• 295
    hakem konusuna değinmeyi artık gereksiz buluyorum çünkü birilerinden talimat geldiği belli bize karşı ama takımın sahada oynadığı ya da oynamadığı futbolu konuşmazsak kendimize yazık ederiz. karagümrük'ün bile ciddi anlamda bir oyun planı var ve bizi gerçekten zorluyorlar. oyun böyle devam ettiği sürece de maçın favorisi karagümrük maalesef. ikinci yarıya ya bizimkiler silkelenecek çıkacaklar, ya iyi değişikliklerle alacağız maçı. saydıklarımın dışında alternatif bir senaryo yok şu an
  • 490
    aslında maçta futbolcularda bir isteksizlik görmedim. maçı kazanmayı istediler. koştular, pres yaptılar. fizik olarak da maçı iyi bitirdiler. scott piri'nin varlığı faydalı bu konuda. ancak futbolcular istekli olsa da sahada adam akıllı bir taktik söz konusu değildi. pres yapıp topu kapmaya çalıştık kaptıklarımızın çoğunu ise telaşlı şekilde harcadık. tamam maçı kazanmak istiyor olabilirsin ama bu telaş takıma zarar verir. aslında bu taktik ve plansızlık yüzünden futbolcular böyle telaşlıydı.

    bir de ortada bir ne oynanacağı belli olmayan bir taktik söz konusuysa futbolcular maça konsantre başlasalar da dağılıyorlar bir süre sonra. bu maçta ndao'nun direkten dönen pozisyonunda bizim takımı izleyin ne yapıyorlar! hepsi ofsayt diye bıraktı. yedlin ofsaytı bozmuştu. neyse ki o koşuyu devam ettirdi de önledi sonra golü. diğer oyuncularımız baktı öküzün trene baktığı gibi. gol olsa maçın başında geriye düşecektik.

    hala bir organizasyon eksikliğimiz var. futbolcuların spontan yapacaklarına bakıyoruz anca. ve solda ömer bayram ile bunu yapmayı planlayan bir aklımız var başımızda maalesef. sırf duran topu diğerlerine göre biraz daha iyi kullanıyor diye de 90 dk takıma bu yapılmaz ki! ömer bayram'a da kızamıyorum. yapacağı bu kadar onun. hele ki sol bekte. onu orada oynatana kızıyorum.

    takım hafta boyunca hırslı ve motivasyonlu çalışmış belli ama ortada taktik olmayınca hepsinin emeğine yazık oldu. elde güzel malzemeler varken çöpe atmalık yemek yapıldı. öyle bir yemek ki sokak köpekleri, kedileri ve fareleri bile yemez!

    maçta oyuncu değişikliklerine ne demeli? tamam kırmızı kart görünce luyindama'yı mecbur oyuna aldık ama forvet çıkarmak nedir? bu takımına "skoru koruyalım atarsak belki atarız" mesajı vermektir. tamam mostafa'yı çıkaracaksan çıkar ama falcao'yu sok oyuna ve rakibi de bir şekilde geride tutarsın. böyle yapmayınca rakip de uzatma dakikalarında rahatça kalemizde zaman geçirdi. gol bile atabilirlerdi.

    artık futbolun temel gerekliliklerini bile uygulayamayan bir teknik ekibimiz var maalesef. fatih terim'e inancım çok yüksekti ama bu iş artık eski bir sevgilimin beni terketmek isteyip terkeden kişi olmamak adına benim onu terketmem için zorlayacak saçma sapan işler yapmasına benzedi. bırakmak istiyorsan ve "sözünde durmadı bıraktı" dedirtmemek ve kovulmak için yapıyorsan bunları yapma hocam. benim o eski sevgilime zerre saygım kalmadı ve şeytan görsün onun yüzünü ama sen de bunu düşündürme bana hocam. lütfen.

    bu maçta gördük ki istediğin kadar futbolcularımız kazanmayı istesin bu takımın kazanması zor. çünkü taktik yok. bireysel yetenekler iş yaparsa yapar anca.

