bu maç ile aynı saatte oynadığımız maçı iskenderun'da amigo ali'nin kahvesinde üç kişi izlemiştik. bizim maç bitmişti, üst kattaydık, aşağı kata indik fener maçı ne alemde diye. lan bir baktık ki şampiyonluğa 16 dakika kalmış. bitiş düdüğü çaldığı anda ''ooo'' çekmeye başlamıştık ki tüm kahve üzerimize geldi, üst kata koştuk üç kişi. yapacak birşey yoktu, çok temiz dayak yedik, sandalyeler kırıldı belimizde, yetmedi 2. kattan aşağı attılar bizi. bu olaydan sonra vücudumda oluşan hasarlar beni daha çok iyileştirdi.
27 yıllık ömrümde gördüğüm açık ara en müthiş şeydi.
hayatımda mutluluktan ağladığım ilk ve tek gün 14 mayıs 2006'dır. bir insan mutluluktan nasıl hıçkıra hıçkıra ağlar, anlatsalar inanamazdım, acayip bir hismiş. bir daha da yaşamadım, yaşar mıyım ihtimal de vermiyorum fazla.
12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı da güzeldir, 19 mayıs 2019 galatasaray başakşehir maçı da güzeldir ama bunun seviyesi bambaşkaydı.
peki 15 mayıs 2021? istediğimiz gibi olursa benim için şöyle bir sıralama olacak 14 mayıs > 15 mayıs > 12 mayıs.
televizyon ekranında yanıp sönen şampiyon galatasaray yazısının hayaliyle son 2 gün... 14 mayıs'ın ikamesi, takvimdeki mayıslarımızın bir parçası daha 15 mayıs 2021de tamamlanacak inşallah.
229
aşırı anlamlı ve tarihi bir maç.
denizli'nin uzatmalarda artık kazanmasına gerek yoktu aslında çünkü zaten ligde kalmışlardı. ama ne yaptılar ne ettiler puan aldılar bu maçtan.
yusuf şimşek'in denizlispor'un mağlup dahi olsa düşmeyeceğini öğrendiği için yerine giren arkadaşının kulağına fener şampiyonluk dediği karşılaşma ki çok net duyulmuştu yayın esnasında.
186
sabahında montumun içine galatasaray formamı giyerek kocaeli'den gittiğim maç.
bir umut işte. ortalık fenerbahçeli kaynıyor, ben de allahtan ümit kesilmez diyerek formamı giymişim ama yine de montumun içine, saklaya saklaya gidiyorum.
hayatım boyunca unutmayacağım maçtır bu maç, belki uefa kupası finalinden daha fazla bağırmışımdır, çıldırmışımdır, inanamamışımdır.
eski açıkta geçirdiğim o 16 dakikayı, maçın son 10 dakikasında eski açığın sarısıyla başlayan o bitmeyen sarı kırmızı şampiyon cimbom tezahüratını, o tribünlerin durmadan bir daha, bir daha o tezahüratı ısrarla tekrarlamasını, havadaki o inanmışlığı asla unutmayacağım.
166
bu maçı fenerbahçe kazansaydı, şampiyonluk sayıları 20-20 olurdu. allah'ın lütfunun ve hak edene hakkını önünde sonunda verdiğinin en büyük göstergesi olan maçtır.
120
izmir'de altınordu deplasmanına gelen denizlispor'un kaldıkları otelin önünde takım otobüsünü görüp "ooo mustafa keçeli" tezahüratı yapmıştım iki ay evvel. öyle bir etki yarattı bu maç ben de.
19
bende anlatayım madem o dakikalarda neler yaptıgımı,
sonradan çok pişman oldugum şekilde o tarihte ankarada bulunmaktaydım ve istanbul'a kayserispor macını izlemeye gitmemiştim. açıkçası umudum yoktu şampiyonluktan 1 hafta önce 4-0 mağlup olmustuk ve bütün haftam eziyet ile geçmişti. ankaradaki yakın dostlarım ile tamamı galatasaraylı taraftarlarca doldurulan bir cafeye gittik, işletmecisi de çok fanatik bir galatsaray taraftarıydı.
