyuncuların beklerine yardım etmeleri ile daha iyi bindirme yapanlar ve beklerini atağa çıkarabilenler daha fazla pozisyona girecektir.

    ben golün ya kanat ataklarıyla ya da duran toptan geleceğini düşünüyorum.

    maç 0-0 gittiği sürece sorun yok, o pozisyonu elbet bulacağız. yeter ki ilk golü yemeyelim. derbilerde çok uzun yıllardır ilk golü atan takım kaybetmiyor.

    heyecan iyiden iyiye sardı. dilerim pazar gecesi şampiyonluk ateşini harlamış olarak yorumlar yapar, mutlu oluruz. yemin ederim seriden ziyade 3 puanı çok istiyorum. bize 3 puan lazım gerekirse seri devam etsin, bize 3 verilsin :(

    bir anda şampiyonluk maçına dönebilir.

    kulüp ve hoca olarak böyle finalleri çok severiz. bunun adı da final...

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 114
    20 senedir kazanmıyoruz, şu kadrolar ile yine kazanamadık. of lanetli burası of büyülü burası.geçin bunları.

    bundan 20 sene önce kazanamadığında ne oluyordu, sıfır etkisiz. hayatımda hiç değişiklik olmadı.

    peki bu sene kazanamazsan ne olacak? şampiyon olamayacaksın. futbolcuların düşünecekleri tek şey bu olmalı.

    ister semih'le ister ahmet ile ister sinan ile çıkıp çatır oynayıp kazanmak zorundalar.
  • 54
    17 gün kalan maç.

    https://gss.gs/4iv.jpg

    (bkz: sezonun en önemli maçı)

    heyecanı şimdiden hissedilen maç.

    son yıllarda fatih terim'le kadıköy'e şampiyon gitmediğimiz maçlarda yenilgimiz yok, bildiğim kadarıyla maç gününe kadar da şampiyon olma ihtimalimiz yok :)

    (bkz: galatasaray galatasaray gerektiği yerde istediğini alacak güce sahiptir)

    (bkz: hedef 22)

    (bkz: kon2antra2yon)

    sen şampiyon olacaksın!
  • 613
    sezonun hemen her maçında bir şekilde ekran başında olsam da uzun zamandır ilk defa ciddi anlamda oturup ne oluyor ne bitiyor diye izlediğim futbol müsabakası. birbirinden ve olası bir negatif skordan ölümüne korkan iki takımın pısırık ve korkak futboluna sahne olmuş, kaleyi doğru dürüst görebildikleri yegane ataklarında birer gol atıp bir puanı paylaşmaları ile sonuçlanmıştır.

    galatasaray'ımız "20 yıldır kazanamama" istatistiğini defans hattındaki can sıkıcı eksiklerle birleştirmiş, bir gece önce aniden kucağına gelen "şampiyonluk yolunda kendi göbeğini kendi kesme" yemeğinin üzerine sos olarak ekleyerek çıktı sahaya. fenerbahçe ise kötü giden sezonda eldeki tek dayanak olan kadıköy serisini bozdurmamaya şartlanmış olarak...

    aslında hemen hemen sezonun ilk yarısındaki maça benzer şekilde başladı karşılaşma. topa sahip olan ve gezdiren bir galatasaray vardı. fenerbahçe ise geçen maçtan farklı olarak kondüsyonunun bilincinde olarak 25-30 metreye sıkışıp beklemeyi tercih etti. ön tarafta bu derece yoğun bir rakip oyuncu grubunun arasından "kilidi açacak" nitelikte bir isme sahip olmayınca, tamamı yedeklerden kurulu defans hattı ve en azından kaybetmeyelim motivasyonuyla çok fazla da yüklenemeyince ilk 45 dakika ne olup bittiğini anlamadan geçti gitti. rakip takımı dengesiz yakaladığımız ilk atağı da hasan ali'nin kırmızı kart görme pahasına faulle durdurması aslında fenerbahçe'nin psikolojisini ve yegane amacının maçı kaybetmeme olduğunun ispatıydı. o pozisyonda sarı kart çalınması ise 20 senelik seri boyunca alıştığımız türden bir davranıştı. göğsünde fifa kokartı olan bir hakemin daha kendi depar başlangıcındayken neredeyse 15 metre önünde ve görüşü net iken yaşanan o pozisyonda son adam yorumunu yapamamış olma ihtimali yoktur.