    maçın hakemleri kötü yönetmeseydi 3 puan alabilir ve yine kendimizi "iyi oynadık geri döndük!" diye kandırabilirdik maç sonunda ve sonraki maçta yine havamız sönerdi. hakemler evet her türlü kötü sözü ve kötü şeyi hak ediyorlar ama hakeme odaklanıp yine oyunsuzluğumuzu görmezden gelemeyiz. yönetim hakemlerle ilgilensin teknik ekip takımla!
  • 16
    ters maç hem de çok ters.. gerek bizim son zamanlardaki mevcut durumumuz gerekse rakibin çok iyi olmasa da belli bir kaliteye sahip olması ile pek ışık vermeyen maç olacak. beşiktaş, 4 nisan 2021 kasımpaşa beşiktaş maçı'nı kazansaydı banko en az 3 gol yer yeniliriz derdim ancak o maç işleri taraftar açısından değişirdi. aslında illa ki takım açısından da değiştirmiştir, değiştirmek zorunda.. ne olduğunu maçın ilk 10 dakikasında anlarız zaten.

    olumlu bir hava varsa gücümüz yeter mi ona bakacağız. hiç olmazsa mücadele görelim, kolay kolay bırakmayalım ve stresi yönetelim. öyle ahım şahım oynayacağımızı hiç sanmıyorum. nedeni basit: belli bir planımız yok maalesef. 2 günde de bir şey değişmeyeceğine göre şansa çok ihtiyacımız olacak. işin kötü tarafı bu maçın artık ciddi manada son kurşunumuz olması. şakası yok artık; rize ve hatay mağlubiyetlerine benzemez artık bu saatten sonra. isterse beşiktaş ve fenerbahçe haftasonu kazanamasın hiç önemi yok. bu defa bir şans daha verseler de iş işten geçmiş olacak. böyle bir vaziyette stresi kaldırabilecek miyiz? rakibin her atağında sahadakilerin elleri ayakları birbirine dolaşır mı? ne kadar oyunda kalacağız? bunlar hep soru işareti..

    eee... ne diyelim kendi düşen ağlamaz.. bu maça 6- 7 puan beşiktaş'a, 9- 10 puan da fenerbahçe'ye fark atmış, elimiz belimizde rahat rahat çıkmak vardı. düştüğümüz durumdan kim sorumluysa çıkarsın bizi hadi bakalım..
  • 45
    puan kaybetme lüksümüzün olmadığı maçtır.
    daha önceden bu maçtan itibaren bazı maçlarda özellikle taylan ve emre kılınç'ın olmadığını* da göz önünde bulundurarak radikal değişiklikler yapmalıyız demiştim.

    bana göre takım savunmasındaki arıza ve orta saha oyuncularının nicelik açısından yetersizliği sebebiyle yapılacak en doğru hamle sistemi tamamen değiştirmek olacaktır. bir yenilik olmadan bu yolda ilerlememiz çok zor. elde topu topu 3 stoperimiz var. ancak onlar sakatlık vs. yaşamadıkça 3'lü savunmaya dönmek bir çözüm olabilir.
    bu sayede bekleri hocanın istediği şekilde hücuma gönderip en azından merkezde bir stoper daha tutarak arkada bıraktığımız boşlukları önlemiş oluruz.

    bu maçta bana göre olması gerken 11 ve diziliş şöyledir;

    ---------------------muslera

    ------luyindama -----donk-----------marcao

    yedlin - feghouli--etebo -emre kılınç----emre taşdemir

    ---------------oğulcan---- mohamed
  • 299
    maçla ilgili beni sevindiren -ya da üzen- tek şey, rakibi karşılarken ileride pozisyon aldığımız anlar. yoğun pres yerine bunu istikrar haline getirmemizi tercih ederim açıkçası. kontrollü bir şekilde rakibi kendi kalesine yakın yerde sıkıştırıyorsunuz. bu durum rakibin pas sayısını artırırken boyunu kısaltıyor. bu da riski artırıyor. pas uzunluğu arttığında zaten rakip topu kontrolsüz vurmuş oluyor. en azından bu maç özelinde böyle oldu. ki çoğu anadolu takımına karşı da böyle olur. üstelik o dar alana yerleşmişken bir de araya şok pres sıkıştırırsanız efsane oluyor.

    bunu bu maç özelinde iki kere yaptık, birini şok ve yoğun pres de takip etti. eksiklerimiz elbette var. mesela pozisyon alırken orta sahanın ortasındaki 2 oyuncumuz bir kişinin başında kalmıştı bir durumda. bu hâldeyken bir rakibi de boşta bırakmıştık. oysa kayma hemen yapmak lazım oralarda.