neyse maçlar başladı biz galatasaray maçını izliyoruz tabii, kulağımız fenerbahce maçında ama... galatasarayımız ard arda attı golleri rahatladık maçın sonuna doğru dedikki abi fener maçını aç zaten fener maçı 0-0 gidiyor az da olsa bir ümit... açtı tabi denizlili oyuncuların iyi oyununu gördük sevindik ama kalbimiz dayanmıyor tekrar dedikki abi sen bizim maça gel, maçı açtık tekrardan 1-2 dakika geçmeden sami yen de o an patlayıverdi, spikerin sesleri, hasan şaşın ağlamaları, sami yen'deki o muhtesem atmosferi görünce lanet ettim içimden neden gitmedim diye ama o saniye kafamdan geçen milynlarca düşünceden sadece biriydi bu. ellerim birbirine dolaştı, kalbimin çarpıntısını herkes duyuyor gibi hissediyorum... hemen döndük fenerbahce maçına aman allahım sevinç seli var statta, üstelik denizlinin düşmeyeceği kesinleşmiş. derken 16 dk uzatmaya "hay ananı sikiyim hakem" gibi bi tepki verince bütün cafe döndü bana baktı sustum tabi. oturdum tv ye bakmadan yanlızca önüme bakıyorum derken tuncayın golü geldi ve yıkıldım adeta, çevredeki cafelerden yüksele gool sesleri iyice sinir katsayımı yükseltti, hatta bir ara kalkıp gitmeyi düşündüm. o kalan dakikalar ömrümden gitti biliyorum ama apiiahın o topu önüne alıp vuruşu yavaş çekimde geldi geçti gözlerimin önünden.. vee son düdüğü çaldgında hakem arkadaslarımla tek kelime konusamadım aglıyorduk çünkü hepimiz...
tarihin en dramatik şampiyonluğu. kan, ter ve gözyaşının bu kadar karıştığı bir şampiyonluk gördüğümüz için çok şanslıyız.
121
fenerin maçı kazanacağından o kadar emindim ki - nasıl olmayayım daha önce son maçta şampiyonluk kaçtığını görmemişti bu gözler- maçın ilk yarısını dinlemedim radyodan. ikinci yarı da bi şekilde geçmişti de o mahut 16 dakika var ya ömrümden ömür götürmüştür herhalde.
totem olsun diye maçı balkonda dinlemeye başladığım ve elektrik lambasını yakmadığım için balkondan eve girmemiş ve karanlıkta bitirmiştim maçı.
en kritik an ; appiah' ın son dakika topu önüne çekerken hayatının en akıllı hareketini yaptığı fakat topu sol ayağına aldığı vakit, hügo' da yanlış kolu çekerek cadı sila' nın eline düşen çocuk rolüne büründüğü andır.
96
bugün yine yıldönümü olan maç. unutmadık o güzel maçı...
çok fanatik bir galatasaraylı olmama rağmen, sanırım hayatımda tribünde olup da en mutlu olduğum maçtır.
fenerbahçe’nin o sezon yaptıklarının karşılığını bulduğu maçtır. elle goller, haksız penaltı + kırmızılar vs. sonunda gülen biz olduk. dün gibi hatırlıyorum çok özel bir maçtı.
123
galatasaray tarihinin en özel şampiyonluğuna sebep olan maçların en güzeli belki de. şu maçın bizlerde yaşattığı duyguyu yaşatabilecek başka bir an yok. bütün sezon ellerle kollarla goller atan, ofsayttan yaşayan fenerbahçe şu maçta istediğini alamadı. 13-14 yaşında bir çocuğun adam gibi hatırladığı ilk şampiyonluğa konu olan maçtır bu. mustafa keçeli denilen isme bir kez daha sonsuz teşekkürler.
196
hatiralarda yasayan mac.
universite birinci sinifta tek basima yurt odamda, final sinavlari doneminde denk gelmis mactir. maci izlemedim. tum kampusu 120 dakika boyunca yuruyerek dolastim. ormanlik alana girip sadece kus sesleri esliginde yurudum. odaya gelip interneti actim ve tansiyonum zirve yapti. gerisini pek hatirlamiyorum. oyle bir macti.
198
maçı itü’nün arkasında, reşitpaşa mahallesinde bir kahvehanede izlemiştim. fenerliler maç bitiminde kahvenin cam çerçevesini tahta sandalyelerle indirmişlerdi. şampiyon olduğumuzda da sevinemedim. reşitpaşadan yurda yürüdüm odaya girdim de öyle sevindim. 1 saat sevinç tuttum içimde.