    eğer ki var sistemi olmasaydı bu pozisyon sarı kart ile geçiştirilmiş olacak ve 11-11 olarak aynı kilitlenmiş maçı izlemeye devam edecektik. belki de o pozisyonun itirazında kart görecek, demoralize olacak; her halükarda hakkımız yenmiş olacaktı. var garantisinde yapılan bu sarı kart işe tansiyonu gerip tribünlerde farklı bir hava yaratmak için oynanmış basit bir oyundu. nitekim tertemiz kırmızı kartı öyle "lütfeder" gibi çıkardıktan sonra ekran başındaki milyonları geçtim tüm kainat ilk fırsatta galatasaray'a bir kart çıkarılacağına emindi. sırf bu yüzden ilk maçta yaşananların üzerine bir de ilk yarıdan osuruktan bir sarı kart çıkarılmış olan, sicili de pek parlak olmayan belhanda'yı oyundan almak zorunda kaldı fatih terim. zaten sıkışmış oyunda bocalarken ve rakibi 10 kişi yakalamışken kilidi açma potansiyeli en yüksek oyuncumuzu oyundan almak zorunda kaldık...

    yani fenerbahçe'nin gördüğü kırmızı kartın cezasını biz de paylaştık...

    yerine giren emre akbaba daha iyidir daha kötüdür falan onun kıyası değil konu. suçu günahı olmayan takımın oyun planına sırf rakibi kırmızı kart gördü diye müdahale yapma zorunda bırakılmasıdır. bu da bu ülke futbolunun kaderinin değil var robot hakemler bile gelse değişmeyeceğinin nişanıdır...

    45-60 arasında biraz taraftarın gazı biraz da devre arasında soluklanmış olmanın etkisiyle fenerbahçe ilk yarıdaki sıkıcı ama 10 kişiyle de olsa oynaması kolay futbolunu sürdürdü. 25-30 metre mesafede 7-8 rakip oyuncunun yer aldığı dağılımda emre de fazla birşey yapamadı. önde diagne, arkada feghouli-emre-onyekuru maç boyunca neredeyse tüm fenerbahçe takımı ile birebir oynamak zorunda kaldı. fenerbahçe'nin iyiden iyiye pilinin bitip kendi kale çizgisinin önünde 20 metrelik alana sıkıştığı son bölüme kadar da bu durum devam etti. valbuena ve moses'in önüne atılabilecek bir uzun top ya da driplingle yapabilecekleri bir süprizi(!) engellemek için neredeyse 5-6 oyuncuyla geride bekledik maç boyunca...

    maç bu kısır döngü içinde devam ederken 64. dakikada ceza sahamıza gelen bir ortayı muslera skrtel ile birlikte yükselip kontrol etti. pozisyonda kötü bir şekilde düşen skrtel'in bir an hareketsiz kalması ne kadar ürpertici ise yakın yedek kulübesindeki yener ince'nin sonunda arkadaşlarının başında bekleyen fenerbahçe'li oyuncuları da iterek attığı depar da o kadar sıcak ve alkışlanacak bir olaydı...

    skrtel ilk müdahalenin ardından tedavi için kenara alındıktan sonra oyun başladı. defansta bir kişi eksilmiş olan fenerbahçe karşısında feghouli maç başından beri ilk defa topla buluşma fırsatı buldu. muhtemelen fenerbahçe defansı skrtel'in boşluğunu kimin dolduracağını kendi içinde çözmeye çalışırken gelen orta harun'u aşıp önce onyekuru'nun kafasıyla sonra da filelerle buluştu... deplasman tribününden gelen gök gürültüsünü andıran ses ve tüm takımın yedek kulübesi önünde toplanıp yaptığı sevinçle artık sadece doğru zaman aralığında atacağımız 6 golle şampiyon olabilecek durumdaydık...