    oyun riskli mi? elbette. pozisyon alamadığınız bir durumda iki pasla paspas olabilirsiniz. ya da çıkar bir orta saha tak diye çapraza bir uzun oynar ve şans ya(!) hızlı kanadı da vardır, perişan olabilirsiniz. ama getirisi de yüksek. biz o riski alıp diğer riskli durumları azaltma yoluna gidebiliriz.

    gerçi bahsettiğim bu olay maçın ilk 10 dakikası için geçerli. -beni üzen nokta da burası zaten- sonrasında ezber oyuna geri döndük. ki rakibe tehlikeli pozisyonları da bu zaman diliminde verdik. rakip paslaşırken gıdım gıdım geriye çekiliyoruz. yanlış anlaşılmasın kendi sahamızda durma oyununa garezim yok. sadece biz beceremiyoruz. onu da iyi oynasak, o oyununda yüksek getirileri var. mesela hızlı adamlarınızı daha kolay kaçırırsınız. vesaire...

    eksiler, artılar... ben yüksek risk, yüksek getiriden yanayım sanırım. gerçi bizim durumumuzda durumlar biraz farklı işliyor gibi.

    neyse.

    bizim galatasaray ile ilgili benim bir türlü anlam veremediğim bir şeydir bu. rakip kim olursa olsun rakibi bu kadar kolay, kalemize nasıl yaklaştırabiliyoruz? biz rakip kaleye yaklaşmak için bildiğiniz acı çekiyoruz oysa. şut atacak pozisyona bile zar zor geliyoruz. hani frikik atabilecek net bir futbolcumuz yok da, tehlikeli yerden duran top kazanacak o tehlikeli yere de gelemiyoruz ki kolay kolay. bunu tehlikeli yerden duran top kazanıp topun başına selçuk inan geleceği için penaltı olmuş gibi defalarca sevindiğim için gönül rahatlığıyla yazıyorum.

    gol olmasını geçtim, şu koca sezonda tehlikeli yerden -hani o selçuk inan'ın sevdiği yerlerden- kaç tane frikik kazanmışızdır? olsa olsa 2011-12 sezonunda selçuk'un attığı frikik golü kadardır. (not: burada selçuk inan güzellemesi yapılmamaktadır, gerçi frikik konusunda selçuk güzellemesi yapılır ya neyse. sadece bir noktaya parmak basmak istedim.) yoksa ben mi hatırlamıyorum, sonunu getiremediğimiz için? o da bir ihtimal.

    son üç şey söyleyip kapatacağım:
    1. hâlâ neden ryan babel kanat denemesini yapıyoruz?
    2. yedlin sırtını yan çizgiye vermiş. sahaya yanlamasına bakıyor. rakibi kendisini karşısından karşılıyor. rakip tarafında herhangi bir rakip yok. bek oyuncusu stoperine yanaşmış. orada bir boşluk var. sağına atıp depara kalksa önünde kimse yok. ama solundaki donk'a geri oynuyor. abi, sen hızlı adamsın, at git işte. neden sürekli geri dönüyoruz?
    3. unuttum. "hâlâ neden ryan babel kanatta oynuyor?" diye sorayım bari yeniden. çünkü anlamıyorum. adam yok demeyin lütfen. deneyip bir türlü olduramadığımız ama "belki bu sefer" umuduyla bir şeyde ısrar etmek neden? onun yerine yeni bir şeyler deneyelim allah aşkına. ki denedik ve hatta performans da aldık. mesela orada üç emreler ile oynadık. 2 oldu, 1 olmadı falan. başka şeyler de denenebilir.

    ezbere oynuyoruz. işin kötüsü ezberimiz de iyi değil.

    fevkalade.
  • 300
    babel top kontrolünde şu elini çok kullanıyor ve birkaç defa golden etti bizi bu huyu. bugün de gol iptal edildi.

    yorumlanacak bir oyunumuz yok. önde bas bakalım ne olacak taktiğiyleyiz sahada. onu da beceremiyoruz. kapsak da bir şey yok bizde.

    yedlin'i ise önümüzdeki 3 maçtan birinde görebilirsek şanslıyız. lens'in o hareketinden sonra bir süre daha sahada kalması mucizeydi. lens aynı yerden donk'a karşı da aynı şeyi yaptı neyse ki ayağın yanından geçti bacağı bu sefer.