    fenerbahçe'nin bu sezon klasikleşmiş, maçları sadece göz ucuyla takip edenlerin bile bildiği bir maç akışı var. neredeyse sezonu bitirmiş olmamıza rağmen 25-30 dakikanın üzerinde tempo yapabilecek hale gelmediler. bu yüzden de maçlara hep güçlerini kollayarak başlıyorlar. eğer ki rakip skor üstünlüğünü bulmazsa 60-65. dakikalara kadar bekleyip 15-20 dakikalık bir baskın oyunla skor bulup maçı tamamlamaya çalışıyorlar. valbuena önderliğinde diğer kanattaki açık ve göbekteki iki oyuncuyla hızlıca rakip ceza sahasına gidip tek forvetiyle birlikte baskın bir atakla golü bulmayı deniyorlar. bunu bozdukları tek maç ersun yanal'ın göreve geldikten sonra oynanan ilk karşılaşma olan kadıköy'deki erzurumspor maçına gümbür gümbür başlayıp 2-0'ı bulmuş, daha sonra çizgiden çıkan ik topla maçı güç bela 2-2 bitirebilmişlerdi.

    bunu kırabilmenin yegane yolu da atmosferin ve rakibin direncinin yükseldiği 10-15 dakikalık bölümde sabırla topa hükmetmeye devam edebilmekti. nitekim golden sonra bu şekilde oyuna devam ederken önce sarı kartlı mehmet topal'ın rakibinin göğsüne basması es geçildi, daha sonra ceza sahasına girmek üzere olan onyekuru'nun düşürülüşüne düdük gelmedi hatta devamında gelen tahrikle sarı kart gördü henry.

    santradan sonraki beş dakikada sadece bu iki pozisyon yaşandıktan sonra fenerbahçe oyun stratejisi gereği bizim kaleye doğru bloklar halinde yaslanarak ilk salvosunu yaptı. onlara göre üçüncü bölgede çok kalabalık oldukları bir anda feghouli topu çıkarıp oyunu açmak ve rakibi dengesiz de yakalamak üzereyken bileğine basılınca topu kaybetti. o kaybedilen top çok çabuk şekilde kanattan çizgiye indi ve içeri çevrilen topta fenerbahçe orta sahasının iki oyuncusu neredeyse penaltı rahatlığında şut atma imkanı buldu. topun geliş yönüne yakın olan eljif de büyük ikramiyeyi geri tepmedi ve bomboş bir pozisyonda hata yapmayarak golü buldu.

    golden sonra var odasının pozisyonu incelediği yaklaşık 2 dakika boyunca ekrana farklı açılardan defalarca gelen buz gibi faulün görüntüsü ise acı bir hayat dersi gibiydi adeta. göz göre göre belki de bir şampiyonluk daha çalınıyordu ve isyan etmekten başka kimsenin elinden bir halt gelmiyordu...

    ortalama bir lig maçında olsa bu golden sonra iyice iştahlanacak olan fenerbahçe hem 10 kişi oynamanın yorgunluğu hem de asıl amacı olan derbiyi kaybetmeme konumuna ulaştığı için bu sefer daha da sıkışmış şekilde kendi kalesinin önünde beklemeye başladı. kalede muslera'yı bırakıp 10 kişiyle rakip yarı sahada hatta son 30-35 metrelik bölümüne çöksek de kalan dakikalar beyhude bir çaba şeklinde cereyan etti...

    seri 20 seneye çıktı, galatasaray şampiyonluk yolunda bir fırsat tepti, galatasaray'ın şampiyonluğu çalındı ya da hakemler başakşehir'i üzmedi...

    hangi taraftan bakıldığından bağımsız olarak, taraflı tarafsız herkesin kafasında oynadığı ligde fenerbahçe'ye 3 puan yazdığı karşılaşmadan bir puana razı olarak ayrıldık. başahşehir'in beşiktaş'a kaybetmesinden sonra, bir ara farkın 3 maça çıktığı yarışta kalan 7 maçımızı kazansak kimseyi beklemeden şampiyon olacak konumdaydık doksan dakika öncesinde. şimdi yine kendi maçlarımızın tamamını kazansak da başakşehir'in bir maçta puan kaybetmesini beklemek durumundayız.

    çok mu iyi oynadık? hayır.
    çok mu kötü oynadık? kesinlikle hayır.
    galibiyeti hak ettik mi? beeğğllkii...
    galibiyetimiz çalındı mı? kesinlikle evet....

    peki herşey bitti mi?

    henüz değil....

    (bkz: sonunda iyiler mutlaka kazanır)
  • 112
    sampiyonluga inanan ve birbirine yardim eden 11 aslan ile sahaya cikacagimiz mac olacaktir insallah.

    zaten ideal kadroyla cikinca 5 yiyip donuyoruz. unutmayin ki su son senelerde kadikoy'de en dominant oyunumuzu tek forvette pino varken oynadik. marcao yoksa fernando var, o olmasa da baskasi oynar. galatasaray zoru sever. ideal kadromuzla cikmamak bence dezavantaj degil, tam tersine avantaj bile olabilir. yeter ki cikan 11 sampiyonluga giden yolun takim olmaktan gectigini hatirlasin.
  • 10
    kalbimin %99'u o tokadı bu sefer atacağız dediği maç. %1'i ise "lan oğlum lan oğlum" demekte. genelde her konuda bu %1'lik kısım hep haklı çıkıyor. bu kısım kalbimin beyni heralde. neyse konumuza dönecek olursak o döneme kadar fener toparlar sağlam bir yapıya dönerse işimiz zor olabilir ama galibiyet alacak kadar toparlanabilecekleri düşünmüyorum neden düşünmüyorum? e bizim elimizde armut toplamayacak arkadaş illa ki o döneme kadar sağlam bir yapılanma ile boy göstereceğiz. işte sıkıntı ne kadar sağlam olursak olalım o stadda beraberlikten öteye geçemiyoruz düşünün berabere kalıyoruz kupa alıyoruz ama yine de ötesine geçemiyoruz. neyse yine sonunda kupa varsa ben beraberliğe de razıyım.
  • 135
    uzun yıllar sonra defans ikilimizin olmamasına rağmen en çok ümitli hissettiğim mücadeledir.
    tek korkum younes belhanda.
    adım gibi eminim ki daha 1.dakikadan itibaren bu adamın üstüne oynayacaklar. bu herif de hemen sinirlenip kart görecek daha maçın ilk 20 dakikasında 10 kişi kalacağız korkum var.
    sakin kalmak zorundayız.
    hatta şöyle bir hayalim var: maçta mümkün olduğunca çok gol atsak. atılan gollerden sonra bizimkiler hiç sevinmese. sakin kalıp hazırlık maçıymış gibi davransalar. fenerbahçe taraftarı bizim takımla değil kendi takımıyla uğraşsa, maç sonunda da sanki fenerbahçe'yi değil de küme düşmemeye oynayan bir anadolu takımına karşı galibiyet almışız gibi konuşsalar. kısacası hiç s.klemeseler feneri.
  • 274
    çok gittik biz kadıköye çok inanarak gittik ama ol - ma - dı...
    iyi kadro ile gittik olmadı
    kötü kadro ile gittik olmadı
    ilk golü attık olmadı
    ilk golü yedik olmadı...
    fakat şöyle bir güzelliğimiz var.. özellikle son yıllarda....ihtiyacımız olan bir şey varsa aldık geldik...
    misal 2011 ile 2013 yılları arasındaki şampiyonluklarımız da 2 sefer berabere kaldık..
    veya geçen sene gene ihtiyacımız vardı 0 0 berabere kaldık ve puan aldık..
    lakin şimdi ihtiyaç 3 puanda alırsak şampi diye bağırmaya başlayacağız alamazsak ise bejeke arkadan koşturacak..
    maden korkmaz kaptan biz zor günlerin adamıyız diyor o zaman bu adamlığı futbolcular yapacak...
    sakin kalmalı, tahriklere kapılmamalı ve taktiği belli olan bir oyun planın da oynamalıyız...
    çünkü fb hem başkanlık nezlinde hem devlet nezlinde hem taraftar hem hoca hem de hakem nezlinde inanılmaz çirkefleşecektir... ciddi bir güç arkasında. belhanda özellikle uyarılmalı
App Store'dan indirin Google Play'den alın