    bize gelince en ufak harekette faul ve sarı kart çıkması olayı devam etmekte. sahi lens'in yaptığını bizim oyuncumuz yapsaydı kaç maç cezadan başlatırlardı kim bilir.
  • 17
    karagümrük teknik direktörü francesco farioli'nin teknik direktörlük kariyerindeki 3.maçı olacaktır. ayrıca genç teknik adam maç günü 32.yaş gününü kutlayacak. karagümrük ile çıktığı 2 maçta 1 galibiyet 1 beraberlik aldı ve takımı henüz gol yemedi. bize karşı ilk büyük maçına çıkacak diyebiliriz.

    karagümrük'e geçtiğinden bu yana geriden (kaleciden itibaren) oyun kurma ve alan parselleme üzerine çalıştığını gözlemlemek zor değil. özellikle bekleri kullanarak topu geri kazanma ve atak devamlılığı sağlama konusunda iyi iş çıkarmışa benziyor. takımda aynı dili konuştuğu oyuncu sayısının fazla olması da şimdilik bir avantaj gibi. kazanıp ivmelenmek ve adından söz ettirmek isteyecektir.
  • 496
    sakin kafayla maçı tekrar düşününce, önceki maçların aksine takımın belli bir planı olduğu belliydi. lakin planın ilk yarıda tam anlamıyla uygulanamadığını gördük. rakip aksayan presimizden genellikle iyi çıktı ve sağ kanadımızdan gelerek çok fazla pozisyona girdi.

    ben yine hoca yoğun pres üzerine bir şeyler denemiş ama olmuyor, rakip çok rahat çıkıyor diye düşündüm. ya planda büyük gedikler vardı ya da oyuncular uygulayamıyordu. ikinci yarıya birkaç oyuncu değişikliği ile başlarız diye bekliyordum. hatta aynı kadronun sahada olduğunu gördüğümde sinirlendim.

    fakat ikinci yarıda 68. dakikaya kadar hocanın planını tam olarak uygulayan bir galatasaray vardı sahada. puan kaybı ben de dahil sinirleri çok gerdi, görmemiz gerekeni göremedik diye düşünüyorum. 68. dakikaya kadar rakibi neredeyse sahasından çıkartmadık, 60. dakikada yediğimiz gole kadar kalemize geldiklerini hatırlamıyorum. yediğimiz golden hemen sonra yoğun presle kazandığımız topu gole çevirdik. sonrasında baskıya devam ettik.

    lakin ne oldu 68. dakikada? oğulcan ve emre akbaba çıktı, feghouli ve emre kılınç girdi. bence feghouli'nin oyuna girmesi büyük hataydı. feghouli belli ki fizik olarak hala hazır değil, veya bu oyuna hiçbir zaman yatkın olmayacak. onun statikliği baskılı oyunumuzu bitirdi. oyuna feghouli değil de kerem girseydi aynı oyunu devam ettirip golü bulabilirdik. zaten 10 dakika sonra donk'un kırmızı kartıyla 10 kişi kaldık. ben ömrü hayatımda 10 kişi kalan galatasaray'ın rakibine oyun olarak ezilmediğini görmedim. dolayısıyla o dakikadan sonrasını değerlendirmiyorum. ayrı bir tartışma konusu.

    bence 45-68 arası oyun üzerinde ısrar edilebilir. maçın tekrarını izleyen herkes o aralıktaki oyunun hiç de fena olmadığını görecektir. özetle, hoca bu oyunda devam etmeli ve puan kaybettik diye vazgeçmemeli. en azından, bazı eksik yönleri olsa da ne oynadığını bilen bir takım gördük sahada.
  • 308
    bu nasıl maç ya. 2010-211 sezonu gibi izlerken içim sıkılıyor artık. saçma sapan bi kadro, vasat bile denemeyecek bir oyun. vallahi şu hale nasıl geldik hala anlamıyorum. sorumlusu kimse bu takımın bu hale gelmesinde çıkıp açıklaması gerekiyor. yönetim, hoca veya futbolcu kimse allah aşkına hemen açıklansın. çünkü hiçbir şey doğru gitmiyor. maçı kazansak da farketmez. bu oyunla şampiyon olunmaz. kalite eksik olabilir ama istek olmaması çok can sıkıcı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın